Eðer bir kelebeði sevebiliyorsak, týrtýllara da deðer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Havalar soðuyup, rüzgar keskin bir býçak gibi vurmaya baþlayýnca, kat kat giyinip robocoplar gibi yürümek zorunda kalmasýnýn bile en azýndan insanýn doðasýna uygun bir hal olmadýðýný düþünmüþümdür hep. Siz ne dersiniz bilemem elbette. Sýcacýk bir odada cam kenarýna oturup; demli bir çay eþliðinde saatlerce lapa lapa yaðan karý seyretmenin doyumsuz keyfi ya da her yer tümden beyaza teslim olmuþken, bir baþýna yürümenin ruha kattýðý o dinginliðe raðmen sevemedim kýþlarý. Anlayacaðýnýz “zoraki bir aþk benimkisi.” Yýlbaþý geliyor ya; televizyonlarda, gazetelerde, çarþý- pazarda kurgulanmýþ bir telaþ baþlar artýk. Cüzdanýndan yana sorunu olmayanlar “ay þekerim bu yýlbaþýnda saat 24’ü nerede karþýlayalým?” gibi yaþamsal bir bir soruna çözüm arayýþý içine girmiþlerdir bile. Umutlarýný piyangoya havale edenler bilmem kaç trilyonluk rüyalar görüyorlardýr muhtemelen. Pop star yarýþmasýna destek mesajlarý atmaktan arta kalan zamanlarda hangi büyük sanatçýnýn kaç paraya ve hangi büyük otelin salonunda program yapacaðýnýn sohbeti içinde kaybolmaya devam ediyordur birileri. Kahvehanelerin buðulanmýþ camlarý ardýnda sigara dumanlarý içinde hayat pahalýlýðýndan þikayet edip, uygulansa bir günde herde deva çözüm önerileri üretiyordur yurdum insanlarý. Çamur ve yaðmur gölcükleri egemenliklerini ilan etmiþlerdir sokak ve caddelerde. Yani kýsaca; her kýþ nasýl yaþanmýþsa daha önceleri, aynen öyle yaþanmaya devam ediyordur her yerde... Yeni yýla girmek üzere olduðumuz bu aziz, mübarek ve þenlikli (!) zamanda olumsuzluklarý peþ peþe sýralayýp canýnýzý daha fazla sýkmak istemem doðrusu. Ama özellikle kýþ aylarýnda aklýma her takýldýðýnda, hangi ortamda olursam olayým “içimi sýzlatan, üþüten” bir olguyu paylaþmak istiyorum sizlerle. Sokak Çocuklarý... Günün yirmi dört saatini sokaklarda geçiren, aileleri ile hiçbir bað içinde olmayan, karnýný doyurmak için tüm seçeneklerini sokakta yaratmak zorunda olan, zamanla madde baðýmlýlýðý içinde kývranmaya baþlayan ve her türlü istismara açýk çocuklarý taþýmak istiyorum gündeminize. Þu an, þu dakika bile içinde yaþadýðýmýz kentlerin bir yerlerinde yaþamaya ! devam ettikleri halde, ne yazýk ki sadece kötü bir olayýn içinde yer aldýklarý zaman ve medyanýn bize özenerek sunduðu görüntüler kadar varlar yaþamýmýzýn içinde. Ve yine ne yazýk ki, pek çok toplumsal sorunda olduðu gibi nedenlere, nasýllara dair sorularýn hiçbirine yanýt bulma eðilimi içinde olmadan, sonuçlar üzerine yorum eklemekten ibaret kalýyor tavrýmýz. Birlikte yaþamanýn, o bütünü oluþturan ne varsa tümüyle dikkate alýnýp ona göre kurgular oluþturmakla dünyanýn daha yaþanasý olacaðýný göremiyoruz bir türlü. Duyarsýzlýðýmýz adeta uyuþmuþluk düzeyinde. Trafik kazalarýnýn ölümcül sonuçlar doðuracaðýný anlayýp ona göre tedbirler almak için ille de kaza geçirmek gerekmiyorsa, bu çocuklarýn kelimenin tam anlamýyla “bizim çocuklarýmýz” olduðunu, onlarýn da en az bizler kadar insanca yaþama haklarý olduðunu anlayabilmemiz için; çantalarýmýzýn kap-kaçla çalýnmasý ya da gecenin herhangi bir zamanýnda, cadde ortasýnda saldýrýya uðramamýz gerekmiyor. Dýþarýdan bakýldýðýnda ne kadar saðlam görünse de içinde kanserli hücreler barýndýran herhangi bir yapýnýn saðlýklý olmasýnýn olanaklý olmadýðýný, olamayacaðýný neden anlayamýyoruz bir türlü? Sahip olduðumuz maddi zenginliðin düzeyi ne olursa olsun, onu kendi yaþamýmýzda kullanýlabilir kýlmak için bile saðlýklý bir toplumsal yapýya gereksinimimiz olduðunu göremeyecek kadar kör olmaya devam mý edeceðiz? Çocukluk yýllarýmýzda sokakta oynarken zamaný unuttuðumuz, çöken karanlýðý bile fark edemediðimiz yýllarýmýzdaki oyun sonlarýnda tekrarladýðýmýz meþhur bir tekerleme vardý: “ Haydi arkadaþlar oyun bitti ! Evli evine, köylü köyüne. Evi olmayanlar sýçan deliðine” Sanýrým anlatabildim ne demek istediðimi. Ýnsanlarýn hayata dair tepkilerinde, içinde kendilerini var ettikleri kültürden ne kadar etkilendiklerini bildiðimden, bu tür sorunlar karþýsýnda takýndýðýmýz kollektif tavrý nelerin belirlediðinin de farkýndayým. Evi olmayanlara sunulan sýçan deliði seçeneði sadece çocuklarýn tekerlemelerinde kalmýyor. Bizzat yaþamýn içinde var olmaya devam eden “ kanamalý bir yara gibi” gözlerimizin önünde ! Haydi gelin bu kez farklý bir tepki verelim... Sorunu sadece üç- beþ kiþinin ilgi ve uygulama alaný olmaktan çýkarmak için harekete geçelim. Her türlü eksiklik ve olanaksýzlýklara raðmen çözüm üretmeye çalýþan organizasyonlara el verelim, destek olalým. Yeni yýlý gerçekten yeni yapabilmek için bir adým da biz atalým. Unutmayalým, havalar soðumaya baþlayýnca sokaklarda orman kanunlarý iþlemeye baþlar.Yaþayabilmek için her yolun mübah olduðu bir iklimi ifade eder kýþ. Þimdi biraz daha anlatabildim sanýrým neden bu havalarý sevmediðimi... *** NOT : Bu yazýyý 2003 yýlýnýn Aralýk ayýnda Genel Yayýn Yönetmenliðini yaptýðým Satranç Dergisinde yayýnlamýþtým. Güncelliðini ne yazýk ki hala koruyor. Konunun toplumsal gündemimizden düþmemesi adýna burada da yayýnlamaya karar verdim...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © TURGUT ÇAKAR, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |