Bütün sanatlarda insaný þaþýrtan bir yan vardýr. -Alain |
|
||||||||||
|
Çok samimi iki arkadaþtýlar. Birbirleriyle çok iyi anlaþýyorlardý. Küçük yaþtan beri beraberdiler. Birbirlerine çok baðlýydýlar. Defalarca kavga yapsalar bile birbirlerine darýlmýyorlar; her þeye raðmen dostluklarýný sürdürmesini çok iyi biliyorlardý. Dostluklarý kardeþlikten de öteydi onlar için. Kendilerine göre dostluk, her deðerin üzerindeydi. Hayatta gerçek olan tek dostluktu onlara göre. Sadece dostluk vardý. Ýnsaný insan yapan en büyük deðerdi dostluk. Dostça yaklaþýlan, sevgi ile bakýlan her þey bir baka güzeldi. Dostluktan baþka ne mutlu edebilirdi insaný? Bunu bildikleri için iyi geçinirler, birbirlerini asla üzmezlerdi. Ýkisi de devlet kademesinde memurdu. Maaþlarýndan baþka hiçbir gelirleri yoktu. Aldýklarý maaþ kendilerine fazlasýyla yetiyordu. Hiç evlenmemiþlerdi. Yaþlarý ilerlemesine raðmen evlenmeyi düþünmemiþlerdi. “Kýsmet” diyorlardý. “Bir gün, anlaþabileceðimiz, beðeneceðimiz, sevebileceðimiz bir çýkar karþýmýza.” diyorlardý. Kendi deyimlerine göre “Daha su yüzüne çýkmamýþlardý” ne zaman durumlarý iyi olursa o zaman düþüneceklerdi evliliði… Baba evinde kalýyordu ikisi de. Aileleri ile birlikte yaþýyorlardý. Ailelerinin geçimlerine de yardýmcý oluyorlardý. Bakkal borcu, elektrik borcu, su borcu, telefon borcu… Hep onlarýn sorumluluðu altýndaydý. Bu borçlarý kapattýktan sonra geriye kala paralarla gönüllerince eðlenebiliyorlardý. Fazla lükste gözleri yoktu. Mütevazý bir yaþamý seviyorlardý. Kötü denecek alýþkanlýklarý da yoktu. Ne kumar, ne gece hayatý bilirlerdi. Bunlardan hep uzak kalmýþlardý. Ayda bir defa müzikli bir bara giderler orada bir iki kadeh bir þeyler içerler, müzik dinleyip giderlerdi. Kimseye zararlarý yoktu. Kendi aralarýnda sohbet ederlerdi. Derin ve neþeli sohbetlere dalarlardý. Genelde eskiden yaþadýklarý komik olaylarý anlatýp gülerlerdi. Epey de çevre edinmiþlerdi. Gittikleri yerde sevilirlerdi. Efendi olmalarý çevresindeki insanlarýn artmasýna neden olurdu. Efendilikleri ve saygýlý olmalarý bu çevreyi saðlamýþtý onlara. Bir hafta sonu yine bir bara gitmiþlerdi. Sohbet ediyorlardý. Aralýk ayý içindeydiler. Aybaþýna az kalmýþtý. Ocakta çift maaþ alacaklardý. 13. Maaþ dedikleri yýl sonu ikramiyesiydi bu. Ocak ayý baþýnda alacaklarý maaþtý. Tahir: - Ya birader, borçlarýn durumu ne oldu? 13. Maaþý da alýyoruz. Borçlarý kapatýp rahatlarýz, dedi. - Vallahi birader, borçlar öyle duruyor. Düþünmüyorum onu. Borç yiðidin kamçýsý derler. Öder gideriz. Normal maaþla borçlarý kapatýr, 13. Maaþý da harcarýz. Yýlbaþý da geldi. Bir yerlere gider eðleniriz. - Bakarýz. - Nereye gideriz? Nasýl eðleniriz? Þöyle müzikli, danslý, eðlenceli bir gazinoya gideriz. - Hiç acele etme. Nasýl olsa onun da bir yeri çýkar, dedi. O günden sonra bu konu sýk sýk konuþulur olmuþtu aralarýnda. Arkadaþý: - Ne yapacaðýz? dedikçe Tahir: - Acele etme, bir þey çýkar, diyordu. Aralýk ayý bitmiþ, 13. Maaþlarý normal maaþlarýyla birlikte almýþlardý. Ertesi günü hafta sonu idi. Her yer kapalýydý. Taksitleri ödeyememiþlerdi bu nedenle. Bakkal, elektrik, telefon, kiþisel borçlar öyle kalmýþtý. Borçlar iki gün sonra ödenecekti. O gece, yýlbaþý gecesi idi. Yeni bir yýla gireceklerdi. Geçmiþi bir tarafa býrakacak sadece önlerine, geleceðe bakacaklardý. Borçlarý falan düþünmeyeceklerdi. O aný yaþayacaklardý. Yiyip içip eðleneceklerdi. Herhangi bir plan da yapmamýþlardý. Her þeyi oluruna býrakacaklardý. Nasýl olsa su akar, yolunu bulurdu. Ýçlerinden nasýl geliyorsa öyle davranacaklardý. Akþama doðru, her ikisi de tüm paralarý üzerlerine alýp yola çýktýlar. Deyim yerindeyse yaþayacaktýlar. Vakit henüz erken olduðu için bir lokantaya oturup yemek yediler. Yanýnda da ufak bir raký söylediler. Muhabbetle yiyip içtiler. Erkendi ama yasak koymamýþlardý kendilerine. Sýnýrsýz eðleneceklerdi o gece. Felekten bir yýlbaþý geçireceklerdi. Yemekten sonra kalktýlar. Bir bara gittiler. Oturmak istediler. Fakat bar, çok kalabalýktý. Önceden yer ayýrtmadýklarý için boþ yer bulamadýlar. Bütün yerler çok önceden tutulmuþtu. Bir baþka bara gittiler. Ama farklý bir durumla karþýlaþmadýlar. Her yer ayný idi. Bir yerde boþ yer bulmak mümkün deðildi. Bütün barlarý, tüm eðlence yerlerini dolaþtýlar. Ya kapalý oluyor; ya da boþ yer bulunmuyordu. Her yer týklým týklým doluydu. Çaresiz kalmýþlardý. Eðlenecek bir yer bulamamýþlardý. Çareyi köye dönmekte buldular. Köye geldiklerine kahvehaneyi açýk buldular. Arabadan inip içeri girdiler. Kimileri içip sohbet ediyor, kimileri televizyon seyrediyor, kimileri de küçük çaplý okey oyunu oynuyorlardý. Arka tarafta bulunan odanýn kapýsý kapalýydý. Merak edip baktýlar. Ýçeri girdiler. Ýçerde bir masa kurulmuþ oyun oynanýyordu. Oynanan oyunu izlemeye baþladýlar. “Bakara” adý verilen bir kumar oyunuydu oynanan. Ýkisi de ilk defa görüyorlardý bu oyunu. Nasýl oynandýðýný bilmiyorlardý. Ýzledikçe öðrenmeye baþladýlar. Öðrendikçe de zevk almaya baþladýlar. Az çok nasýl oynandýðýný öðrenmiþlerdi. Kurupiyer denilen biri oyunculara ikiþer iskambil kâðýdý veriyor, sayýsý büyük olan oyunu kazanýyordu. Görüntüde basit bir oyundu. En büyük sayý 9 idi. 10 ve renkli kaðýtlar sýfýr sayýlýyordu. Fazladan üçüncü kaðýt istenebiliyordu. Üç kâðýdýn toplamý ile yarýþýlýyordu. Sayýsý büyük olan ortadaki parayý alýyordu. Arkadaþý dayanamadý: - Bir þansýmýzý deneyelim, dedi. Cebinden deste deste paralarý çýkardý. Parayý görenlerin gözleri fal taþý gibi açýldý. Çok paraydý bu onlar için. Herkes gizli gizli birbirine bakmaya baþladý. Kurupiyer iki kâðýt verdi. Kendisi ne yapacaðýný bilmiyordu. Kurupiyer oynatacaktý: - Açýn elinizi, dedi Elini aç demek, kâðýdý göster demekti. Kâðýtlarý açtý. Toplamý 8 ediyordu. Kurupiyer: - 8 kazanýr, dedi. Kazanmýþlardý. Sevindi. Oysa rakip oyuncunun sayýsý 9 ediyordu. Onun kazanmasý lazýmdý. Ama kurupiyer, adama gizli bir göz atmýþ ve “ 8 kazanýr” demiþti. Bu yemden baþka bir þey deðildi. Bir avcý avýný avlamak için tuzaða yem koyar ve avýný yakalamaya çalýþýr, bu da ayný öyleydi. Önce yemi verdiler. Ýlerleyen saatlerde kat be kat geri almayý planlýyorlardý. Ama önce avý tuzaða çekmek gerekiyordu. Bizimkiler mutluydu. Kazanmýþlardý ve kazanmaya devam edeceklerdi. Ýnanmýþlardý buna. Oysa yolunacak keklik idiler, diðerlerine göre kerizdiler. Ne de olsa iþ baþka, dostluk baþka idi. Hele de o gün yýlbaþý gecesi idi. Herkes þansýný deniyordu. Tabii bazýlarýný þansý yolunda gitmeyecekti. Biraz sonra arka oda doluvermiþti. Oyuncular artmýþtý. Birileri sessizce dýþarý çýkmýþ, kerizlerin geldiðini, paranýn çok olduðunu söylemiþti. Para kokusunu alan avcýlar da gelivermiþlerdi. Masa iyice büyümüþtü. Oyuncular artmýþtý. Tahir, arkadaþýna eðilerek: - Aman birader, kendine gel. Bunlarýn hepsi kurt. Avcý. Bizi avlayýp yutuverirler. Sonra elimizdekilerden de olmayalým. Gel çýkýp gidelim, dedi. - Yok birader. Bugün yýlbaþý. Anlaþmamýz nasýldý? Sýnýr yok. Korkmak yok. Ýstediðimiz gibi eðleneceðiz. Bak, kazandýk bile. Sabaha kadar bunlarý soyarýz burada. Zengin olur gideriz. - Birader, ihtiyacýmýz mý var? Sadece eðlenelim dedik. - He bak ne güzel dedin, sadece eðleniyoruz. - Yapma gözünü seveyim. Adamlar bize yem attý sanki. Biraz sonra bütün paramýzý alýrlar. - Ya birader alsalar ne alacaklar? Kaybetsek ne kaybederiz? Çok çok birkaç bin lira, en fazla iki maaþ. Canýmýz sað olsun… - Peki, öyle olsun. Vakit, yavaþ yavaþ ilerliyordu. Bu arada Tahir de þansýný denemek için oyuna girmiþti. Ara sýra kahveci oyunculara küçük ikramlarda bulunuyordu. Ýsteyene çay, kahve, kola, bira gibi içecekler getiriyordu. Ýþ o kadar ilerlemiþti ki Tahir de arkadaþý da oyundan bir türlü çýkýp kurtulamýyorlardý. Büyük bir hýrsa kapýlmýþlardý. Kazanma hýrsý. Oysa kaybetmeye baþlamýþlardý. Bu defa da kaybettiklerimizi geri kazanalým düþüncesi ortaya çýkýyordu. Kaybediyorlar, kaybettikçe zararý kurtaralým diye uðraþýyorlardý. Uðraþtýkça da kötüye gidiyorlardý. Battýkça batýyorlardý. Gelen biralarla da sarhoþ olmuþlardý. Durmadan bira içiyorlardý. Kendilerini oyuna iyice kaptýrmýþlardý. Biraz sonra oyunculardan biri: - Kazanmak istiyorsan büyük oynayacaksýn, ben limiti yükseltiyorum, dedi. - Kabul, diyenler oldu. Zaten bütün oyuncularýn iþteþi de buydu. Oyunu büyüttüler. Þimdi masada daha çok para konuþulmaya baþlandý. Çünkü masada yolunacak iki keriz vardý. Ve bütün para bunlardaydý. Ýkisindeki para, oradakilerin toplam parasýndan fazlaydý. Ýkisinde de nereden bakýlsa 4 maaþ vardý. Amaç bu paralarý söðüþlemekti. Herkes “Ne koparabilirsem” düþüncesine hâkimdi. Artýk sarhoþ da olmuþlardý. Dilleri sürçmüþ, konuþamaz olmuþlar, gözleri ellerindeki kâðýtlarý seçemez olmuþtu. Kolayca alacaklardý parayý. Sadece biraz zaman ve biraz da sabra ihtiyaçlarý vardý. Artýk ortaya sürülen paralar kat be kat fazlaydý. Binlerden, yüz binlerden konuþuluyordu. Vakit oldukça ilerlemiþti. Arkadaþý cebindeki tüm parayý bitirmiþ olmalýydý ki Tahir’e: - Biraz para versene, dedi Tahir, cüzdanýndan para çýkararak verdi. Onun cüzdaný hala kabarýktý. Cüzdaný görenlerin aðzýnýn suyu akmýþtý. Tahir’i de bir þekilde oyuna sokmayý baþarmýþlardý. O da kendini oyuna kaptýrmýþ paralarý savurup durmaya baþlamýþtý. Sabah oluyordu. Biraz sonra sabah olacaktý. Bu arada oyunculardan çoðu kaybolmuþtu. Cebini dolduran tuvalete gitme bahanesiyle odadan çýkýyor bir daha geri gelmiyordu. Her ikisi de cüzdandaki son paraya kadar oynadý. Son liraya kadar kaybetmiþlerdi. Kahveci þans vermek amacýyla el altýndan birkaç yüz lira vermiþti. Ama o þans bir sefer kaçmýþtý. Bir türkü geri dönmek bilmiyordu. Son bir gayretle bir kez daha saldýrdýlar. Ama nafile onlarý da kaybettiler. Sýfýrý tüketmiþlerdi. Artýk masa da neredeyse boþalmýþtý. Bir iki oyuncudan baþka kimse kalmamýþtý. Bu kalanlar da kumar hastasý olan kiþilerdi. Kalanlar pek bir þey kazanamayan ama son bir umutla bir þey koparabilir miyiz diyenlerdi. Parayý vuran kaçýp gitmiþti. Kumardý oynanan. Para dönüyordu. Birileri sürekli kaybediyordu. Ne olacaðý belli olmazdý. Ýþin sonunda kavga da çýkabilirdi. Beklenmedik þeyler de ortaya çýkabilirdi. Temkinli olmakta fayda vardý. En iyisi kaçýp gitmekti. Karanlýðýn beli kýrýlmýþ, hava iyice aydýnlanmýþtý. Tahir ile arkadaþý kalktýlar. Kimseden çýk çýkmýyordu. Herkes merakla bu iki arkadaþýn ne yapacaðýný bekliyordu. Çok kaybetmiþlerdi. Mutlaka birilerine çatar, bir kavga çýkarýrlardý. Arkadaþý: - Beyler, çok teþekkür ederiz. Gerçekten unutulmaz bir gece yaþadýk. Daha bu kadar pahalý bir gece geçirip eðlenmemiþtik. Çok eðlendik, dedi. Tahir de teþekkür etti. Arkadaþýyla birlikte kalkýp odadan çýktýlar. Dýþarýsý aydýnlýktý. Her ikisinin de yüzü sararmýþtý. Ceplerinde bir kuruþ kalmamýþtý. Oysa buraya girerken 4 maaþ bulunduruyorlardý. Þimdi ise metelik dahi kalmamýþtý. Bakkal borcu, elektrik borcu, telefon borcu, su borcu, tüm taksitler daha öylece duruyordu. Epey bir sýkýntý çekeceklerdi anlaþýlan. Arkadaþý: - Ya birader biz ne yaptýk öyle? - Koskocaman bir eþþeklik yaptýk - Ne yapacaðýz þimdi? Tahir gülmeye baþladý: - Bir ay önceden 13. Maaþlarý ne yapacaðýz diye soruyordun. Bak gördün mü? Ne güzel yeri varmýþ. Buz gibi oldun mu? Aldýn mý sorunun cevabýný. Gülerek arkadaþýnýn evine vardýlar. Annesi ve kýz kardeþi kalkmýþlar kahvaltý yapýyorlardý. Kahvaltýya oturdular. Annesi çok merak etmiþti: - Neredesiniz oðlum? Bütün gece eve gelmediniz. Korktum, dedi. - Korkulacak bir þey yok ana, eðlendik biraz, dedi oðlu. Tahir: - Korkma teyze, senin bu oðlan eþek oldukça bir þey olmaz, hep itibar görür, dedi. - Ne oldu? Oðlu: - Bir þey yok ana. Nasýl olsa duyacaksýnýz. Baþkasýndan duyacaðýnýza benden duyun. Biz, bir eþeklik ettik. Tahir: - Biz deme, ben de. Ben sadece sana uydum. - Hayýrdýr oðlum, kaygýlandým þimdi. - Kaygýlanma ana. Biz bu gece kumar oynadýk. Bütün paramýzý kaybettik. Özür dileriz. Bu olay ilk ve son defa oldu. Bir daha asla olmayacak. Sana söz, dedi. Oðlunun bu çok kötü durumunu gören annesi alttan aldý: - Aman oðlum sizin canýnýz sað olsun. Hatanýzý anladýysanýz o bana yeter. Hem iyi ki de kaybetmiþsiniz. Eðer kazansaydýnýz, kumarbaz olup çýkardýnýz. Zararýn neresinden dönerseniz kardýr. Bu, size ders oldu. Bir daha kumar oynamazsýnýz, dedi. Gerçekten de o günden sonra bu iki arkadaþ, deðil kumar oynamak, kahvehanenin önünden bile geçmediler. Bu olay, onlar için unutulmaz bir aný olarak kalmýþtý. Büyük bir ders aldýlar. Her yýlbaþý gecesinde o geceyi gülerek birbirlerine anlattýlar. Güzel Bir Dünya Öyküler Kitabýndan
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |