..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hayaller olmasaydý, umutlar dünde kalýrdý. - Dolmuþ atasözü
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Modern Þiir > Seval Deniz Karahaliloðlu




22 Nisan 2006
Taþra Dergiciliði Ýstanbul Dükalýðýna Karþý  
Hem muhalif olacaksýn, hem çatýr çatýr her yanýndan muhaliflik akan Taþra Dergileri çýkaracaksýn, hem de Homeros’un çocuðu olacaksýn.

Seval Deniz Karahaliloðlu


‘Gavur Topraklara’ da ancak böylesi yaraþýrdý. Üstelik serde Homeros’un çocuklarý olmak da var. Hem muhalif olacaksýn, hem çatýr çatýr her yanýndan muhaliflik akan Taþra Dergileri çýkaracaksýn, hem de Homeros’un çocuðu olacaksýn. Üstelik, insanýn kanýný kaynatan bu ‘gavur topraklar’ üzerinde yaþayacaksýn. Eeee kardeþim þair olmayacaksýn da ne yapacaksýn? Elin mecbur, cümle alem þairi bir araya toplayacaksýn. Ne demiþler ‘aklýn yolu bir’.


:EJBF:
Taþra Dergiciliði Ýstanbul Dükalýðýna Karþý

Seval Deniz Karahaliloðlu

‘Gavur Topraklara’ da ancak böylesi yaraþýrdý. Üstelik serde Homeros’un çocuklarý olmak da var. Hem muhalif olacaksýn, hem çatýr çatýr her yanýndan muhaliflik akan Taþra Dergileri çýkaracaksýn, hem de Homeros’un çocuðu olacaksýn. Üstelik, insanýn kanýný kaynatan bu ‘gavur topraklar’ üzerinde yaþayacaksýn. Eeee kardeþim þair olmayacaksýn da ne yapacaksýn? Elin mecbur, cümle alem þairi bir araya toplayacaksýn. Ne demiþler ‘aklýn yolu bir’. Bizim gibi muhaliflerin, ayrýksý otlarýnýn bir araya geldiði, gümbür gümbür þiirlerin okunduðu, insanýn dimaðýný açan, beyinlerde ve yüreklerdeki çapaklarýn temizlendiði, kentte ‘taze bir bahar havasý estiren’, bir þiir buluþmasýndan bahsediyorum sizlere.

‘18 ile 21 Mart 2006 tarihleri arasýnda, Homeros’un topraklarý, ‘Þiirin Baþkenti’ ilan edildi. Ýzmir’de Dr. Selahattin Akçiçek Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleþtirilen, ‘2.Uluslararasý Ýzmir Þiir Buluþmasý’, Avrupa’nýn çeþitli ülkelerinden gelen þairleri bir araya getirdi. ‘Þiirin Baþkenti’ ilan edilen Ýzmir’de, bu ‘gavur topraklarda’, þair Homeros’un da muhtemelen beyaz pamuktan bulutlarýn üzerinde gülümseyerek izlediði ‘Þiir Buluþmasýnda’, dört gün boyunca þiirden konuþuldu. Sadece þiir mi? Þiirin diðer sanat disiplinleriyle olan iliþkileri, tiyatro, müzik, fotoðraf, karikatür, resim, sinema ve heykel gibi çok farklý sanat dallarýyla olan etkileþimi tartýþýldý. Þiir okumalarý, paneller, müzik þiir dinletileri, sahne gösterileri, konserler ve fotoðraf sergisi gibi etkinlikler, Anadolu’nun dört bir yanýndan ve Avrupa’dan gelen þairleri bir araya getirdi.

Ýzmir Konak Belediyesi ve Uluslar arasý PEN kulüpleri Türkiye Merkezi tarafýndan düzenlenen ‘Þiir Buluþmasýna, gözlemci olarak dergi yöneticileri, edebiyatçýlar, yazarlar, çizerler, tiyatro eleþtirmenleri, müzisyenler, sinemacýlar ve fotoðraf sanatçýlarý da katýldý. Tabii ki ortak konu yine edebiyat ve þiirdi. Þiir buluþmasýnýn ‘fikir babasý’ Ýzmir Konak Belediye Baþkaný Muzaffer Tunçað’ýn giriþimiyle ve PEN Yazarlar Derneði’nin ortak çalýþmasýyla gerçekleþtirilen etkinlikte, Uslular arasý PEN Kulüpleri Ýzmir Temsilcisi Dinçer Sezgin, þair Cevat Çapan, þair Ataol Behramoðlu, yazar Bekir Yurdakul, çevirmen Gertrude Durusoy ve çok sayýda insanýn büyük katkýsý oldu.’

Bu yýl ikincisi düzenlenen ‘Ýzmir Uluslararasý Þiir Buluþmasýna’, yurt içinden ve dýþýndan gelen toplam 80 þair katýldý. Þairler çeþitli oturumlarda, þiirlerini okudular ve dünya görüþlerini izleyenlerle paylaþtýlar. Etkinliðe, Ýspanya’dan Claudio Serra Brun, Romanya’dan Florin Iaru, Avusturya’dan Hans Raimund, Ýspanya’dan Maria Cinta Montagut, Ýsveç’ten Peter Curman, Belçika’dan Roul Maria De Puydt, Ýrlanda’dan Nuala Ni Dhomnhnail ve Fransa’dan Françoise Urban Menninger katýldýlar. Hepsinin de birleþtikleri ortak nokta ‘hayatlarýnda ilk defa böyle bir etkinliðe tanýk olmalarý’. Hepsi de konuþmalarýna baþlamadan önce seyircilere ve toplantýyý düzenleyen Konak belediye Baþkaný Muzaffer Tunçað’a teþekkür ederek ayný þeyleri söylediler. ‘Günlerce þiir okunan ve dinlenen bir mekanda bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Yýllardan beri uluslar arasý þiir toplantýlarýna katýlýrýz ama þimdiye kadar hiç böyle dört gün boyunca dolu bir salona karþý konuþmamýþtýk. Avrupa’da yapýlan þiir etkinliklerinde, þairleri dinleyecek üç dört kiþi zor bulursunuz. Bu bizim için alýþýlmadýk bir durum. Bu nedenle, bizi dört gün boyunca dinlemeye gelen ve salonu hýnça hýnç dolduran gençlere ve aydýnlara çok teþekkür ederiz’

Azýmsanmayacak sayýda dergi yöneticisinin katýldýðý ‘Þiir Buluþmasýnda’ çay molalarýnda dergiciliðin sorunlarý da konuþuldu. Anadolu’nun farklý yörelerinden gelen dergi yöneticileri ilk önce tanýþtýlar, sonra ortak sorunlarýndan bahsettiler. Biz de bu konuþmalara kulak kabarttýðýmýzda, Türk yazýnýnýn en önemli ustalarýnýn þiir, edebiyat, yazýn dünyasý ve dergicilik konusunda harmanlanmýþ düþüncelerini öðrendik. Zaman zaman naçizane konuþmalara katýldýk. Yeri geldi sadece dinledik ve kalemimize takýlan sohbetleri sizlerle paylaþalým istedik.

Ýzmir’in ‘Þiirin Baþkenti’ olmasý için çok çaba sarf eden ve toplantýya katýlan bir þairin tanýmýyla ‘yüreðindeki þiir sevgisiyle, yel deðirmenlerine karþý saldýran modern zamanlarýn Don Kiþot’u, gerçek sanat dostu ve sanatçý’ Konak Belediye Baþkaný Muzaffer Tunçað’ ile söze baþlayalým istedik. ‘Neden böyle bir buluþmaya gerek gördünüz? Sonuç olarak, þiir okumak isteyen gider kütüphaneden bir þiir kitabý alýr, açar ve okur. Hem de uluslararasý boyutta bir buluþma, ne gerek var þimdi?’ diye sorunca, gülerek yanýtladý. ‘Evet, üç kiþiden beþ kiþinin þair olduðu bu ‘gavur topraklarda’ bir ‘Þiir Buluþmasý’ düzenlemek istedik. Þiir, bütün sanatlarýn anasý olduðu için böyle bir þiir buluþmasýna gerek duyduk. Bu buluþmada, þiirin tiyatroyla, resimle, sinemayla, karikatürle, fotoðrafla ve müzikle etkileþimi söz konusu. Þiirin diðer sanat disiplinleri arasýnda bir alýþ veriþi var. Ve yaratým sürecinde þiirin belli bir soyutlamasý var. Ýþte bütün bunlar ‘Þiir Buluþmasýnýn’ özünü oluþturuyor. Türk insaný þiiri çok seviyor. Bunu hissettiðimiz için Türkiye’deki þairleri bir araya getirmek istedik. Homeros’un çocuklarý olarak, önümüzdeki yýllarda da böyle toplantýlar düzenleyerek, ‘Þiir Buluþmalarýnýn’ takipçisi olacaðýz.’

Yazarlarýn, þairlerin, dergi yöneticilerinin görüþlerini aktarmadan önce, biraz ‘taþra’ sözcüðüne yüklenen anlamlar ve sözcüðün tanýmý üzerinde durmak gerekiyor. Taþra deyince kimi dergi yöneticileri ve yazarlar sözcüðü çok aþaðýlayýcý, küçük görme ve tepeden bakma anlamýnda algýladýlar ve hemen tepki gösterdiler. Kimi þairlere göre ise, ‘taþra’ sözcüðü muhalif olmakla eþdeðer. Öte yandan, ‘taþra’ sözcüðünün taze ve yeni fikirler taþýmasý bakýmýndan, sýcak ve samimi bir havasý olduðunu düþünenler de var.

Taþra kelimesinin sözlük anlamýný bize Uluslararasý PEN Kulüpleri Ýzmir Temsilcisi yazar, þair Dinçer Sezgin açýkladý. ‘Taþra kelimesi sözlükte, ‘merkezi anlamda büyük kentlerin dýþýnda olan yerler’ olarak tanýmlanýyor. Taþra sözcüðü aslýnda bir küçümseme sözcüðü olarak kullanýlýyor. Taþra deyince ben ‘onlar, hiçbir þeyden anlamayan kifayetsiz muhterisler’ diyenleri biliyorum. ‘Daha çok fýrýn ekmek yemeleri lazým’ diyenler mi arasýnýz. Hatta þöyle diyenlere de rastladým. ‘Caným, ben o dergilerde yazacak kadar düþtüm mü?’ Bu küçümsemenin özünde, öz eleþtiri yapamamak yatýyor. O dergilerin nasýl çýktýðý, hangi heyecanlarla çýkartýldýðý bilinse, o dergilerin çýkýþ öyküleri bilinse, elbet de bunlarý söylemek mümkün olmayacaktýr. Taþra dergilerinin, bir ses olarak edebiyat dünyasýnýn genel sesine katýlmak için gösterdikleri çaba, heyecanlarý bilinse onlarý küçümsemek deðil çok takdir etmek gerekir. Belki mizanpaj, kurgu, kaðýdýn kalitesi, dizgisi, basýmý iyi olmayabilir ama bunlarýn arasýnda büyük kent dergilerinde imzasý olanlara eþ deðerde imzalara rastlamak mümkündür. Bu dergilerin çýkýþýný elbette destekliyorum. Benim izleyebildiðim dergiler içersinde Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir dýþýnda çýkan dergilere baktýðýmda, Diyarbakýr’da ‘Yaratým Dergisi’ var. Mesela, ‘Yaratým Dergisi’ çok dolu bir dergi. Adana’da ‘Ardýç Kuþu’ var. Nitelikli içeriðiyle, büyük bir emeðin karþýlýðý olarak çýkýyor. Keþke, her kentte, her bölgede bu tür dergiler yayýnlansa da buralarýn þiir heyecanlarýný, yazým heyecanlarýný hissedebilsek ve yeni imzalarla karþýlaþabilsek. Aslýnda taþra uzakta deðil, bizim içimizde. Biz kendimizden uzaklaþtýkça taþraya düþeriz. Taþra bir yabancýlaþmadýr. Yabancýlaþma her mekanda, her zaman olabilir. Bunun için merkezde veya merkez dýþýnda olmanýn bir önemi yok. Merkezde oturup da kendi taþrasý içinde bunalan yüzlerce insan tanýyorum.’

Hep aceleyle bir yerlerden bir yerlere koþuþturan þair Hüseyin Peker’i tam kapý önünde yakaladýk. ‘Ateþin Zilleri’ ile tanýdýðýmýz þair Hüseyin Peker, taþra dergiciliðini çok önemseyenlerden. Zaten söze de buradan girdi. ‘Ben taþra dergiciliðini çok önemsiyorum. Ne çýkarsa, taþradan çýkacaktýr. Dikkatle izlenmesi ve ciddiye alýnmasý gereken bir yer taþra dergiciliði. Çünkü tüm edebiyat beklentileri taþradan doðacaktýr. Þairlerin, öykücülerin, romancýlarýn, deneme yazarlarýnýn ve tüm yazar çizerlerin ilk nefes aldýklarý yer olmasý bakýmýndan çok önemli. Taþra dergicileri, ciddiyetle birbirlerine baðlýlar ve inançlarý var. Ýþte bu yüzden edebiyatta yeni doðanlar hep taþradan baþlýyor. Ýstanbul’da bu birbirine baðlýlýk ve inanç yok. Ýstanbul, yeni nefes almaya çalýþan þairleri, yazarlarý eziyor, baskýlýyor, küçültüyor ve yok ediyor. Ben, taþra dergilerini sürekli izliyorum. Ýzlediðim ve ilk aklýma gelen taþra dergileri, Aydýn Didim’de Güven Pamukçu’nun çýkardýðý ‘Akköy Dergisi’, Trabzon’da ‘Mor Taka’, Erzincan’da Ahmet Bozkurt’un çýkardýðý ‘Le Poet Travai’ (Þair Çalýþýyor), Söke’de ‘Beþ Parmak’, Bursa’da ‘Akatalpa’, Kayseri’de ‘Bireylikler’, Eskiþehir’de ‘Yazýlý Kaya’, Adana’da ‘Heves’, Adana’da ‘Söylem’, Adana’da ‘Aykýrý Sanat’, Antalya’da ‘Morca’, Samsun’da ‘Ada’, Ankara’da ‘Edebiyat Eleþtiri’, Ýzmir’de ‘Ýle’, Ýzmir’de ‘Ünlem’, Ýzmir’de Prof. Dr. Kemal Kocabaþ’ýn çýkardýðý ‘Yeniden Ýmece’ sayýlabilir. Dediðim gibi taþra dergileri edebiyatta yeni doðanlarý izleyebilmek adýna çok önemli ve dikkatle takip edilmeli.

Her daim güleç yüzü, aydýnlýk yüreði ve dimaðýyla birikimlerini Türk Edebiyatýna, özellikle çocuk edebiyatýna yansýtan, kitaplarýyla edebiyatý zenginleþtiren özel bir insan Hidayet Karakuþ. Büyük usta Hidayet Karakuþ’un sýcak ve samimi yaklaþýmý sözlerine de yansýyor. ‘Edebiyat hangi çevrede olursa olsun insaný rahatsýz ediyor. Taþra, ulusal edebiyatýn topraðýný oluþturuyor. Hepimiz bu topraktan geldik. Hepimiz bu topraklarýn öyküsünü, þiirini yazarak edebiyatýný yaparak yetiþtik, geldik. Uzaktan Ýstanbul’un surlarýný döven, o surlarda gedikler açan þiirleri biz Anadolu’da yazdýk. Çünkü biz ödüllerimizi Ýstanbul’dan aldýk.’

Türk Edebiyatý, tarihi ve kültürel zenginliði deyince, konusuna hakim olduðu kadar kaynak kabul edilebilecek akademik araþtýrmalarýyla da gençlerin önünü aydýnlatan ve Türk Edebiyatýný zenginleþtiren, besleyen bir isim aklýmýza geliyor Efdal Sevinçli. Ýzmir’de yayýnlanan ‘Ünlem Dergisi’nin yazarlarýndan biri olan Efdal Sevinçli için taþra dergiciliði, mücadele yýllarýný anýmsattýðý için olsa gerek özel bir anlam taþýyor. ‘Taþra Dergiciliði deyince, bu bana 1980’li yýllarýn baþýnda yazdýðým yazýlarý hatýrlattý. ‘Dönemeç’te yazdýðým ‘taþra olgusunun’ artýk aþýlmasý gerektiðine inanýyorum. Her kuþak kendisini var etme adýna bu kavgayý yeniden gündeme getiriyor. Edebiyatýn, sanatýn, ülke yüzeyine yayýlmasý adýna, Trabzon, Adana, Aydýn, Antakya, Erzincan’da yayýnlanan dergiler yaþamak zorunda. Sanýrým bu sanatta var olma kavgasýný anlayýþla karþýlamak zorundayýz. Ulusal sanatý kucaklayan ve dili iþleyen her sanatçý, çýkýþ yollarýný kendisi bulacaktýr. Bütün engellere karþýn, þiirin, romanýn, öykünün sesi kesilemez. Ben þu sözü çok seviyorum. ‘Satacak balý olanýn arýsý, Baðdat’tan gelir. Bizim mücadele verdiðimiz dönemde, siyasal duruþla yazdýðýmýz yazýlarý yayýnlatmadýlar. Bugün, þartlar deðiþti. Bugün, herkes þöhret peþinde. Herkes kendi þöhretini saðlamak için uðraþýyor.’

Türk þiirinin ustalarýndan Ahmet Günbaþ taþra dergiciliðine çok hassas yaklaþanlardan.
‘1976 Mart’ýný ve Ýzmir’de ‘Dönemeç Dergisini’ çýkarýrken yaþadýklarýmýz anýmsýyorum. Taþra dergiciliði, taþrada oturan sanatçýnýn kendisini var etme dergisidir. Gerek iliþkisel, gerek yenilik, ürünsel anlamda her zaman taze ve dirimli, canlý görünen dergilerdir. Çünkü orada metropolde olup bitene karþý bir tavýr var. Bu var olma ve kendini kanýtlama sorunu. Biz ‘Dönemeç Dergisini’ çýkarýrken edebiyatýn özgürleþmesi için çaba harcadýk. Edebiyatýn özgürleþmesi için de iliþkilerin özgürleþmesi lazým. Metropol dergileri, birbirine baðýmlý, kendilerini beðendirme dergileri. Derslerine çalýþmak kaydýyla bir derginin söyleyecek bir sözü olmalý. Ustasýna benzeyen çýraklar görünümünden sýyrýlmak lazým. Cemal Süreyya’nýn çok güzel bir sözü vardýr. ‘Edebiyatýn kalbi taþrada atar’ der. Yazarlarýn, þairlerin söyleyecek yeni bir sözü varsa, edebiyat dünyasýna bir tazelik katacaklarsa ve metropolün sanat iktidarý tarafýndan dýþlanmýþlarsa bir anlamda ‘taþra dergiciliðine’ büyük ihtiyaç var demektir. Biz ‘Dönemeç’te bunun kavgasýný verdik. Ama burada ‘vitrin dergiciliðinden’ bahsetmiyorum. Saðdan soldan derlenen yazýlarla çýkan, kendi söylediði sözü ya da ekleyecek yeni bir sözü olmayan ‘vitrin dergiciliði’ biçiminde bir taþra dergiciliði var. Bunu bahsettiðimiz taþra dergiciliði ile karýþtýrmamak lazým. Taþra, ‘kendisi’ olmak zorunda. Taþra, yeniliklerin boy verdiði yerlerdir. Þiir insanlara ‘ritim’ kazandýrýr. Mesela, ben ‘2. Uluslararasý Ýzmir Þiir Buluþmasýnda’ bu ritmi görüyorum. Burada, kaliteli bir kalabalýk var. Þair büyük kalabalýklardan ürkmek zorunda. Ürkmediði zaman kendini kalabalýklara kaptýrýr ve yerinde sayar. Bu buluþma gösteriyor ki, Ýzmir ‘Þiirin Baþkenti’ olmuþ durumda. Bu havayý en iyi yansýtacak yerlerde taþra dergileri. ’

Kilitli Kitabýyla gönülleri fetheden, okuduðu þiirlerle, þiirin çapaklarýný temizleyen þair Fergun Özelli, taþraya sýcak yaklaþanlardan. ‘Ýzmir’e taþra diyorlarsa, hem çýkardýðý genç þairler açýsýndan hem de þiirin yaþamasý bakýmýndan taþradýr Ýzmir. Bana göre, ‘þiirin taþrasý olmaz, þairin taþrasý olur’. Köyde yaþayan bir insan, bir ülkenin þiirini deðiþtirebilir ama bir kentte yaþayan bunu yapamayabilir. Ýsmet Özel diyor ki, ‘Osmanlýdan bu yana Cumhuriyetin hamuru þiirle karýlmýþtýr’. Þiirini kaybederse bir ülke çöker. Ýþte bu noktada, þiirini kaybetmemeye çalýþan yer ‘taþradýr’. Dergisiyle, yazdýklarýyla bugün ülke þiirine ve edebiyatýna sahip çýkan ve bu geleneði sürdüren ve koruyan yer yine ‘taþradýr’. Çok geliþmiþ, iyice kapitalistleþmiþ, medyatik iliþkilerin iç içe geçtiði büyük þehirlerde, metropollerde þiir kayboluyor. Ama taþrada þiir kaybolmuyor, daima dinleyici buluyor. Edebiyat hayat buluyor. Taþrada, bir kýz bir oðlaný, bir oðlan bir kýzý sevdiðinde hala þiir yazýyor. Taþrada sürekli yenilenen taze bir kan var ama büyük þehirlerde insanlar kayboluyor. Üretimlerini, ‘dükalýk’ olarak kabul edilen büyük dergilerde yayýnlatamýyorlar. Bu durumda, herkes okunsun ya da okunmasýn ‘kendi dergisini’ çýkartmaya çalýþýyor. Oysa taþranýn belli yerlerinde 30 tane dergi yerine nitelikli ve nicelik anlamýnda 5 dergi çýksa merkeze gitme gereði kalmazdý. Yani, oraya gitmek anlamýnda bir ‘heves’ kalmazdý.’

Sýra çýkardýklarý þiir dergisiyle, Ýstanbul’daki Dükalýðýn þimþeklerini üzerine çeken, kaliteli edebiyat ve nitelikli þiir yaklaþýmýyla onlarý ciddi biçimde rahatsýz eden efsanevi ‘Le Poet Travai’ ‘Þair Çalýþýyor’ dergisine ve derginin baþ yazarý Ahmet Bozkurt’a geliyor. Erzincan’da çýkardýðý nitelikli þiir dergisiyle, Ýstanbul Dükalýðýnýn tekelini kýran ve demek isteyince oluyormuþ dedirten, bu ‘oluyormuþ’ ihtimaliyle tekelci zihniyeti ‘çýldýrtan’ Ahmet Bozkurt, taþraya biraz farklý bakýyor. ‘Benim için taþra þudur’ diye söze girdi Ahmet Bozkurt. ‘Ýstanbul biz merkeziz, bizim dýþýmýzda herkes taþradýr diye bakýyor. Siz oradan folklorik öðelerinizle var olun, tavrý var. ‘Bize gelenek, görenekleri, yöresel motifleri içeren üretimler gönderin, gerisine karýþmayýn. Siz, ancak bu çalýþmalarýnýzla var olabilirsiniz. Zaten gerekeni biz Ýstanbul’da yapýyoruz. Sizin bir þey yapmanýza gerek yok.’ bakýþý söz konusu. ‘Taþra’, mekansal bir kavram deðildir. Eðer çok güzel bir þey yapýyorsanýz, yaþadýðýnýz yer merkezdir. Mesela Ýlhan Berk Bodrum’da yaþýyor. Yani, Bodrum taþra mý? Ýlhan Berk taþralý mý? Ýstanbul’un da kendi içinde, merkez saydýðý yerde bir taþralaþma problemi var. Çünkü o kadar niteliksiz eserler yayýnlanýyor ki, kime göre ve neye göre ‘taþra’ kavramýný tekrar tartýþmaya açmak gerekir diye düþünüyorum.’

Dedik ya taþraya herkes sýcak bakmýyor diye. Daha taþra sözcüðü aðzýmýzdan çýkar çýkmaz belki de en sert tepkiyi Diyarbakýr’da basýlan ‘Yaratým Dergisi’ baþ yazarý Ahmet Çakmak’tan aldýk. Ahmet Çakmak, biraz da þiddetle ‘Biz, taþra deðiliz’ dedi. Özellikle, ‘deðiliz’ kelimesinin üzerine öyle bir vurgu yaptý ki, hani karþýsýndakini döver, masaya yumruðunu indirir gibi. ‘Biz taþra filan deðil, biz merkeziz! Dört yýldýr, Diyarbakýr’da ‘Yaratým Dergisini’ çýkarýyoruz. Bölgede çok az dergi çýkýyor. Mesela Pitoresk sadece 4 sayý çýkabildi. 15 yýllýk bir dergicilik hayatým var. Yaratým Dergisi, Diyarbakýr merkez olmak üzere bütün Mezopatamya’da çýkan en önemli dergilerden biri. Biz burada, merkez olarak Diyarbakýr’ý görüyoruz. Sizin anladýðýnýz anlamda (Ýstanbul’un kendi kendisini merkez ilan etmesini, Ýstanbul’da yaratýlan dükalýk kavramýný kast ediyor) merkez dýþýnda yapýlan edebiyatýn Türkiye’de edebiyatý çok zenginleþtirdiðini, farklýlaþtýrdýðýný düþünüyorum. Ýlhan Berk ile konuþtuðumuzda bize þöyle demiþti. ‘Tabii ki orada güzel þeyler yapacaksýnýz. Trajedisi olanýn edebiyatý, þiiri, dergisi, derdi olur. Öyküsü olur. Bu da edebiyata yansýr.’ (Ýlhan Berk Dosyasýnýn yer aldýðý, Yaratým Dergisi’nin, Kasým – Aralýk 2004, 8. sayýsýndan bahsediyor.) Ýþte bu nedenle, taþra dergiciliði önemli.’

Ýzmir’de yayýnlanan ‘Ýle Dergisinin’ genel yayýn yönetmeni ve baþ yazarý Hayri Yetik de taþraya farklý gözle bakanlardan. ‘Öncelikle günümüzde taþranýn kalmadýðýný düþünüyorum. Bugün, ‘taþra’ insanýn içinde. Türkiye’de %90’nýna internet aracýlýðýyla ulaþabildiðiniz bir dönemde, taþradan bahsetmek pek mümkün deðil diye düþünüyorum. Taþra genel olarak, kentin dýþýnda kalan kesim olarak deðerlendiriliyor ve yerel, doðal, otantik özelliðini korumak anlamýnda algýlanýyor. Ben, yerellikten evrenselliði yakalamasý, içermesi anlamýnda ‘taþradan’ yanayým. Sýnýrlarýn aþýldýðý ve geçersiz olduðu bir çaðdayýz. Bu kaçýnýlmaz olan bir þey. Fakat bunun getirdiði bir olumsuzluk var. Bu da taþranýn o yerelliðini ve sýcaklýðýný yitirip gitmesi. Taþra sokaktaki insaný yakalar. Sokaktaki insaný yakalamak bakýmýndan ‘2. Uluslar arasý Ýzmir Þiir Buluþmasý’, çok cesur bir giriþim. ‘Þiir Buluþmasý’ bir birikimin, deneyimin ve bir geleneðin devamý. Þiir toplantýlarý deyince, tarihi de anýmsamak lazým. Bu yýl ikincisi yapýlan bu ‘Þiir Buluþmasýndan’ önce, Ýzmir’de 8 ayrý þiir toplantýsý yapýldý. Bu toplantýlarý da hesaplarsanýz aslýnda bu yýl yapýlan toplantý 10.su oluyor. Dolayýsýyla, ‘Þiir Buluþmasý’ bir mevzi. Bu mevziyi, savunmak ve korumak gerekir.’

Þiir Buluþmasý deyince, Anadolu’da her yýl onlarca þiir toplantýsý yapýldýðýný düþünmekten kendimizi alamýyoruz. Peki, bu buluþmayý diðerlerinden farklý kýlan þey nedir? Bu sorunun cevabýný da en iyi Uluslararasý PEN Türkiye Merkezi Baþkaný Vecdi Sayar verdi. ‘Ýzmir’de yapýlan Þiir Buluþmasý bugün kendi alanýnda tek olma özelliði taþýyor ve bizi umutlandýrýyor’ diye söze baþladý Vecdi Sayar. ‘Türkiye’de þiir konusunda çok sayýda etkinlik yapýlýyor ama çoðu panayýr havasýnda gerçekleþtiriliyor. Bu etkinlikte en önemlisi, belirli bir ciddiyetin ve sürekliliðin saðlanmasý. Dört gün boyunca salonun kentin aydýnlarý ve gençleri tarafýndan doldurulmasý bu etkinliðin ciddiyetinin bir göstergesi ve çok önemli. Þiir ne kadar etkili? Þiir nasýl bir silah olarak kullanýlabilir? Burada silahtan kasýt, insanýn, insanca, eþit ve özgür yaþayabilmesidir. Þair, insan olarak varlýðýný ortaya koymak ve insanca yaþayabilmek için toplumda þiiri bir çýðlýk olarak atan ve bunun kavgasýný veren kiþidir. Ýþte, þiirin kavgasýný veren Konak Belediye Baþkaný Muzaffer Tunçað, gerçek bir sanat sever, gerçek bir sanatçý olarak kente çok þey kazandýrýyor. Bugünlerde, þiir gündemimizden çýktý, magazin girdi. Toplumun þiire o kadar çok ihtiyacý var ki. Bu durumda, þairin þiirini basacak yayýncaya, þiirini okuyabileceði, bu tip etkinliklere, buluþmalara, desteðe çok ciddi ihtiyacý var. Bu nedenle, Ýzmir Konak belediyesi’nin PEN ile ortak bir çalýþma yapmasýný çok yararlý ve çok ciddi bir giriþim olarak görüyorum. Amacýmýz, edebiyatýn halkla buluþmasý ve yaygýnlaþtýrýlmasý, ifade özgürlüðünü gündeme taþýnmasý. Bu nedenle, ‘Þiir Buluþmasý’ sadece Ýzmir’e deðil ayný zamanda Türkiye’ye de çok þey kazandýrýyor. Anadolu’da çok sayýda þiir etkinliði yapýlýyor. Görüyoruz. Bunlardan en az birinin uluslararasý bir nitelik kazanmasý lazým. Ýzmir Uluslararasý Þiir Buluþmasý, ciddi tavrý ile bu boþluðu doldurdu. Ama bu etkinliðin önümüzdeki yýllarda istikrarlý bir biçimde devam etmesi þartýyla, ‘Ýzmir Uluslararasý Þiir Buluþmasý’ þimdiden þiir alanýnda Türkiye’yi temsil edecek potansiyele sahip’ diyen Vecdi Sayar, Þiir Buluþmasý’nýn uluslararasý boyut kazanmasýnýn öneminin altýný bir kez daha çizdi.

Konuþma yapmak ve þiirlerini okumak için salona koþar adým yetiþmeye çalýþan þair Muzaffer Kale’nin düþündüklerini de ayak üstü alýyoruz. Oturuma yetiþebilmek için yolda hem beraber koþuyor hem de görüþ alýyoruz. Þair Muzaffer Kale ‘Bence dünyanýn kalbi taþrada atýyor’ diye söze baþlýyor. ‘Taþranýn açýlýmý dýþarýdan içeriye doðru. Þiir içeride olmak derdinde deðil. Ýçeride olmaktan biz ‘iktidar’ olmayý anlýyoruz. Þiirin ‘yakýþýklý’ duracaðý yer de, iktidarýn yanýnda yer alan görüntüsü olmayacaktýr. Dýþarýda olmak ‘muhalif’ olmak demektir. Bu nedenle, dýþarýdan içeriye doðru çok insani diyebileceðimiz bir müdahale olacaktýr ve bu müdahale olmalýdýr. Çünkü insan ‘dýþarýdadýr’. Evrensel anlamda taþra, dünyanýn bütün geliþmiþ 7,8 ülkesi dýþýnda kalan bütün dünyadýr. Bugün edebiyat olarak, dünyanýn nabzýnýn bu geliþmiþ 7,8 ülkenin dýþýnda attýðýný düþünüyorum. Taþra edebiyatçýlarý, özellikle A.B.D.’nin baþýný çektiði kültür yayýlmacýlýðýna karþý durabilen ülkelerin edebiyatçýlarýdýr. Emperyalist saldýrý evrensel olarak düþünülürse, ona karþý çýkýþ da evrensel olacaktýr diyebilen taþra edebiyatçýlarýdýr. Bu durumda ‘muhalif olmak’ eþittir ‘taþra’ edebiyatýdýr. Çokça bahsedilen Ýstanbul Dükalýðý diye bir þeyin var olduðuna ben inanmýyorum. Bugün putlarý yýkýyoruz desek Ýstanbul’da yýkýlacak bir tane put bile bulamayýz. Bu nedenle, ben Ýstanbul’u taþranýn içinde sayýyorum.’

Eski Broy Dergisi Ýzmir temsilcisi þair Yusuf Sezgin taþra olmayý, ‘kýrýlma noktasý’ olarak tanýmlýyor. ‘Günümüzde edebiyat, sürekli olarak kendini metropollere hapsediyor görünse de ‘kýrýlma noktalarýný’ taþralarda yaþýyor. Ýktidarlaþma, belirleyici olma, Ýstanbul’a sýkýþmýþ gibi görünüyor ama bu görüntünün altýnda gerçek olmayan hatta literatürü sorguya açýk popülist bir yaklaþým var. Merkezleþmiþ bu durum, aslýnda ‘kaðýttan bir kaplandýr’. Taþra, bu ‘kaðýttan kaplaný’ küçük hareketlerle her zaman bertaraf eder. Çünkü taþrada þairler ve yazarlar, hayatý gündelik dilinden okur, yaþar ve yazar.’

Çay molalarýnýn birinde, þiirin ve yazýnýn ‘eski tüfeklerinden’ Refik Durbaþ’a rastlýyoruz. Ýstanbul dükalýðýndan gelmenin verdiði temkinli yaklaþýmla sorularý yanýtlýyor. Gülümseyen, samimi tavrý, efendiliði ve sorularýmýzý yanýtlama nezaketi uðruna oturumu feda ediþiyle gönlümüzü kazanýyor. Taþra dergiciliði Refik Durbaþ’ý çok eskiye 1960’lý yýllara götürüyor. ‘1960’lý yýllarda, Türkiye’de Basýn Ýlan Kurumu vardý. Bu Basýn Ýlan Kurumu, ilan toplar ve gazetelere, dergilere ilan verirdi. Ýlan alabilmek için o gazetenin sahibi, genel yayýn yönetmeni, yazý iþleri müdürü, muhabirleri, kadrosu olacaktý. Hatta gazetenin sahibinin, yazý iþleri müdürünün sarý basýn kartý alma hakký vardý. Basýn Ýlan Kurumu, bu ilanlar için gazetelere ve dergilere %5 ve %10 oranýnda bir para verirdi. O verdiði ilan karþýlýðýnda, gazetelere, dergilere 750 lira gibi para verirdi. O dönem, ben lisedeydim. Bir dergi çýkarýrdýk. Bastýðýmýz 1000 tane dergiyi 600-650 liraya mal ederdik. Hatýrlýyorum, mesela Konya’da ‘Çaðrý Dergisi’ vardý. Bursa’da ‘Su Dergisi’ vardý. Basýn Ýlan Kurumu’nun desteðiyle ayakta duran Anadolu’nun bir çok yerinde çok sayýda sanat dergisi çýkardý. O dönemde televizyon yok, radyolar çok sýnýrlý. Ýþte Bir Anakara, Ýstanbul ve Ýzmir Radyosu var. Medya bu kadar geniþ deðil. Bazý gazeteler dediler ki, ‘biz, her gün gazetede iki sayfa sanat sayfasý yapalým. Böylece sanatý geniþ halk kitlelerine yayarýz. Siz dergiler için verdiðiniz bu %5’lik parayý kaldýrýn’. Maalesef, bu görüþ kabul gördü ve bazý aklý evveller dergiler için ayrýlan %5’lik bu payý kaldýrdýlar. Biz 1966 yýlýnda, Ýsmet Hoca, Ataol Behramoðlu, ben ve 15 kiþilik bir grup ‘Alan’ diye dergi çýkardýk. Öðrenciydik. Herkes 10 Lira veriyordu. Dergi ancak dört sayý çýkabildi. Daha sonra parasýzlýktan çýkaramadýk. Gazeteler zamanla sanata ayýrdýklarý yeri azalttýlar. Ýki sayfadan tek sayfaya, iki sütuna derken þimdi hiçbir gazetede sanata ayrýlan tek bir sütun bile yok. Türkiye’de bir tek Cumhuriyet Gazetesi iki sayfa sanata ayýrýyor. Bizim zamanýmýzda þair olabilmen için Varlýk Dergisinde þiirin çýkacaktý. Yaþar Nabi’de ne yapardý? Bakardý ilk önce ‘Su’, ‘Evrim’, ‘Çaðrý’ da ya da Kayseri’de çýkan dergide þiirleri yayýnlanmýþ mý diye. Sonra, beðendiði þiirleri, öyküleri yayýnlar, beðenmediklerini her yýl çýkardýðý Varlýk Yýllýðýna koyardý. Þiirin zamaný yok. Ýstanbul’da da yazarsýn, Anadolu’da da yazarsýn. Ama bir de þöyle bir durum var. Eðer ben Ýzmir’de kalsaydým, burada mahalli bir sanatçý olurdum. O kadar. (Gülüyor…) Ýstanbul’a gittim. Melih Cevdet Anday’ý gördüm. Onunla arkadaþlýk ettim. Fazýl Hüsnü Daðlarca ile arkadaþlýk yaptým. Onun þiirini okumak baþka, onun masasýnda oturup, onunla raký içip, onun anlattýðý hikayeleri dinlemek baþka. Mesela Fazýl Hüsnü Daðlarca onu eleþtiren hiç kimseye yanýt vermezdi. Mesela biri çýktý ‘Fazýl Hüsnü Daðlarca’nýn þiirde artýk hiçbir etkisi yoktur, bitti artýk’ diye bir yazý yazdý diyelim. Daðlarca, buna hiç yanýt vermez ama ertesi hafta oturur öyle bir þiir yazardý ki on tane eleþtirmen bir araya gelse onun yazdýðý þiire cevap veremezdi. Ýþte Ýstanbul’un böyle hikayeleri var. Ýþte o hava, o atmosferde, o akvaryumda yaþamak bambaþka bir þey. Yoksa bu öyküler olmasa, Ýstanbul’da yaþamýnýn baþka hiçbir esprisi yok.’ Ýyi de, taþrada hiç mi iyi þey olmuyor Allah aþkýna? diye hafif yollu sitem ediyorum. Neredeyse, isyan etmek üzereyim. Refik Durbaþ gülerek durumu düzeltme yoluna gidiyor hemen. ‘Olmaz olur mu. Ben taþradaki dergileri çok destekliyorum. O yýllarda, Ýzmir’de, Yeni Asýr, Ege Ekspres, Demokrat Ýzmir, Sabah Postasý, Ege Telgraf gazeteleri çýkýyordu. Sanat sayfalarý düzenlerlerdi. ‘Gençlerle Baþ Baþa’ diye bir þiir sayfasý vardý. Bunun dýþýnda Ödemiþte, Aydýn’da, Edremit’te, Nazilli’de yerel gazeteler vardý. Hafta sonlarýnda bu gazeteler þiir sayfalarý yaparlardý. Mesela, Ödemiþ’li çocuklarla arkadaþ olmuþtuk. Þiir matineleri olurdu. Bunlar kültürel bir alýþveriþti. Þimdi bunlar kalmadý.’

Þiir Buluþmasý, ‘dünya þiir gününde’ onur konuðu þair Arif Damar’ýn þiir bildirgesiyle son buldu. Yýllarýn þairi, kendi deyimiyle ‘salondaki en genç ve en delikanlý þair’ olarak kendi kaleme aldýðý þiir bildirgesini okumadý, adeta yaþadý. ‘Þiir depremdir, þiir ayaklanmadýr, þiir baþkaldýrýdýr. Þiir þimþektir, yýldýrýmdýr, gök gürültüsüdür þiir. Þiiri yani yýldýrýmý hiçbir
siper-i saika durduramaz. Þiir korkunçtur, güzeldir. Hiçbir kapý, hiçbir duvar önünde duramaz. Þiir yürür ezer, geçer.’ Diye söze baþladý. Týpký gök gürültüsü gibi bir sesle ve okumayla devam etti. Okuduðu bildirgeyi hem yaþadý hem de yaþattý.

Sonra, ‘Þiir aldatmaz, çalýp çýrpmaz. Doðruluktur þiir. Emektir, alýn teridir. Þiir inatçýdýr, hýrçýndýr ve hep ama hep yürür gider. Þiir durmaz ve durdurulamaz. Þiire ne boyunduruk, ne tasma takýlýr. Þiir zincire vurulamaz. Þiire kelepçe takýlamaz. Þiir özgürdür, özgürlüktür. Þair zalimlere, alçaklara, namussuzlara meydan okur. Onun gücü en güçlüye boyun eðdirir. Engel tanýmaz. Engelleri yýkar, ezer geçer’ diye devam etti.

‘Þiiri anlatmaya çalýþtým, ama ne gezer. Önce söylediðim gibi þiiri, deniz gibi, kendi yalnýz kendi anlatýr. Yaþasýn þiir. Yýkýlsýn diktatörler, krallar, asiller,varsýllar. Þiir zaten onlarý hep ama hep yýktý ve yýkacaktýr. Ne mutlu þiir yazan, þiir okuyan, þiir sevene. Ötesi yok’ diye sözlerini bitirdiðinde salonda bir alkýþ tufaný koptu. Herkes ayakta. Çýlgýnca þiirin ‘en delikanlý’ þairini alkýþlýyor. Dört gün boyunca þiir, edebiyat, þiir-sanat etkileþiminin tartýþýldýðý, çay molalarýnda dergicilik, taþra dergiciliðinin konuþulduðu, þiir müzik dinletilerinin, slayt gösterilerinin, þiir - tiyatro sahnelemelerinin, konserlerin ve fotoðraf sergisinin yer aldýðý ‘2. Uluslararasý Ýzmir Þiir Buluþmasý’ böylece sona erdi. Ama daha anlatacak o kadar çok þey var ki. Geri kalanlarý da, gelecek yýl 3. yapýlacak olan Uluslar arasý Ýzmir Þiir buluþmasýna saklýyoruz. Ne diyelim, darýsý 3. Þiir Buluþmasýnýn baþýna.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.