Uzun soluklanmalarla adımlanan yokuşlarda
Buz gibi korkuluklar tutar ellerini
Kar düşmüş zirveler gibi saçların
Gözlerin sis çökmüş vadi gibi derin
Tutulan ellerin an kadar ayrılmışken
Aynalar hep ensenden yansıyordu
Toprak adımlarını yar dibinde tutmuşken
Aynalar alnına gün düşüyordu.
Bir inişi vardı mutlak tırmandığın tepenin
Sevinçle nefessiz koşuyorken,
Sonra bir tepe,bir tepe daha derken
Artık inişlerde de yoruluyordun
Elinden tutunca düşmeme engeldin sen
Basamaklardan inip çıkarken;
Şimdi ellerinden tutmak ne tuhaf
Elinden tutulan sen olmuşken