..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi dünyadaki yaþam ýrmaðýdýr. -Henry Ward Beecher
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Politik Roman > Bahattin YILDIZ




22 Mart 2005
Istakoz Büyüsü / 16. Sayfa  
16.sayfa

Bahattin YILDIZ


Psiko-Büyüsel Savaþ Lejyon Erlerine yönelik av mevsimi devam ediyordu. Hedefte Amerika’nýn asli yönetimini elinde bulunduran ve resmi yönetimlerle sürekli maskelenen ABD Derin Devletinin hizmetinde çalýþmakta devam eden baþka zalimler vardý…


:DJCB:
                                              13


     Ýmece, kendileriyle ilgili yeni bir haber bulamayýnca, internetteki haber sörfünü, Ahtapotun Kollarý’s dergisinin internet sayfasýnda sabitledi.
     Dergi editörü Gazi’nin haber-yorum köþesini bir kez daha okumaya baþladý.
     
"Körebe Medyasýnýn savaþ editörü Özdal’ýn, Beyoðlu’nun arka sokaklarýnýn birinde, bir kadýn tarafýndan býçaklanarak öldürülmesi üzerine, hala sürmekte olan soruþturmada; þimdiye kadar dinlenen tanýklarýn ifadeleri ve elde edilen CD bile birçok konunun aydýnlanmasýný saðlamýþtýr.
     Körebe medyasýnda çalýþýrken, Genel Müdürü Cesi’ye gelen e-maillerin birer kopyasýnýn kendi e-mail kutusuna aktarýlma-sýný saðlayarak, kuþkularýnda haklý olduðunu anlayan Fatma’nýn, elde ettiði bilgileri kamuoyuna duyurmasýndan çekinen Cesi ile yardýmcýsý ve ayný zamanda Körebe Medya grubunun hukuk danýþmaný olan Ýmece'nin birlikte hareket ederek Fatma'nýn bileklerini keserek ölümünü gerçekleþtirip, intihar süsü vermeleri iddiasý üzerine, adý geçen kiþiler için arama emri çýkarýldý.
     Öldürülen Fatma’nýn sözlüsü olan Özdal’ýn bir þekilde edindiði bu CD’yi zorla almak isteyen bir kadýn tarafýndan öldürüldüðü, tinerci iki gencin ve kavgayý izleyen sokak sakinlerinin ifadelerinden anlaþýlmaktadýr.
     Gerek tinerci gençlerin, gerekse sokakta bulunan bazý yurttaþlarýn verdiði tanýmlamalardan hareket edilerek robot resmi çizilen kadýnýn; ABD’nin Ýstanbul Baþkonsolosluðundan genç yaþta emekli olduktan sonra, ülkesine dönmeyerek, cinayetin iþlendiði sokakta metruk bir evde kalmaya baþlayan, Türk vatandaþlýðýna da kabul edilen, ismi, ‘Þeytan’ anlamýna gelen ‘Devil’ iken, ‘Sevil’ olarak deðiþtiren kadýn olduðu anlaþýlmýþtýr.
     Sokak sakinleri; 'Devil' için garip giysiler içerisinde geceleri sürekli yürüyüþlere çýkan, ýstakoz maketlerine özel bir meraký olan ve tuhaf davranýþlarý bulunan biri ifadesini kullanmýþlardýr.
     ABD’nin Psikolojik Savaþ Merkezi’nden, Cesi dahil, (bir kýsmýnýn adý CD’ içeriðinden açýkça ya da yorumla anlaþýlan) bir kýsým medya mensuplarýna, iþadamlarýna, öðretim üyelerine, bürokratlardan, edebiyatçýlara ve daha birçok kendi alanýnda uzman ve popüler olan bazý meslek sahiplerine verilmesi için gönderilen paranýn, Eklembacaklýlardan’s Istakoz Lokantasýnýn sahibi ve iþleticisi olan ve dün sýðýnma hakký ABD’nin Ýstanbul Baþkonsolosluðunca kabul edilen Patrokoz dýþýnda, Devil isimli emekli konsolos memuresi tarafýndan da daðýtýlmakta olduðu CD’de bulunan dokümanlardan anlaþýlmakta-dýr.
     Devil’in, ülkesine kaçtýðý sanýlmaktadýr.
     
     CD’nin birer kopyasýný; Özdal’a, Özdal’ýn öldürülmesiyle 111.Sýnýf Emniyet Müdürü kanalýyla Ýstanbul Emniyet Müdürlüðüne, Ýstanbul C.Baþsavcýlýðýna, dergimiz adýna þahsýma veren maktul Fatma’nýn arkadaþý Sezer’in evinin ‘elektrik kontaðýndan çýkan bir arýzayla yanmýþ’ olmadýðý, yine ayný karanlýk güçlerin emriyle kundaklandýðý sanýlmaktadýr.
     Sezer’in can güvenliðinin olmamasý nedeniyle ‘Tanýk Koruma Programý’na alýndýðý açýklandý.
     CD içerisinde bulunan dokümanlarda ABD yararýna sundukla-rý ve sunacaklarý hizmet karþýlýðý para aldýðý yazýlý olan kiþilerin, malvarlýklarýndaki artýþlarda gözetilerek soruþtu-rulmalarýyla, daha birçok ismin ve komplonun ortaya çýkarýla-bileceði umudunu taþýyoruz.
     Cesi ile Ýmece’nin ABD’ye kaçtýklarýna dair kaynaðý belli olmayan bir istihbarat üzerine, araþtýrmaya giriþen dergimizin fahri muhabiri Catchýstakoz bir sonuç elde edemeyince, Körebe Medyasýnýn meþhur Washington muhabiri Effectiveýstakoz ile bir görüþme saðlamýþtýr.
     Muhabirimizin Cesi ve Ýmece hakkýnda açýlan soruþturma ile aleyhlerindeki söylentiler hakkýnda ne düþündüðü sorusuna;
     ‘Cesi’nin ülkemizden kaçmadýðýný, saðlýk sorunlarý nedeniyle ABD’ye gelmek zorunda kaldýðýný, Ýmece’nin refakatçi olarak yanýnda bulunduðunu,
Cesi’nin; belirttiðini, nakletmiþtir.’

     Muhabirimizin ‘Türkiye’deki bazý medya görevlilerine, ABD tarafýndan para daðýtýldýðýnýn Genelkurmayýn üst düzey bir yetkilisi tarafýndan dahi açýklandýðý’ haberine karþý yorum istemesine ise;
     ‘Bu bir iddiadýr. Ýddia sahibi iddiasýný kanýtlamalý… Hem bana niye soruyorsunuz?... Para alaný biliyorlarsa isimlerini açýklasýnlar. Bu isimlerin hiçbirinde körebe medyasý çalýþanlarýndan birinin dahi adýnýn geçmeyeceðine eminim…’ þeklinde yanýt vermiþtir.
     
     Evet, kendi öznel düþünceleri nedeniyle ABD’nin dünya politikasýný benimseyen medya çalýþanlarýnýn bu düþüncelerini eleþtiri düzeyinde karþýlarken, para veya baþka çýkarlar karþýlýðýnda; kalemini, beynini, düþüncesini ve duygusunu ABD’ye veya baþkaca güçlere kiralatan bir kýsým medya mensuplarýnýn üzerindeki maskelerin ve çuvallarýn düþürülmesi gerekmektedir.
     Basýn görevinin bir kamu hizmeti olduðu düþünüldüðünde, bir takým güçlerden edindikleri çýkar karþýlýðýnda onlarýn yararýna, halkýn zararýna bilinçli yalan haber üretme, insanlarýn iradesini amaçlý olarak bir yerlere yönlendirme olgusu, hazmedilmesi olasý olmayan bir durumdur.
Yasaya, insanlýða ve ahlaka aykýrý yollardan elde edilen paralarýn ‘kara para’, kamu hizmetini; amacýna ve niteliðine aykýrý, halkýn zararýna bireysel yararý için kullanmanýn; ‘Görevi Kötüye Kullanma’ olduðu, baþka devletin gizli emellerine göre, onlarýn direktifiyle çalýþmanýn ‘Ajanlýk’ olduðu ve daha birçok yönleriyle deðerlendirildiðinde, bu þekilde mesleðini sürdüren medya mensuplarýna ‘meslekten el çektirmek, kamu hizmetinden yasaklý duruma getirmek’ için yetkililerin hala neyi ve neden beklediklerini, anlayabilmiþ deðilim…’
     
Ýmece, yazýyý okumaya devam edecekken, Devil’in kendine seslenmesiyle gözlerini monitörden aldý.
      "Habeylerde yeni bisey vay mi?"
     "Yo!..."
     Ýmece, içini çekti.
     "Fatma’yý, Özdal’ý yok etmenin bir yararý olmadý."
     Cesi, sinirle baþýný çevirdi…
     "Bu konuyu konuþmuþtuk, ama!... En azýndan el yazýmý içeren bazý belgeleri yok ettim. Ellerindeki bilgilerle bize biþey yapamazlar. Bir de hukukçu olacaksýn. Birkaç soyut iddiayla, birkaç e-mail bilgisiyle içeri atabilirler mi?... Hem dostlarýmýz gereðini yapýyor. Ortam elveriþli hale geldiðinde havaalanýnda karþýlanmamýz çok görkemli olacak. Merak etme!..."
     "Sana güveniyorum!" dedi Ýmece umutla.
     
Makyajýný yeni tamamlamýþ Devil araya girdi.
     "Cocuklay ben CIA Türkiye sefiyle görüsmeye gidiyoyum. Benim icin uykusuz kalmayin. Anahtari aldim. Gecikiysem merak etmeyin" dedi. "Ha! Biy soyun oluysa cebimi arayin," diye ekledi.

     Salondan çýkmadan önce, alaycý bir gülümsemeyle göz kýrptý.
     "Yoklugumdan olabildigince yayaylaniysiniz !... Seytaniniz bol olsun"

     Bu sözler Cesi’nin asýk suratýnýn gevþemesine neden olmuþtu...
Kahkahayý bastý.

     Ýmece, duymazlýktan geldi.
Devil’in yokluðundan yararlanarak bir çok kez beraberlik yaþamýþlardý. Bir dahasýna dayanamazdý. Hiç istemediði bir iliþkiye ses çýkaramamanýn var ettiði bunalýmdaydý. Cesi’nin ‘hayýr’ dan anlamadýðýný iyi biliyordu. Türkiye’de iken, farklý semtlerde oturmanýn verdiði rahatlýkla haftada iki kez olan iliþki, ayný dairede kalmanýn getirisiyle günlük iki-üçe çýkmýþtý.
     
Cesi, yanýna gelerek, elini omzuna attý.
     "Boþver bunlarý... Stresimizi daðýtalým birazcýk. Mum yakalým mý?"
     "Mum?..."
     "Evet mum!.. Bugün bir filmde izledim. Baþrol oyuncularý ne de güzel mum ýþýðýnda seviþiyorlardý. Mum ýþýðý altýnda hiç seviþmediðimizi düþündüm…"
     
Cesi, yanýtý beklemeden yemek masasýnýn üzerindeki þamdaný aldý.
Yatak odasýna yönelirken, "Caným bekletme beni!" diye seslendi…

     Ýmece, burnundan soluyordu.
'Yine baþlýyordu!...'
Cinsel iliþkide, çok çirkin bir erkeði; çok güzel bir kadýna tercih ederdi.
Lezbiyen iliþkileri oldum olasý sevmezdi.
Ama el mahkumdu. Yatak odasýna yöneldi.
     Cesi, külot ve sutyeni hariç ne de çabuk soyunmuþtu...

     Cesi, eliyle ‘gel’ iþareti yapýp, "Soyun ve yanýma uzan!" dedi.
     Heyecaný sesinden bile anlaþýlýyordu.
Öðlen gerçekleþen birleþme, yýllar öncesi gerçekleþmiþçesine eskimiþti sanki...
     
     Cesi, az sonra gerçekleþtirecekleri cinsel mücadeleyi; dokunmalarý, dudaktan dudaða seviþmeleri daha þimdiden yaþýyor gibiydi.
Nemlenmiþti orasý...
Orasýnýn nemlenmesini anlardý da, gözlerinin nemlenmesini anlayamazdý.
Gözleri neden nemlenirdi?...
Yoksa gözleri de malum organý gibi haz mý alýyordu.
Ýmece'yle gerçekleþtirdiði her birleþmeden önce gözlerinden yaþ gelir, bu arada apýþ arasýda hafiften nemlenirdi…
     
Soyunmakta olan Ýmece’yi izlemeye baþladý.
Mum ýþýðý aydýnlýðýnda, yanan bir kor parçasý gibi göründü gözlerine...
     Doðal kýlsýz bedeni, bir mýknatýs gibi çekiyordu…
Sarýmtýrak tüyleri dikleþti.
Ýçinde daha sýk seri akýþlar hissediyordu þimdi.
          
Birleþme esnasýnda ortama uygun ses çýkaran, bedensel kývrak hareketler yapan Ýmece’de, yine de eksik bir þeylerin olduðunu hissediyordu.
Ürpermeyen beden...
Þiþip inmeyen damarlar…
Islanmayan vajina…
Dikleþmeyen göðüs uçlarý…
Kýsýlmayan gözler…
Ritmini artýrmayan kalp...
Eðrisini yükseltmeyen bedensel sýcaklýk...
     
     Ýnternetten aldýðý kötü mesajlar, gazetelerden ve televizyonlardan takip ettiði kendine yönelik eleþtiriler, suçlamalar, tehditler, gelecek endiþesi ve daha bir çok sorun umurunda deðildi þu an.
     Þu an; her þeyi bir þey için feda edebilirdi.
Bu; Ýmece’ye sýmsýký sarýlmak, onu sevmek ve okþamak isteðiydi.
     Ýrkildi.
'Ben neler düþünüyor ve neler hissediyorum...'
     Sanki bir büyünün etkisindeydi.
Yanýna sere serpe uzanan Ýmece'ye dokundu.
Sað bacaðýný, onun sol bacaðýnýn üzerine usulca koydu.
Sað elini de, sol göðsüne...
Ýmece, kýmýldamamýþtý. Bacaðýný, hafifçe onun bacaklarýna sürtmeye baþladý.
Sanki iki bacak arasýnda tek yanlý bir elektriksel alan oluþmuþtu.
Ýmece olumlu veya olumsuz hiç bir tepki vermiyordu. Gözleri kapalýydý.
Cesi ona iyice sokuldu.
Bedeninin yarýsýný onun bedenine gömdü.
Sol göðüs uçlarýný okþamaya baþladý.
Ýmece’nin kalp vurmalarýný yeterince hissedemiyordu.

Sýk sýk ve derinden, ses çýkarmamaya gayret ederek alýp verdiði soluklardan inip þiþen göðüsleri, sutyeninin kopçasýný koparmak istercesine zorluyordu
Doðrulmadan üzerinde kalanlarý; sutyen ve külotunu çýkardý.
Kaldýðý yerden eylemlerine devam etmeye baþladý.

Yüzler, yüzlere; bacaklar bacaklara karýþtý.
Her ikisinin kollarý, yekdiðerinin bedenini sarmaladý.
     Ýmece, yapmacýk güldü. "Kudurmuþsun sen!"
     Cesi, Ýmece’nin üzerine uzanarak kendi bedeniyle onun bedenini tamamen örttü.
     Cesi'nin kalp atýþý, ritmini sürekli artýran bir orkestra düzeneðindeydi.
     
Ýki beden altlý üstlüydü.
Titreyen mum alevi, iki bedeni gölgeler halinde duvara yansýtýyordu.
     
Gölgeler, siyah renkteydi.
Ayrýntýlarý tam yansýtamasa da seviþen iki bedenin, iki sanal izdüþümü olduðu aþikardý.
     Ýki bedenin hareketli, hararetli eylemlerinden kaynaklý kesik çýkan soluklar ve iniltililer ile arada duyulan þaplak benzeri sesler odada az önce varolan sessizliðin düþmanlarýydýlar.
     
Ýmece, sesleri açýk kulaðýyla dinliyor, görüntüyü ise geniþ aralýklý gözleriyle, yan duvardaki gölgelerden izliyordu.
     Gölgeler; kaynaðý bedenlerin yüzlerini göstermiyordu…
Kýsa saçlý kiþi Cesi’ydi. Diðeri ise, kendisi olmalýydý...
     Yüzsüz yüze, yüz bulmak kendi hakimiyeti alanýndaydý...
     Hatta Cesi dýþýnda birinin yüzünü de var edebilirdi.
Bunun için bazen altýnda bazen üstünde varlýðýný hissettiren Cesi'nin yüzünü görmemeye gayret göstererek, sadece onun gölgelerini seyretmek yeterli olacaktý.
     Gölgelerden uzun saçlý, yeniden kýsa saçlýnýn üzerindeydi. Saçlarýnýn her hareketi usta bir ressamýn tuval da oluþturduðu estetik kalýn çizgiler gibi yukarýya uzanýyor ve tekrar önceki halini alýyordu.
     Gölgeler, erotik hareketlerine daha bir hýz kazandýrmýþlardý. Gölgeler, birbirleriyle süregelen bedensel temas ve ayrýþma yenilemelerine daha az ara vermeye baþlamýþlardý. Baþlarýn devinimi, arada beliren kollar daha seri yansýmalar sunuyordu…
Ýçinde anlýk oluþan ve bastýrmaya çalýþtýðý duygularýný daha fazla frenleyememiþti.
Gölgeleri zevkle seyretmeye, sesleri; özelde Cesi’nin çýkardýðý doðal sesleri ruhani bir ezgiymiþ gibi algýlamaya baþlamýþtý.
     
     Yüzü görünmeyen kýsa saçlýyý, sevdiði amerikan artistlerinden Sylvester Stollene’ye mi, Bruce Wills'e mi benzetseydi?...
Her ikisinden de hoþlanýrdý.
Oyunculuklarýndan ziyade onlarý; bedenlerini ve bedensel hareketlerini, izlemek için gitmiþti bir çok kez filmlerine.

Bruce Wills’in saçý daha kýsaydý. En iyisi ona benzetmekti…
Üzerinde bulunan Cesi deðildi…
Bruce Wills'ti…
     Kulaða gelen sesler, gölgesel figürlerin ritimlerine uyumluydu.
     Gölgelerin yaydýðý bedensel sýcaklýðý, kendi bedeninde hissediyordu Ýmece.
     Bu sýcaklýðýn gölgelerden mi, yoksa bedenlerinden mi kaynaklandýðý yönünde ikileme düþtü. Çünkü; gölgelerin bulunduðu yerden bu dýþsal sýcaklýðý algýlýyordu.
     Burnuna gelen kokuyu; karma kokuyu ayrýþtýrmaya çalýþtý.
Ýyice tanýþýk olduðu Cesi’den kaynaklý kokuyu seyreltip, ayrýþtýrarak duyusu dýþýna attý.
Geriye kalan ve kendisine ait olmayan kokuyu noksansýz içine çekti.
Koku da, gölgelerden mi geliyordu?...
Cesi'ye ve kendine ait olmayan koku, Bruce Wills'in kokusu olmalýydý…
Bu çekimle beyni dolanýyor, gözleri kararak, yanlara kayýyordu.
     Titreyen beden...
Þiþip inen damarlar…
Olabildiðince dikleþen göðüs uçlarý…
Vuruþ ritmi yükselen kalp...
     Ýmece, bu izlem, algýlama, duyumsamalarla iyiden iyiye içsel ve bedensel ürpertiler yaþamaya baþladý.
Apýþ aralarýndan akan salgýdan; sýkýldýðýnda su damlacýklarý çýkaracak kadar ýslanmýþtý çarþaf.
     Artýk iki ayrý gölge yoktu.
Cinsel süreci belirsiz bir güne kadar erteleyecek, oyuncularýný sýrt sýrta yatmaya zorlayacak bir baþlangýca kapý açacak son patlamanýn gerçekleþeceði anlarda, iki gölge; tek gölge olmuþtu.
Çýkarýlan sesler, içlerde biriktirilmiþ soluklarýn dýþarý çýkartýlmasý yönünde yorucu uðraþlar verildiðini ihsas ettiriyordu.
Git gide þiddetini azaltan soluk sesleri en sonunda duyulmaz oldular.
Gölgeler birbirinden ayrýldýlar. Ýzlediði gölgelerden Bruce Wills'e ait olaný görünmez olmuþtu.
Görünen tek gölge ise, kendi gölgesiydi.
Diðer gölge, kendi gölgesinin arkasýna saklanmýþtý.
O gölgeler görünmez dinginlik yaþarlarken, kendi gölgesinde negatif karanlýklar yaþýyordu.
     Hiç bitmesini istemediði bir filmin sonlanmasýna bozulan bir sinema izleyicisine ait duyguyu yaþýyordu.
     
Ýlk kez gerçekleþen bu doygunluðu Bruce Wills’i, Cesi’nin gölgesinde somutlaþtýrmakla elde etmiþti.
Ama Wills’in cinsel organýný; somutlaþtýrdýðý gölgede yaratmýþsa da, kendi gerçek organýnýn içinde hissedememiþti...
Elleri, yamyaþ olmuþ apýþ arasýnda gezinirken, kýsa saçlý gölge kendinden önce doyuma ulaþmýþtý sanki...
Cesi'nin psikolojik baskýsýyla gerçekleþen ve biyolojik devinimsizli-ðiyle sonuçlanan sayýsýný anýmsayamadýðý bir çok birlikteliklerinde duvara yansýyan gölgelere þimdiye kadar neden bakmadýðýna hayýflanýyor-du.
Gölgeler, belki de sadece mum ýþýðýnda oluþuyordu...
Neden mum ýþýðýnda seviþmeler gerçekleþtirmemiþlerdi?...
Büyüklerin dilinde sakýz olan ve iþ hayatýnda da sýklýkla kullanýlan, "Madem tecavüz ediliyorsun, zevk almaya bak!" özdeyiþindeki "Zevk almaya bak!" tavsiyesine rahatlýkla uygun hareket etmiþ olacaktý.
     Salt mum ýþýðýnda seviþmekle mi bu sonucu almýþtý?...
     ABD'de bulunmanýn katkýsý olmamýþ mýydý?...
     ABD'nin Irak'ý iþgale hazýrlandýðý bir dönemde, Adana'nýn Ýncirlik Hava Üssüne, askerlerin moralini yükseltmek için gelen Bruce Wills'le görüþtürmesi için yardýmcýsýný saatlerce beklemiþ sonuç alamamýþtý...
     Ama, onun ülkesinde; ABD'de bulunmakla görüþmüþ kadar olmuþtu.
     'Ah Amerika!... Özgür düþüncenin, özgür rüyalarýn, özgür gölgelerin cenneti!...' diyerek iç geçirdi…     
     Çok önemli günler geçiriyorlardý.
     Tarihi günlerdi…
     Amerikan rüyasýný, Amerika'da yaþayarak görüyordu.
     Aslýnda günlük tutmalýydý.
     Ýleride bir gün kitaplaþtýrmalýydý.
     Hatta, Ýngilizce yazmalýydý.
     Daha sonra Türkçe çevirisini gerçekleþtirmeliydi…
     Amerika'da okur kitlesi bulamayacaðýný biliyordu.
     Ama, Ýngilizce basýmýnýn sükse yaratacaðýný ve bu nedenle, Türkçe tercümesinin daha çok raðbet göreceðini, ayný þekilde hareket etmiþ birkaç yazardan biliyordu.
     Batý'dan özellikle Amerika'dan gelsin yeter ki…
     Hele Devil sayesinde birkaç ünlü Amerika'lý yazara olumlu eleþtiri yazýsý yayýmlatabilirse, kitabýn baský sayýsý tavan yapardý…
     Türk eleþtirmenleri ve birçok okur yönelecekti kitabýna ve kendisine…
     Acaba, Bruce Wills'le sanal olarak gerçekleþtirdiði az önceki seks seansýný yazmak uygun düþer miydi?...
     Sanal olmasý itibarýný zedeleyebilirdi.
     Amerika'da nasýl yaþadýðýný, ne yaptýðýný kim nereden bilebilir di?...
     Sanal demezdi. Gerçek hayatta yaþamýþ gibi anlatýrdý…
     Hollywood'un ünlü bir çok oyuncusunun çevresinde pervane olduðunu, onlara yüz vermediðini, Bruce Wills'in teklifini ise o bilinen duygusal aðlamasýna dayanamayarak, 'Bir kez olmasý kaydýyla' birlikte olmayý kabul ettiðini yazabilirdi…
     Belki de, bazý okurlar orgazm olurlardý.
Televizyonda sunulacak kitap söyleþilerinde, o bölüm anlatýlýrken, gýptayla ve hasetle bakacaktý bazýlarý…

     Bilgisayardan ‘Mesaj Geldi’ anlamýna gelen sesli uyarýyla, her ikisi de irkildi.
     Cesi, doðrulma gösteriminde bulunmayýnca, Ýmece, "Bakma mý ister misin?" diye sordu.
     "Sevinirim!" dedi Cesi. "Gelirken bir bardak da su getir!..."
     Ýmece, bilgisayarýn bulunduðu çalýþma odasýna yöneldi.
Iþýðý yaktý.
     Monitöre yaklaþtý.
     Ani çýkan baðýrtýlarla sendeledi…
     Baðýrtýlar, bilgisayarýn hoparlöründen geliyordu.
Sesler, tüyler ürperticiydi...
     Kadýn, erkek ve çocuk sesleri karmasýydý.
Arada gelen hayvan sesleri...
Sürekli deðiþen ses renkleri, çeþitli dillerdeki canhýraþ feryatlar Ýmece’ye korku salmýþtý.
Cesi'nin 'Neler oluyor? Bu sesler de ne?' sesleniþine, 'Merak etme! Bir þey yok' diye karþýlýk verdi.
      Açýk olan e-posta kutusundan "MESAJINIZ VAR!" yazýlýydý.
     Ya bu dehþet müzik...
     Ve bu müziðin eþliðindeki çýðlýklar, feryatlar!...
     Hoparlörün sesini kapadý.
     Mesajý týklayarak açýlmasýný saðladý.

     Göndericinin adý hanesinde," Fat(ý)ma" yazýlýydý.
     Konu kýsmýnda ise; "Hesaplaþma Zamaný!" yazýlýydý.
     Aþaðýlara, yazý alanýna indi.
     'Psikolojik Savaþ Lejyonerlerine' baþlýklýydý.

     Ýmece, ‘Bu mesaj ne saçmalýyor’ diye düþündü.
     Ek dosyasý da vardý; ‘Küçük Fat(ý)manýn Laneti.doc’ ismiyle…

     Cesi’nin sesi duyuldu. "Ýmece nerede kaldýn?..."
     "Geliyorum... Saçma bir e-mail gelmiþ. Ona bakýyordum."

     Ek dosyanýn açýlmasý için týkladý.
     Kapalý hoparlörden ses geldi. "Ciyaaaaakkkkk!!!"
     Ýmece geriye sýçradý.
Bir kazanýn içine canlý canlý atýlan ýstakozdan çýkan seslere benzetti.
     Kapalý hoparlörden nasýl ses geliyordu. Hoparlörün volumunu tamamýyla kapamamýþ mýydý?...
Hoparlörden klik sesi çýkýncaya kadar çevirdi.
Kapatmýþtý.
Sesler kesilmiþti.
     Ek dosya açýlmýþ, görüntüler belirmeye baþlamýþtý.
Görüntüler, monitör ekranýný tamamýyla kapladý.
Geniþ bir ovada küçük bir kýz çocuðunu görüyordu. 5-6 yaþlarýndaydý. Bir taþýn üzerinde oturmuþ baþý öne eðik, siyah saçlarýnýn zülüflerinden gözleri görünmüyordu. Çevrede kimseler yoktu. Aðaç yoktu. Düz ovada ufak bir tepe dahi yoktu. Çorak bir araziydi. Toprak kýzýldý. Alabildiðince uzanýyordu. Gökyüzü toprakla birleþmiþ gibi; yer ile gök ayrýmý yoktu.
     
"Ýmece! Gelsene caným!"
     Gözlerini alamýyordu ... Cesi’nin seslenmesine yanýt veremedi.
     Beyni, verdiði komutlarý bedenine uygulatamýyordu...
     
"Ýmece!... Ýmeceee!!!... Neler oluyor orada... Neden ses vermiyorsun?..."
     Cesi, yaný baþýna gelmiþti...
     Ýmece’ye, sesleniyordu.
     Ýmece’nin hiçbir tepki vermemesine sinirleniyordu.
Monitörün karþýsýnda, hafif eðik vaziyette öylece hareketsiz kalan Ýmece’nin, omuzlarýndan tutarak sarstý.
Ýmece’nin duruþunda deðiþiklik olmamýþtý...
     Gözleri, hala ekrana sabitlenmiþ haldeydi.
     Ekrana baktý Cesi...
     "Küçük Fat(ý)manýn laneti!" baþlýklý bir dosya adý altýnda ufak kýz çocuðu-nu gördü.
     Hareketsiz duran bir çocuða bu kadar hipnotizma olmuþ gibi bakmasýný ilkönce anlayamamýþtý.
     
Birden Devil’in, Ýmece’siz bir ortamda anlattýklarýný anýmsadý.
     Bu; O’ydu…
     Harekete geçmiþti…
     Ama, bilgisayardan geleceðini beklemiyorlardý…
     Gözlerini kapayarak uzaklaþtý…
     Devil’in uzun yýllar önce kendisine hediye ettiði ýstakoz maketini, çantasýndan çýkardý.
     Þimdi monitörün karþýsýndaydý.
     Istakoz maketini, alnýnýn ortasýnda sabitleyerek gözlerini küçük kýza dikti.
     Hareketsizlik uzun sürmedi.
     Hoparlörden yeniden sesler gelmeye baþlamýþtý.
Bu kez; alçak düzeyde gelen inleme sesleriydi.

     Küçük kýz görüntüsünde hareketlenme baþladý.
Eðik baþý kýmýldýyordu.
     Ýmece ve Cesi, onu heyecanla izliyorlardý...
Baþý eðik kýzýn, yüzünün tamamýyla görülmesine ramak kalmýþtý...
     Cesi, daha bir sýký kavradý, ýstakoz maketini…

     Ýkisi de ayný anda, ayný çýðlýðý attý.
     "Fatma!!!..."
     Küçük kýza uygun bir yüz deðildi. Yaþlýydý ve Fatma’nýn yüzünü barýndýrý-yordu.

     Hoparlörden gelen aðlama sesi kesilmiþ, deðiþik dillerde söylenen,
‘Ben Fat(ý)ma!’ sesleri duyulmaya baþlanmýþtý.

"Ben Fat(ý)ma!
Ene Fat(ý)ma!
Ez Fat(ý)ma!
I'm Fat(ý)ma!
…………....!"

Tanýtým uzun sürmedi.
     Monitördeki Fatma yüzlü küçük kýz görüntüsünün, gözleri nemlenmeye baþlamýþtý.
Gözleri, git gide büyüdü. Ekraný kapladý.
Þimdi ekranda sadece bir çift göz vardý.
     Gözbebeklerinin akýný, hafif kýrmýzý bir karanlýk kapladý...
     Görüntüsü olmayan silahlardan sesler duyulmaya baþlamýþtý...
Uçak sesleri...
Helikopter sesleri...
Aðlayan kadýn, erkek ve çocuk sesleri...
Kahkaha sesleri...
Hýþýrtýlar...
Tecavüze uðrayan insanlardan çýkan sesler...
Ambulans sesleri...
Su sesleri...
Yangýn alevlerinden çýkan hýþýrtýlar...
Borazan sesleri...
Tanklarýn paletlerinden çýkan sesler...

Gözler, küçülmeye baþladý. Ekranda ilk andaki görüntü oluþtu yeniden.
Fatma yüzlü küçük kýz çocuðunun gözlerinden sicim gibi yaþlar akýyordu.
Ama hala baþý omuzlarýndan çok yukarýda deðildi.
Topraða bakýyordu.
     Baþýný ani bir hareketle kaldýrdý...
Akan gözyaþlarýyla sulanmýþ her iki gözünü Cesi ile Ýmece’nin gözlerine dikti.
Cesi ve Ýmece ile ayný anda göz temasýna geçmiþti…
     Cesi ve Ýmece, aðlayan fakat aðlamaya uygun bakýþlarda bulunmayan bu gözlerden etkilenmiþlerdi.
Her ikisi de gözlerini, onun gözlerinden almak istedi.
Baþaramamýþlardý. Bakýþlarýný ondan alamýyorlardý.
Beyinlerinin verdiði emre gözleri uymuyordu.
Istakoz maketi bu kez iþe yaramamýþtý.
'Bakan gözlerin sahibini bir-kaç dakikada etkisi altýna alýr,' diyen Devil bu kez yanýlmýþtý.
Istakoz maketinden aþýrý bir sýcaklýk geliyordu. Elinde ve alnýnda yanma hissediyordu. Acýsýndan baðýrmak istiyor, baðýramýyordu.
Istakoz maketi sývýlaþma ve buharlaþma sonucu yok olmuþtu.
Istakoz maketinden boþalan elini indirmek istediðinde baþaramadý.
Onun görüntüsünü yok etmek için klavyeye uzanma isteðine, elleri uymadý.
Bedenleri kendilerine ihanet ediyordu.
Ýhanetin acýsýný içlerinde hissediyorlardý.
Ýlk kez böyle bir durumla karþýlaþýyorlardý.
     Hipnotizma olmuþlardý.
Garip bir ezgi çalýnmaya baþladý.
Batý müziði deðildi. Doðu müziði de deðildi.
Yükselen ve alçalan, derinden gelen, enstrümantal garip bir müzik parçasýydý...
     Kulaklarýna vuruþ yapan ezgi ile Fatma yüzlü kýzýn gözlerinden akan gözyaþlarý iradeleri dýþý kendilerini etkilemeye baþlamýþtý.
     Her ikisinin gözleri nedensiz nemlenmeye baþlamýþtý.
Gözyaþlarý akmak istiyordu.
Onlar ise akýtmamak için özel çaba harcýyorlardý.
Daha fazla direnemediler...
Birer damla gözyaþý süzüldü...
Her ikisinin de gözleri alabildiðince açýlmýþ, kýpýrdamadan hareketsiz haldeyken, gözyaþlarý akýyordu…
Gözlerinden akan yaþlar burunlarýnýn kenarlarýndan, dudaklarýnýn kenarýna, oradan çenelerine ve klavyeye süzülüyordu.
     
Fatma yüzlü kýzýn gözleri buz etkisi yaratmýþtý.
Ýmece ve Cesi, üzerlerinde derin bir soðukluk hissediyorlardý.      
     Ayak parmaklarýna kadar buz gibi ürperirken, þakaklarýna ter hücum etmeye baþlamýþtý.
     Dehþeti ve þoku hissediyorlardý.
     Dehþet ve Þok dalgalarý hücrelerine kadar inmiþti.
Tiril tiril titremeye baþlamýþlardý...
     Titremeden kaynaklý salýnýþlarla arada çýplak bedenleri birbirlerine hafiften vuruþlar yapýyordu.
     
"Tanrým! Bu ne?..." diye düþündü.
Düþüncelerini dýþarýya veremiyorlardý.
Ýlk kez konuþmak istediklerinde, konuþamýyorlardý.
Bu gece bir ilki yaþýyorlardý.
Deðiþikliklerden haz duyan Cesi, ilk kez bir ilke bu kadar nefret duyuyordu.

Müzik sesi kesildi...
Sessizlik hakim oldu...

Derin sessizlik çalýþma odasýnýn geçici haliydi.
Saðýr kulaklarý dahi patlatacak bir ses, az önce kapatýlmýþ hoparlörden geldi.
"Mazlumlarýn gözyaþlarý, zalimlerin gözyaþlarý olacaktýr!"
Baðýrdýlar...
"Ýmdaaattt!!!... Yok mu kurtaracak?!!!..."
Onlardan çýkan bu baðýrtýyý yekdiðeri dahi duymamýþtý...

Gözyaþlarýnýn akmasý aðrýlýydý...
Yanma hissi uyandýrýyordu...
Gözyaþlarýnýn her damlasý, sanki asit etkisi yaratýyordu; akan kanalda ve süzüldüðü yerlerde...
Fatma yüzlü görüntüde ise aðlama vakurdu. Yüz ve beden aðlamayla uyumlu deðildi. Bir merhameti, acýndýrmayý, yenilmiþliði, çaresizliði çaðrýþtýran aðlamalardan deðildi.
Sanki onlarýn gözyaþlarýný akýtmak için yaptýðý illüzyonist bir eylemdi.

Cesi ile Ýmece’nin gözyaþlarý bitmez tükenmez bir kaynaktan akan pýnarlar gibiydi.
Bu kadar gözyaþýnýn bir insandan çýkmasý doða dýþýydý.
Bedenin, gözyaþlarýna ayýrdýðý su haznesi bitmiþ, beden hücrelerin-deki sývýlar gelmeye baþlamýþtý...
Susuzluðu ve açlýðý hissediyorlardý.
Aðýzlarý boðazlarý kurumuþ, midelerinde kuru bir acý hissediyorlardý.
Gelen gözyaþlarýnýn rengi de deðiþmiþti.
Hafif kan rengindeki gözyaþlarý, bu kez iltihaplý ve sidik sarýsý bir renge dönüþmüþtü.
Vücudun üçte ikisinden fazla oranda olan sývý tükenmek üzereydi…
Bedenlerinde nem kalmamýþtý... Kan dahil sývýlarýnýn tümünü yitirmiþlerdi.
Ciltleri kurumuþ, yer yer kararmaya baþlamýþtý...
Üzerlerinde hoþ olmayan bir hafiflik hissediyorlardý. Vücut aðýrlýklarý düþmüþtü.

Dillerini aðýz boþluðunda oynatamýyorlardý.
Soluk alýp vermede de iyice zorlanmaya baþlamýþlardý.
Gözyaþlarý duþ etkisi yaratmýþ bedenlerinin ön yüzü, ayaklarýna kadar deðiþik renkte sývýlarla ýslanmýþtý.
Her ikisi de can çekiþiyordu.
Çok sürmedi…
Ýki beden; artýk iki ölü ruh taþýyýcýsýydý...
Yere yýkýlmak durumundaydýlar...
Ama onlarý engelleyen bir þey vardý....

Devil’in çýðlýðýný duyamadýlar...
"Burada neler oluyoy?... Cesiiii!!!... Ýmeceee!..."
Devil’in, onlara dokunmasýyla yere düþmeleri bir oldu.
Sýrasýyla her ikisinin þah damarlarýný kontrol etti. Ölmüþlerdi...
Monitördeki Fatma yüzlü kýz görüntüsü olanlarý açýklýyordu...
Avazý çýktýðý kadar baðýrdý.
"Bedenini onlar kaldiymiþti! Ruhunu da ben yok edecegim!"
Sinirli, panik, nefret ve öfkeyi barýndýran bir kadýn nasýl soyunursa öyle soyundu.
Açýlmayan elbisesinin fermuarýný yýrttý...
Cesi ile Ýmece’nin kuru cesetlerini yerde sürükleyerek bilgisayar masasýndan uzaklaþtýrdý.
Yer açmýþtý kendine…
Þimdi çýrýlçýplak monitör ekranýnýn karþýsýndaydý.

Gözlerini, Fatma yüzlü küçük kýza çevirdi.
"Ruhunun enerji kaynaðý katýðým olacak!" diye haykýrdý.

Fatma yüzlü küçük kýzýn akan gözyaþlarý durulmuþtu.
Oturmakta olduðu taþtan usulca ayaða kalktý.
Gözlerinde nefret ve öfke okunuyordu.
Gözleri olabildiðince geniþlemiþ ve Devil’e sabitlenmiþti.
Devil, yeniden baðýrdý.
"Baþýna çuval geçirdiðimde o gözlerin beni deðil karanlýðý seyredecek!"

Fatma yüzlü küçük kýz, "Kölelerinin akýbetine uðrayacaksýn pis Ýblis!!!" diye karþýlýk verdi.
"Ýblis mi?... Biliyorsun 'Sevil' oldum!"
" 'D' yerine 'S' harfi kullanýmýyla, <Þeytan> insan olamaz! Geldiðin yere göndereceðim... Cehennem seni çok beklemeyecek!"
Fatma yüzlü küçük kýzdan çýkan sesler, ton ve içerik olarak yetiþkin bir insandan çýkabilecek renkteydi.
Devil, iþaret parmaðýnýn uçlarýnýn birini sað, diðerini sol þakaðýna koydu.
Gözlerini küçük kýza sabitlemiþ halde bir süre bekledi.
Bir þeyler mýrýldanarak, transa geçiyordu.

Aðzýndan çýkan ufak, sarýya çalan ýþýk kümesi monitör ekranýna ulaþtý.

Ekrandan içeriye, görüntü alanýna süzülmekte zorlanmadý.
Iþýk kümesi, küçük kýzýn çevresinde dönmeye baþladý.

Devil’in bedeni ise monitör karþýsýnda ve hala duruþunu bozmamýþtý.

Küçük kýz deðiþime uðruyordu.
Bedeni büyüyordu.
Bedeni büyüdükçe, büyüyen bedenine uyar biçimde küçük elbisesi de büyüyor, dolayýsýyla yýrtýlma olmuyordu...
Belirli bir seviyeye kadar büyüyen beden; Fatma’nýn ölmeden önceki yapýsýydý…
Üzerindeki elbiseler ise þekil ve desen deðiþtiriyordu.
Kâh Iraklý Fatýma, kâh Türkiyeli Fatma’nýn kýyafet biçimlerine dönüþüyordu...

Çevresinde dönen Devil’den kaynaklý ýþýk kümesi büyümeye baþlamýþtý.
Yoðunlaþarak büyüyordu.
Havada dönen ýþýk yerle temas ettiðinde, dev bir ýstakoz görüntüsü halini almýþtý.
Büyük ýstakoz ile Fat(ý)ma karþý karþýya gelmiþ ve az sonra ölümüne kavga edecek Roma Savaþ Arenasýndaki iki gladyatör gibi birbirlerini süzüyorlardý.

Istakoz’un konuþmasý derinden gelen, kulaðý týrmalayan tiz bir sesti.
"Benim icin zevkli olacak...."
Ýlk hamleyi yaptý. Kýskaçlarýndan biri Fat(ý)ma’nýn bileklerinden birini kesti.
Kanýyordu…
Þaþkýnlýktan yararlanmalýydý...
Ýkinci hamlesiyle diðer bileði kesti...
Devil, bu kadar kolay olabileceðini sanmýyordu. Üçüncü hamleyi zevkini çýkara çýkara yapmalýydý. Soðumalýydý. Cesi ile Ýmece’nin intikamýný zevkli almalýydý. Kendine biat etmiþ iki insanýn güvenliðini saðlayamamadan kaynaklý hýrçýnlýðýný yavaþ yavaþ yok etmeliydi.
Tatmin olmalýydý…
Amerikanýn en güvenli bölgesinde ve evinde bulunan konuklarýnýn öldürülmelerinden oluþan onur zedelenmesini tamir etmeliydi.
'Er Ryan' gibi alt düzey bir eri kurtarmak için birçok maliyeti ve insan kaybýný göz önüne alarak Normandiya'ya çýkan bir ulusun torunu olarak, ülke onurunu kurtarmalýydý...
Onlarda Birer Er Ryan’dý... Onlarda birer Er Jessica ‘ydý...
Irak'a konuþlanan ve ülkelerine komþu olan ABD gücü nedeniyle, kendilerini daha da güvende ve emniyette hissederek hareket eden ve deðerli hizmetler üreten Cesi ile Ýmece, güvendikleri ulusun sýnýrlarý içerisinde öldürülmüþlerdi...

Fat(ý)ma’nýn kýskaç darbesinden oluþan acýdan yüzü kýrýþmýþtý.
Her iki bileðini, topraða sürerek önceki haline getirdi.
'Böyle olmayacak,' diye düþündü.
Karþýsýnda ruhunu öldürmeye çabalayan düþman; Istakoz’du...
Istakoz'un en büyük düþmaný biçimine yani, 'Ahtapot'a dönüþmeliydi…
Deðiþmeliydi. Ahtapotlaþmalýydý...
Fat(ý)ma kararýný uygulamaya soktu. Þekil deðiþtiriyordu.
Devil, Ahtapotun, ne tehlikeli bir yaratýk olduðunu biliyordu.
'Karar vermede acele etmeliyim,' diye düþündü.
Fat(ý)ma, ona düþünme payý verecek kadar boþluk tanýmayabilirdi…

Fat(ý)ma sekiz kollu bir ahtapot haline çabucak dönüþmüþtü.
Ahtapot, gövdesi ve kollarýyla kýmýl kýmýldý.
Hareketsiz kalan tek organý; gözleriydi.
Sabitlemiþ, ýstakoza bakýyordu...
Boyutuna göre olanca iri iki gözünün aklarý kýrmýzýydý.
Ahtapot, bir sývý içinde kayýyormuþçasýna kollarýný oynatýyor, baþýný
sallýyordu.
Aðzýný araladý. Sinirli, kýzgýn animasyon örneði gibiydi...
Aðzý gitgide açýlýyordu. Sonu gelmeyecek bir açýlmaydý sanki...
Kollarýndan biri, ýstakoz’a doðru atakta bulundu.
Istakoz, kýskaçlarýyla kolu koparmak için uzandý.
Ahtapot'un kolu, her iki tarafý keskin býçak etkisi yaratmýþtý.
Uzanan kýskacý gövdesinden ayýrdý.
Istakoz'un kulak týrmalayýcý sesi acýlýydý.
Monitörün karþýsýnda bulunan Devil’in gerçek bedenindeki kollarýndan biri de kopmuþtu.
Yere düþen sað kolu, son yaþam belirtilerini sunuyordu.
Ahtapot konuþmaya baþladý. Alaycý bir üslup kullanýyordu.
"Bu vuruþ; Amerikalýlardan ‘Savaþa Hayýr!’ diyenlerde dahil tüm dünya insanlarý adýnaydý."

Ahtapot bir baþka kolunu kaldýrdý, yumuþakça.
Yukarý kalktýkça sertleþiyordu.
"Bu; Saddam iktidarý dahil, tüm Ortadoðu da kendi yararýnýza halkýn zararýna tayin ettirdiðiniz diktatörlerin zulmü altýnda inleyen insanlarýn adýna olacaktýr!"
Ýkinci kol darbesi de, ýstakozun diðer kýskacýný gövdesinden, Devil’in ise sol kolunu yerinden etmeye yetmiþti.

"Yeter!... Yeter!... Pes ediyorum!" diye baðýrýyordu Istakoz, monitör dýþýnda ise Devil...

     Ahtapot boðuk konuþuyordu.
"Mazlum insanlarýn seslerini duyuyor musun?... Duyamazsýn!... Ben duyuyorum. 'Yetmez!' diyorlar... 'Ýblisin tövbesi kabul olmaz!' diyorlar... 'Ýblisin sözüne güvenilmez!' diyorlar. Daha bir sürü þey söylüyorlar... Zamaným daralýyor... Senle zamanýmý boþa harcayamam…"
     
     Baþka bir kolunu kaldýrdý Ahtapot bu kez...
     Tüm kollar kendi üzerlerine düþen görevlerini sýrasýyla yerine getiriyorlardý.
     Aniden bir þey oldu.
Istakoz, doðuruyordu.
50 tane ýstakoz doðurmuþtu ayný anda...
Sert topraða ve birbiri arkasýna tutunarak, dairesel bir biçimde ilerliyorlardý Ahtapot'a karþý...
     Ahtapot'un tüm kollarýyla hücumunda, sýralarýný bozdular...
Daðýldýlar...
     Saldýrýnýn geçmesiyle yeniden birbirlerine yaklaþtýlar.
Bu kez kare biçiminde ve yine birbirlerine tutunarak dizildiler.
     Ýkinci saldýrýyla, sýralarýný yeniden bozdular.
     Bu kez yýldýz biçiminde sýralandýlar…
     Ahtapot, onlarla uðraþmaktan sýkýlmýþtý...
     Büyük ýstakozu yok etmenin onlarý yok etmeyi de saðlayacaðýný biliyordu.
     "Diktatörlük kurup gerektiðinde sekteye uðratmada, istediðini getirip, istediðini yerinden etmede kullandýðýn en önemli gücün olan; Amerika dýþýndaki Amerikanca demokrasinin dalkavukluðunu yapan, toplumu psikolojik yönlendirmeyle saflarýnýza katmaya çalýþan bir kýsým satýlmýþ, kiralanmýþ bazý medya mensuplarý kanalýyla, beyinlerini darmadaðýn ettiðin insanlar adýna..."

     Ahtapot anlatýyý yeterli bulmamýþtý.
Sloganlaþtýrmak istedi.
     "Senin þahsýnda, tüm satýn aldýðýnýz, kiraladýðýnýz Psikolojik, Büyücü erlerin bedenine ve ruhuna...
Mazlumlarýn laneti adýna!...
Senin Ahlaksýzca tekliflerini ahlaksýzca savunanlara...
Senin yararýna uygun ortam hazýrlayanlara!...
Özelde Afrika’daki ve diðer ülkelerdeki sömürüyle aç kalan insanlar adýna...
Yoktan düþman var etmene, var ettiðin düþmanýnla savaþma bahanesiyle dünyayý küresel bir cehenneme dönüþtürme taktiðine..."
     Devil, uzun konuþma boþluðundan yararlanarak, yýlan biçimine, yani; asýl görüntüsüne dönüþmeye çabalýyordu...
Yýlanlaþacak!... cakcakcak!!!...
Göz temasýna geçecek!... cekcekcek!!!...
Gözleriyle Ahtapot'u büyüleyecekti!!!... cekticekticekti!!!…
BÜ-YÜ-LE-YE-BÝ-LE-CEK miydi?...
     
Ahtapot, farkýna varmakta gecikmedi.
     Kollarýnýn tümüyle, Istakozun bedenini, hiçbir açýklýk býrakmayacak þekilde sardý.
     Yýlanlaþamayan Istakoz’un çýkardýðý sesler ile monitör karþýsýnda sabit duran Devil’in çýkardýðý sesler, villanýn bahçesinden caddeye kadar ulaþmýþtý...
     
Çöpleri karýþtýran sarhoþ bir amerikan vatandaþý, "Alemin keyfi yerinde!" cümlesini kendi dilinde söyledi.

     Ahtapot, kollarý kanalýyla Istakozun iliðini emiyordu.
     Kuyruðundakini... Gövdesindekini...
Emme iþi; emilecek bir þey kalmayýncaya kadar sürdü.
     Istakoz, içi boþaltýlmýþ ve bir kabuk kalmýþtý.
Deniz ürünleri aksesuarý bulundurma hobisine sahip olan insanlara yarar bir hale getirilmiþti.
     Büyük ýstakoz, sert kabuklu ama içi boþ bir böcekti artýk...
     Doðurduðu elli tane ýstakoz da ayný akýbete kendiliðinden uðramýþ-tý...
     
     Ahtapot, deðiþime uðramaya baþladý.
Bu kez ters yönde ve asýl görüntüsü olan; 'Fat(ý)ma yüzlü küçük kýz' görüntüsüne doðru bir deðiþimdi.
     Fat(ý)ma Yüzlü Küçük Kýz, büyük ýstakozu ve 50 tane yavrusunu topraktan yapýlma ve üzerinde C planý yazýlý çuvallara doldurarak monitörden dýþarýya attý...
     Çuval, Devil ile Ýmece ve Cesi'nin bir resim görüntüsüne benzer cesetleri-nin ayak uçlarýna düþtü...

     Karþý caddede, ýþýðý açýk bir dairede bulunanlar bu diyalog ve mücadeleden çýkan seslerin hiçbirini duymamýþlardý...      

Fasýlasýz, kesintisiz 50 yýldýr evlilik birliktelikleri süren bir karý kocanýn ve onlarýn gürültülerine kulak misafiri olan kýrk yaþýndaki çocuklarýnýn duymamasý gayet doðaldý.
Karý-Kocanýn banyoda sürdürdükleri tartýþma yüksek perdedendi…
     Þampuan ve kalýp sabun imalat atölyesi olan koca, ‘kuþ kaldýran’ haplarýndan yeteri kadar almýþ, karýsýnýn bundan sonraki iliþkilerinde, -bu gecede dahil- kendi imalatý olan ve hatta patent hakkýný dahi aldýðý,
‘Global&Servant _Democracy’
isimli bir þampuanla yýkanmasýna zorluyordu.
81 yaþýndaki kadýn, inatla karþý koymaya çalýþýyordu.
Ýnadý, yýkanmaktan nefret etmesinden kaynaklanmýyordu.
Hiç zevk almadýðý, istemediði halde, evin varolan düzeninin bozulmamasý, tek çocuklarýnýn huzursuz olmamasý için ses çýkarmadýðý ve sýk sýk gerçekleþen, yine kocasý tarafýndan az sonra gerçekleþtirilecek olan bir anlamda 'tecavüz' eylemine karþý duyduðu tepkiden de kaynaklanmýyordu.
Ýyi kötü kocasýydý. Evin gereksinimlerini karþýlýyordu. Ses çýkarmak olmazdý…
Peki, inadý ve karþý koymasý nedendi?...
Ne diye laf uzatýlýyor, ayrýntýlar veriliyordu?...

Yaþlý derisi, elli yýldýr kullandýðý ve yine kocasýnýn imalatý olan ‘Spaced&Small_Democracy’ isimli þampuana alýþmýþtý.
Yeni bir þampuan alerji yapabilirdi…
Hem þampuana ne gerek vardý… Ýstediði anda gýcýrtýlý karyolanýn üzerine çýrýlçýplak uzanmaya hazýr deðil miydi?...
Çok tartýþmalardý… Þampuansýz yapamam demiþti hep…
Yalan söylüyordu… Yakalamýþtý bir kez bu yalanýný…
Komþulardan dul bir kadýnla süregelen iliþkisini öðrendikten sonra yakalamýþtý yalanýný…
Kýyameti koparmýþtý…
Kýyameti koparmasýnýn aldatýlmakla ilgisi yoktu…

Dul kadýný sorgulamýþtý…
Kocasýnýn, iliþki öncesi, yine kendi imalatý olan ‘NonDemocracy’ adlý kalýp sabunu sürekli yýkanmada kullanmasýný dul kadýna dikte ettiðini ve uygulattýðýný öðrenmiþti.
Þampuansýzda iliþkiye girebildiðini, kendine sürekli bu yönde yalan attýðýný baðýrarak söylediðinde, kocasý ‘Sakin ol, karýcýðým!’ demiþti. ‘Onun bedeni çok yaðlý… Ancak o sabunla çözülebiliyor… Seninki öyle mi?... Senin bedenini ancak þampuan kývamýnda tutabiliyor…’ demiþti.
Kim bilir belki de kocasý doðruyu söylüyordu.
Her bedenin farklý deri yapýsý vardý.
Kendi bedeninden hoþlanmasý ve iliþkiye girebilmesi için tavsiye ettiði þampuaný kullanmayý þimdiye kadar sürdürmüþtü.
Ya yeni þampuaný kullanmasý ýsrarýna ne demeliydi.
‘Yok efendim. Yeni þampuan pörsümüþ bedenimi daha diri tutarmýþ!...’
Hem yatýrýmcý hem de bir gazetenin ekonomi sayfasýnda köþe yazarlýðý yapan Pimper isimli oðlunun sesini duydu. Banyo kapýsýnýn hemen arkasýndan geliyordu.
"Bu gürültü ne anne!..." diye baðýrdý.
     Kadýn, ses verdi.
     "Oðlum, baban rahat durmuyor... Benden ne istiyor?..."
     "Ne istiyorsun annemden baba?..."
     "Oðlum anlarsýn iþte!... Ýstediðim gibi vermiyor..."

     Oðul hiddetlendi. Komþularýnýn dahi duyabileceði bir ses yüksekliðinde baðýrdý.
     "Anne utanmýyor musun?... 50 yýllýk birlikteliðiniz oldu... Araný babamla neye bozuyorsun?... Ver gitsin... Þeker misin eriyesin!... 50 yýldýr verdin de bir þey mi oldu ?..."
     
Oðul kendi açýsýndan haklýydý. Annesi; babasýný rahatlatmazsa, babasýndan dolaylý veya doðrudan aldýðý maddi çýkarlardan olabilirdi...
Bu tür olumsuz durumlarýn vukuu ertesinde Babasýndan destek istediðinde, 'annen bana versin, ben de sana vereyim' tümcesini yine diyecekti, emindi.
     O evde olanlar o evde kalmalýydý… Gözetlemek ayýptý… Hele nakletmek mahremiyeti ihlaldi…

     Devil'in evinde gerçekleþen olaylarý ise bir kýsmýyla dünya alem duyacaktý.
      Ertesi günkü yazýlý ve görsel basýnda suyu çekilmiþ, iç organlarý bitirilmiþ, sadece kuru bir deri kalmýþ üç bedeninin çekilmiþ fotoðraflarý ve görüntüleri, 'çocuklar etkilenmesin, basýn etiðine aykýrý olmasýn,' kurallarýndan dolayý puslandýrýlmýþ görüntüler halinde sayfa sayfa boy boy gösterilecekti...
Eylem, suç olarak vasýflandýrýlacaktý. Suç; failsiz olmazdý… Faili meçhul suç kavramý Türkiye'de yaygýndý. Burasý Amerika'ydý. Faili meçhul suç kavramý ancak, gerektiðinde istisna olabilirdi.
Amerikan yetkilileri bu istisnaya yer vermeyeceklerdi. Ulusal Güvenlik Anlayýþý bu kez böyle emretmiþti. Ýþlerine de gelecekti…
Fail bulmak zor iþ deðildi…
Ýçinde bulundurduklarý ajanlarýnca, 'Bulunduðumuz örgütün iþi deðil!' istihbaratýna raðmen, Ýslamcý ya da Marksist (Yeþil ya da Kýzýl) teröristlerin iþi denebilirdi.
El Kaide örgütü denebilirdi...
Saddam’ýn eski askerleri denebilirdi…
ABD Derin Devleti, yararlarýna en uygun olan bir kararý alýp bildirecekti…
Terörizmin kötülükleri tartýþýlacaktý yine...
     Terörün kaynaðý, baþý ve erleri gizlenerek...
     Fat(ý)ma ise bunlarýn hiç birine kulak asmayacaktý...
     Psiko-Büyüsel Savaþ Lejyon Erlerine yönelik av mevsimi devam ediyordu.
Hedefte Amerika’nýn asli yönetimini elinde bulunduran ve resmi yönetimlerle sürekli maskelenen ABD Derin Devletinin hizmetinde çalýþmakta devam eden baþka zalimler vardý…
     Üzerlerinde ki Istakoz Büyüsünü bozarak, mahpus olan gözyaþlarýný akýtarak, Devil'lerinden kurtulup özgürleþenleri hariç kýlacak,
     Diðerlerinden ise, zorla akýttýracaðý gözyaþlarý kanalýyla Devil'lerini benliklerinden, bedenlerinden atmalarýný saðlayacaktý.
     Ýnsan kýlýðýna girmiþ Devil'leri ise;
     Cansýz Þeytan biriktiren koleksiyonculara yarayacak hale getirecekti.
     Bilgisayar hoparlöründen bir ses geldi.
     Mekanik ve metalik bir sesti.
     Alüminyum tencereye, kapaðýyla vurmaktan çýkan mekanik metalik bir ses tonuna benziyordu.
Sanki açýklamalarý dinlememiþ veya tatmin olmamýþ birinden geliyordu…
'Fiziksel ve Beyinsel Tecavüz Merkezli karanlýðýn sýcak ve psikolojik dehþet&þok saldýrýlarýna maruz korunmasýz insanlýðýn ve insanlarýn gözlerinden süzülen her yaþ damlasýnýn yansýtmakta olduðu karartýlmýþ dünyalarý kim(ler) aydýnlatacak?..
Karanlýða yönelik nefret ve öfkesini kim(ler) dindirecek?...
Masumlarýn, mazlumlarýn, maðdurlarýn ve meçhul mezarlarýnda mahþeri bekleyen maktullerin gözyaþlarý; sevinç gözyaþlarýna dönüþtürülebilecek mi?...

Yani;
Istakoz Büyüsü Bozulabilecek mi?...


SON



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Istakoz Büyüsü / 14. Sayfa
Istakoz Büyüsü / 10. Sayfa
Kimlik No 666 / Kontes Princ - 1
Kimlik No 666 / Kont Drakula - 1
Kimlik No 666 / Arka Kapak Yazýsý
Istakoz Büyüsü /6 Sh.
Istakoz Büyüsü / 13. Sayfa
Kimlik No 666 / Baþlangýç Bölümü
Istakoz Büyüsü / 15. Sayfa
Istakoz Büyüsü/ 7. Sh.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Saddam, kýzý Irak ve tecavüzcü Bush... [Eleþtiri]


Bahattin YILDIZ kimdir?

Soyutlamalarý seviyorum. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Asimov, King, Kafka, Dostoyevsky...


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bahattin YILDIZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.