Sosyal medyada bir süredir, Erdoğan'la Atatürk kıyaslanıyor. Ne kadar saçma ve ne kadar tutarsız bir karşılaştırma.

Bu garip yakıştırma ve karşılaştırmalardan mutlak suretle vazgeçilmeli. Elmayı armutla, koyunu sığırla, otu etle kıyaslamak gibi bir şey. Her canlı kendi türünden bir varlıkla kıyaslanırsa doğru sonuçlar verir. Şimdi siz tutup Erdoğan'la Atatürk'ü kıyaslarsanız, bırakın doğru sonuç almayı, Atatürk'e hakaret etmiş olursunuz.

Atatürk yokluk içinde ve Osmanlı kalıntılarından doğan engellere rağmen, bir çöplükten bir ülke kuruyor. Yokluk içinde hiçbir devletten borç almadan Osmanlı'nın bıraktığı borcu ödüyor. Yine yokluk içinde 48 tane fabrika kuruyor.

Atatürk'ün anası, Atatürk'ten para istediğinde, "Daha maaşımı alamadım. Evdeki halı ve kilimleri satın, maaşı aldığımda göndereceğim" diyor.

Erdoğan ne buluyorsa satıyor. Sınırları açıp kaçak, terörist, işgalci, fasık demeden ülkeye alıyor. Bütün teröristleri barış süreci adı altında serbest bırakıyor. Terörist liderlerini askeri törenle karşılıyor. Teröristbaşının mektubunu devlet TVlerinde okutuyor. Teröristbaşının kardeşini devlet televizyonlarında konuşturuyor. Terörist liderlerini seçim otobüslerinde gezdiriyor. Birlikte onlarla şarkı, türkü söylüyor.

Devlet bütçesini "Milletin amına koyacağız" diyenlere peşkeş çekiyor. İşbilen değil, kendi varlığını garanti edecek ne kadar kişi varsa, yani kendine biat edecek kişi varsa, onları işbaşına getiriyor. Her türlü şeyi kendilerine helal, kendilerinden olmayana haram kılıyor. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş sayıda kendisini eleştirenlere dava açıyor. Telefonla davaların seyrini yönlendiriyor.

Şimdi bana söyler misiniz? Bu iki varlık nasıl birbiriyle kıyaslanır, Allah aşkına. İnsaf Ya Hu!

18 Ağustos 23
Gölcük