Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
Diyarbakır’da yazın bulunmadım. TV’den bildiğim kadarıyla yazın çok sıcak oluyormuş. Geçen yıl çalıştığım ofiste Dicle kıyısındaki Hevsel bahçeleri için projeler yapıldı. Belki bir mesire, eğlence yeri gibi kentin biraz nefes almasını sağlayacak. Bu ayrılık, gayrılık konuşmaları olmasaydı ne kadar iyi olurdu. Şimdi çoğu kimse (ben de dahil) kafayı oraya takmış durumda, yaşamın tadını çıkaramıyor. Çocuklar, böyle şeyler çocukların umurunda değil. Onların aklı fikri şekerde, dondurmada. Yolda yürürken kulağıma kısa bir cümle çalındı. Bir Diyarbakırlı anne kızını böyle azarlıyordu: “Aklınız fikriniz dondurmadır!” İçimden gülümsedim. Sakın yanlış anlaşılmasın, annenin söyleyiş biçimi hoşuma gittiği için gülümsedim. Bu sözü batıda yaşayan bir anne “Aklınız fikriniz dondurmada!” şeklinde söylerdi. Güneydoğulu vatandaşlarımız her cümlede fiil kullanmanın gerekliliğine inanmış. Bir bakkala girip “Ekmek var mı?” diye sorunca bakkal “Vardır” der. Halbuki sorusuna göre ‘var’ ile ‘vardır’ arasında anlam farkı ‘vardır.’ ‘vardır’ bir olasılık belirtir. Yani vardır belki ama olmayabilir de... Bir de aynı Ruslar gibi cümlenin sonunu incelterek soru cümlesi yapıyorlar. “Bu akşam internet kafeye gidiyorsun?” “Gidiyorumdur.” “Bu VCD’yi gördünüz?” “Görmemişizdir.” Diyarbakır’a bu gidişimde (ikinci gidişim) benim de dilim, düşünce biçimim biraz Diyarbakırlılara benzedi. Neredeyse her akşam internet kafeye gidiyordum. Hep aynı yere gittiğim için görüşe görüşe oradakilerle dost oldum (Bir de işyerindeki dostlar vardı). Benim döneceğimi öğrenince çok üzüldüler. İnternet hızı çok yavaştı. Her gün espri konusu oluyordu. Arkadaş bana sorar: “Nasıldır hızı? “Çok yavaştır.” (hızlıydı dememi arzu ederek) Bir soru daha sorar:“Demin nasıldı?” “Daha berbattı.” Sonra konuşmalar... “Bağlantı kopmuştur.” Bağlantı gelmiştir.” Orada benden başka insanlar da internete bağlanıyordu tabi. Bakardım, akıllı insanlar, İstanbul’da Ankara’da okumuşlar, teknik seviyesi çok yüksek olanlar da vardı. Ama bir konuşmaya başlayınca ortalık Levent Kırca’nın parodilerine benzerdi. Biri seslenir: “Bu makine ‘hotmail’e girmiyor.” “Güvenlik derecesini bir derece azaltmak gerekmektedir.” “Bu makine internete bağlanmıyor.” “Onun proxy ayarları bozulmuştur.” “Senin nikin nedir?” “Bunun da aklı ‘chat’le bozulmuştur.” Bazen bilgisayarlar arası oyun oynarlar. Düşmana karşı birbirlerine yardım ederler. “Oradadır. Üst katta, sütunun arkasındadır.” Pek iyi söyleyemedim ama işte bunun gibi şeyler. Keşke not alsaydım. Ofiste de durum çok farklı değildi. Bazen kızdık, bazen güldük. İyi kötü günlerimiz oldu. Hep çalıştık ama bazen de mutfak sohbetleri yaptık. Sekreterimiz bir keresinde cesaretini toplayıp bir espri yaptı. “Hatice’ye bakma, Netice’ye bak; Netice daha güzel bir kızdır.” Ercişli arkadaşın söylediği ise gerçek bir olaymış. Bir genç aşık olmuş; abisi - daha deneyimli olduğu için - ona nasihat vermiş: “Ben senin abinem. Yedi yıldır sevmişem, heç çaktirmamişem.” İşte saf ve temiz bir Anadolu gencinin içinden geçenler. Acaba hangimiz gençliğinde aynı şeyi yapmamıştır? Umarım bunları yazdım diye bana kızmazlar. Ha, evet, bir de çok alıngandırlar. Ben de cesaretimi toplayıp bunları yazdım. Geçenlerde bir fıkra dinledim. Çok hoşuma gitti. Hep Karadenizli, Laz fıkraları anlatılacak değil ya, bir tane de güneydoğu fıkrası olsun. Arkadaşların affına sığınarak onunla bitireyim. Harran ovasında bir klasik müzik konseri verilmiş. Konserden sonra bir TV spikeri köylülerin arasına girip konser hakkındaki düşüncelerini almak istemiş. Mikrofonu bir köylüye uzatmış. “Konseri nasıl buldunuz?” “Harran ovası, tarihinde böyle rezalet görmemiştir.” “Neden?” “Allegroyu moderato çalmışlardır.”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |