Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Derin ve iyileşmeyen bir yara cinayetle gelen ecel. Taksim cinayeti de işte bu. Sözün bittiği yer. Ne söylesek kavrulan yürekleri asla serinletmeyecek. Gidenler geri gelmeyecek. Herkesin ortak sloganı; "Milletimizin başı sağ olsun" Milletin başı sağ olmuyor kardeşim. Millet kan ağlıyor. Sen sadece uzaktan bakıyorsun. Milletin başı nasıl sağ olacak. Senin evinden böyle bir cenaze çıktı mı? Karısıyla bir çay içip, muhabbet etmeye giden, ama dönmeyen ya da çocuğuyla birlikte çıkıp, ona bir şeyler almak isteyen bir yakınının, çoçuğuyls birlikte parçalanmış cesetlerini aldın mı? Bunları yaşa da, sonra de "Milletimizin başı sağ olsun" diye. Bu sloganı duydukça benim acım bin kat daha artıyor. Anlamını kaybetmiş, hiçbir şey ifade etmeyen ve yalnızca söyleyeni tatmin eden boş bir slogan artık bu "Milletimizin başı sağ olsun". İç dış hainler yüzünden milletinin başı ağrıyor, gör artık gerçekleri. Bu ülkenin kaderi mi acaba toplumsal çatışmalar, ayrıştırılmalar, dost olması gerekenlerin birbirine düşman gösterilmesi? 1955 sonrasında başlayan toplumsal çatışmalar silahlı eylemlere dönüp, 70'li yıllarda korkunç bir buhrana sebep oldu. Aynı ideolojiyi savunan gençler birbirini düşman görüp, öldürmeye başladılar. Siyasiler de bunu engellemek yerine, sırıtarak "daha çok yapın" der gibi "yapmasalar iyi olur"la yapılanları adeta tasdik ettiler. 11 Eylül 80'de birçok insan ölürken, bir gün sonrası kimsenin burnunun kanamaması çok ilginç değil mi? Millet aynı, devlet aynı, ordu ve emniyet aynı... 1979'da ilk eylemini gerçekleştiren, ama her nedense 84'e kadar yatan ve 84'te yeniden saldırılara başlayan PKK terör örgütü, 2000'de bitme noktasına gelmişken tekrar palazlanıp varlığını güçlenerek sürdürmekte. Millet aynı, ordu aynı, devlet aynı, emniyet aynı... 7 Haziran seçimleri öncesinde olay yokken, seçim sonrası birden bire Başkent'te bombaların patlaması, hükümet kurulmaması ve tekrar seçime gidilmesi... Hayli ilginç... Ve bugün Taksim saldırısı... Seçimlerin yaklaşmış olması bir rastlantı mı? Hangi ahlak, hangi vicdan, hangi töre, hangi insanlık bu olanları görmezden gelebiliyor? O bombanın öldürdüğü kişiler kimdi? O insanların hangisi size ne düşmanlık etti? Ölen o çocuk hanginizin suratına tükürdü? Keşke tükürseydi, diyeceğim, ama tükürüğe yazık olacak. Ölenlerin mekânları cennet olsun. Yaralılara da Allah şifa versin. Bu olayla ilişkisi olan herkesi Allah bildiği gibi yapsın, demekten başka elimden bir şey gelmiyor. 14 Kasım 22 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |