..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Funda BİLGİLİ




11 Ocak 2005
Otuzlarında Bir Kadın...  
Funda BİLGİLİ
Belki de yaşamıma katılan en önemli olgu “keşke” leri çıkarmak oldu hayatımdan. Ne çok, ne gereksiz kullanmışım bu kelimeyi! Sözlüğümden çıkarıp attım bu sımsıkı kenetlenen 5 harfi. Çünkü inanıyorum ki; yaşamı tamamlayıp sonsuzluğa göç ederken


:FEGH:
30’lu yaşlarını yaşayan bir kadının yaşamına neler katılır?



Öncelikle hayatın çok daha fazla farkında oluyor bu yaşlarda tüm kadınlar. Bu hem kendi dünyamda, hem de pek çok arkadaşım da gözlemlediğim bir olgu. 20’li yaşlarda sorgulanmayan, düşünülmeye dahi değer görülmeyen pek çok düşünce hızla adım atıyor beyinlere... “Ne yaşıyorum ve ne yaşamak istiyorum”u katıyor bu yıllar kadına... Yaşanan hiçbir günün tekrarı olmadığı kesinlikle anlaşılmış oluyor. Öyleyse nasıl değerlendirilmeli bu gün diye düşünür oluyor insan.Sadece nasıl yaşanmalı ve nasıl geçmiş hanesine katılmalı değil... Olabilecek olanın en iyisini istiyor, kendi için yapabileceği her şeyi hemen yapmak istiyor... 30’larındaki kadınlar ertelemekten hoşlanmıyorlar hayatı.



Yaşamıma katılan her şeyin tadını çok iyi çıkarmayı biliyorum artık. Çünkü ne istediğimi biliyorum. Netleşiyor beklentilerim. Kararsızlıklar uçuşmuyor havada. Soru işaretlerini yakalayıp nokta koyuyorum tüm sorulara. İstiyorum ve yapıyorum. Aslında hayatın bu kadar da basit olduğunu anlıyorum. Eğer bir şeyi gerçekten istiyorsam, yapamamam için hiçbir gerekçenin olmadığını çok iyi biliyorum. Paulo Caulheo’nun dediği gibi, tüm evrenin bana yardımcı olacağının farkındayım amacıma ulaşmam için...Ve artık gereksiz insanların gereksiz fikirlerine önem vermemenin hayatı yaşanılır kıldığını da öğrendim. Düşüncelerinin benim açımdan hiçbir değeri olmayan insanları uzaklaştırıyorum hayatımdan. Hatta bir çizik atıp yok edebiliyorum. Çünkü içimdekileri paylaşmayı istediğim insanlara hak ettikleri değeri vermeyi biliyorum. Ve zamanım da aynı ölçüde değerli... Kimlerin hayatımda yer alması, kimlerin ise almaması gerektiğine özgür irademle ve dış etkilerden uzak olarak karar verme hakkını kendimde buluyorum. Bu öylesine sınırsız bir huzur kattı ki yaşamıma geçmiş yıllarda çevremde olmalarına izin verdiğim kimi insanlara harcadığım her bir dakika için üzülüyorum. Kimi zaman nezaket adına, kimi zaman empati yeteneğim yüzünden, kimi zaman dünyayı değiştirebileceğim gibi bir ütopya nedeniyle, bir şekilde yaşanmışlığıma katılan insanlar...Oysa şimdi anlıyorum ki dünyayı değiştiremem, kendimi de değiştiremem – ki isteyeceğim en son şey bu! ”, sadece istediğim insanları yüreğimde tutarak yakalayabilirim mutluluğun beyaz kanatlı kelebeğini...Onaylanma ihtiyacım minimuma indi, çünkü artık kendi onaylarımın bana kattıkları zirvenin üzerinde hak ettiği yeri aldı! Sanıyorum bu da yılların getirdiği bir özgüven. Ama boş, temel yapı taşlarından yoksun bir özgüven değil bu. Deneyimlerle beslenen, yanılmaların ve hataların ödettiği derslerin öğretmenliğiyle bezeli dürüst bir özgüven....Kendi sınırlarımın da farkındayım, evrenin sınırsızlığının da... İçiçe geçtim ritmik akıp giden düzenle, sürüklendiğim yöne akmanın doyumsuz keyfindeyim...



Belki de yaşamıma katılan en önemli olgu “keşke” leri çıkarmak oldu hayatımdan. Ne çok, ne gereksiz kullanmışım bu kelimeyi! Sözlüğümden çıkarıp attım bu sımsıkı kenetlenen 5 harfi. Çünkü inanıyorum ki; yaşamı tamamlayıp sonsuzluğa göç ederken insan, pişmanlıkları yaşadıklarına değil yaşayamadıklarına oluyor. Pişmanlık yaşamak denememiş olmaktan çok daha iyi bana göre. Elbette oldu keşkelerim ve pişmanlıklarım. Ama şimdi sadece gülümsüyorum bir zamanlar beni uykusuz gecelere mahkum eden anılara. İyi ki yaşamışım geçmişimdeki her dakikayı, iyi ki katmışım kendime evrenden alabileceğim her güzellikle birlikte her hatayı...Hatta artık onların adı hata değil. Sadece anı. Geçmişi geçmişte bırakmayı başarabilmek atılması gereken ciddi bir adım insanın hayatında...Çünkü bu gün sizi kahreden bir olay, bir sene sonra çok büyük bir olasılıkla hiçbir şey ifade etmeyecektir. Öyleyse, çok değerli ve tekrarı olmayan bir günü bu nedenle zehir etmenin bir mantığı var mı? Bana sormayın sakın, ben 30’lardayım, ve cevabı çok iyi biliyorum!

Ayrıca artık “Bayan Mükemmel” olmanın bir ütopya olduğunu fark edecek kadar da büyüdüm! Öyle güzel bir duygu ki bunu kabullenebilmek. Ha bu konuda istediğim düzeyde başarıya ulaşamadım. Hala sinir katsayımı zorlayıp, kendimi hırpaladığım günler oluyor. Ama en azından düşünce bazında bunu başarmam bile iyi bir gelişme diye düşünüyorum. Okul hayatım boyunca çok başarılı bir öğrenciydim. Sosyal anlamda çok aktiftim. Hep çok bakımlı bir kadındım. İyi bir eş olabilmek konusunda da aynı başarıyı gösterdiğimi düşünüyorum. Ve elbette annelik. Diğer hepsinden daha önemli olan en önemli sıfatım. O konuda daha çok zamanım var. Herhalde yıllar gösterecek başarımın derecesini. Sadece çok iyi iki kız arkadaşa sahip olduğumu söyleyebilirim şimdilik! Saydığım hiçbir alanda elbette net iddialarım yok. Çünkü hepsi göreceli ölçütlerle değerlendiriyor. (Öğrencilik hariç!) Ama bunların hepsinde eş zamanlı mükemmel olmamın imkansız olduğunu biliyorum artık. Çünkü hepsine aynı derecede önem verip, aynı ölçüde zaman ayırmam imkansız. Bir gün iyi bir ev kadını olmaktan ödün verip, kızlarıma ayırdığım zamanla annelik tarafımı besliyorum. Bir başka günse, eşime ayıracağım çok özel bir zaman için işimden izin alıp o gün çok başarılı olmayan bir iş kadını oluveriyorum. Anladım ki, önceliklerimi kendim belirleme hakkına sahibim. Bu benim hayatım ve kontrol ben de.

İlk anda çelişki gibi görünse de kendimi 20’li yaşlarımdan çok daha güzel hissediyorum. Tam bir kadın gibi. İç huzuruyla beslenen bir güzelliğin eşsiz bir pırıltısı olduğunu görebiliyorum. Ve ödün vermemeyi elbette. Başkalarının yargılamaları belirlemiyor ne giyeceğimi. Bu konuda tek söz sahibi benim..

Her şeye rağmen içimdeki küçük kız çocuğunun hep çocuk kalabileceğini görmek de çok güzel bir duygu. Acaba zamana yenilir mi bu şirin kız diye endişelendiğim günler olmuştu geçmişte. Ama artık biliyorum ki kimliğimin yaş hanesinde kaç yazıyor olursa olsun, özenle koruduğum küçük kız çocuğu hep aynı yaşta kalacak yüreğimde. Çünkü onu seviyorum. Ve sevdiğim her şey gibi, o da hayatımda hak ettiği yeri aldı.

30’lu yaşlarımın özüme kattığı en büyük güzellik kendi hayatım üzerindeki gücümün farkına varmam oldu kısaca. Bu hayat benim, onu dilediği gibi yaşama hakkına sahibim. Ve bu özgürlüğü de sonuna kadar ve zevkle kullanıyorum. İyi ki varım İyi ki 34 Yaşındayım :)

.Eleştiriler & Yorumlar

:: tebrikler...
Gönderen: kemal düz / , Türkiye
30 Ağustos 2008
bir bayan yazar şöyle demişti, bir söyleşimizde;yazar olabilmenin birinci koşulu çırılçıplak sokakta koşabilme cesaretine sahip olmakte gizlidir. siz bunu başarmışsınız tebrik ler...

:: Funda'ya sevgiler
Gönderen: kevser yıldırım / İstanbul/Türkiye
11 Haziran 2006
insanı 28-29 'unda bir sancı sarar,artık 20'li yaşları tükenmek üzeredir .30'undan sonra kendisinin neyi beklediğini pek bilmez ve yaşar 30 yaş sendromunu.Oysa 30 atlatılınca insan yavaş yavaş kendinin farkına varır...yazınızı okurken bir yandan da kendimden örnekler buldum derin bir nefes aldım bunları birilerinin bize anımsatması gerekiyormuş dedim eline sağlık funda

:: Ne yapalım Bizde Kırk ı geçtik..
Gönderen: Mehmet OZSARAC / Gaziantep/Türkiye
9 Mart 2006
Evet.çok hızlı akıyor zaman.Nasıl geçtiğini kimse anlayamıyor bile.Ve o kadar güzel ifade edilmiş ki tarafınızdan bütün bunlar.Kendimi yaşadım bende.Bazen,eline balon alıp koşmak ister ya insan.Kendini çocuk gibi hisseder ya.ama yapamazsın sen artık kocaaaaaaa bir adamsın diye! Çok güzeldi eseriniz.Kutlarım.Artık,eserlerinizi seçip seçip okuyorum.Nasıl olsa Funda hanım güzel yazmıştır diye. Saygılarımla Mehmet Özsaraç

:: Merhabalar
Gönderen: Erdal Babür / istanbul/Türkiye
13 Mart 2005
Genel olarak düşüncelerimizi içimizde bir yerde hazır tutuyoruz. Belki de sizin yazdıklarınız yaşadıklarınızdan kaynaklanan bir sitem bir isyan doğurmuş, zaten biz yazarların damarlarına basılmadımı bir yerleri acımadımı nedense gerçeğe dönüp insanlar doğru olanları anlatmıyoruz. Gerçi canımız acıdımı çok acıtıyoruz ama fundacım gerçek şu ki itiraflarımız biraz zarar veriyor bize yani benim yaşadıklarımdan esinlenerek söylüyorum tabiiki dürüst olacağız fakat çevremiz tarafından ezici güç elde ediliyor. Sen biraz itirafını öyküsel olarak anlatsaydın... Şu gerçek ki gerçekten yazın harika kendini zayıf güçsüz hisseden gencecik bayan arakadşlarım var. Sizin yazınızı önerdim gidin okuyunda hayatı öğrenin kadından.. Daha nasıl anlatayım işte 30 yaşlar bizim için bir zirve mi bir basamak mı yoksa sonu mu gösteriyor...sonumuz hayrola diyoruz bir gerçektir ki sonumuz kara toprak... Allah çamurundan korusun...sizide davet ediyorum mutlaka beklerim fikirlerime düşüncelerime yazılarıma... unutmadan söylmek istiyorum Bir senaryo çalışmam var yine de insanın ömründen yaşadıklarından bir takım itiraf diyebileceğimiz gizliliklerini yazıyorum.yani bir bakıma bu arkadaşlar edemedikleri itirafları bir şekilde anlatmış olacaklar yanii ben söyledim ister öyle bilsinler ister böyle sizce doğru olan nedir..anlatmak mı anlatacak zamanı beklemekmi yoksa susup oturmak mı tebrikler

:: ada nın kadınları
Gönderen: Mehmet Reşat Akıllıoğlu / Balıkesir/Türkiye
7 Şubat 2005
saçlarınız imbatta taranır illa ki! koynunuzda yosun kokusu... hayata inat poyraza yelken. bir-en güzel aşk sofralarınızda şarabın dolduğunu iki-bitince kadehi yere vurduğunu biliyorum; annem gibi molvalı olduğunu! Sana Altınoluktan sevgiler :)

:: 10'luk dilimler halinde bir yaşam
Gönderen: Orkun Levent / Ankara/Türkiye
23 Ocak 2005
tebrikler Funda Hanım. bir erkek olmama ragmen yazınızın altına ben de imzamı atabilirim. ben 41 yaşındayım. geçen yıl bir arkadaşım "Orkun 40 yaşında oldun. artık yaşlanıyorsun" dediğinde gülerek, "ne diyorsun sen yahu, ben 40 yıldır bu yaşa gelmeyi bekliyordum" dedim. gülüştük. Ve o arkadaşıma "eline bir hesap makinesi al ve bu güne kadar gördüğün sabahları hesapla. bulduğun rakama sen de inanamayacaksın. ve o gördüğün sabah sayısından dolayı da kendini çok şanslı sayacaksın." dedim... başarılar...saygılarımla...

:: merhaba:))
Gönderen: Serpil Başol / küçük bir deniz şehri.../Türkiye
14 Ocak 2005
Sevgili Funda, Ben de yaşım 30 a geldiğinde, hayatımın yaşamadıklarımdan dolayı pişmanlıklarla dolu olduğunu gördüm. Zamanı gelmeden hiç bir şey için üzülmem, yaşamımı zindan etmem gereksiz kuruntularla, düşüncelerle. Ama yine de yaşamadığım, ertelediğim, yarıda bıraktığım, tümden vaz geçtiğim pek çok şey var. 30 da birden tüm yaşamım ters döndü gibi gelince, sanki zihnim açıldı. Ve karar verdim yaşamadığım hiç bir şeye pişman olmamaya. Elimden geldiğince yaşıyorum şimdi bende:)) Güzel bir yazı yazmışsın, kendin ile barışık. Seni tanıdığıma memnunum. Sevgiyle kal...serpil...

:: Güzel ........
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
14 Ocak 2005
Merhaba Sevgili Funda Bilgili; Çok güzel ifade edilmiş bir itiraf okudum.Kendine güven duygusu hakim olmuş yazıya....Severek okudum.Birkaç pargarafta hep ben vardım......Sevgiyle kalın...Kâmuran ESEN




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Canımın Ötesi Annem / Mektup (Iı)
Kendine Yolculuğun Arifesindeki Kadın
Mazinin Silgisi Yok
Sevginin Büyüttüğü Bebekler Hep Gülümserler Evrene... Damlam'a...
Yaşamın Yolları Tıkalıdır Kimi Zaman!
Canımın Ötesi Annem Mektup III
İyi ki Doğdum :)
Canımın Ötesi Annem / Mektup I
İzin Verir misin Anneciğim?

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Seni, Seninle Paylaşamayacak Kadar Çok Seviyorum...
Tensiz Sevişmeleri Bilir misin Birtanem?
Hangi Kışın Karını Haziran'a Sakladın?
Sakın Seni Seviyorum Deme Bana!
Ben Seni Hiç Sevmedim Ki…
İyi ki Doğdun Üzüm Gözlüm
Aşkı Tanıyan Bir Kadın Asla Aşktan Azına Razı Olmaz
Hesapsız Aşkların Kadını
Eksik Sevdaların Sabıkalısı
Şah Damarındaki Üç Beş Sarı Saç Teli

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sana Uyandım Bu Sabah [Şiir]
Nasıl Borçluysan Beni Yaşamaya, Öyle Mecburum Seni Yaşamaya [Şiir]
Konuşulmayan Bir Dil Gibisin Coğrafyamda... [Şiir]
İzmir'e Sığmayan Aşk... [Şiir]
Rüya Kaçkınım [Şiir]
Sökmüyor Çivi Çiviyi... [Şiir]
Aşk Doğdu [Şiir]
Darmadağın [Şiir]
İki Gülücüğün Kırmızı İzi [Şiir]
Şehirlere de Aşık Olunurmuş Hesapsızca / İzmir'im Özlemim Sana... [Şiir]


Funda BİLGİLİ kimdir?

www. fundabilgili. com fundabilgili@hotmail. com MİNİK BEBEĞİM “İMZAMI BIRAKTIM TENİNDE” KİTAPÇILARDA! Yazan insanların yazmaktan aldıkları en büyük haz; okuyan insanların yüreklerine dokunmayı başarabildiğini düşünmektir. İzedebiyat’ta yıllardır yazıyorum. Her yazı eklediğimde aynı heyecanı yeni baştan yaşıyorum. Yeni paylaşımlar, yeni yorumlar, dokunulan yeni yürekler… Türkiye’nin en iyi yazar ve okur kitlesinin buluştuğu bu site benim bir parçam haline geldi zamanla. Eksik hissettim kendimi satırlarım buradaki gözlerle buluşmayınca. Şimdi yeni bir gündoğumunda kelimelerim. İki kızımdan sonraki üçüncü çocuğumun doğum sevincini yaşar gibiyim. “İmzamı Bıraktım Teninde” adını verdiğim minik bebeğim artık kucağımda. Bu güzel doğumu paylaşmak istedim sizlerle. Çünkü beni destekleyen, bana yazma gücü veren dostlar sayesinde kavuştum bu kitaba. Okuduğum, beni okuyan, yorum yapan, yazılarımı kütüphanesine alan tüm İzedebiyat dostlarına teşekkürler!


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Funda BİLGİLİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.