Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Sabah evden dalgın çıkmıştım. Uyandığımda saate baktım, ‘’9 olmuş’’ diyerek, yataktan fırlayıp, laobaya koştum, alelacele üzerimi giyinip, kendimi sokağa fırlatmıştım. İşyerine geldiğimde, kapının açık olmadığını görünce şaşırdım, ‘’Alahalah’’ deyip, saate bir kez daha baktığım da, saat yeni 7’ye geliyordu ki, ben sabah uyku sersemliği ile yanlış görmüşüm. ‘’Neyse’’ deyip, işyerinin birkaç metre ilerisindeki çayocağına yöneldim. Çay söyleyip, zaman geçirmeye çalışıyordum ki, postacı ‘’Abi’’ dedi, ‘’Mektubun var.’’ Diğer mektupların içerisinden bir zarfı bulup, bana uzattı. Aldım, üzerine baktıp, isim yok. Açtım, içerisinden bir fotoğraf çıktı. Güzel bir bayan, arkasını çevirdim, ‘’Yürekten sevgilerimle’’ yazıyordu. Mektuba göz gezdirmeye başladım, üçüncü satırı okuduğumda kimden geldiğini anladım. .... Bir yıl kadar önceydi. Tam hatırlamıyorum, daha fazla da olabilir. Canım sıkılmış, bir akşam vakti internete girmiştim, sohbet odalarından birisine. Birkaç kişiyle sohbet ediyordum. Sonra içlerinden birisiyle olan sohbetimiz yoğunlaştı. İnternette sohbet ettiğim kişinin kim olduğu konusunu fazla merak etmem. O yüzden de adını, cinsiyetini, anlayacağınız kısa künyesini sormadım, sormam. Zira, birisiyle tanışmaktan ziyade, sohbet etmeyi tercih ederim. İsmi Ahmet olmuş, Hatice olmuş farketmez, benim için. O nedenle, tanışma merasimi sona kaldı. Önce karşımdaki kişi sordu? -İsminiz nedir? -Hasan, ya sizin isminiz? -Hülya -Memnun oldum. -Bende Biran duraklama oldu. Sonra devam etti: -Sıkılmazsanız, sizi tanımak istiyorum -Tabi istediğinizi sorabilirsiniz -Kaç yaşındasınız? -40 -Ooo yaşlıymışsınız -Evet kafa kağıdım biraz eski ama şikayetçi değilim -O zaman siz evlisinizdir? -Evet evliyim, hem de üç çocuk babasıyım -Peki burada ne arıyorsunuz? -Sohbet ediyorum, bir şey mi aramam gerekiyordu? -Yoo.. Genelde buraya girenler geyik yaparlar, kendilerine arkadaş bulmaya çalışırlar -Olabilir, benim o yönde bir tercihim yok, sadece canım sıkıldığında girerim, sohbet edebilecek birilerini bulursam konuşurum, kafamı dağıtırım -Bende öyleyim ama benim ve senin düşündüğün gibi kişileri burada bulmak çok zor -Ama bulduk işte birbirimizi, saatlerdir sohbet ediyoruz -Orası da doğru -Siz neler yapıyorsunuz? -Ben öğrenciyim, 28 yaşındayım -Öğrenim için çok geç değil mi? Yaş anlamında -Yok, gecikmeli başladım. Birkaç kez sınava girdim, istediğim yer olmayınca kayıt yaptırmadım -Şimdi istediğiniz okuldasınız o halde -En azından öncekiler gibi değil, Tıp okumak istedim ama olmadı, puanım Edebiyat fakültesine girmeme yetti, ikinci tercihim oldu anlayacağınız -Çok iyi bir edebiyatçı ile sohbet etmek -Siz ne iş yapıyorsunuz peki? -Bende edebiyatla ilgileniyorum, yazıyorum -Ne yazıyorsunuz? -Şiir -Çok severim -İsterseniz kitaplarımdan göndereyim, eleştirilerinizi alırım -Çok sevinirim Adresini verdi, kitaplarımdan gönderdim. Ayrılırken, tekrar görüşmek üzere diye birbirimize not düşmüştük ama daha sonraki günlerde bir daha internette karşılaşamadık. Zira benim yoğunluğum, onun yoğunluğu derken aradan zaman geçti. Bir süre sonra akşam vakti, işyerinden çıktım, eve doğru yöneldiğimde cep telefonuma bir mesaj geldi, baktım ‘’Görüşemiyoruz. Kitaplarını aldım, okudum, çok teşekkür ederim-Hülya’’ yazıyordu. Cevap yazdım, ‘’önemli değil’’ diye. Tekrar mesaj gönderdi, ‘’Eğer müsaitseniz sizinle konuşmak isterim’’ diye. Tekrar işyerine döndüm, mesaj atmak yerine telefonla aramayı tercih ettim. Telefonu ‘’Merhaba’’ diyerek açtı ve devam etti, ‘’Sizsiniz değil mi?’’ diyerek. ‘’Evet benim’’ dedim, bir süre sohbet ettik, sonra birbirimizle konuşmak üzere internette bir saat belirleyip, telefonu kapattık. Hülya ile görüşmelerimiz hem internette, hem de telefonda uzun süre davam etti. Sohbetimiz ilerledi, sabahlara kadar konuşmaya başladık. Bu kadar konuşacak şeyi nasıl buluyorduk, buna biz bile şaşıyorduk. Bu sohbetler ve görüşmeler uzun süre devam etti. Bir gün, internetteki görüşmemizin sonunda telefonla konuşup, sesimi duymak istediğimi söyledi ve ekledi: -Tabi sende istiyorsan -Tabi, neden olmasın Telefonla aradım, ‘’Merhaba’’ diyerek söze başladım, ‘’Merhaba’’ diyerek karşılık verdi. Sonra sohbete başladık, ilk soruyu ben yönelttim: -Ne oldu herhangi bir sorun yok umarım -Yok canım, ne sorun olabilir ki -Ne bileyim -Aslında var -Ne oldu, bir şey mi var, çekinme söyle -Bir şey olmadı, birşeyler oluyor -Ne gibi -Üfff.. Üzerime böyle gelme, söyleyeceğim ama nereden nasıl başlayacağımı bilemiyorum -O zaman nereden başlayacağını düşünme, ilk aklına gelen şeyi söyle, başlamış olursun -Yanlış anlamayacaksın ve bana gülmeyeceksin ama -Hayır anlamam ve gülmem -Söz mü? -Yanlış anlamam ama gülme konusunda bir şey söyleyemem, çünkü söyleyeceğin şey fıkra türü bir şeyse gülünür -Tamam o zaman Bir süre durdu, ‘’Bekliyorum’’ dedim, yanıt geldi: -Sana karşı içimde bir his var ama ne olduğunu çözemedim -Nasıl yani -Anladın işte -Hayır anlamadım, daha açık konuşur musun? -Konuşuyoruz işte, dinle -Dinliyorum -Seni seviyorum galiba, aşık oldum -Ama beni tanımıyorsun? -Tanıyorum -Evet tanıyorum, tanıyorsun -Bunun nasıl bir şey olduğunu anlamıyorum, sürekli seni düşünüyorum, seninle konuştuğum zaman rahatlıyorum, kendimi kuş gibi hafif hissediyorum. Bunu sana anlatmak mümkün değil. -Anlıyorum -Nasıl anlıyorsun -Çünkü bende aynı duygularla yaşıyorum -Sen de mi? -Evet ben de -Ama nasıl olur? -Olur. Aşk böyle bir şeydir. İnsanlarlar birbirlerini görmezler ama hissederler. Aynı şeyleri aynı şekilde hisseder ve yaşarlar. Aşkın mucizesi de bu işte. -Fakat ortada bir sorun var -Nedir o? -Sen evlisin -Evet evliyim -Ben evli birisine nasıl aşık olabilirim ki? -Evli olan insana aşık olunur, evli olan insanla ilişkiye girilmez -Nasıl yani? -Bak Aşk bir duygu yoğunluğudur, mutluluğu, huzuru arayan insan farkında olmadan yüreğinde farklı şeyler hisseder, karşı tarafta bunu hissettiğinde her iki tarafta mutlu olurlar, bunun adı aşktır. Ama bu insanlar birbirlerinden bir şeyler beklerlerse, bu genellikle cinsellikle ilgili beklentilerdir, o zaman aşk değil, ilişki olur. Aşkın ne benim evliliğime, ne de senin geleceğine olumsuz bir etki yapmaz, aksine Aşk insana huzur verdiği için, saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü körükler. -Ben öyle düşünmemiştim -O halde böyle düşün. Biz birlikte olamayız, ama birbirimize Aşık olabiliriz. Herşeyi paylaşır, birbirimizi hissederek yaşayabiliriz. -Deneyeceğim -Dene ama herhangi bir beklentiye girme Telefon konuşmamızı karşılıklı ‘’İyi gecelerle’’ kapattık. Artık birbirimizi çok iyi tanıyor, birbirimize çok güveniyor, herşeyi konuşuyor, paylaşıyorduk. Çünkü biz birbirimize aşık olmuştuk. ...... İşte gelen mektupta bu aşkla ilgiliydi. O benim fotoğrafımdan tanıyordu ama ben onun fotoğrafını dahi görmemiştim. Ama ona deli gibi aşıktım. Bir zarar gelmesini istemiyordum, o da aynı şekilde bana aşıktı. O mektupla fotoğrafını göndermişti ki, ‘’Beni şeklen de tanı’’ diye. Mektubu okudum, kendime gelmiştim. Üzerimdeki yük kalmıştı, yerimde duramıyordum. Koşar adım işyerine gittim, başladım çalışmaya, hem de şevkle. 22 Ekim Cuma / Yozgat
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Seyfi Çelikkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |