Bir gün karþýma biri çýkacak ve bana: "Herþey olmasý gerektiði gibi olmaktadýr, efendim" diyecektir. -A. Aðaoðlu, Yazsonu |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() KEMER Ýstanbul, 1919 yýlýnýn yazýný yaþýyordu. Güneþ önce denizin üzerini kapladý, sonra iyice yükselmeye baþladý ve tüm ihtiþamýyla tüm þehri kucakladý. Üsküdar taraflarýnda bir yerdeydim. Bulunduðum Söðüt Sokaðýnýn her iki kaldýrýmý da ulu çýnarlarla kaplýydý. Yoksulluðun ve sefaletin hüküm sürdüðü bu topraklarda þimdilerde yeni bir umut doðdu. Geceleri bu sokaktan kavga sesleri, Rumca ve Ermenice küfürler eksik olmazdý. Bu durum ise Söðüt Sokaðýnýn huzur veren fiziki yapýsýyla hiç örtüþmezdi. Yýllardýr süregelen savaþlarla þehir yalnýz býrakýldý ve her þeyin üretimi de bu ölçüde düþtü. Memlekette asker göndermemiþ hane yoktu. Bundan mütevellit belki gelir umudu tüm sokaklarda geziniyordu; bir baba, bir eþ, bir oðul… Güneþ kendini iyice hissettirmeye baþladý. Aðaçlarýn gölgeliklerinde bulunan insanlar bir nebze olsun ferahlamýþ görünüyordu. Kimsenin yapacak bir iþi yok gibiydi. Kahveler erkek sesiyle dolup taþýyordu. Söðüt Sokaðýnda hem hüzünlü bir bekleyiþ hem de ne olacak kaygýsý beraber geziniyordu. Öðleye doðru Söðüt Sokaðýnda bir genç belirdi. Adý Muhsin’di. Elinde kemerlerle birlikte bu sokak boyunca; kimi aðaçlýklarda dinlenen kimi kahvehanelerde oturan herkesin yanýna uðruyor ve elindeki kemerlerde satmaya çalýþýyordu. Genç, kýsa boylu ve zayýf bir vücuda sahipti. Yüz hatlarý keskindi. Ýnce ve çelimsiz bacaklarý oradan oraya yürüyen bedenini zoraki taþýyordu. Kahvede oturan ve bir bacaðý olmayan yaþlý bir amca Muhsin’i tanýdý ve onunla bir çay içmek istediðini söyledi. Muhsin ile Yýlmaz amcanýn tanýþlýklarý birkaç ay öncesinden baþlamýþtý. Muhsin bu yaþlý adama yemek konusunda yardým etmiþti. Muhsin elinden geldiðince tanýdýk tanýmadýk herkese yardým etmeyi kendine bir borç bilirdi. Memleketi ve insanlarý için elinden ne gelirse yapardý. Ýngiliz askerlerinden öðrenebileceði her þeyi öðrenirdi. Hem askeri olarak hem de askeri sýhhiye ile ilgili konularda eðitim alýyordu. Bu eðitimler onun iþine olan saygýsýnýn ve Ýngilizlerin her hangi bir þeyine tenezzül etmeyiþinin bir ödülü gibiydi. Ýngilizler, Üsküdar sahiline yakýn bir yere yerleþmiþlerdi. Muhsin ise biraz mecburiyetten birazda aþçýlýðý iyi olduðundan, bu Ýngiliz birliðinin yemeklerini yapýyordu. Nitekim Muhsin’i kabul etmelerinin asýl sebebi ise onun çat pat Ýngilizce bilmesinden ileri geliyordu. Bu iþten para falan aldýðý yoktu. Kendi karnýný doyuruyor ve askerlerden kalan yemekleri orada bulunan kimsesizlere, yol bekleyenlere daðýtýyordu. Askerlerin görevi denizden gelebilecek herhangi bir durumu, geçiþi merkeze haber vermek halktan istihbarat toplamaktý. Muhsin’i de bu istihbarat için kullanmak istiyorlardý ama Muhsin bu konuda onlarýn iþine yarayacak hiçbir þey söylemiyordu. Genelde Ermenilerin yaptýðý taþkýnlýklarý ya da Rum çeteleriyle ilgili gereksiz þeyleri iletiyordu. Muhsin ve yaþlý adam çaylarýný yudumlayýp içtikten sonra Muhsin yaþlý adamdan müsaade isteyerek kalktý. Kahveciye çaylarýn parasýný ödedi ve kemerlerini satmak için yoðun olarak ecnebilerin bulunduðu bir baþka sokaða geçti. Sokakta yürüyerek ve kemerlerini kahve kahve gezerek satmaya çalýþan Muhsin hiç beklemediði bir tepkiyle karþýlaþtý. Öðle namazý vaktiydi Türklerin dükkânlarý mezarlýk gibi sessizleþti. Ezana olan saygýdan tüm Türk dükkânlarý ve bazý azýnlýklar çalgýyý býraktý ve sessizliðe büründü. Fakat Yorgo’nun Meyhanesinden kahkahalar, ud sesleri ve þarkýlar sokaðýn bu sessizliðini delik deþik ediyordu. Yorgo’nun Meyhanesinde oturan þiþman ve toparlak bir Yunan bu sessizliðe uyuz it gibi rahatsýz olmuþtu. Bu toparlaðýn adý Minas’tý. ‘’Minas’ýn Yeri’’ diye bir de meyhanesi vardý. Fakat kumar, eðlence ve kadýn düþkünlüðü onu batýrdý. Þimdilerde eski kredilerini bitirene kadar borç alýyor ve eðlencelerine devam ediyordu. Öðle ezanýna gösterilen saygý Minas’ý rahatsýz etmiþ olacak ki sokakta taþkýnlýk çýkarmaya çalýþtý. Ýngiliz, Fransýz iþgali ve kendi þýmarýklýðýnýn da etkisiyle iyice hadsizleþti. Bu duruma Muhsin babayiðit bir ‘’Kes sesini ulan!’’ çýkýþýyla tepki gösterdi. Sokak bir anda sessizleþti. Az sonra olabilecekleri düþünenler Muhsin’e acýyordu. Minas’ýn pis ve þiþman bedenine karþýlýk Muhsin’in çelimsiz, zayýf bedeni karþýlýk verecekti. Minas, aðýr bir kalkýþla Muhsin’e döndü. Aðzý hala yediði þeylerle doluydu. ‘’Sen kimsin bana ulan diyorsun?’’ diye karþýlýk verdi. Muhsin ses çýkarmadý. Pislik çýksýn istemiyordu. Minas, Muhsin’e doðru yürümeye baþladý. Sesi hýrlar gibiydi. Muhsin’e birkaç metre kala gözleri büyüdü. Þiþman elleriyle sýrtýna vurmaya çalýþýyordu. Derken bir anda yere yýðýldý. Sýrtýna yetiþmeyen iðrenç elleri bu defa boðazýna sarýldý. Belli ki adapsýzca yediði þeyler boðazýný týkamýþtý ve nefes alamýyordu. Bir anda herkes Minas’ýn baþýna toplandý ve çaresizce sýrtýna vurmaya, parmaklarýný aðzýna sokmaya baþladýlar. Fakat hiçbir þey sonuç vermedi. Minas çaresizce it gibi elleri ve ayaklarý üzerine durur vaziyette ölümü bekliyordu artýk. Muhsin bu tüm olup bitenleri ayný aðýrbaþlý tavýrla izledi ve birden ‘’Çekilin’’ dedi. Sabahtan beri satamadýðý kemeri bir eline doladý ve kendinden beklenmeyecek bir hareketle Minas’ý bir hamlede ayaðý kaldýrdý. Minas’ýn þiþman karýn bölgesine elleri yetiþemediði için kemerle Heimlich manevrasý yapmaya baþladý. Birkaç denemenin ardýndan Minas boðazýný týkayan yiyeceði tükürdü ve ülkenin temiz havasýný pis ciðerlerine çekmeye baþladý. Nefes alýp verdikçe kendine gelmeye ve çevresinden ona acýyarak bakanlarý fark etmeye baþladý. Az önce edepsizce döveceði Türk bir genç, þimdi onun pis canýný kurtarmýþtý. Muhsin elinde kemerleriyle sokaðý çoktan terk etmiþti. Ýngiliz askerlerinden aldýðý sýhhiye eðitimi sayesinde Minas’ý kurtardý. Baðrýnda taþýdýðý Türk’ün gururu, düþmaný dahi olsa yardým etmenin mutluluðuyla dolup taþtý. Timur KOHEN
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Timur KOHEN, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |