"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
İnsanı kelime kökü nisyan yani unutmak kelimesinden türeyen, kâinat üzerinde yer alan günümüze kadar yapmış olduğu kıyamete kadar yapacakları ile iyilik ve kötülük timsali görülen biçimlerde tanımlamak mümkündür. İnsanoğlu dünyayı bir varmış, bir yokmuş düşüncesine kapılarak iki kelimeden ibaret saymıştır. Bilinmesi lazım gelen şudur; yaratan rabbimiz insanoğlunu imtihan etmek için üzerine indirdiği dünyanın iki kelimeden ibaret olmadığıdır. Aslında bizim dünya denen bu aleme indiriliş gayemiz, her ne olursa olsun kötülüklerden uzak bir hayat yaşayarak kıyamet gününe kadar başarılı bir imtihana tabi tutulmaktır. Yazık ki insanoğlu hırslarına kapılarak ilkelerinden oldukça uzaklaşmakta, cehaletin pençesinde idrak etmesi gerekenin tersinde bir hayat sürmektedir. Kafasında yer eden mantıksız hiçbir işe yaramayacağı bilinmekte olan düşüncelerle fırtınalı denizlere yelken açmakta ve imkansızlıkların hüküm sürdüğü bir yolda ilerlemektedir. Elbette bahsettiğim bu durum, tüm insanlık için geçerli değil; fakat güçlünün zayıfı ezmekten zevk aldığı bir hayatın içerisinde nefes aldığımız gerçeğinin de göz ardı edilmemesi icap etmektedir. Atılması gereken adımlar atılmadığı müddetçe insanoğlunun bakar körlüğün pençesinden kurtulması imkansız bir hâl alacaktır. Demem o ki biz, başkalarının çizmekte olduğu rotada yürümekte ısrarcı olursak her daim kaybeden tarafta olacağımız aşikâr. Çizmemiz icap eden yol, güçlünün karşısında haklının yanında olduğumuzu göstermeli; dünyada herkesin yaşama hakkı olduğuna bütün insanlığı bilinçlendirmenin çabası gösterilmelidir. Yapmış olduğum gözlemlerime dayanarak düşündüklerimin aksi durumda olduğu, insanların görmeleri gereken gerçeklere göz kapattığını Rabbena hep bana mantığı ile hareket ettiklerini söyleyebilirim. İnsanoğlunun yaratılış gayesinden uzaklaşmasının önüne geçebilmek için fayda sağlayacağına inandığımız işlerle meşgul olunmalıdır. Beni değerli gördüğünü her konuşmasında söylemekten vazgeçmeyen değerli bir ağabeyimle sohbet ederken şu sözü söylemekle kendimi yükümlü hissettim. Ben insanlığa ,üzerinde yer aldığım kâinata fayda sağlayacak bir iş yapıyorsam ne mutlu bana, o zaman gerçekten değerli bir insanım, insanlara dostlarıma faydalı olamayacaksam o zaman ben insanlığımdan utanırım diyerek sohbetimi sürdürdüm. İnsan, gerçekten hem kendisi hem de nefes aldığı bu mekânı yaratan tarafından üzerinde canlılara yaşama hakkı verilen bu dünyayı güzelleştirmekle sorumlu olduğunun bilincine varmalıdır. Görüyorum ki bize bahşedilmiş olan bu canlı alemi yok etmek için türlü kötülüklere başvurmaktan kendimizi alıkoymuyor, aksine güzel olan her ne varsa onun yok edilmesinde büyük rol oynuyoruz. Bana sorulacak şimdi sen bir tek kötülüklerimi görüyorsun hiç mi iyi güzel olan bir şey yok hayatında elbette var, hayatımda güzel şeyler. Ama gözümüze sokulmaktan vazgeçilmeyen bu vahşet hayatımızı karanlığa çeviren manasızlıklar yüzünden hayatımızda yer bulan güzellikleri görmeye fırsat kalmıyor. Elimize geçen fırsatların, bize hediye edilen güzelliklerin yok olmasının sebebi yine kendisini unutan insanlıktan çıktığı göz ardı edilmemesi gereken kimselerdir. Düşünülmesi gereken bir şey daha var:Hayata faydalı olmak istiyorsak adımız iyiliklerle anılsın diyorsak ilimin ışığında yolumuza devam etmek yapacağımız en doğru şey olacaktır. İlimi, bilimi kendimize pusula etmediğimiz müddetçe ne kendimiz ne de etrafımızda yer bulan kimseler hayrına bir iş yapmış olacağız. Hayatımızda yer eden en güzel varlığın ,değeri hazinelerle ölçülmesi mümkün görünmeyen ilim olduğu zihinlerimizin en güzel köşesinde yer etmelidir. Bilinmesi icap eden bir şey daha var:İnsan iyisi ile kötüsü ile yine insandır; lakin insan her daim iyilikleri ile anılmalı, üzerine indirildiği imtihan vasıtası olan dünyada vesile olduğu güzellikleri örnek gösterilmelidir. Siz değerli okurlarımla bu konuda bir düşüncemi daha paylaşmadan yazımı sonlandırmak istemiyorum, unutmayın ki insan fani siz siz olun gözlerinizi kamaştırmakta olan sahte güzelliklere kapılmayın. Eğer kim olduğunuzu unutursanız geri dönülmesi kelimelerle anlatılamayacak kadar zor bir yola girmiş olursunuz. Bir kimse yaratılış gayesinden uzak hareket etmeyi seçerse düştüğü dipsiz kuyularda çırpınmaktan kurtulamaz, çünkü hayatı boyunca yanında yer edenleri önemsememiş, kibirinin esareti altında karamsarlıkların içerisine gömüldüğü bir ömür sürmeyi tercih etmiştir. İçerisine düşmüş olduğu yanlışların hayatında telâfisi mümkün olmayan kayıplara yol açacağını hiçbir şekilde hesaplamamıştır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HUSEYİNABAD, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |