..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bana arkadaþýný söyle, sana kim olduðunu söyleyeyim. -Cervantes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Hakan Yozcu




7 Nisan 2022
Futbol Maçý  
Hakan Yozcu
Ben, her ihtimale karþý, saha kenarýndaki seyyar satýcýlardan köfte de almýþtým. Öyle ufak tefek þeylerle doyacak biri deðildim. Sahaya erken girmemize raðmen, etraf mahþer günü gibiydi. Saha içi seyircilerle daha þimdiden dolmuþtu. Tüm seyirciler, tezahürat ederek takýmlarýný destekliyordu. Ama býrakýn saha içini dýþarýsý da öyleydi. Ana baba günüydü. Binlerce insan stada girmek için kuyrukta sýra bekliyorlardý. Sahanýn etrafý köfteciler, kebapçýlar, þapka satanlar, bayrak satanlar, kaþkol satanlar, forma satanlar, binlerce görevli polis, kapýcý, biletçi, görevli ile doluydu…


:HDC:


     Bir, Þubat tatili. Ýstanbul’dayým. Ramazan ayý içindeyiz. Þehri, bir hayli gezdikten sonra Ali Sami Yen Stadý’na gidip Galatasaray-Kayserispor maçýný seyredeceðiz.
     Kýbrýs’tan Güvercinlik’ten köylüm olan Mehmet Bingöl ile beraberiz. Benden birkaç yaþ küçük olan Mehmet ile nerdeyse çocukluðumuz da beraber geçti.
     O, üniversiteyi bitirdikten sonra Ýstanbul’da yaþamayý tercih etti. Burada bir iþ bulup buraya yerleþti. Bir þirkette bilgisayar programcýsý olarak çalýþýyor. Ýþinden de gayet memnun biri. Ýstanbul’da onun yanýnda misafir olarak kalýyorum. Geldiðimden beri çok iyi ilgileniyor benimle.
     Hafta sonu tatili. Ýstanbul’dasýn. Üstelik Galatasaray’ýn maçý var. Gitmemek olur mu? Ben de Mehmet de koyu birer Galatasaray taraftarýyýz. Hem de maç hastasýyýz. Ölürüz de bu maçý kaçýrmayýz.
     Maça gitmek için evden çýktýk. Stada gideceðiz. Otobüs duraðýna doðru hareket ettik. Ama ondan önce Mehmet, bir markete girdi. Buradan eli torbayla çýktý. Torbanýn ne olduðunu sordum. Cevapladý gülerek:
-     Ýkimiz de oruçluyuz. Maç, akþam yedide baþlayacak. Ýftar vakti, maç saatine denk geliyor. Ýftarýmýzý saha da açarýz. O nedenle iftarlýk bir þeyler aldým, dedi.
Aldýklarý, birer sandviç. Birer kutu cola, ve bir iki simit, poðaça cinsinden yiyecek çeþitleriydi. Ben, her ihtimale karþý, saha kenarýndaki seyyar satýcýlardan köfte de almýþtým. Öyle ufak tefek þeylerle doyacak biri deðildim.
Sahaya erken girmemize raðmen, etraf mahþer günü gibiydi. Saha içi seyircilerle daha þimdiden dolmuþtu. Tüm seyirciler, tezahürat ederek takýmlarýný destekliyordu. Ama býrakýn saha içini dýþarýsý da öyleydi. Ana baba günüydü. Binlerce insan stada girmek için kuyrukta sýra bekliyorlardý. Sahanýn etrafý köfteciler, kebapçýlar, þapka satanlar, bayrak satanlar, kaþkol satanlar, forma satanlar, binlerce görevli polis, kapýcý, biletçi, görevli ile doluydu…
Seyirciler adeta kilometrelerce kuyruk oluþturmuþ, ite kaka içeri girmeye çalýþýyordu. Sýký bir kontrol var. Her yerde polis. Maça gelen herkesi tek tek arýyor. Þüpheli kiþileri ayýrýyor ve sorguluyor. Ýnsanlarýn üzerinde bozuk paralarý, kesici aletleri, taþ, sopa gibi silah olarak kullanýlabilecek ne varsa toplayýp alýyordu.
Bu kadar sýký kontrolden sonra nihayet sahadaydýk. Hava çok soðuk. Daha önceden kar yaðdýðý için tribünlerdeki koltuklar karla dolu. Temizleyip oturmak gerekiyor. Ama genelde herkes ayakta.
Biraz sonra yavaþ yavaþ seyirciler epeyce dolduruyor sahayý. Kim dinler havanýn soðuk olmasýný? Tezahüratlar alabildiðince devam ediyor. Adeta bir gösteri biçimini alýyor. Baðýrmalar, ayyuka çýkýyor. Saha “Cim Bom Bom!” diye inliyor. Saha içi, sarý kýrmýzý renklerle donatýlmýþ. Adeta gelinlik kýz gibi süslenmiþ.
Ezan okunduðunda saha, bir an için ölüm sessizliðine büründü. Kimseden çýt çýkmýyordu. Ýnsanlar, koltuklarýna oturup oruçlarýný açtýlar. Herkes yemeðini yiyor ve Yaradan’a verdiði nimetlerden dolayý þükrediyordu. Biz de bu arada, paketlerimizi açýp orucumuzu bozduk. Saha içerisinde de satýcýlar var. Bir tanesi çay satýyor. Sýmsýcak. O soðukta o kadar güzel gidiyor ki almadan yapamýyoruz. Bir karton bardakta satýlan çay, o kadar iyi geliyor ki içimiz ýsýnýyor. Ruhumuza can veriyor.
Karnýmýz doydu ya! Kim tutar artýk bizi? Tezahüratlara biz de baþladýk. Tüm seyircilerle birlikte yýrtýnýrcasýna baðýrýp çaðýrýyor, yerimizde zýplayýp duruyorduk: “Re Re Re! Ra Ra Ra! Galatasaray Galatasaray Cim Bom Bom!”
Derken takýmlar, sahaya çýkýyor. Ýþte Galatasaray! Bütün azametiyle, bütün haþmetiyle, büyüklüðü ile karþýmýzda. Futbolcular, bir dizi olmuþ, koþarak giriyor sahaya. Tüm seyircilere selam veriyorlar. Seyirciler, dünyayý ayaða kaldýrýyor. O, ne müthiþ tezahürat öyle. Kulaklarýmýzýn zarý patlayacak neredeyse. Bütün stat inliyor. “Þampiyon! Þampiyon!”
Rakip takým: Kayserispor.
Kayserispor aleyhinde kötü bir tezahürat yapýlmýyor. Varsa yoksa Fenerbahçe. Yapýlan tüm olumsuz tezahüratlar Fenerbahçe için yapýlýyor. Bütün sövmeler, bütün hakaretler, bütün olumsuz tezahüratlar bu takýma yapýlýyor: “Ýntikam, intikam, Cim Bom’a rahat yok, Fener’i yenmeden!”, “Sami Yen, Fenere mezar olacak!”
Maç baþladý. Tezahüratlar hala bitmek nedir bilmiyor. Hep Fener’e sövülecek deðil ya! Arada bir Beþiktaþ da nasibi alýyor seyircilerden. Beþiktaþ’a da olumsuz tezahüratlar yapýlýyor.
Erken dakikalarda gol geliyor. Stat inliyor: “Gooooooool!”
Herkes birbirine sarýlmýþ. Büyük bir sevgi yumaðý oluþuyor. Bayraklar, kaþkoller sallanýyor havada. Bu sevinç yumaðý resmen bir gösteriye dönüþüyor. Galatasaray gol atýyor.
Biz, maçý býrakýp, seyircinin hareketlerini, tezahüratlarýný izliyoruz. Gerçekten büyük bir zevk oluyor bizim için bu görüntü. Bu zevki bir daha nerede tadacaðýz? Nereden alacaðýz? Nerede yaþayacaðýz?
Çok geçmeden bir gol daha geliyor. Yine “Goooooollllll!” narasý yýkýyor ortalýðý. Seyirciler, yýkýyor ortalýðý.
Goller, arka arkaya gelmeye baþlýyor. Galatasaraylý futbolcular, þahlanýyor sanki. Attýkça doymuyorlar gole. Bir daha. Bir daha. Ardýndan bir daha… Ýlk yarý bitiyor.
Devre arasý, seyirciler, birbirleriyle kartopu oynuyor. Adeta kar savaþý yapýyorlar. Üþümemenin en güzel yolu, hareketli olmadýr. Bunu bilen seyirciler, kartoplarýyla dans ediyorlardý sanki. Birbirlerine atýlan toplar karanlýkta beyaz nokta gibi görünüyordu. Karanlýk geceyi bu kartoplarý aydýnlatýyordu adeta. Karlar, birer mermi gibi havada uçuþuyordu. Bu manzara, maç baþlayana kadar sürmüþtü.
Ýkinci devre de ayný coþku ve tempo ile baþlamýþtý. Güzel futbol oynanýyordu sahada. Kayseri de çok gol yemesine raðmen futbolu býrakmýyor, açýk futbol oynamayý tercih ediyordu. Bu da seyircilerin zevkli bir karþýlaþma izlemesine yol açýyordu. Ýþte bir gol daha geldi. 4-0 olmuþtu skor. Anlaþýlan çok gollü geçecekti maç.
Bu arada izleyicilerden biri takýlýyor gözüme. Acayip acayip hareketler yapýyor. Herkes baðýrdýðý zaman o susuyor, herkes sustuðu zaman o, baðýrýyordu. Dengesiz bir durumu vardý. Hiç de normal birine benzemiyordu. Bana dönerek sordu:
-     Aðabey kaç kaç?
-     4-0
-     Kim önde?
-     Hoppala! Dedim kendi kendime. Yahu, kardeþim, sabahtan beri sahadasýn, maçý izliyorsun. Bir de “kim önde?” diye soruyorsun.
Güldüm haline. Cevap verdim:      
-     Kim olacak? Galatasaray!
-     Hangisi Galatasaray? diye sormaz mý? Çatlayacaktým neredeyse.
Mehmet ile göz göze geldik. Mehmet, kýs kýs gülüyordu. Boþ ver dercesine bir iþaret attý bana.
Kafamý saða sola hafiften sallayýp adama:
-     Sarý kýrmýzýlý olanlar.
-     Ýkisi de sarý kýrmýzý, dedi.
-     Þu takým iþte kardeþim. Bak, þu tarafta olanlar. Ünlü Galatasaray iþte bu! dedim.
Sevindi. O, acayip hareketlerine devam etti. Ben de yanýndan ayrýlarak Mehmet’e yaklaþtým.
Maçýn sonlarýna doðru bir gol daha geldi Galatasaray’dan. Skor 5-0 oldu. Maç bitiyordu artýk. Mehmet:
-     Hocam, maç bitiyor. Baþka gol olmaz. 5-0 biter. Biz, yavaþ yavaþ çýkýþ kapýsýna gidelim. Kalabalýk olur. Yola çýkmamýz zor olur, dedi.
Kalkýp çýkýþa doðru yürüdük. Kapýya geldik. Son düdük çalar çalmaz kendimizi dýþarý attýk. Zira Anadolu Yakasýnda oturuyorduk. Mecidiyeköy’den Ýçerenköy’e araç bulmak zor olabilirdi. Þansýmýz varmýþ ki çýkýþtaki ilk þoför:
-     Bostancý! Bostancý! Diye baðýrýyordu.
Hemen minibüse atladýk. 3 dakika sonra minibüste oturacak yer kalmamýþtý. Birçok kiþi ayakta kalmýþtý.
Küçük bir çocuk, yol paralarýný topladý. Tabii gece olduðu için yol ücreti çift tarife sayýlýyordu. Ama “Olsun” diyordum. Galatasaray’ý izledik ya! Bu, her þeye deðerdi. Bu arada Mehmet kahkahalarla gülüyordu. Bana dönerek:
-     Aðabey kaç kaç? Hangi takým Galatasaray? diyordu.
Sahadaki o garip davranýþlý insaný hatýrlatýyordu. Hatýrladýkça da gülüyordu. Biraz sonra ben de katýla katýla gülüyordum:
-     Ne insanlar var dünyada? Diyordum.
Ýstanbul’da kaldýðým süre içinde Mehmet bu soruyu hep sorup durdu bana:
-     Aðabey maç kaç kaç?

Hakan Yocu
Güzel Bir Dünya
Öyküler -1997
adlý kitaptan



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kadirli'de Bir Gece
Iskadro (Siðil)
Kýbrýs Ada Kýþý
Cassandra Hotel Bodrum
Güzel Bir Dünya
Lahmacun
13. Maaþ
"Kuzucuk Köyü"nde Sabah Kahvesi
Halý
Adanalý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dut Aðacýna Asma Aþýsý
Nur - Iþýk
Ritsa Gölü Efsanesi
Güle Güle Omarým
Sevgisiz Sevgi
Gulit
Ýran’dan Acý Bir Aþk Hikâyesi
Sevginin Adý Baþka
Emanet
Aksilikler

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðimde Ýhtilal Var [Þiir]
Hayat Seni Çözemedim [Þiir]
Helallik Ýstiyorum [Þiir]
Yörük Kýzý [Þiir]
Nasihat 2 [Þiir]
Seninle Olayým [Þiir]
Geliyoruz [Þiir]
Nasihat [Þiir]
Aþk Var mý? [Þiir]
Minik Bir Þaire Rastladým [Þiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doðumluyum. Kuzey Kýbrýs'ta yaþýyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümünden mezun oldum. 20 yýl çeþitli okullarda edebiyat öðretmenliði yaptým. Uzun yýllar Yenivolkan ve Güneþ Gazetelerinde köþe yazarlýðý yaptým. Þu an Habearkýbrýslý ve Güncelmersin Gazetelerinde yazýyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazýlarým yayýnlanýyor. Þiir, öykü ve tiyatro oyunlarý yazýyorum. Bu alanlarda çeþitli ödüllerim var. Kendime ait basýlmýþ "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Baþka" isimli iki adet öykü kitabým var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yýl Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürlüðü görevinde bulundum. Halen Baþbakan Yardýmcýlýðý Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlýðý'na baðlý Müþavirim.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.