..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Gülmece (Mizah) > Mehmet Sinan Gür




11 Mayıs 2003
Aklınız Fikriniz Dondurmadadır!  
(Diyarbakır’dan)

Mehmet Sinan Gür


Anadolu'nun renkleri hiç eksilmesin; artsın.


:BDAI:
Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu’da Türkiye’mizin bir kenti. Nüfusu 1 milyona yaklaşmış. Küçük bir Ankara. Hem insanlarıyla, hem susuzluğuyla. Diyeceksiniz ki Dicle var; ama kent Dicle’den kopuk yaşıyor. O tarafa yalnız gecekondular bakıyor. Nehir kentin içinden geçmiyor. Aşağıdan, uzaktan, bir seyirlik izni bile çok az veriyor kente.

Diyarbakır’da yazın bulunmadım. TV’den bildiğim kadarıyla yazın çok sıcak oluyormuş. Geçen yıl çalıştığım ofiste Dicle kıyısındaki Hevsel bahçeleri için projeler yapıldı. Belki bir mesire, eğlence yeri gibi kentin biraz nefes almasını sağlayacak.

Bu ayrılık, gayrılık konuşmaları olmasaydı ne kadar iyi olurdu. Şimdi çoğu kimse (ben de dahil) kafayı oraya takmış durumda, yaşamın tadını çıkaramıyor. Çocuklar, böyle şeyler çocukların umurunda değil. Onların aklı fikri şekerde, dondurmada. Yolda yürürken kulağıma kısa bir cümle çalındı. Bir Diyarbakırlı anne kızını böyle azarlıyordu:

“Aklınız fikriniz dondurmadır!”

İçimden gülümsedim. Sakın yanlış anlaşılmasın, annenin söyleyiş biçimi hoşuma gittiği için gülümsedim. Bu sözü batıda yaşayan bir anne “Aklınız fikriniz dondurmada!” şeklinde söylerdi. Güneydoğulu vatandaşlarımız her cümlede fiil kullanmanın gerekliliğine inanmış. Bir bakkala girip “Ekmek var mı?” diye sorunca bakkal “Vardır” der. Halbuki sorusuna göre ‘var’ ile ‘vardır’ arasında anlam farkı ‘vardır.’ ‘vardır’ bir olasılık belirtir. Yani vardır belki ama olmayabilir de... Bir de aynı Ruslar gibi cümlenin sonunu incelterek soru cümlesi yapıyorlar. “Bu akşam internet kafeye gidiyorsun?” “Gidiyorumdur.” “Bu VCD’yi gördünüz?” “Görmemişizdir.” Diyarbakır’a bu gidişimde (ikinci gidişim) benim de dilim, düşünce biçimim biraz Diyarbakırlılara benzedi.

Neredeyse her akşam internet kafeye gidiyordum. Hep aynı yere gittiğim için görüşe görüşe oradakilerle dost oldum (Bir de işyerindeki dostlar vardı). Benim döneceğimi öğrenince çok üzüldüler. İnternet hızı çok yavaştı. Her gün espri konusu oluyordu. Arkadaş bana sorar: “Nasıldır hızı? “Çok yavaştır.” (hızlıydı dememi arzu ederek) Bir soru daha sorar:“Demin nasıldı?” “Daha berbattı.” Sonra konuşmalar... “Bağlantı kopmuştur.” Bağlantı gelmiştir.” Orada benden başka insanlar da internete bağlanıyordu tabi. Bakardım, akıllı insanlar, İstanbul’da Ankara’da okumuşlar, teknik seviyesi çok yüksek olanlar da vardı. Ama bir konuşmaya başlayınca ortalık Levent Kırca’nın parodilerine benzerdi.

Biri seslenir:
“Bu makine ‘hotmail’e girmiyor.”
“Güvenlik derecesini bir derece azaltmak gerekmektedir.”
“Bu makine internete bağlanmıyor.”
“Onun proxy ayarları bozulmuştur.”
“Senin nikin nedir?”
“Bunun da aklı ‘chat’le bozulmuştur.”
Bazen bilgisayarlar arası oyun oynarlar. Düşmana karşı birbirlerine yardım ederler.
“Oradadır. Üst katta, sütunun arkasındadır.”
Pek iyi söyleyemedim ama işte bunun gibi şeyler. Keşke not alsaydım.

Ofiste de durum çok farklı değildi. Bazen kızdık, bazen güldük. İyi kötü günlerimiz oldu. Hep çalıştık ama bazen de mutfak sohbetleri yaptık. Sekreterimiz bir keresinde cesaretini toplayıp bir espri yaptı. “Hatice’ye bakma, Netice’ye bak; Netice daha güzel bir kızdır.” Ercişli arkadaşın söylediği ise gerçek bir olaymış. Bir genç aşık olmuş; abisi - daha deneyimli olduğu için - ona nasihat vermiş: “Ben senin abinem. Yedi yıldır sevmişem, heç çaktirmamişem.” İşte saf ve temiz bir Anadolu gencinin içinden geçenler. Acaba hangimiz gençliğinde aynı şeyi yapmamıştır? Umarım bunları yazdım diye bana kızmazlar. Ha, evet, bir de çok alıngandırlar. Ben de cesaretimi toplayıp bunları yazdım.

Geçenlerde bir fıkra dinledim. Çok hoşuma gitti. Hep Karadenizli, Laz fıkraları anlatılacak değil ya, bir tane de güneydoğu fıkrası olsun. Arkadaşların affına sığınarak onunla bitireyim.


Harran ovasında bir klasik müzik konseri verilmiş. Konserden sonra bir TV spikeri köylülerin arasına girip konser hakkındaki düşüncelerini almak istemiş. Mikrofonu bir köylüye uzatmış.
“Konseri nasıl buldunuz?”
“Harran ovası, tarihinde böyle rezalet görmemiştir.”
“Neden?”
“Allegroyu moderato çalmışlardır.”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Canlı Balık
Baraj Sorusu: Beni Seviyor Musun?
Lenin'in Mozelesini Ziyaret
Sahalin'de Altı Ay
Ölüm Anında Görülen Tünel ve Işık
Cadde'de Eğlence
Müzik Film - Hair
Önyargı
Çanakkale Gezisi - 2
İki Günlük Çanakkale Gezisi - 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.