En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey |
|
||||||||||
|
İnsanlar, geçirmekte oldukları zaman zarfında yaşamlarında olumsuz etkiler yaratacağını bildiği eksilerinden neden uzak kalmayı tercih ediyorlar? Bu yazımı kaleme alırken çocukluğumdan bu yana insanoğlunun eksilerinden kaçtığına dair yapmakta olduğum gözlemlerimi paylaşmak istedim. Sözünü etmekte olduğum bu yanlışlığın içerisine yazık ki; kendimizi tanıma yolunda adımlar attığımız çocukluktan itibaren düşmeye başlıyoruz. İnsanların her daim yaptığı en büyük yanlışlarından bir tanesi, eksilerinden kaçarak artılarına sığınmak olduğu göz ardı edilmemesi lazım gelen bir gerçektir;lakin bizler bunu her zaman yapıyor, artılarımızla övünmenin doğruluğuna kendimizi inandırmakla zamanımızı harcıyoruz. Kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki; kendimizle övünmeye yaptığımız hataları hiçbir zaman önemsememiz gerektiği fikrinin zihnimize yerleşmesine izin vermiyoruz. Bunun nedenini de şu şekilde açıklamak doğru olan bir izlemden ibarettir: İnsanlar her daim karşısındakiler tarafından yaptığı yanlışlar yüzünden küçümsenmekten hoşlanmaz, doğrularının arkasına gizlenmeyi tercih etmektedirler. Bu yanlışın hayatlarında olumsuz etkiler bırakacağını hiç düşünmez, aynı yolda yürümekte ısrarcı olmaktan vazgeçmezler. Bu vazgeçmezliğin; yaşamlarında yükte hafif, pahada ağır bir etki yaratacağına da ihtimal vermekten kaçınırlar. Hayatlarında yer bulan görmezden gelmezlik yüzünden ise bir arpa boyu yol almak, insan için en zor olanıdır. İnsanlar, her zaman doğruları ile göz önünde bulunmanın inancının kendilerine vereceği büyük zararların hesapsızlığına kapılarak üzerlerinde yaratacağı olumsuz etkileri göz ardı etmektedir. Hayatlarında telafisi imkansız kayıplar meydana getirecek olan, yanlış inançla hareket etmenin kendilerini karanlıklara sürükleyeceği gerçeğinden kaçmanın kolay olduğuna inanmaktadır. Yaşamlarında boşlukların oluşması için önemli bir rol oynayacağı bilinen, yanlış inançlarının peşinden gitmekte dönülmesi mümkün olmayan yollara girdiğinin göstergesidir. Yani demem o ki; ömrümüzü yaptığımız güzelliklerden ibaret olduğu düşüncesine kapılarak harcamaktan kaçınılmalıdır. Bizler bu fikrin zihinlerden silinmesi için gayret göstermezsek; hayatımız boyunca yapılan en büyük yanlışın içerisinde bocalamaktan geri kalmayız. Onun için de yapılması gereken en doğru şeyi yapmamız, hayatın sadece doğrularımızdan ibaret olmadığı inancını aşılamamız icap etmektedir. Bahsetmekte olduğum bilincin ilk önce kendi zihnimizde yer etmesini, sonra da çevremizde yer alan insanların zihinlerinde oluşmasını sağlama yoluna gitmemiz gerekmektedir. İnsanoğlunun yaptığı hatalardan bir tanesinin de yaptığı yanlışlarla yüzleşmekten kaçması, düşünmüyor ki ;yüzleşmekten kaçmak ona hiçbir şey kazandırmayacaktır. Hayatını olumsuzluklarla tanıştırmakta olan yanlışları ile öğünmeyi de marifet sayma yüzünden rotasını şaşırdığını bizzat anlaması gerekmektedir. Bilinmelidir ki; insanoğlunun sadece doğruları ile yaşama tutunma gayretinde olması, yanlış bir bakış açısıdır. Bu açı ile hayatı görmeye çalışmak, hiçbir şey göstermeyen kalın camlardan ibaret olan gözlüklerin arkasından bakmaya benzer. İlk önce hangi açıdan bakmamız gerektiğinden emin olmamız, sonra da bize yaşamımızda yer alan artılarımızı, eksilerimizi göstermesini beklediğimiz açının doğruluğunu belirlememiz icap etmektedir. Yani bizim yapmamızı gerektiren, önümüze hayatı eğrisi ile doğrusu ile çıkaran gerçeklerimizden kaçmamaktır. Demem o ki bir ömür hayatımızda yer alacağını bildiğimiz; fakat onları arkamızda bırakmak için gayret gösterdiğimiz eksilerimizden kaçmak, yanlış bir tercihtir. Hayatımızın bir tek doğrulardan ibaret olduğu fikri ile hareket etmekle etrafımızda yaşananları görmezden geldiğimiz aşikar. İnsanoğlunun değiştirmemekte ısrarcı olduğu bu bakış açısı etrafında olanlara sadece baktığı, görmek istemediği anlamını taşımaktadır. Yani bakar körlüğe devam etmek istediğini göstermektedir. İnsana başka bir insan, kolay kolay zarar vermez; insan en fazla yine kendi kendine zarar verendir. Etrafına uğratmış olduğu kayıpların telafisi yine olur ;fakat kendisinde açtığı yaraların tedavisi yoktur. Çevrenizde yıkımların meydana gelmemesi için hayatınızın sadece doğrulardan oluştuğu fikrini, zihinlerinizden silmeniz gerekmektedir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |