Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Hayatımızda yer alan, dünyamızda farklılıklar meydana getiren değişikliklere neden adapte olamıyoruz? İnsan yaşamında bir şeylere alışabilmek için belli bir adaptasyon süreci olduğunu elbette hepimiz biliyoruz;fakat hayatımızın belli değişimler sayesinde ilerleyeceğinin de unutulmaması gerektiği inancını taşımaktan vazgeçmememiz icap etmektedir. Bahsetmekte olduğum bu değişim sürecinin nasıl başlayacağına, mantığımızı adapte etme uğraşına girilmelidir. Sözü geçen adaptasyon sürecini oluşturamadığımız takdirde, hayalini kurduğumuz hiçbir şeye ulaşamayacağımız gerçeğinin de göz önünde bulundurulması lazım gelmektedir. Hayatımızda yer almasını istediğimiz değişiklikleri faydası ile zararı ile gözden geçirmezsek beklediğimiz farklılıklara başta bizim adapte olmamız imkansız bir hal alacaktır. Bu imkansızlıkların meydana gelmemesi için yine en büyük paya sahip olan insanlar, üzerine düşen vazifenin sonunu alnının akı ile getirmelidir. Siz değerli okurlarıma anlatmak istediğim değişimlerin başında, hiç kuşkusuz teknolojide atılan adımlar gelmektedir. Teknolojiye ayak uydurmak, hayatımızda atılması icap eden en önemli adımların başını çekmektedir. Ben inanıyorum ki; sonra sırası ile hepsi, çorap söküğü gibi gelecektir. Bunların olabilmesi için başta inanarak ayağımızı yere sağlam bir şekilde basmamız gerekmektedir. Üzerimize düşen vazifenin gereksinimlerini eksiksiz yerine getirmediğimiz takdirde, atılan adımların hiçbir işe yaramayacağından emin olunmalıdır. Hayatımızda önemli farklılıklar oluşturacağı düşünülen adaptasyon sürecini başlatmak için önce insan hayatındaki dengeleri tersine çeviren değişimlere ayak uyduracağız inancı ile hareket etmelidir. Düşündüğümüz sürece ayak uyduramamamız, hayatımız boyunca boşa kürek çektiğimiz anlamı taşımaktadır. Etrafımızda yer alan her kim varsa bizi girdiğimiz bu zorlu süreçte emin adımlarla yürüdüğümüzü görecek ve bu yolun sonunda büyük bir zafere ulaştığımızın gözde şahidi olacaktır. Rotamızı daha ilerilere taşıyabilmemizin yolunun da hayatımızda büyük etkileri olan değişimlere adapte olmaktan geçtiğinin farkında olunmalıdır. Sonu olmayan bir yola çıkmanın insanoğlu için hiçbir anlam ifade etmediği bilinen bir gerçektir. Teknolojiden bahsettik ;bir de hayatımızda büyük öneme sahip olan müzik kültüründen bahsetmekte yarar var. Ruhun gıdası olarak tabir edilen müzikte de gözden kaçırılmaması gereken çok önemli değişikliklerin olduğunun bizzat şahidi oluyoruz. Duygularımızı anlattığımız güfte ve bestelerin yer bulduğu müzik kültüründe meydan bulması beklenen adaptasyon sürecinin, bir an evvel başlaması için harekete geçilmelidir. Müzikte de önemli değişikliklere şahit olduğumuz aşikar. Tamam herkes istediği şartlarda, istediği müziğe kulak verebilir. Lakin kendi kültürümüzü oluşturan en değerli müziğimizi Türk Halk Müziğini, arka sıralara atmanın doğru olmadığı fikri de zihinlere sökülmemecesine aşılanmalıdır. Sadece müzik ve teknolojiden ibaret değil, tabiki adaptasyon sürecindeki değişimler ;fakat ben siz değerli okurlarım için bu iki önemli gerçeği ön sıralara koydum. Çünkü gördüklerim o kadar çok acıtıyor ki içimi, sizlere bu iki değerli konuda görmeniz gerekenleri anlatmadan geçemedim. Ne kadar başarılı oldum bilmiyorum; ama bu durumlardaki değişim sürecine adapte olamadığımız gerçeği, durmadan gözümüze sokulmaktadır. Bahsetmekte olduğum bu düşüncenin doğruluğuna, başta kendimiz inanarak yola çıkmalıyız ki bizden sonra gelen nesilleri de bu fikrin doğruluğuna inandırabilelim. Çıkmış olduğumuz bu yolun sonunda başarıya ulaşamamamız halinde durmadan yerinde saydığımızın en önemli göstergesidir. Bir de zihinlere aşılamamız gerektiğini anlattığımız fikirlere bütün insanların inanmasına yol açabilmek için başta kendimiz inanmamız icap etmektedir. Doğruluğuna inanmadığımız bir fikrin, tüm insanlığın zihnine aşılanması ve onların beyinlerinde yer almasını beklemek, ancak kendimizi kandırmak manasını taşır. Onun için de yapmamız gereken en önemli şeyi, yani kafamızda yer eden fikirlere kendimizi inandırmadan başkalarını inandırma çabasına girmek doğru değildir. İçerisinde bulunduğumuz süreçte taşıma su ile değirmen dönmeyeceği akıllarda bulundurulmalıdır. Doğruyu bulabilmenin yolu, zihinleri bulandıran kirli sulardan yani hayatımızda yer eden anlamsız, boş fikirlerden arındırılmasından geçmektedir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |