Her þey ancak sevgiyle satýn alýnabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Ofis bilgisayarlarýnýn ülkemizde yaygýnlaþmasý ‘90’lý yýllarda baþladý. Önce kurumlarda, daha sonra da evlere yavaþ yavaþ girmeye baþladý. Bu geliþmede özel sektörde bu alanda paket program üreten firmalarýn büyük çabalarý oldu. Geçmiþte dosya ve kara kaplý defterlerle yürütülen iþler bilgisayar ortamýna taþýndý. Yalnýz burada þu da yaþandý; o yýllarda mesleðinin sonuna yaklaþmýþ ve yaþamýnda daktilo dýþýnda bir teknoloji kullanmamýþ bazý denetçiler bilgisayar karþýsýnda ellerindeki mevzuatýn da arkasýna sýðýnarak direnmeye çalýþtýlarsa da, biliþimin gücüne yenik düþtüler. Ancak devletin hantal yapýsý, karar alma mekanizmasýnýn çok aðýr iþlemesi, internet kullanýmýnda kendini gösterdi. Oysa o yýllarda Ýrlanda, Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler silikon vadisi olma yolunda hýzla ilerlediler. Türkiye’nin biliþim tarihine iliþkin gelecekte yazýlacak kaynaklarda bu hususlar umarým daha ayrýntýlý kaleme alýnacaktýr. Þimdi bu yazdýklarýmýn günümüz þiiriyle ne ilgisi var demeyin. Çünkü, günümüzde edebiyatla ilgilenen kuþak da bence, ikiye bölündü. Birinci bölümde yer alan yaþý 50’yi aþmýþ ve gerek dergilerde gerekse yayýnevlerinde ürünleri çok kolayca yer bulan ve hatta bu iþi ekmek kapýsý yapabilmiþ, her þeyi çok bildiði sanýlan yazar, çizerler ki, çoðu bilgisayar teknolojisinden uzak, hâlâ daktilo ile yazmaya çalýþanlar: ikinci grupsa, yaþý 15’den baþlayýp en yaþlýsý 35’e varan bir kesim. Bunlar bilgisayarla en erken tanýþan, daktiloyu hiç kullanmamýþ insanlardýr. Doðal olarak, bunlar, inerneti de erken tanýmanýn avantajýný kullanmaktadýrlar. Birinci bölümdeki yazarlar ki, bunlardan bazýlarýný yakinen tanýdým diyebilirim. Bunlar elbette, dergicilik döneminde yapýtlarýyla sivrilmiþ, kabul görmüþ ve ne kadar nesnel olduðu bence tartýþmalý olan edebiyat yarýþmalarýnda ödül alanlar da var içlerinde. Ancak çeþitli edebiyat dergilerindeki genel bir eðilimi, burada dile getirmeliyim: Günümüz þiiri derken, yapýtlarý henüz resmi ders kitaplarýnda yer alamamýþ þiiri kastediyorum. Bu baðlamda, 70’li, 80’li, 90’lý þiir anlayýþý tartýþýlýyor bir çok yayýnda. En büyük eleþtiriyi alan grupsa 70’li yýllarýn þiiri olmaktadýr. Bu dönem, bizlerin en acýlý dönemi olarak tarihe kayýt düþülmüþtür. O dönemde, hepimizin ideali vardý, gerek sol olsun, gerekse saðcý olsun. O dönemin þiiri sol söylemi ana eksen alan simgelerden yola çýkýyordu. O dönemde farklý kiþiler tarafýndan yazýlmýþ þiirleri yan yana koyduðunuzda bunu kolaylýkla görebilirsiniz. Bu nedenle bence Türk þiirine çok önemli bir açýlým saðlamamýþtýr. 80’li yýllar 12 Eylül dayatmasýyla, toplumun depolitize edildiði, gerek sol gerekse saðda MHP yandaþlarýnýn sindirildiði, susturulduðu, buna karþýn Fethullah Hoca ve diðer dinsel gruplarýn el altýndan beslendiði, desteklendiði bir dönem olmuþtur. Bu dönemin edebiyat dergilerinden birdenbire karanfilli þiirler gitmiþ, yerine içsel sayýklamalar diye de nitelendirebileceðimiz, bir içe dönüþ þiir akýmý gelmiþtir. Aðýr baský altýnda bulunan aydýn kesimin sesi ve soluðu pek fazla çýkmamaktadýr. 80’li yýllardaki þiir bence, “sisler bulvarý”na dönmüþ bir þiirden baþka bir þey deðildir. 90’lý yýllar, þiire yeni bir boyut kazandýrma adýna, yeni þairlerin, medyatik hareketleriyle boy göstermeye baþlamasýyla anýlacaktýr. Þair kendini kabul ettirmenin yolunu, özel yaþamýný gözler önüne sermede aramaya baþlamýþtýr. Artýk toplum 12 Eylül’ün aðýr baskýlý dönemi atlatmýþ, oransal olarak özgürlükler tekrar kazanýlmaya baþlamýþtýr. Bir dönem yasaklý olan Bülent Ersoy gibi ses sanatçýlarý her yerde kendilerini ve sanatlarýný sergilemeye baþlamýþtýr. Bu dönemde, ’94-99 arasý beþ yýlýný yurt dýþýnda geçirdiðim için, birebir bir çok þeyi yeterince izleme olanaðý bulamadým. Fakat ’93 Temmuz’unda Sivas’ta 37 aydýnýn yakýlarak öldürülmüþ olmasý, bence, o dönemin en önemli siyasal ve toplumsal olayýdýr. Bu olayýn akabinde, olayýn faillerinin yakalanmýþ olmasýna karþýn, yýllarca mahkemelerde dava sürdürülmüþ, katillere en az cezayý verdirmek için çeþitli siyasal güçler ve cemaatler mücadele etmiþtir. Adeta toplum, bu olayla büyük bir fay kýrýlmasý yaþamýþtýr. O dönemde, ’98 yýlýnda çýkardýðým ilk þiir kitabýma Sivas olayýný anlattýðým“þiir üþüdü” adýný vermiþtim. Kitap için 37 þiir seçmiþ ve ölen 37 güzel insana adamýþtým. Pek tabii, o yýllarda Sivas olayýný kýnayan yüzlerce yazý, þiir ve soruþturma dergi, gazete sayfalarýnda boy göstermiþtir. Aydýnlarýmýzýn bu olaya gösterdikleri tepki elbette takdire þayan olmuþtur. Gene bu dönemin yazar ve çizerlerinde aðýr basan, dergilerde ürünlerinin yayýmlanmasý þeklindedir. Ýnternet, çoðunun aðzýna almadýðý bir þeydir. Ýnternet ortamýnda edebiyat dergiciliði gibi bir kavramdan pek söz edilmemektedir. Herkes benim gibi kitap çýkarma telaþýndadýr. Þiirin içeriði konusunda söylenecek çok þey yok bence. Çünkü, toplumun her kesimindeki yýlgýnlýk, beraberinde büyük bir kopuþu da getirmiþ ve bireyi ön plana taþýmýþtýr. O dönemim þiirindeki bireyci yaklaþýmlarla, geleceðe taþýnabilecek þiir kalýtý pek azdýr. 2000’li yýllar, devletin AB uyum yaslarý çýkarma gayretinin yaný sýra, geçmiþe göre, sivil güçlerin ön plana taþýnmasý, askerin ikinci plana düþmesiyle, darbe heveslilerinin prim yapmasýnýn önüne geçilmesi saðlanmýþtýr. Biliþim sektörü özel sektörde saðladýðý kazanýmlarý yavaþ bir þekilde olsa da kamu sektörüne taþýmayý baþarmýþ; okullara internetin girmesi, hatta eðitimin olmazsa olmazý durumuna yükselmesiyle, okulda internetle tanýþan genç kesimi her köþe baþýnda açýlan internet kafelere taþýnmasýna yol açmýþtýr. Bütün bu sosyolojik olaylarýn Türk þiirini etkilememesi pek tabii ki düþünülemezdi. Bugün medyada, internet üzerinde yayýn yapan sitelerden haberlerin yer aldýðý köþeler açýlmakta, baþarýlarýndan söz edilmektedir. Bence 21. y.y.a damgasýný vuracak en büyük olay internet olacaktýr. Günümüzün savaþlarý, top, tüfek, füze ve gazla deðil biliþim alanýnda yapýlacaktýr. ABD’de Pentagon sitesinin çökertilmesi buna en güzel örnektir. Þiir konusunda, iddiam þu; ne kadar eleþtiriyor olsam da, geleceðin Türk þiiri internet dünyasýnda filizlenecektir. Boy atýp, meyvelerini yemeye baþlayacaðýmýz mevsim ise çok uzakta deðildir. Bu baðlamda, bugüne kadar 70 milyonluk bir ülkede 2-3 bin satan ve kendini dev aynasýnda görmeye baþlayan yazar ve þairlerimiz de, eðer hâlâ gelmedilerse lütfedip bu dünyaya adým atsýnlar ve yapýtlarýný milyonlarla paylaþsýnlar diyorum. Öyle, üç beþ kendini eleþtirmen sananlarla raký maslarýnda kurulmuþ dostluklarýn arkasýna sýðýnmasýnlar. Bu söylediðim elbette, kendini böyle lanse etmeye çalýþanlaradýr. Çok deðer verdiðim yazar ve þairleri elbette tenzih ediyorum.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |