Ýnsanlýðýn hangi filizi köreltilmek istenmiþse, tersine o filiz daha gür büyümüþtür. -Freud |
|
||||||||||
|
“Çok.” Dedi bir konuk. “Birazdan bütün merakýnýz sona erecek... Peki inanýyor musunuz?” “Evet.” Dedi bir diðeri. Diðerleri baþlarýyla onayladýlar. “Ýyi.” Dedi genç kadýn gülümseyerek. “Ýnanmazsanýz gelmez çünkü.” Genç kadýn arkadaþlarýnýn çevresinde ruh çaðýran temiz kalpli bir kiþi olarak tanýnmýþtý. Ününü duyan konuklarýndan bazýlarý evine ilk kez gelmiþlerdi. Onlara ilk kez bir gösteri yapýyordu. Konuklarýn hepsi kadýndý. Salondaki koltuklara, sandalyelere oturmuþ merakla bekleþiyorlardý. Genç kadýn mutfaktan getirdiði yuvarlak krom tepsiyi ortadaki masaya koydu; tepsinin tam ortasýna da ters olarak bir kahve fincaný yerleþtirdi. Önceden kaðýtlara yazýlýp hazýrlanmýþ harfleri tepsinin çevresine alfabetik olarak dizdi. “Evet, hazýrlýðýmýz bu kadar.” Dedi. “Iþýklarý da biraz azaltýr mýsýnýz? Iþýk düðmelerinin yanýnda oturan kadýn masanýn üzerindeki bir ýþýk dýþýnda bütün ýþýklarý söndürdü. “Þimdi bana iki gönüllü gerekiyor. Onlar yardým etmeden olmaz.” Ýki kiþi yerinden kalktý. “Siz gelin, yanýma oturun.” Dedi onlara, hükmeder bir ses tonunda. Gönüllüler gelip masanýn çevresindeki sandalyelere oturdular. “Uzatýn parmaklarýnýzý, benim yaptýðým gibi...” Kendisi ile birlikte üç kiþi parmaklarýný fincana dokundurdular. “Tamam.” Dedi genç kadýn. “Þimdi biraz bekleyelim.” “Ruhlar alemi...” dedi kadýn alçak bir sesle. “Sizinle görüþmek istiyoruz... Lütfen... Bizi kýrmayýn. Bize bir temsilci gönderin.” Bir süre sessizlik oldu. Odadakiler çýt çýkarmadan ortada oturan üç kiþiyi izliyorlardý. Sessizlik kadýn konuklarý daha da heyecanlandýrýyordu. “Ruhlar alemi...” diyerek yineledi genç kadýn isteðini. “Lütfen bize bir temsilci gönderin. Burada sizinle görüþmek isteyen çok kiþi var.” Sessizlikte bir süre daha beklediler. Kadýnlar sabýrsýzlanarak birbirlerine bakýnmaya baþlamýþlardý ki birden fincan yerinden kýpýrdadý. Herkesten heyecanlý bir hayret nidasý yükseldi. Tepsinin yüzeyi oldukça kaygandý. Fincan bir çember çizip ‘O’ harfine doðru gitmeye baþladý. Bir an orada durduktan sonra diðer harflere doðru hareketlendi. Genç kadýn fincanýn gösterdiði harfleri birleþtirerek okumaya çalýþýrken fincan harf gösterme iþini bitirip tepsinin ortasýnda durdu. Gösterdiði harflerden þu çýkýyordu: “ONA SÖYLEYÝN ÇOCUKLARA ÝYÝ BAKSIN” “Siz kimsiniz?” diye sordu genç kadýn sessizce. Fincan yeniden hareketlendi. Harfleri gösterip ortada durdu. “BEN HÝKMETÝN KARISIYIM” “Evet, sizi tanýyorum. Trafik kazasýnda kaybetmiþtik. Çocuklara kim iyi bakacak?” "O" "O kim?" “NERMÝN” Hikmet Bey bir aile dostu idi. Yeni karýsý Nermin Haným konuklar arasýndaydý. Herkes ona baktý. Yüzü al al olmuþ, heyecandan göðsü inip kalkýyordu. Kocasýnýn eski karýsýndan olma çocuklarýna iyi davranmýyordu. Üvey annelik yapýyordu yani. “Hmm... Demek öyle; bakalým Nermin Haným ne diyecek.” Dedi genç kadýn. “Hayýr!” diye atýldý, Nermin Haným. “Söz veriyorum. Yemin ederim ki bir daha kesinlikle öyle bir þey olmayacak.” Fincan hareket etmeye baþladý. Yazýlanlarý okudular. “BUNA SEVÝNDÝM” Ýfadede biraz tehditkar bir hava vardý. “Çok güzel.” Dedi genç kadýn. “Demek ki bu konuda anlaþtýk. Þimdi size sorsam, acaba nasýl bir yer orasý?” “Fincan kýpýrdadý.” “BUNU SÝZE ANLATMAM YASAK” “Rahatýnýz iyi mi?” “EVET ÇOK RAHATIM TEK SIKINTIM ÇOCUKLARDI” Bir saat kadar ruhla sohbet ettiler. Sorular sorup yanýtlar aldýlar. Yeteri kadar konuþmuþlar ve bir doygunluða ulaþmýþlardý. “Sizi daha fazla yormak istemiyorum. Geldiðiniz için teþekkür ederim. Sizi uðurlayayým. Güle güle...” diyerek gelen ruhu uðurladý genç kadýn. “Þimdi parmaklarýnýzý çekebilirsiniz.” Dedi yanýnda oturanlara. Parmaklarýný çektiler, ancak gözleri büyülenmiþ gibi hala fincanýn üzerindeydi. Sanki fincan hiç kimse dokunmuyorken kendiliðinden kýpýrdamýþ gibi göründü. “Kýpýrdadý.” Dedi biri heyecanla. “Hayýr,” dedi diðeri, “hiçte bile kýpýrdamadý. Sana öyle geldi.” Genç kadýn fincaný tepsiden aldý, aðzýný yukarýya doðru çevirdi. Yeniden “Teþekkür ederim. Güle güle...” dedi. Fincaný yerine koyup baktýlar. Artýk kýpýrdamadýðýna iyice ikna oldular. “Tamam.” Dedi genç kadýn. "Gitti. Bugünlük bu kadar. Gösterimiz bitmiþtir.” Herkes gitmeye davrandý. Kapatýlan ýþýklarý yeniden açtýlar. Oda aydýnlandý. Genç kadýn konuklarýný kapýya kadar geçirdi. Konuklar çok memnun kalmýþlardý. Tekrar tekrar teþekkür ettiler. “Yakýnda yeniden yapalým. Çok iyiydi.” Dedi biri. “Tabi yaparýz, ne zaman isterseniz. Size de güle güle. Gene beklerim.” Dedi genç kadýn. Aradan iki saat geçtikten sonra genç kadýnýn telefonu çaldý. Arayan Hikmet Bey idi. “Alo?” “Alo? Merhaba, benim, Hikmet.” “Merhaba Hikmet Bey...” “Size teþekkür ederim.” Dedi Hikmet Bey. “Size ne kadar teþekkür etsem azdýr. Benim hanýmým seanstan çok etkilenmiþ. Anlata anlata bitiremiyor. Tövbeler ediyor. Bir daha çocuklarý kýrmayacaðýna yeminler ediyor.” Genç kadýn gülümsedi. “Ýyi de, ben bir þey yapmadým.” Dedi kadýn. “Evet sizinle konuþmuþtuk ama ne olduysa kendiliðinden oldu.” “Fincaný siz itmediniz mi?” “Hayýr.” “Yani gerçekten mi yazdý o yazýlarý fincan?” “Olabilir de olmayabilir de. Bilmiyorum ama fincaný ben itmedim. Belki biz öyle görmek istedik, belki de diðer iki kiþiden biri itti. Onlara da sorsanýz size ayný þeyi söyleyeceklerdir. Bunu hiçbir zaman öðrenemeyeceksiniz. Belki de böylesi daha iyidir. Ne dersiniz?” Hikmet durgunlaþtý. Gözleri uzaklara daldý. “Belki gerçekten böylesi daha iyidir. Ama onu çok özledim.” Dedi, eski karýsýný kast ederek. “Eminim ki ileride gene görüþeceksiniz. Bu umut her zaman içinizde olacak. Doðru da olsa, yanlýþ da olsa.” “Evet,” dedi Hikmet, ”doðru da olsa, yanlýþ da olsa... Peki, tekrar teþekkür ederim. Görüþmek üzere, iyi günler.” “Bir þey deðil. Görüþmek üzere.” Dedi genç kadýn ve telefonu kapattý. “Kimdi arayan?” diye sordu içeride gazete okumakta olan kocasý. “Hikmet Bey. Teþekkür etti, bu günkü ruh çaðýrma seansý için.” Adam gazeteyi toparlayýp gözlüklerini çýkardý, karýsýna baktý. “Yalan söyledin gene deðil mi? Kandýrdýn gene herkesi.” Kadýn baþýný öne eðerek gülümsedi ve bir yanýt vermedi. Kocasý devam etti. “Baþýmýz bir gün belaya girecek senin bu ruh çaðýrmalarýndan, yalanlarýndan.” “Bunlar beyaz yalanlar...” Dedi genç kadýn. “Evet, biraz yalan söyledim. Ýnsanlarý kandýrdým ama baksana herkes mutlu oldu. Bir kadýný hizaya getirdim. Üstelik bunun için bana teþekkür bile etti. Günahsýz çocuklarýn hayatý kararacaktý, onlarý kurtardým. Bir aile belki bu yüzden daðýlacaktý. Hikmet beyin de içine umut verdim. Daha ne olsun? Herkes mutlu oldu. Keþke herkes böyle yalan söylese... Yoksa sana da mý yalan söyleseydim?” “Hayýr! Hmm...Sakýn haa...” Dedi kocasý gülümseyerek. Bir taraftan da iþaret parmaðýný havada sallýyordu. Sonra biraz yumuþadý. “Böyle dediðime bakma. Aslýnda sen haklýsýn. Yalan söyledin ama doðru bir iþ yaptýn. Ben de sana bana doðru söylediðin için teþekkür ederim.” 7.Þubat.2002
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |