İnsan bir küçük dünyadır. (Mibres Kosmos) -Demokritos |
|
||||||||||
|
Gözü yükseklerde bir kişiliğim yok. En tepede ben olmalıyım, üstümde kimse olmasın demedim hiç bir zaman. E mübarek o vakit 11. katta ne işin var? demezler mi hiç. İzninizle anlatayım hikayemi. Kendi evimiz gibi oturduğumuz evin sahibi bir gün gayrimenkulünü satmak istedi. Kendince de makul bir sebebi vardı. Biz de bunca güzel yılın hatrına eyvallah, dedik. Allah var adam mülayimdi. Evime iyi sahip çıkıyorsunuz, deyip zam bile yapmadı dört yıl boyunca. "Emlakçılara bildirdim talep oldukça evi göstermeye gelecekler", dedi. Tamam, dedik Sonrasında yaşadıklarımıza gelince; arkadaş "Satılık" yazılı dev afiş sadece bir gün asılı kalır mı balkonda. Aynı gün eve bakmaya gelenler akşamına karar verip satın aldım, der mi Allah aşkına? Vallahi dediler. Ertesi gün "Nereden, nasıl ev bulacağız bize verilen bu kısa sürede", diye düşünürken hemen yanımızdaki sitenin en üst katında kocaman bir "Kiralık" yazısı gördük. Diyeceğim o ki "satılık" yazılan satıldı, "kiralık" yazılan tarafımızca tutuldu! Ettiğim dualar beklediğimden çabuk gerçekleşti ve bu topraktan bayağı uzak, gökyüzüne yakın evin kiracısı oluverdik. Manzarası muhteşem. Güneşin doğuşu, batışı, bulutların süzülerek geçişi, şimşekler, yağmur, ilkbaharı, sonbaharı, hele her taraf karla kaplıyken kuşbakışı izlemenin seyrine doyum olmuyor. Anlayacağınız pencerem anlık değişen en gerçekci tablo gibi. Fakat sıkıntılı tarafları da az değil. Taşındığımız günün ilk sabahı tıkırtı sesleriyle erkenden uyandık. Meğer en üst katın üstünde de komşularımız varmış. Kimler mi? Kalabalık bir kuş ailesi. Yumuşak tabanlı ev terliği yok ayaklarında sanki yüksek topuklu ayakkabıyla dolaşıyorlar. Çatı oluklarından girip yuva yapmışlar kendilerine. Bir süre sonra alıştık bu seslere. Arada yuvadan gelin edip uçurdukları var sanırım ama yeni yavrularıyla tekrar baba ocağına dönüveriyorlar. Bir kere asansörde kalmışlığım var neyse ki 15 dakika sonra kapıyı site görevlisi açmıştı da kurtulmuştum. Fakat dün sabah 2 saat süren elektrik kesintisi beni resmen eve hapsetti. Dizlerimden yana sağlık problemlerim olduğu için merdivenleri de kullanamadım. Dört gözle beklediğim elektrikler gelince sevinçle attım dışarı kendimi. O da ne, asansör devre dışı. Bir süre daha evde mahsur kaldım. Önce elektrik ardından asansör arızası derken şükür yarım saat sonra havadan, karaya tahliye oldum ama içinde kalır mıyım diye korkmadım desem yalan olur. Bu kadar adrenal yeter ben yaştakine. Şayet bir gün yeni bir eve taşınmamız gerekirse büyük konuşmayım ama kendime koyduğum kota en fazla üçüncü kat. Ya da jenaratörlü bir ev. Hayat kısa ama yollar çok uzun; git git, çık çık bitmiyor. Kalın sağlıcakla...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aysel AKSÜMER , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |