İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
Öğretmen Kariyer Basamakları... Öğretmenlik, uzman öğretmenlik, başöğretmenlik... Bu kariyer basamaklarında öğretmenleri birbirinden ayıran unsur, uzman öğretmenin öğretmenden, başöğretmenin de uzman öğretmenden bin lira fazla alması. Uzman öğretmenin öğretmen karşısındaki ederi bin lira, başöğretmenin öğretmen karşısındaki ederi ise iki bin lira. Anlattıkları aynı, dinlettikleri aynı, birbirlerine bakış açıları farklı oldu / olmaya devam ediyor / devam da edecek. Hükümet neredeyse her kurumu, her kuruluşu çeşitli fırkalara ayırdı. Hatta muhalefeti de kendi içinde birbirine düşürmenin bir yolunu buldu ve yirmi yıldır tek başına şu veya bu şekilde iktidarda kalmayı sürdürdü / sürdürüyor. Kurtların bir kısmının özünü yitirme belirtileri göstermeleri de sanırım bir doğa olayı. Küresel ısınmaya bağlanabilir mi bu durum bilemiyorum, ama bildiğim bu bozulmaya maruz kalan kurtların çoban kapısına bağlanmış oldukları. Bir ülkeyi yok etmek isterseniz, o ülkenin eğitimini ve ahlakını bozun, yeterli. Gerisi çorap söküğü gibi gelir. Eğitim bozuk, ahlak zaten yok. TV dizilerine bakarsanız toplumun kültürel düzeyini anlarsınız zaten. Eğitim bozulurken öğretmenlikte de deformeler oldu. Öğretmenler de eğitimden geçerek yetişiyor. "Biat" denen sorgusuz bağlılıkla en çok tahrip olan kurumların başında da üniversiteler gelmekte. Üniversite hem çoğaldı ve personel ihtiyacı arttı, hem değerli bilim insanları baskı ve tehditlerle yıldırıldı. Yerlerine ise her şeyi istendik biçimde yerine getiren yanaşmalar atandı. En önemli bölücülük faaliyeti ise sendikalardan geldi. Satılmışlar, atanmışlar ve seçilmişler... Kendi üyelerini birkaç koltuk için hükümete peşkeş çeken sendikalar ve bunları alkışlayan üyeler türedi. Öğretmenler okullarda bütün bu olumsuz koşullara karşın, mücadelelerini güçleri ölçüsünde sürdürmeye gayret ettiler. Bu gayretleri de parçalamanın bir yolu olmalıydı. Yusuf kuyusundaki taş... Çöken ekonomi yüzünden bin lira ve iki bin liralık fark, insanların gözünde öyle yücelti ki, aslolanı bırakıp, yıllara göre hesap yapmaya başlandı. Öğretmen kariyer basamaklarının belirlenmesinde bir sınav olacak. Sınavların akıbetini yıllar öncesinden biliyoruz. Sorular çeşitli yollarla çalınıyor ya da sendikal çalışmalarla sınav kazanmak daha kolaylaşıyor. O halde sınavın olmamasını yeterli görmeye başladık. Ben şimdi soruyorum; bir öğretmen uzman ya da başöğretmen olunca iki bin lira dışında ne kazanmış olacak? Hangi konuyu diğer öğretmenden daha iyi anlatacak? Verebileceğiniz sağlıklı bir yanıtınız var mı? Sayın Bakanın yeni bir şey üretip ortaya koyduğu yok. 2002 yılından sonra yapılanlara bakıp, iki ileri bir geri halay çekiyor. "Ne yaptın?" dendiğinde verebileceği bir cevabı olmasını kurtarma çabası... Son bir soru daha; biz öğretmenler bir unvan ve iki bin liraya satılacak mıyız? Güzel günleri hayal etmek yerine, kötü günlerin iyisini özlemle anmaya kaldık. Allah yardımcımız olsun. Yine de güzel günlere, diyelim. 29 Mayıs 22 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Osman AKTAŞ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |