..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlýðýn hangi filizi köreltilmek istenmiþse, tersine o filiz daha gür büyümüþtür. -Freud
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Söyleþi > Seval Deniz Karahaliloðlu




3 Ocak 2006
Ruhi Su Ýle Birlikte 40 Yýl : Sýdýka Su  
Yanýk bir türküde anmak onu. Yokluðunun keskin kokusu hala havadayken.

Seval Deniz Karahaliloðlu


Yanýk bir türküde anmak onu. Yokluðunun keskin kokusu hala havadayken. Sonra, paylaþýlan porselen gaz lambalarýnýn titrek ýþýðý. Ýnatla, inançla dünya görüþünden ödün vermeden sürdürülen mücadele yýllarý. Demokrasiye aç, adý konmamýþ kitleleri bir araya getiren görkemli konserler. Sevenleri, hayranlarý ama en unutulmazý, insanýn içini titreten o sesi. Yumuþacýk kadife içinde açan bir kartalýn uçuþu gibi öylesine insaný yüreðinden kavrayan o gümbür gümbür çaðýldayan sesini. Ýþte bu sesi bir kez daha anýmsýyor insan. Ruhi Su’nun eþi Sýdýka Su ile konuþurken.


:DCDD:
RUHÝ SU ÝLE BÝRLÝKTE 40 YIL : SIDIKA SU

Seval Deniz Karahaliloðlu

Yanýk bir türküde anmak onu. Yokluðunun keskin kokusu hala havadayken. Sonra, paylaþýlan porselen gaz lambalarýnýn titrek ýþýðý. Ýnatla, inançla dünya görüþünden ödün vermeden sürdürülen mücadele yýllarý. Demokrasiye aç, adý konmamýþ kitleleri bir araya getiren görkemli konserler. Sevenleri, hayranlarý ama en unutulmazý, insanýn içini titreten o sesi. Yumuþacýk kadife içinde açan bir kartalýn uçuþu gibi öylesine insaný yüreðinden kavrayan o gümbür gümbür çaðýldayan sesini. Ýþte bu sesi bir kez daha anýmsýyor insan. Ruhi Su’nun eþi Sýdýka Su ile konuþurken. Ýnsaný insan yapan deðerlerin altüst olduðu zor zamanlarda, Ruhi Su’ya daha çok ihtiyaç duyduðumuz bir dünyada yaþýyoruz. Ruhi Su ile 40 yýlý paylaþan, demokrasiye aç genç Cumhuriyetin o sancýlý yýllarýný yaþayan Sýdýka Su ile Ýzmir Makine Mühendisleri Odasý’nýn düzenlediði Ruhi Su Belgeseli gösteriminin hemen öncesinde, Tepekule Ýþ Merkezi’nde dünü ve bugünü konuþuyoruz..

SDK – Eþiniz Ruhi Su ile birlikte acýlar, hapislikler ve direniþle örülü destansý bir birliktelik yaþadýnýz Ruhi Su ile nasýl tanýþtýnýz?
Sýdýka Su – 1945- 46 yýllarýnda ben Dil Tarih Coðrafya Fakültesi’nde felsefe öðrencisiydim. Ben eþim Ruhi Su’yu tanýmadan önce, sesi ile tanýþtým. 1943 ile 45 yýllarý arasýnda ailece, annem ve aðabeylerimle beraber evde radyonun baþýna geçer Ruhi Su’nun radyo programýnda söylediði türküleri dinlerdik. Annem Ruhi Su’nun sesini ve söylediði türküleri çok severdi. O dönem, Ruhi Su hem Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde solist sanatçý olarak çalýþýyor hem de radyo programlarý yapýyordu. Operada çalýþýrken ziraat mühendisi olan en büyük aðabeyim Nemci Umut’la tanýþmýþlar, arkadaþ olmuþlar. Ruhi Su’yu aðabeyimin anlattýklarýndan biliyordum. Ben aslen Sivaslýyým ve Bursa Lisesi mezunuyum. Sonra Ankara’ya taþýndýk. O zamanlar Dil Tarih Coðrafya Fakültesinin bir korosu vardý. Ben müziði ve türküleri çocukluðumdan beri çok sevdiðim için o koroya girdim. Ruhi Su da o koronun þefiydi. Çok soðuk bir kýþ günü, Ankara’da Dil Tarih Coðrafya Fakültesinden Ulus’a giderken bir vesileyle yolda tanýþtýk. Arkadaþ grubuyla kaldýðýmýz yurda doðru gidiyoruz. Ruhi Su aðzýný burnunu atkýyla sýkýca örtmüþ, hiç konuþmuyor. Sizin türkülerinizi dinledim demek istiyorum ama Ruhi Su’nun sesi hiç çýkmýyor. Arkadaþlar aramýzda konuþuyoruz o hiç konuþmalara katýlmýyor. O sýralarda da Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde solist sanatçý olarak operalarda söylüyor. Bizi yurdumuza kadar býraktý. Ayrýlýrken de ‘kusura bakmayýn sizinle konuþamadým çünkü akþam temsilim var, sesimi korumam lazým‘ dedi.

SDK – Daha sonra, arkadaþlýðýnýz nasýl devam etti?
Sýdýka Su - Ruhi Su ile arkadaþlýðýmýz böyle baþladý. Ruhi Su ileri görüþlü bir insandý. Her ikimiz de verici insanlarýz. Ruhi Su insancýl, sosyalist bir adamdý. türküyü çok seviyordu. Ben de öyle. Ben hala türkü söylüyorum. (Burada yüzü aydýnlanýyor ve gülüyor..) Ailelerimiz de çok uyumluydu. Ailem annem, aðabeylerim ilerici insanlardý. Dolayýsýyla çok iyi anlaþtýk.

SDK – Evlenmeniz de çok sýra dýþýydý deðil mi?
Sýdýka Su - Arkadaþlýðýmýz zamanla ilerledi. Beþ yýl kadar arkadaþlýk ettik ama evlenme konusunda kararsýzdýk. Çünkü ikimiz de TKP (Türkiye Komünist Partisi) üyesiydik. Bunu gizlediðimiz için ilk baþlarda birbirimize bile söylememiþtik. Sonra, partiye gittiðimizde birbirimizin TKP üyesi olduðunu orada karþýlaþýnca anladýk. O zamanlar, TKP üyesi olmak yasaktý. Biz de bunu kimseye söylemiyor, herkesten saklýyorduk. Bu nedenle, hapse gireceðimizi de biliyorduk. Düþündüðümüz gibi oldu. Beþ yýla mahkum olduk. Ýstanbul Merkez Komutanlýðý, Askeri Harbiye Cezaevinde yattýk. Uzun süre, hapishanede gizlice mektuplaþtýk. Sonra, 1954 yýlýnda cezaevinde nikahlandýk. Nikah þahidimiz Behice Boran ve eþi Nevzat Hatkoy’du. Bir astsubay kanalýyla, Rumeli Caddesindeki Hükümet Konaðýnda bir Cumartesi günü nikahýmýz kýyýldý. Astsubay ve iki jandarma eriyle birlikte nikah için dýþarý çýktýk. Nikahtan sonra Ruhi, bizimle beraber gelen astsubaydan rica etti. Cezaevine yürüyerek döndük. Yolda, Ruhi bir kitapçý dükkanýna girdi ve bana evlilik hediyesi olarak Goya’nýn bir albümünü aldý. Orada imzalayarak bana verdi.

SDK – Ruhi Su nasýl tutuklandý?
Sýdýka Su – Ruhi Su her duygunun müzikle anlatýlabilir olduðunu öðrenmiþti. Daðlarýn havasýný kentlere taþýyan insan olarak tanýmlanýyordu. Ýlk önce yapmýþ olduðu radyo programýna son verildi. Programda, Ruhi Su derlediði Alevi türkülerine, deyiþlerine yer verdiði ve bu çoðunluðun bilmediði Alevi türküleri söylediði için radyodan ayrýlmak zorunda býrakýldý.. Ankara’da Konsolos Operasý’nýn provalarýnda çalýþýrken ayný dönemde, Aþýk Veysel’in hayatý filme alýnýyordu ve Ruhi o filmde, hem oynuyor hem de türkü söyleyip saz çalýyordu.. 11 Kasým 1952 günü Ankara’da çok sayýda TKP üyesi birbirinden habersiz tutuklandý. Ben de ilk tutuklananlardan biriydim. Ayný akþam polisler, Ruhi’yi de tutuklamak üzere evine geliyorlar ama Ruhi ne yapýp edip polisleri atlatýyor. Benim de tutuklandýðýmý öðrenince, ayný akþam uçakla Ýstanbul’a gidiyor. Amacý film þirketinden parasýný almak. Neyse, filmi yarýda býrakýyor. Alacaðý miktarý film þirketinden aldýktan sonra ertesi gün 12 Kasým’da Ankara’ya geri dönüyor. Operaya gidip masasýný topluyor. O sýrada tiyatrodan ünlü bir kiþi (Sýdýka Su bugün çok ünlü bir tiyatro sanatçýsý olan bu þahsýn adýný vermemekte ýsrarlý) telefonla Ruhi Su’nun operaya geldiðini polise haber veriyor. Operadan çýkýp evine doðru giden Ruhi’nin yolunu motosikletli polisler kesiyorlar ve onu orada tutukluyorlar. Sonra evine polislerle beraber evine gidiyorlar. Almak istediði birkaç parça eþyayý ve benim kendisine hediye ettiðim yün eldivenleri de yanýna alarak cezaevine giriyor. Tabii bu olaydan sonra, Ruhi Su bir daha operaya geri dönemiyor.

SDK – O dönem Ruhi Su’yu sevmeyenler tarafýndan tutuklama olayý özellikle ‘Ruhi Su kaçarken yakalandý’ diye aktarýlmýþtý galiba.
SIdýka Su – Aksine, Ruhi Su tutuklanacaðýný biliyordu. Bu nedenle, operadaki masasýný boþaltýyor. Yani, bir daha oraya geri dönemeyeceðini bildiði için eþyalarýný topluyor ve evine gidiyor. Kaçmayý düþünen bir insan evine neden gitsin? Evine gidecek oradan da polislere telefon ederek teslim olacaktý.

SDK – Peki bu tutuklamaya, Opera’dan ya da sanat camiasýndan hiç tepki gelmedi mi?
Sýdýka Su – Opera müdürü kim olursa olsun Ruhi Su’nun kaderi deðiþmezdi. O dönemin þartlarýnda kim olursa olsun bu tutuklamayý engelleyemezdi. Sanatçý arkadaþlar arasýnda mutlaka üzülenler olmuþtur ama kimse bir þey yapamadý.

SDK – Yaþadýðýnýz aðýr hayat koþullarýna raðmen, en umutsuz anlarda bile Ruhi Su size duyduðu sevgiyle ayakta kalmayý baþardý. Öyle deðil mi?
Sýdýka Su – Ruhi Su sindirme eylemlerine karþý sesiyle, türküleriyle mücadele etti ve ayakta kalmayý baþardý. Ýstanbul’da Harbiye Cezaevineyken, Sansaryan Han’da çok aðýr iþkenceler gördü. Cezaevinin zemin katýnda, çok kötü koþullarda sorgulanýrken ve iþkence görürken beni düþünerek ve türkü yazarak hayatta kalmayý baþardý. .

‘Bu nasýl Ýstanbul zindan içinde,
Sansaryan Hanýnda tabutluklarda, kayboldu gündüzüm gecem’

türküsü iþkence gördüðü o karanlýk dönemde yazýlmýþtý.

SDK – Özellikle bu zor zamanlarda, türkü söylemeyi hiç býrakmadý deðil mi? Mesela sizin için yazýlan bir Hasan Daðý türküsü var. Sanýrým bu türkünün yazýlýþ hikayesi sizin çok özel….
Sýdýka Su - Nikahlandýktan sonra, Ruhi Adana’ya nakledildi. Vedat Türkali’nin anlattýðýna göre, yolda Adana Cezaevine nakledilirken, erkeklerin hepsini ikiþer ikiþer ellerinden birbirlerine zincirliyorlar. Adana’ya giderken Gülek Boðazý’ndan Hasan Daðý’ndan geçerken bu meþhur Hasan Daðý türküsünü ilk defa orada tasarlýyor.

‘Hasan Daðý Hasan Daðý, eðil eðil de bir bak,
Hasan Daðý Hasan Daðý bunu yapan insan olmaz
Hasan Daðý Hasan Daðý suçumuz insan olmak’

diye baþlayan türküyü, dolunay ýþýðý altýnda pýrýl pýrýl parlayarak yükselen Hasan Daðýn’ a bakarak mýrýldanmaya ve söylemeye baþlýyor. Ne zaman Hasan Daðý türküsünü duysam Vedat Türkali’nin naklettiði bu hikayeyi anýmsarým.

SDK – Ruhi Su için türkü söylemek ve saz çalmak bir yaþama biçimi gibiydi deðil mi?
Sýdýka Su – Ruhi Su saz çalmayý konservatuar yýllarýnda, opera sanatçýsý olacaðý son yýlýnda öðrendi. Bunun da ayrý bir hikayesi var. Yabancý hocalarýndan bir tanesi. O sýrada keman çalan Ruhi’ye eðer kemanla devam ederse ses tellerine zarar vereceðini söylüyor. ‘Kemaný býrakmaya mecbursun, ya keman sanatçýsý veyahut ses sanatçýsý ol’ diyor. Bunun üzerine Ruhi kemaný býrakýyor ve türkülerini söylemeye devam ediyor. Ama bakýyor ki türküler eþliksiz söylenmiyor. Ondan sonra baðlama öðreniyor Baðlama eþliðinde türkülerini söylemeye devam ediyor. Sonra, Ruhi ölene kadar bir daha sazýný elinden hiç býrakmadý zaten.

SDK – Ruhi Su’nun konservatuar yýllarýnda türkü söylemekle ilgili çok renkli anýlarý vardý. Öyle deðil mi?
Sýdýka Su – Konservatuarda çalýþma odalarý vardý. Ruhi fýrsatýný bulduðunda bu boþ odalardan birine kapanarak türkü söylermiþ. Bir gün Ruhi çalýþma odasýnda türkü söylerken, tesadüfen hocasý Markoviç onu duyuyor. Kapýyý çalýyor, içeri giriyor ve türkü söyleyen Ruhi’ye, ‘Ben Türk Müziði’nin bu kadar güzel olduðunu bilmezdim. Ýlk defa duyuyorum. Neden sen Radyo’da söylemiyorsun?’ diyor. Ruhi hiç sesini çýkarmýyor. Daha sonra Markoviç ‘Siz, nasýl böyle bir sanatçýya radyoda türkü söyletmezsiniz’ diyerek, Ruhi’yi dönemin Anakara Radyosu Müdürü Vedat Nedim Tör’e gönderiyor. Markoviç ile görüþen Vedat Nedim Tör, Ruhi’nin radyoda program yapmasýný istiyor. O zaman programlarý düzenleyen Mesut Cemil, Ruhi’yi arayarak ‘sen bize her gün bir saat ayarla’ diyor. Ruhi ‘Hayýr, her gün olmaz fakat 15 günde bir söyleyeyim’ diyor. Böylece, 1943 ile 1945 arasýnda radyoda ‘Bas Bariton Ruhi Su’ anonsuyla, Alevi deyiþleri, nefeslerinin yer aldýðý türkü programlarý baþlýyor. O zamana kadar çok duyulmamýþ olan Alevi türküleri ve Ruhi Su o kadar büyük ilgi görüyor ki, Mesut Cemil ve çevresindekiler bu ilgiden had safhada rahatsýz oluyorlar. Mesut Cemil Ruhi’yi çaðýrýyor ve ‘Ruhi Bey, sesinize yazýk oluyor. Sizi biraz dinlendirelim. Sesinizi harcamayalým’ deyince. Ruhi de Mesut Cemil’e ‘ Ben, harcanmaya razýyým’ diye cevap veriyor ve türkülerini söylemeye devam ediyor. Bir süre sonra, Mesut Cemil Ruhi’yi tekrar ikinci kez çaðýrýyor ve ‘Senin komünizm propagandasý yaptýðýný söylüyorlar. Bunun için programlara bir süre ara verelim’ diyor. Ve Ruhi bir daha radyo programý yapamýyor. O zamanlar, Alevi türküleri söylemekle komünist olmak eþ anlamlý olarak kabul ediliyordu.

SDK – Özellikle derlediði ve türküler ve notaya geçirdiði bu türkülerle Türk Halk Müziðine yaptýðý katkýlar düþünülürse, hayatý boyunca hemen her yerde türkü derledi galiba. Öyle deðil mi?
Sýdýka Su – Evet, gerçekten de öyle. Ruhi Su mümkün olan her yerde türkü derledi. Hatta en imkansýz anlarda ve yerlerde bile. Özellikle çok sevilen ‘Ceren’ türküsünün de böyle bir hikayesi var. Yine Vedat Türkali’nin bize naklettiðine göre, o zaman kaldýklarý Adana cezaevinde Rafet adýnda bir meydancý var. Ruhi Su, bu Rafet ile bir köþeye çekiliyorlar, sürekli konuþuyorlar. Ruhi Su býkmadan usanmadan Rafet’e Ceren türküsünü söylettiriyor. Rafet de Ceren türküsünü o kadar kötü söylüyor ki, bundan bir þey çýkmaz demiþler. Ama Ruhi Su ne yapýp edip türküyü Rafet den defalarca dinliyor ve bir süre sonra bugün çok sevilen ‘Ceren’ türküsü ortaya çýkýyor. Yani, cezaevindeyken bile türkü derliyordu.

SDK – Peki, Ruhi Su cezaevindeyken saz çalýp türkü söyleyebiliyor muydu?
Sýdýka Su – Ruhi Su’ya cezaevindeyken sazýný vermediler. O da sazýndan ayrý kaldýðý ve türkü söyleyemediði için çok üzgün. Þekeroðlu diye bir arkadaþýmýz var. Ruhi Su’nun üzüldüðünü görüyor. Türkülerini söyleyebilsin diye, tahta paspaslarýn tahtasýný yontarak bir saz yapýyor. Cezaevinde çok güzel saz çalan ve çok fakir bir arkadaþýmýz vardý. Ruhi Su cezaevinden ayrýlýrken ‘þimdi parasý yok, saz alamaz, saz çalmayý unutmasýn’ diyerek tahta paspas sapýndan yapýlan bu orijinal sazý bu fakir arkadaþýna býrakýyor. Daha sonra, çok özel bir saz olduðu için çok piþman olduk. Sonradan sazý bulabilmek için o arkadaþý aradýk ama maalesef ne ona ne de saza bir daha ulaþamadýk.

SDK – Ruhi Bey’in ve sizin hayatýnýz ne kadar aðýr þartlarda geçerse geçsin hayatýnýzý aydýnlatacak renkli anýlarýnýz da oldu galiba.
Sýdýka Su – Evet, mesela renkli porselen lambalarý Ruhi de ben de çok severdik. Cezaevinde beþ sene yattýktan sonra, 20 ay gözetim altýnda tutulduk.. Kadýn mahkumlar nereden tutuklandýlarsa orada gözetim altýnda tutulmak üzere salýndýlar. Ruhi o sýrada Çumra Cezaevindeydi, ben Ankara’da gözetim altýndayým. Nikahlý olduðumuz için onu Ankara’ya aldýk. Ama bu çok uzun uðraþlar sonunda olabildi. Çumra’nýn hakimleri iktidarýn direnmesine raðmen, her þeyi göze alarak Ruhi’yi Ankara’ya gönderdiler. Etimesut’ta tarlanýn ortasýnda iþçilerin oturduðu, zemini toprak olan, iki göz odadan ibaret bir iþçi lojmanýnda 20 ay kaldýk. Su yok, elektrik yok, son derece iptidai koþullarda yaþadýk. Taban toprak olduðu için yerlere hasýr serdik. Annemin eski bir lambasý vardý. Aydýnlanmak için onu kullandýk. Sonra belki de o günleri aydýnlatan tek ýþýk olduðu için lamba toplama alýþkanlýðý edindik. Nerede renkli lambalar görse dayanamayýp alýyorduk. O zamanlar, porselen renkli Bohemya lambalarý vardý. Çok ucuza bulabiliyorduk 50-100 lira gibi sembolik rakamlara alýyorduk.

SDK – Onurlu yaþamý, türküleri ve sesiyle kýsa bir sürede Ruhi Su efsane olup çýktý. Sonra, halk çok sevdikleri bu insanýn sesini duyabilmek için konser salonlarýný doldurmaya baþladýlar.
Sýdýka Su – Ruhi halkýn nabzýný çok iyi ölçmesini bilen bir sanatçýydý. Ankara’da farklý fraksiyonlarýn konserlerine giderdi. Sahneye çýkmadan önce salonda kýyamet kopar. Sloganlar atýlýr. Ruhi sakinliði ile bu heyecanlý kalabalýðý yatýþtýrmasýný bilirdi. Sahneye çýkýp türküsünü söylemeye baþladýðýnda sesler kesilir o heyecanlý kalabalýk durulurdu. Kalabalýklarý yatýþtýrmasýný bilen, halkýn nabzýný çok iyi ölçen bir insandý.

SDK- Galiba bir konserde Ruhi Su çok kýzmýþtý deðil mi?
Sýdýka Su – Evet, yine Ankara’da bir konserdi. Salonda yine kýyametler kopuyor. Bu sefer þiþeler havalarda uçuyor. Ruhi sazýna çok önem veren bir sanatçýydý ve sazýný kucaklar gibi taþýmaya özen gösterirdi. Ýlk defa ben o konserde, kalabalýk arasýnda, onun sazýný bir balta taþýr gibi sallayarak sahneye çýktýðýný gördüm. Çok kýzmýþtý. Sahneye çýktý. Islýklar, birbirlerine þiþe atmalar, sloganlar devam ediyor. Kalabalýða döndü. ‘Madem birbirinize þiþe atacak, baðýrýp çaðýracaksýnýz, beni neden buraya davet ettiniz. Ben olmadan da bunlarý yapabilirdiniz’ dedi. Bunun üzerine, salon sustu. Sonra, hiç konuþmadý. Sadece emir verir gibi sert bir ifadeyle þu parçalarý söyleyeceðiz dedi. Ardýndan hiç kesmeden ardý ardýna türkülerini söyledi ve konserin sonunda ‘bugünlük size bu kadarý yeter’ dedi ve sahneden indi.

SDK – Mütevazýlýðýyla tanýnan Ruhi Su galiba alkýþtan da pek fazla hoþlanmýyordu.
Sýdýka Su – Alkýþa halk arasýnda ‘þýpýdýk’ derlerdi. Alkýþý sevmezdi. Sadece konserin baþýnda ve sonunda alkýþlanmasýný isterdi. Türkülerin arasýnda müziðin alkýþlarla kesilmesinden hoþlanmazdý.

SDK – Sürdürdüðü onurlu yaþamý, aydýn kimliði, inançlarýndan ödün vermeyen tavrý ve türküleri ile efsaneleþen Ruhi Su’ nun yaþam öyküsü, sizin ve sevenlerinin çabalarýyla bir belgesele konu oldu deðil mi?
Sýdýka Su – Ruhi Su’yu tanýyan dostlarý, o döneme tanýklýk eden insanlar hayattayken böyle bir belgeseli hazýrlamayý çok istiyorduk ve belgeselin çekimlerine 1989 yýlýnda Ören’de baþladýk. Çekimlere Ýstanbul’da devam ettik. Belgesel 16 yýlda çok zor þartlar altýnda ve imkansýzlýklara karþýn hazýrlandý. Bu uzun soluklu belgeselde yer alan bazý dostlarýmýzý bu süre içinde maalesef yitirdik. Bugün onlarý sevgi ve saygýyla anýyoruz.

SDK – Ruhi Su hangi görüþten olursa olsun herkesin sevgisini ve saygýsýný kazandý. Kitleleri peþinden sürükleyecek kadar etkili olan Ruhi Su’nun bu kadar çok sevilmesini ve ölümünün üzerinden bunca yýl geçmesine raðmen unutulmamasýný neye baðlýyorsunuz?
Sýdýka Su – Aþýk Veysel, Ruhi Su için köylüyü þehirlilere sevdiren adam demiþti. Hayatý boyunca zorluklarla savaþtý. Türk halkýna baðlýlýðýný, yine bu halkýn müziðini evrenselleþtirerek kanýtladý. Düþünsel ve sanatsal eylemleriyle ülkesine hizmet etti. Daima insandan, emekten, barýþtan yana yaþadý. Hayatýný sosyalizme adadý. O çaðýnýn ve ülkesinin sorumluluklarýný yüklenen ileri görüþlü bir aydýndý.

SDK – Bugün yaþasaydý, Ruhi Su o kadar mücadele ettikten sonra toplumun geldiði bu nokta karþýsýnda acaba ne derdi?
Sýdýka Su – Toplumun bu çürümüþlüðünü gördükçe, çoðu zaman, iyi ki yaþamýyorsun Ruhi Su, bu rezillikleri görmüyorsun diyorum.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Türrkülerimiz ve Ruhi Su
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
14 Ocak 2006
Diyor ki Aþýk Veysel: "Dünya dolsa þarkýyýnan / Türküz, türkü çýðýrýrýz / Yol gitmeyiz korkuyunan / Türküz, türkü çýðýrýz.".....Ve Ruhi Su'nun, türkü ile ilgili aklýmda kalan sözleri:Türküler kýr çiçeklerine benzer.Halk nasýl yaratýp yaþatýyorsa türküleri, toprak ana da öyle yaratýp yaþatýr kýr çiçekelerini.Tohum düþer topraða, yeþillenir, boylanýr.Kimi çürür kimi kalýr.Kalanlar yeniden çiçek açar.Bu böyle sürer gider.Türküler de öyledir.Bir olay olur.Halk bir tükü yakar.Türkü düþer dillere.Çalýnýr, söylenir.Toplum tutmaz kimisini.Unutur gider.Týpký, topraðýn tutmadýðý bazý kýr çiçekleri gibi.Ýþte bu nedenle benzer türküler, kýr çiçeklerine."(Aklýmda kalaný böyle.Kelimesi kelimesine olmasa da, Ruhi Su'nun türküleri tanýmý bu þekilde......Söyleþiyi büyük bir dikkatle okudum, birþey kaçýrmayayým diye.Halkýn sevdiði kiþileri hýrpalamayý çok iyi baþarabilen bir ülkeyiz biz.Bana türküyü sevdiren, türküleri yaþatan, Anadolu insanýný satýrlarda- türkülerde nakýþ nakýþ iþleyen, kültürümüze hizmet veren kiþi; hangi görüþte olursa olsun, benim için saygýdeðerdir.......Sevgili Seval!Bu güzel söyleþi için teþekkür ederim.....Sevgiyle kal...Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn söyleþi kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Rüzgara Býrakýlan Þiirler: "Ýpek Yarasý" ve Ahmet Günbaþ
Yazýyla, Resimle ve Fotoðrafla Geçen 60 Yýl: Fikret Otyam
Caz Fotoðraflarýna Aþýk Bir Usta : Aykut Uslutekin
Mustafa Kemal'in Latif'i
Dekor Tasarýmcýsý "Bezemeci" Deðildir : Tayfun Çebi

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.