Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Gerek internet, gerek sosyal medya, gerek TV kanalları haber alanında kimin daha çok ütopik ve sahte haber üretebileceği üzerine birbirleriyle adeta yarışıyorlar. İki farklı haber yapımcısı var; bunlar hükümet lehine haber üretenler, diğeri hükümet aleyhine haber üretenler. Her ikisinin de ürettiği haberlere bakıldığında, tek doğru haber ülkede toprağa verilen şehitler ve ölen politikacılar. Geri kalan haberlerin tamamı uydurma haber. Şehit sayılarının bile güvenilirliği yok. Bu karşıt görünen medya grupları aslında tek elden yönetilmekte. Hükümet ülkede özgürlüğün var olduğunu savunabilmek için kendisini aşırı zorlamayacak şekilde kendi aleyhinde de haberler yaptırıyor. Ülke muhalifleri nasıl tutarsız davranışlarla halkın gözünde itibar kaybeden hükümete destek oluyorlarsa ve bunları hükümet kontrol ediyorsa, medya sektörü de aynı mantıkla çalışıyor. Bir kısım medya, olmayan güzellikleri varmış gibi gösterirken, bir kısım medya da, hükümete zarar vermeyecek hayali ya da gerçek olumsuzlukları sergilemeyi kendilerine adeta görev edinmişler. Hulâsa hükümet nasıl bir habere ihtiyaç duyuyorsa onu topluma servis ettiriyor. Hava durumundan başlayan bu yalan haberler, ülkenin gidişatını belirleyen her konuda topluma servis ediliyor. Toplumda da alışılmış çarasizlik var. Sunulan her şeye ya inanıyor, ya inanmış görünmekle geleceğini kurtardığını sanıyor ya da inanmak kişisel vicdanını rahatlatıyor. Medya patronları iki şekilde bu yalan haber üretmeden dolayı varlıklarını sürdürüyorlar. Bunlardan ilki ürettikleri haber ve katkılarından dolayı ek kaynak temininde zorlanmamaları. İkincisi ise tıklanma rekorları her kırıklarında haberlere iliştirilen reklamlardan elde ettikleri gelir. Ülke öyle bir duruma geldi ki, yalanla yönetiliyor, yalanla muhalefet yapılıyor, yalanla haber yapılıyor, yalanla eğitim yapılıyor, yalanla ekonomi yönetiliyor, yalanla kurumlar arası ilişkiler sağlanıyor, yalanla devlet ve halk birbirine tutturulmaya çalışılıyor, yalanla ihtiyaç halinde toplum ayrıştırılıyor. Gazeteci denen şaklabanlar masa başında yaptıkları uyduruk haberlerle tıklanma rekoru kırmak için birbiriyle yarışmaktalar. Ve bu sözüm ona gazete ve gazeteciler tarihin en büyük sahtekârlarına dönüştüler. Emevilerin hadis uydurma komisyonlarından daha çok çalışmaktalar yalan ve sahtekârlık üzerine. Allah sonumuzu hayreylesin... 14 Ocak 24 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |