..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam baþlangýcý olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > Osman Altýnbaþ




10 Kasým 2023
Taþlarýn Gölgesinde: 2. Bölüm  
Osman Altýnbaþ
Giriþteki odanýn köþesinde yerde uyuyan insanýn nefes alýþ veriþleriyle bezeli sesler ortamda gezintideyken onlara izinsiz müdahale bulunuldu zira korsan kapý týkýrtýlarý araya kaynak yapanlar misali karýþmýþtý. Vurma sesleri ona uyanma vaktinin geldiðini haber veriyordu. Ýstemeye istemeye bu çaðrýya kulak vererek uyandý ve sarsakça kapýyý açtý.


:CEC:
2.BÖLÜM

Üç savaþçý bir sonraki gün havanýn biraz daha yumuþamasýyla þehrin merkezine doðru at sürmeye devam ettiler. Akþama doðru boþ caddelerle dolu evlerinin yakýnlarýna varýnca Marjuarane;
“Ben, kýsa bir süre Bilge ile görüþmek için kütüphaneye uðrayacaðým, malum bilgi vermek lazým. Daha sonra da dinlenmek için evime gideceðim.”
“Ben de… Ya sen Soriol?”
“Þey… Sanki ellerimde devamlý ok atmaktan bir sorun… bir uyuþma var gibi. Geçici olsa da Bayan Sarmina’ yý görsem fena olmaz.” dedi iki arkadaþýnýn yüzüne bakmadan yanlarýndan ayrýldý ama kulaklarý kahkaha seslerine maruz kalmadan kaçamadý.
Chrubergine deki evler çoðunlukla taþ evlerden ve ahþap olanlarýndan oluþuyordu. Uygun olanlardan kullanýlarak yapýlanlardan bir tanesi de Marjuarane nin eviydi. Anne ve babasý öldükten sonra kýz kardeþi ile beraber orta büyüklükteki bu yapý da yaþýyordu. Anna Laira adýndaki kardeþi yaklaþýk iki sene önce bir koleksiyoncuyla beraber kentten ayrýlmýþtý. O zamandan bu yana yalnýz yaþayan savaþçý evine pek gelmez daha çok iki arkadaþýyla beraber yolculuk eder dinlenmek adýna buraya uðrardý. Üç odalý evin giriþ kapýsýna bakan olanýnda duvarlarda metal ve demir askýlarda günlük ve yolculuk kýyafetleri, kýlýç, hançer ve býçaklarý asýlýydý. Arka odada ise mutfak araç ve gereçleri bulunuyordu. Ön tarafta ise masa ve sandalyeler vardý.
Giriþteki odanýn köþesinde yerde uyuyan insanýn nefes alýþ veriþleriyle bezeli sesler ortamda gezintideyken onlara izinsiz müdahale bulunuldu zira korsan kapý týkýrtýlarý araya kaynak yapanlar misali karýþmýþtý. Vurma sesleri ona uyanma vaktinin geldiðini haber veriyordu. Ýstemeye istemeye bu çaðrýya kulak vererek uyandý ve sarsakça kapýyý açtý.
“Ne istiyorsun akþamýn bu saatinde!” diye karþýsýndaki çocuða yeterince uyumak istemiþ ama bunu gerçekleþtirememiþ ruh haliyle söylendi. Gelen aldýðý emirleri insana iletmekle görevlendirilmiþ bir aracýydý ve monotonca ‘Bilge seni çaðýrýyor’ dedi. Kapýyý çocuðun suratýna kapattýktan sonra homurdanmaya baþladý ‘Hay Bilgesine…’
Marjuarane, harabelerden yeni gelmiþ ve uyuyalý da iki saat olmuþtu. Orada, arkadaþlarýyla beraber büyük Siyah Ejderhanýn yardakçýsý ve onun kendi türündeki daha küçük kýrmýzý Allinord adýndaki olanýnýn hizmetkarlarýyla yanýnda birkaç tane deneyimsiz askerler bulunmasýndan dolayý gereksiz yere uzayan bir mücadeleye giriþmiþ ancak bunun üzerinden az zaman geçmesine raðmen Bilge yine onu çaðýrýyordu. Gitmekten baþka yapabileceði bir þey yoktu.
Savaþçý, belirgin köþeli bir yüz hattýna sahip, uzun boylu, gri mavi karýþýmý gözlü, diðer iki arkadaþý gibi yirmili yaþlarýnýn ortasýnda kaslý ve atletik bir vücudu olan, saçlarýnýn uzunluðu çoktan omuzlarýna elveda deyip sýrtýnýn ortaya yakýn üst kýsmýna merhaba derken günlük kalýn koyu kýyafetlerinin altýna siyah rengi botlarýný giyip kýlýcýný da alarak saatler geceye yakýnlaþýrken evinden ayrýldý. Sokaklardaki direklere asýlan fenerlerin loþ ýþýðýnda, ayakkabýlarýnýn sesleri devreye gezenlerinkine karýþýrken Bilge’nin bulunduðu þehir kütüphanesine doðru yoluna devam etti.
‘Bilge’ diye çaðrýlan þehrin en çok söz dinlenen yetmiþlere merdiven dayamýþ gibi görünen tamamýyla beyaz saçlý ve çoðunlukla ak cübbe giyen ve birçok kitaba ev sahipliði yapan deðerli bir yer olan þehir kütüphanesinin de sahibi olan bir insandý ve kendisi de onun gelmesini bekliyordu.
Marjuarane, kütüphanede ikisinin her zaman görüþtüðü odadaydý ve karþýsýndaki Bilge’nin etrafýnda Cypraqual dünyasýnýn eski tarihine ait karýþýk bilgilerin bulunduðu farklý renklerde, kimilerinin kapaðý parlak kimilerinin mat olan, bazýlarýnýn ciltlerinde desenler bulunan, kalýnlýk ve incelik konusunda birbirine yakýn akraba ve uzakta dýþ kapýnýn mandalý olan kitaplar görünüyordu. Bekliyordu ancak þehrin en ileri geleninin kendisini tekrardan neden çaðýrdýðýný da hiç merak eder görünmüyor üstüne üstlükte yorgunluk akýyordu üzerinden.
Bilge, onu daha fazla merakta býrakmadan dedi ki;
“Bu kitaplarýn ne olduðunu biliyor musun?”
“Kitaplardan ziyade sabahý bekleyemez miydin. Neden bu kadar acele? Tabii ki de bilmiyorum ne olduklarýný,” dedi az uykunun getirisi bitkinlikle
‘Bunlar uzun zamandýr araþtýrdýðým dünyanýn eski tarihine ait kitaplar. Sabaha gelirsek bekleyemez. Sana anlatacaklarým çok önemli.’ diye verdi. cevabý. Bilge’nin yüzünde de aþýrý yorgunluktan belirginleþen kýrýþýklýklarý ve gözlerinin altýndaki torbalardan kendisi gibi az uyumuþ hatta uyumamýþ halini fark etti konuþurken. Demek ki konu, gerçekten neyse önemli… Yine de bu sözler Marjuarane’ nin kitaplara bakýþýný deðiþtirmemiþti zira onlar, onun için bir anlam ifade etmiyordu. ‘Ben savaþçýyým, kitaplarla ne iþim olabilir ki… onlarla vakit geçireceðime bir morlonk öldürürüm daha iyi’ diye düþündü.
“Bakýyorum sen de çok yorgun görünüyorsun. O zaman bir an önce konu neyse halledelim,”
Ýkisi birer çay içip kendilerine geldikten sonra Bilge kitaplarý da toplayýp Marjuarane de alarak odadan çýktý. Yanýndaki ile beraber kütüphanenin çalýþma bölümüne gidip oradaki kitaplýklardan birine dokunarak ki onun temasýyla sýra sýra dizilmiþ diðerleri birbirine çarparak yerlere serildi. Ýkisi dökülenlerin üzerinde yürüyerek ortadan kayboldular.
“Senin de büyücü olduðunu bilmiyordum,”
“Deðilim zaten, büyü deðil bu ilüzyon. Neyse ben sana bir ara anlatýrým,”
“Al birini vur ötekine,”
Kendilerini odanýn duvarlarýndaki raflarda kitaplar ve diðerlerinden farklý olarak iþaretlenmiþ parþömenler ve ahþap bir masanýn arkasýnda oturan cübbeli bir þeklin karþýsýnda buldular. Odadaki, aniden ortaya çýkanlarý görünce hiç þaþýrmayýp iþaret etmesiyle beraber Bilge, elindeki kitaplarý masaya koydu ve onlarý tek tek alarak ayný yere belirli bir þekilde yerleþtirdi.
Marjuarane bu kiþiyi tanýmýyor ve yüz ifadesi de sýkýldýðýný gösteriyordu. Zaten þekilde þu an için insanla hiç ilgilenmiyordu. Masada on kitap bulunup onlarýn dokuz tanesi bir çember olacak biçimde dizilmiþ ve kalan da merkezine yerleþtirilmiþti.
Savaþçý, tam konuþacakken cüppeli þekil þehrin en deðerli büyücüsü onu susturdu zira onun gibilerin icra ettikleri sanat gizemli olduðu için dolayýsýyla onlar da böyle bir tavrý seçip gizlilikten hoþlanýyordu. Büyücü, kitaplarýn her birine kum tanecikleri serpiþtirdikten sonra onlar da kitap kapaklarýnýn içine girdi. Marjuarane, bunu monotonca izlerken kum taneleri çoktan gezintiye baþlamýþtý bile. Bunlarýn kýsa seyahatleri sürerken her bir kitap kapaðýnýn üzerinde dokuz tanesi çemberin kenarýnda ve bir tanesi de merkezinde olan saydam kuleler yükseliyordu. Kenardaki olanlarýn birbirlerine olan uzaklýklarýyla hepsinin merkezdeki tek kuleye olan uzaklýklarý da aynýydý. Kum tanelerin yolculuklarý kitaplar arasýnda devam ede dursun çemberin kenarýndaki kuleler arasýnda onlarýn üst kýsmýyla alt kýsmýný birbirine baðlayan yollar oluþtu ve bunlar tamamlandýktan sonra dokuz tanesinin orta kýsýmlarýndan merkezdeki olana baðlanan baþka yollar meydana gelmiþti ki bunlar yapýlar arasýndaki geliþ gidiþleri saðlayacaktý. Bu çemberin dýþýnda onlarýn etrafýný kaplayan orman görünürken saydam kuleler silikleþti ve bir süre sonra kayboldu zira dolaþým sona ermiþti. Ardýndan kitaplar eski haline döndü.
Bilge sözü aldý;
“Bu görüntü uzun süredir masadaki gördüðün kitaplarda araþtýrma yaptýðým efsanevi Kuleler Þehri’ne ait. Sonunda Cypraqual’un eski tarihine ait metamorfozun ilk zamanlarýna müteakip kitaplarýn sayfalarýnda bu þehri buldum. Büyücü de yaptýðým araþtýrmayý sana anlatmak için onlarýn sayfalarýný görselleþtirdi. Seni neden çaðýrdýðýma gelirsem— “
“Dur tahmin edeyim: benden bu þehri bulmamý istiyorsun,” diyerek araya girdi. Çayýn verdiði enerji yavaþ yavaþ geçiyor ve ona bitkinliði hatýrlatmaya baþlýyordu. Diðer taraftan Bilge sözünün kesilmesine kýzdýysa da savaþçýnýn þu anki haline baðladý.
“Tam olarak deðil. Hem daha anlatacaklarým bitmedi ki. Okuduklarýmdan anladýðýma göre böyle bir yer inþa edilmiþ. Bildiðiniz gibi metamorfoz olduðunda dört boyut yani dört dünya birbirine girmiþ bunun sonucunda tek boyut haline gelip Cypraqual adýndaki þimdiki yaþadýðýmýz yer oluþmuþ. Bu dönüþümden sað çýkan insanlar, elfler, cüceler, kötü yaratýklar ve ejderhalar bu dünyanýn kendilerine ait olduðunu önü sürmüþler. Ayrýca bu kaos ortamýnda tanrýlardan da hiçbir iþaret görünmüyormuþ. Amacý ýrklarýn bu yeni oluþan dünyanýn kendilerine ait olduðunu diðerlerine göstermek adýna birbirlerine arasýnda kanlý savaþlar meydana gelmiþ. Öte yandan kendilerini bu mücadelenin dýþýnda býrakan birkaç yüz insan, elf ve cüce barýþ içinde yaþayabilecekleri yeni bir yer arayýþýna girmiþler ve sonunda cücelerin çok daha fazla yardýmlarýyla bu þehri inþa etmiþler. Kuleler bunlarýn ortak kullaným alanlarý olup ormanda elfler, yer altýnda cüceler ve yapýlarýn arasýnda da insanlar yaþýyormuþ. Her kulenin bir büyücüsü mevcut olup merkezdeki olana baðlýymýþ.”
“Bu üç ýrkýn beraberce barýþ içinde yaþayabildiði tek yer burasýymýþ demek ki,” dedi büyücü esefle.
“Haklýsýn, ben de böyle bir yerin olduðuna inanamýyorum doðrusu. Ejderhalarla mücadele etmek varken biz de birbirimizle savaþýyoruz. Elfler, cüceleri sevmez, onlar elfleri, insanlar her ikisini… Maðrur salaklar,” dedi savaþçý önemsizce. ‘Ýkimiz de ayný çayý içmemize raðmen ondaki enerjiye bak! Ýçecek bildiðin bana üvey evlat muamelesi göstermiþ,’ diye içinden de söylendi.
Bilge tekrar konuya döndü.
“Bu efsanevi þehrin on tane liç olan koruyucularý var. Þimdiki zamanda orada yaþayan olup olmadýðýný bilmiyorum ve þehrin oldukça uzakta olduðuna hatta sular altýnda kalmýþ olabileceðine inanýyorum. Tahminime göre bu þehir Ascander denizinin çok çok ötesinde çünkü araþtýrmalarým beni o yöne sevk etti. Kanýmca oranýn bulunduðu kara parçasý büyük olandan ayrýlýp uzaklara kaydý gitti.”
“Senin tahminin doðrudur Bilge. Kýyýdan denizin en uzaðýna kadar gideriz ve dediðin gibiyse orayý buluruz,” Savaþçý hemen çözümü bulmuþtu. Bu sözden sonra büyücü ona hor görü zengini bir bakýþ attý.
“Öyle de Marju liçleri unutuyorsun. Bir de bazý ölü elflerin ruhlarý da var. Liçleri ve o ruhlarý yaþayanlarýn geçmesi olanaksýz ki onlarýn gücü çok fazla ve misafirlere geçit vermez.”
“O zaman bu anlattýklarýnýn bir faydasý yok,” dedi hayal kýrýklýðý ile.
Büyücünün elinde, yaprak þekilli kristallerle bezenmiþ olup zincirinin birleþme kýsmýnda dört renkten oluþan deðerli taþlarýn birleþimi olan bir kolye vardý. Onu insana uzattý ve;
“Bu kolye, yolculuðunda tehlikelere karþý sana yardýmcý olacak,” dedi. Marjuarane, bir þey anlamamýþtý ama büyücünün uzattýðýný miskince Bilgenin iþaret etmesiyle ondan aldý ve boynuna taktý.
Tam konuþmaya hazýrlanýrken, Bilge onu yine susturup sözlerine kaldýðý yerden devam etti.
“Seni çaðýrmamýn sebebi, büyücünün de söylediði gibi bir yolculuða çýkacaksýn. Ancak bu seyahat konuþtuðumuz þehri bulmak için olmayacak aksine batýnýn tersi doðuya büyük kýrmýzý ejderha Dacassyre nin inine gidip bana yeþil bir kristal taþ getireceksin.”
Savaþçý tam itiraz edip bunu sýkkýn diline yansýtabilecekken Bilge yine ona müdahalede bulundu.
“Yanýna güvenebileceðin iki kiþi daha alýp bu yolculuða hiç vakit kaybetmeden çýkmalýsýn. Siyahýn baskýsý gün geçtikçe artýyor ve þehrimizi korumakta zorlanýyoruz. Ne kadar daha sýzýntýlarý kapatacaksýn… Bu taþ son ve en güçlü umuduz,” diye bitirdi sözlerini sonuna doðru sesi yumuþayarak. Marjuarane yutkundu.
“Sen neden bahsediyorsun! Onun bölgesi o kadar uzakta ve kaldý ki kaç tane ini vardýr . Hem nasýl bulacaðým bu taþýn olduðu ini ki oraya ulaþsam bile girmek çok daha tehlikeli sonuçta bir ejderhanýn inine girmeye çalýþacaðým bir de üstüne üstlük yeþil bir taþ alacaðým oradan. " Sözlerine ara verdi, uykusuzluðun odaklanmasýna mani olmamasý adýna sonraki kelimelerini toplamak için biraz nefeslendikten sonra; "Bu ölümün kendisiyle tokalaþmak gibi bir durum ancak sen þehrimizin en ileri geleni en büyüðüsün sana karþý gelemem. Eðer dediðin gibi bu taþ bizi ejderhadan yani þehirden kaçtýðýmýzda ‘kurtaracaksa’ elimden geleni yapacaðým. Sormam da mahsuru yoksa bu taþ ne için gerekli! Basit bir obje ne yapabilir ki!” diye son laflarýndan birini ederken uyuþukluðu bedeni karþýlamaya baþlýyordu.
“Kitaplara göre bu kötü ruhlarý ve liçleri alt etmek için kadim ruhlar gerekli. Baðlantýlarýmdan öðrendiðim kadarýyla yeþil taþýn içinde ejderha ruhlarý barýnýyormuþ. Araþtýrmalarýmda bu kadim ruhlardan ejderhalar diye bahsetmiyor ama ben bunlarýn Kuleler Þehri’nin muhafýzlarýný alt edebileceðini düþünüyorum. Öte yandan Kýrmýzýnýn onlarý niye hapsettiði hakkýnda da hiçbir fikrim yok.” dedi Bilge. Bu konuþmanýn bitiþine, yanýndaki insanýn bitkin haline bakarak o da ayak uydurmaya baþlamýþtý.
“Belki de ejderha da bahsettiðimiz yeri arýyordur,” dedi son bir gayretle savaþçý. Büyücü, insandan böyle bir söz duyunca gülmeye olta atmýþ ama alaycýlýðý yakalamýþ bir ses çýkardý. Kendisi gecenin bu saatinde yanýndakilerin durumunu hiç umursamýyordu.
“Hah! Ejderhalar yakmaktan, yýkmaktan, öldürmekten ve ne iþlerine yarayacaksa hazine toplamaktan ve beslenmekten baþka bir þeyden anlamýyor. Tanrýlar da kayýp olunca iyice baþýmýza bela oldular. Yaratýðýn böyle bir þey düþünebileceðine ihtimal vermiyorum,” dedi cüppeli þekil sonuna doðru ciddileþmiþti.
Ve son söz Bilgeden geldi.
“Bana o taþý getirmelisin Marju. Kurtuluþumuz ona baðlý.”
Nihayetinde cümleler sona erdikten sonra büyücü tarafýndan ikisi kütüphaneye geri gönderildi.
Marjuarane gecenin kalan zamanýný kütüphanede geçirmiþti. Odada neresi varsa kendini koy vermiþ çalýþanlardan Quedyna da onun rahat etmesini saðlamýþtý. Sabah ayrýlmadan önce þehrin en ileri geleni ona ‘Unutma! Kolye büyülü ve yapabildikleri var!’ demiþti. Deðerli nesne, senin bazý güçleri kontrol etmeni saðlayacak, bu þehirden sadece sen, ben ve büyücü haberdarýz ve yanýnda götüreceðin iki kiþi de sayende öðrenecek, baþka kimse bilmemeli!’ diye de devam etmiþti. Savaþçý da ‘Duyduðuma göre böyle sihirli nesnelerin kullanýmýndan doðan yan etkileri varmýþ,’ diye ara girmiþ, O da ‘daha önce duyduklarýn bunlar hakkýnda safsata hem büyücü sana öyle bir þey demedi." diyerek sohbeti sonlandýrmýþtý.
“Yolculuða çýkmadan önce beni gör.!”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Taþlarýn Gölgesinde: 5. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: Giriþ/ 1. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 6. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 4. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 8. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 3. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 7. Bölüm

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sökük: 3 [Þiir]
Bütün Dillerime Aykýrýsýn Sen [Þiir]
Bana Bir Sen Ismarlarsýn [Þiir]
Üç Yamalý Bohça [Þiir]
Sensin Yar [Þiir]
Gözyaþý Kýrýklarý [Þiir]
Kaygan Yol [Þiir]
Perde [Þiir]
Bað Bozumu [Þiir]
Gül (S) Açýmý Bahar Bir Buket Hüzün [Þiir]


Osman Altýnbaþ kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Osman Altýnbaþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.