Pembe ve Siyah

edebî akımlar üzerine edebî bir yazı

yazı resim

]Modern edebiyatla eşzamanlı sahaya çıkan edebî akımlar,günümüzde ellerde dolaşan,tekrar tekrar okunan birçok klasiğin ete kemiğe bürünmesine vesile olmuştur. En ünlü dünya yazarları benimsedikleri akım doğrultusunda mükemmel ürünler kaleme almıştır. Klasisizm ile faal hale gelen akımcılık,akımları doğurmuş ve bu devri daimde edebiyatın iki önemli baş ucu ilacı olan Romantizm ve Realizm yerini almıştır.Çıkmış ve çıkacak diğer bütün akımların anası sayılabilecek bu iki önemli düşünce cereyanı somutu ve soyutu temsil eder.Doğu edebiyatının gerilemesiyle adeta kısırlığa maruz kalan edebiyat bu iki kurtarıcıyı dünyaya getirip soyunu devam ettirmek istediğini ispatlamıştır.Edebiyatı bulunduğu karanlıktan çekip alan fener taşıyıcılarının ışığı enerjisinden biraz mahrum kalsa da sönmemiştir.Her ne kadar bugünün sanatçılarınca benimsenmekten uzak kalsalar da temsil ettikleri mana ve madde,modern akımların da ilham kaynağı olmuştur,olmak zorundadır. Çünkü hayat bu iki şey üzerine kuruludur.İşte bu yaşlanmış ikiliye en büyük katkıyı,şüphesiz ortaya çıktıkları dönemde ustalarca yazılmış dünya klasikleri vermektedir.Ama yollara koyulduklarında büyük heyecan uyandıran bu iki tabip,birçok illete şifa bulmak zorunda kalmıştır.Lâkin Romantizm,hastalıkları sadece kendi yöntemiyle tedavi etmenin yersiz olmaya başladığına şahit olmuştur.Artık insanlar hayale umut bağlamaktan tükenmiş;realiteye,yaşanana boyun eğmekten başka çaresinin kalmadığını anlamıştır.
Yaşanan onca olumsuzluk bu neticeyi doğurmuştur.savaş içinde,yokluk içinde, ihanet içinde pişirilen insan;duygusallığı,büyük aşkları yani romantizmi bir kenara kaldırmayı tercih etmiştir.İşte bu karambolde, başta İngiliz edebiyatçılar olmak üzere birçok romantik kendileri üzerinde olan ilgiyi yavaş yavaş yitirmeye başlamıştır.Kanın,savaşın,silahın yani maddenin öncülleştiği yıllarda realistler,bilhassa Rus Edebiyatı Kalemleri zirveye oturmuştur.Suç ve Ceza'nın en heybetli avukatı Dostoyevski,Savaş ve Barış'ın en güçlü müttefiki Tolstoy,Kırmızı ve Siyah'ın ortasındaki Stendhal, milletlerini ve tüm dünyayı hayal alemine değil gerçeğin ta kendisine davet etmişlerdir.Bu davet de cevapsız kalmamıştır ve bu konukseverlik halen devam etmektedir.Mübdileri ölse de bu şaheserler mertebelerinden bir şey kaybetmemiştir ve dünyadaki akan kana,eşitsizliğe,yalana çare bulunmadıkça kaybetmeyecektir de.
Her ne kadar bugün ve yakın geçmişte sürekli grinin hüküm sürdüğüne dikkat çeksek
de Romantizm bu safhada yok olmamıştır sadece geri planda kalmıştır.Belki de grinin siyaha dönüşmemesi romantizm sayesinde olmuştur.Velhasıl dünyanın bir ucunda kanlı savaş devam ederken diğer bir ucunda da aşkın savaşı devam etmekteydi.Hatta savaş meydanlarında bile kimi zaman,mermilerin gidiş-gelişinin duraksadığı anlarda sevginin, merhametin gidiş-gelişinin başladığı da olmuştur.İşte bu iki rengin savaşında,yani siyah ile pembenin yani somut ile soyutun savaşında kazanan taraf sürekli el değiştirmiştir.Ama unutulmamalıdır ki şu an için siyah müttefiklerinin fazlalığında olsa gerek, bu harbe az farkla önde devam etmektedir.Her savaş gibi bu savaşın da kesin galibi olmayacaktır.Savaş sonrası alınan her sonuç gibi bu savaşın sonuçları da aşağı yukarıdır.Bu aşağı yukarılık,pembe ve siyah var oldukça da son bulmayacaktır.Ki bu da imkansız bir olgudur.Siyahın olmayacağı bir dünya mühayyile edilemez.Çünkü siyah zekayı sembolize eder aynı zamanda.Siyah yoksa zeka da bir kenara atılmış demektir.Herkesin duygusuyla hareket ettiği bir yeryüzü gerçekten de pembe bir yalandan ibarettir.Bunun tersi de mümkün değildir. Pembenin temsil edilmediği kapkara bir tablo da insanın fıtratına terstir.pembenin duyguyu temsil ettiğini kabul edersek, duygusallık ve insanın birbirinden ayrılmasının da ne denli imkansız olduğunu söyleyebiliriz. Zaten bir insanın davranışının ya da düşüncesinin rengi mütemadi siyah ya da pembe olamaz.Söz konusu iki rengin savaşını insan beyni her gün yaşar.Üste çıkan taraf her gün,her saat hatta her saniye değişebilir.
Her ne kadar Romantizm ile Realizmin karşıtlığının üstünde dursam da,özde bu iki akım birbirini besleyen iki akarsudur.Bilinir ki en duygusal anlar ekseriyetle acı olaylar esnasında su yüzüne çıkar.En merhametli insanlar en kanlı,en berbat zamanlarda kendini gösterir.Bir nevi, kötülükler merhametin,iyiliğin şiddetini belirleyen ölçüm araçları gibidir.Kötünün hakimiyetindeki bir yerde iyi olan,iyinin hakimiyetindeki yerde kötü olan kahramandır. Kahramanlar çıkmıştır,çıkmaktadır ve çıkacaktır.Canlılık nihayete erdiği zaman kahramanlar da,duygu da,realite de,ak da,kara da o zaman dünyadan göç edecektir.Biz de o malum güne kadar edebiyatta ve hayatın her alanında filizlenen ihaneti,aşkı,kini,savaşı,barışı,merhameti ve bunun gibi binbir türlü iyi ve kötü meziyeti seyretmeye ya da yaşamaya devam edeceğiz.

Başa Dön