..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamýn tanýmý yoktur. -Halikarnas Balýkçýsý
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Söyleþi > Seval Deniz Karahaliloðlu




1 Haziran 2006
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor  
Ýnsanlýk, burjuvazinin evrensel budalalýðýna övgü anýtý gibi yükselen ve günümüz toplumunda çýð gibi büyüyen ‘übüleþme’ hastalýðýndan muzdarip.

Seval Deniz Karahaliloðlu


Kulaklara tahta sokmaca lay, lay, lom. Burun koparmaca, lay, lay, lom. Beyin patlatmaca lay, lay, lom. Dil koparmaca, lay, lay, lom. Göz oyulmaca lay, lay, lom…(Tanrým, çok eðlenceli lay, lay, lom. Kendini kaptýranlar için özel olarak eklenmiþtir, lay, lay, lom ) Eðer kendinizi kaptýrýp koyuverirseniz, bu nakarata katýlmamak elde deðil. Ýnsanýn içindeki karanlýk tarafýn aydýnlýk tarafla olan o ezeli mücadelesi bundan daha açýk nasýl anlatýlabilir. Gülerek, þarký tonunda söylenen iþkenceler, olayýn aðýrlýðýný hafifletirken, gerçeklik duygusunu da kýrýyor. Gerçek ve sanal dünya arasýna sýkýþýp kalan ve her iki dünyaya da eþit mesafeden bakan ‘übüler’ için gerçekliði kýrýlmýþ ve hafifletilmiþ bir iþkencenin ne zararý olabilir ki?


:EHFH:
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor

Seval Deniz Karahaliloðlu

Kulaklara tahta sokmaca lay, lay, lom. Burun koparmaca, lay, lay, lom. Beyin patlatmaca lay, lay, lom. Dil koparmaca, lay, lay, lom. Göz oyulmaca lay, lay, lom…(Tanrým, çok eðlenceli lay, lay, lom. Kendini kaptýranlar için özel olarak eklenmiþtir, lay, lay, lom ) Eðer kendinizi kaptýrýp koyuverirseniz, bu nakarata katýlmamak elde deðil. Ýnsanýn içindeki karanlýk tarafýn aydýnlýk tarafla olan o ezeli mücadelesi bundan daha açýk nasýl anlatýlabilir. Gülerek, þarký tonunda söylenen iþkenceler, olayýn aðýrlýðýný hafifletirken, gerçeklik duygusunu da kýrýyor. Gerçek ve sanal dünya arasýna sýkýþýp kalan ve her iki dünyaya da eþit mesafeden bakan ‘übüler’ için gerçekliði kýrýlmýþ ve hafifletilmiþ bir iþkencenin ne zararý olabilir ki?

‘Alýn size et ve altýn ama siz de vergilerinizi düzenli olarak ödeyeceksiniz. Söz veriyor musunuz?’ Halk bir aðýzdan baðýrýr. ‘Söz veriyoruz Übü Baba.’ Halk devam eder. ‘Ayaklar, kýçlara. Kýçlara tekme, Yaþasýn Übü Baba.’ Bir aðýzdan söylenen þarkýnýn ritmine uygun olarak hareket ettirilen tahtadan yedi asker kuklasý. Büyük ebatta sahnenin önünde bir biri ardýna dizilmiþ olan ve bizim ancak profilden görebildiðimiz asker kuklalarýnýn her birinin eli öndeki askerin cebinde. Þarkýnýn ritmine göre eðilip bükülen, yukarýdan baðlý olduklarý iplerin izin verdiði ölçüde hayata geçen kuklalar söylediklerinden mi yoksa þarkýnýn ritminden mi bilinmez hallerinden pek hoþnutlar.

Makine Mühendisleri Odasý, Ýzmir Þubesi Tiyatro Topluluðu Kentin Oyuncularý tarafýndan sahneye konulan ‘Kral Übü’ ya da nam-ý diðer ‘Übü Baba’, hýzla ‘übüleþme’ sürecine giren günümüz toplumlarýný sorguluyor. Fransýz yazar Alfred Jarry’nin kaleme aldýðý ve dilimize Asaf Çiðiltepe ve Rýza Katý tarafýndan kazandýrýlan metinlerden derlenen oyunu sahneye yönetmen Günay Toprak koyuyor. Dramaturjisini Abdullah Uysal’ýn yaptýðý oyunda, baþlýca rolleri, Hakan Bintepe, Bahar Öztop, Serdar Pakyürek, Alp Doðan Selçuk, Çaðrý Ergönenç, Barancan Erarslan ve Abdullah Uysal canlandýrýyorlar. Oyunun özgün müziklerini ise Türk Tiyatrosunun en deðerli müzik yazarlarýndan biri olan Cem Ýdiz yapmýþ. Cem Ýdiz müzikleri bestelerken özellikle bu oyun için Alfred Jarry’nin orijinal þarký sözleri üzerine bestelerini kaleme almýþ. Kentin Oyuncularýnýn uzun uðraþlar sonucunda ortaya çýkardýðý Kral Übü’yü, ‘übüleþme’ kavramýný, toplumlarýn yaþadýðý hýzlý ‘übüleþme’ süreçlerini, oyunun yazarý Alfred Jarry’nin hayata ve topluma bakýþýný oyunun yönetmeni Günay Toprakla konuþtuk.

SDK – Neden ‘Kral Übü’?
Günay Toprak – ‘Übü’ uzun zamandýr kafamda olan bir oyundu. Bundan 15 yýl önce, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, ‘Kral Übü’ oyununu Fransýz’lardan izlemiþtim. Fransýzca oynamýþlardý. Onlar çok farklý bir çözüm getirmiþ ve oyunu meyvelerle ve sebzelerle iki kiþi olarak sahnelemiþlerdi. Metni o zaman okumamýþtým. Oyun çok hoþuma gitmiþti. Sonra, zaman zaman üzerinde düþündüðüm, açýp metnine baktýðým bir oyun oldu. Sokakta tiyatro projesiyle ve kadroyu daraltma kararýyla beraber, Übü’yü kuklalarla sahneye koymak için uygun zaman olduðunu düþündüm. Oyunu sahneye koyma aþamasýnda çok zorlandýk. Gerçekten çok büyük emek harcandý ve çok uzun zamanýmýzý aldý. Oyunu çözerken çok korktuðumuz anlar oldu. O ipler, o kuklalar baþýmýza, ellerimize dolandý. Yapamýyoruz. Ýpleri deðiþtiriyoruz. Makara sistemlerini deðiþtiriyoruz. Böylesine bir iþe cesaret etmek kolay deðil. Cesaret ettikten sonra, oyunun çözülmemesi sýkýntý yaratýyor. Ama bütün oyuncular, el birliði ile sonunda oyunu çözdük.

SDK - Oyunda iki ilginç fakat bir o kadar önemli ekonomik belirleyici var. ‘Et ve altýn’. Et ve altýn neden bu kadar önemli?
Günay Toprak – ‘Kral Übü’ oyununun yazarý Alfred Jarry’nin kitleler ile ilgili bir duygusu var aslýnda. Alfred Jarry kitleleri bir sürü gibi algýlýyor. Alfred Jarry’e göre, kitleler her yeni iktidarý bu þekilde test eder. Yani et ve altýnla. Jarry’e göre, eðer iktidar et ve altýn daðýtýrsa, o iktidar artýk güvenilir deðildir. Bu nedenle, bu iki parametre oyunda önem kazanýyor. Bu oyun, dönem olarak çok önemli çünkü yazar bu oyunla birlikte geleneksel tiyatronun bütün kurgusunu, yapýlanmasýný ve dilini deðiþtiren yeni bir anlayýþ getiriyor. Hedef aldýðý kitle burjuvazi. Burjuvazi, sloganlarý kullanarak iktidara geçer. 18. yüzyýlda, iktidarý ele alan burjuvazinin temel söylemi özgürlük, demokrasi ve eþitlik gibi Fransýz Ýhtilalinin temel sloganlarýna dayanýr. Monarþiyi, krallýðý yýkan burjuvazi bu üç temel üzerine iktidarýný yapýlandýrýr. Kitleler de bu temel söylemlere dayanarak burjuvazinin peþine takýlýrlar. Kitleler, burjuvazinin gerçek hedefinin iktidarý ele geçirmek ve kendini daha da zenginleþtirmek olduðunu görmez. Kitlenin ‘farkýndalýðý’ yoktur. Orada, burjuvazinin bol bol kullandýðý ‘saraylara savaþ, kulübelere barýþ’ sloganý da çok önemlidir. Bu slogan, 1789 Fransýz Ýhtilalinin temel sloganlarýndan biridir. Burjuvazi burada, krallýðý ya da monarþiyi kitlelere hedef gösterir. Bunun önceliðini burjuvazi yapar. Monarþi yýkýldýktan sonra burjuvazi iktidara gelir. Bu da kapitalizme açýlan kapýnýn aralandýðý döneme iþaret eder.

SDK - Kapitalist söylemi çok güçlü ve net öyle deðil mi? Oyunda, ‘Übü Baba’ ‘Alýn size et ve altýn ama siz de vergilerinizi düzgün ödeyeceðinize dair söz vereceksiniz’ diyor.
Günay Toprak – Evet, halk et ve altýný aldýktan sonra hep bir aðýzdan söz veririz der. Çünkü ‘sus payý’ olarak halka et ve altýn daðýtan bütün iktidarlar, halkýn gözünde ‘meþrulaþýr’. Et ve altýn ayný zamanda, iktidarýn ‘kendisini meþrulaþtýrdýðý zemindir’. Übü iktidarý ele geçirdiðinde, halkla karþý karþýya kalmýþtýr. Halkýn temel talepleri, karnýný doyurmasý ve paradýr. Bunu da en iyi sembolik olarak et ve altýnla özdeþleþtiriyor. Übü Baba’nýn halka sus payý daðýtmasý, Übü Ana’nýn önermesiyle olur. Burada baþka bir temel karakter daha var. Übü Ana, aslýnda daha akýllý ve sistem kurmaya çalýþan bir kiþiliktir. Übü Baba’nýn kontrolsüz vahþiliði söz konusu ama Übü Ana’nýn da kendi þahsi çýkarlarý var. Hani, ‘her baþarýlý erkeðin ardýnda baþarýlý bir kadýn vardýr’ sözü vardýr ya, Übü Ana karakteriyle oyun, bu ezberi de bozuyor. Bu Lord Machbeth ile Layd Machbeth ikilisine de bir gönderme ayný zamanda. Alfred Jarry’nin çok keskin ve acýmasýz bir eleþtirisi var. Et ve altýn daðýtarak iktidarýný meþrulaþtýrýyor çünkü sonra onlarý Rusya’ya savaþa gönderebilecek.

SDK – Yani, 1789 Fransýz Ýhtilalinden bahsettiniz. 1789 Fransýz Ýhtilalini, kapitalizme giden bir eþik olarak alabilir miyiz?
Günay Toprak – Aslýnda bütün dünyanýn çevresi o dönemde deðiþiyor. Kapitalizmin ekonomik politiðinin yerleþtiði bir dönem bu. Tanrýnýn kutsadýðý ve Tanrýnýn elçisi gibi duran Kral yýkýlmýþtýr. Böylece burjuvazi, kendi dini olan ekonomik politiðini yerleþtirmeye baþlamýþ ve iktidarý ele geçirmiþtir. Ve bunun sonunda bütün dünya büyük bir hýzla ‘übüleþmeye’ baþlar. Alfred Jarry, iþte ‘özgürlük, kardeþlik ve eþitlik’ gibi çok olumlu sloganlarla iktidara gelen burjuvazinin gerçek yüzünü göstermektir. Bu anlamda oynandýðý dönemde çok büyük gürültüler çýkarmýþ bir oyun. Zaten oynandýðýnda da çok az yalnýzca bir iki defa oynayabilmiþ, çok büyük patýrtý çýkarmýþ bir oyun. Çünkü ‘Kral Übü’, burjuvazinin halka dikte ettirmeye çalýþtýðý ezberi bozuyor. Burjuvazinin o çok iyi gibi görünen yüzünün altýndaki aç gözlülüðünü, gözü doymazlýðýný, deðer tanýmazlýðýný, vahþiliðini ve sýnýr tanýmazlýðýný eleþtiriyor. Peþine takýldýðýmýz figürü ‘Karl Übüyle’ özdeþleþtirerek, peþine takýldýðýmýz figürü bozuyor. Burjuvazi ‘iþte bu’ demek istiyor.

SDK – Übü’nün kelime anlamý nedir?
Günay Toprak – Übü aslýnda bir kukla oyunu metni. Alfred Jarry, Kral Übü oyununu fizik öðretmeninden esinlenerek kaleme almýþ. Jarry, 15 yaþýnda lisede okurken, fizik öðretmeni Mösyö Herbert’i alaya almak amacýyla ‘Kral Übü’ karakterini kukla oyunu metni olarak yaratýyor. Sonra Herbert’in ismini dönüþtürerek Übü’ye uyarlamýþ. Bunlar aslýnda kukla oyunu metni. ‘Kral Übü’, 1888 yýlýnda gayri resmi olarak Jarry ve arkadaþlarý tarafýndan sahnelense de oyunun bilinen ilk resmi gösterimi,1896 yýlýnda Theatre de L’Oeuvre tarafýndan gerçekleþtirilir. Alfred Jarry çok eksantrik bir insan. Sahneye çýkardýðý karakterle, kendi yaþam öyküsü ayný. Giderek übüleþiyor. Übü’yü adeta yaþama salýveriyor. Alfred Jarry’nin toplumla bir problemi var. Alkol kullanmaya baþlýyor. Ýlk önce bir sahne figürü olarak ortaya çýkardýðý übü, giderek kendi yaþam tarzýyla birleþiyor.

SDK - Böylece übüleþmek diye bir terim de çýkýyor ortaya. Öyle diye bilir miyiz?
Günay Toprak – Evet öyle diyebiliriz. Dünyada ‘übüleþmek’ diye bir kavram söz konusu. Bir çok þeyi böyle açýklayabiliyoruz. Tiyatro kültüründe ortaya bir ‘karþý kahraman’ çýkarmasý önemli. Deneysel tiyatroda olumlu bir kahramanýn yanlýþlýklarý ya da hatalarý anlatýlýr. Bu kahramanýn toplumun kötülükleri karþýsýnda kurban edilmesi söz konusudur. Ama burada ilk defa bir ‘karþý kahraman’ ortaya çýkarýlýyor. Yani, tamamen olumsuz, aç gözlü, vahþi ve gözü doymaz gibi bütün olumsuz deðerleri üzerinde taþýyan bir figür aslýnda. Übü, kaðýt üzerinde burjuva sistemine saldýrýyor. Burada, temel tiyatro anlatýmlarýný da kullanýyor. Mesela, Hamlet’den ya da 3. Richard’dan, Shakespeare’in oyunlarýndaki iktidar olma arzusunu anlatan oyunlarýndan çeþitli olgularý da kullanýyor ve ortaya bir übü çýkarýyor. Übü’yü yorumlarken bir politik figürü düþündük. Alfred Jarry, o dönemde yaþayan bir politik figürü doðrudan hedef göstermez. Mesela bir Napolyon’u hedef almaz ve daha genel bir karakteri çizer, burjuvazinin genel karakterini tanýmlar. Burada yorumlarken, ulusal ya da uluslar arasý bir kiþiyi hedef almadýk ama öyle de yorumlanabilir. Saddam, Bush, Hitler ya da bugünkü iktidarýn sahiplerinden biri olarak da gösterilebilirdi. Çünkü temel olarak benzer noktalarý çok fazla.

SDK – Günümüzle çok örtüþüyor. Öyle deðil mi?
Günay Toprak – Tabii oyunda, günümüz ekonomik politikalarý var zaten. Çünkü toplumun muhalefetini desteðe dönüþtürmek için bütün iktidarlarýn baþvurduðu bir yol vardýr. Savaþ ve savaþ ekonomisi. Ýktidarlar, içerdeki sorunlarý unutturmak için savaþý öne sürer. Ýnsanlarýn ulusal duygularý ayaða kaldýrýlýr. Böylelikle, insanlar açlýðýný da unutur, yoksulluðunu da unutur, bugünkü iktidarýn kim olduðunu da unutur. Unutur da unutur. Ve düþman gösterilen birilerinin üzerine doðru yürür.

SDK – Yani, Irak savaþý gibi.
Günay Toprak – Güncel anlamda her þeye gönderebilirsiniz bunu. Alfred Jarry’nin Kral Übü’sü, bugün Amerika’nýn dünya üzerinde uygulamak istediði politikayla neredeyse birebir örtüþüyor. Genel anlamda, yayýlmacý kapitalist ülkelerin uyguladýðý bir politika bu.

SDK – Übü Baba’nýn ‘Yaþasýn savaþ’ diyen bir yönü de var. Ve bundan kýsa bir süre sonra þöyle der. ‘Saygýdeðer Ruslar lütfen buraya doðru ateþ etmeyin. Buralarda insanlar var.’ (kahkahalar..)
Günay Toprak – Bu saçma gibi duran sözler Übü’nün kendine özgü dilini oluþturur ve demogog yanýný da verir. Übü’nün kendine ters düþen, karmaþýk bir yaný var. Bir birine zýt ya da bir birini tamamlayan þeyler söyleyerek kendisiyle çeliþiyor. Çok sürprizli þeyler söylüyor. Zaman zaman mantýklý bað kuramýyorsunuz. Tezat durumlar söz konusu.

SDK – ‘Askerler söyle ilk önce hacetlerini yapsýnlar, sonra milli marþý söyleyebilirler’. Ýþte, ucundan kýyýsýndan itidalli yaklaþýlmasý gereken bir cümle. Peki, bu cümlenin alt okumalarýný yapabilecek miyiz?
Günay Toprak – Alfred Jarry’nin dili çok pis. Sokaðýn dili de çok acýmasýz aslýnda. Jaryy’nin dili tiyatro literatüründe görmediðimiz kadar küfürlü, pis, keskin, fütursuz, serbest. Kral Übü, temel ihtiyaçlarý çerçevesinde hareket eder. Doymak bilmeyen bir iþtahý vardýr. Hayatýný, yemek, içmek ve hacetini gidermek gibi çok hayvani ihtiyaçlar üzerine kurar. Ona göre, bir insanýn karnýný doyurmasý ve hacetini gidermesi gerekir. Baþka ne olabilir ki? Dünya görüþü bu. Onun için milli duygular hiçbir þey ifade etmez. Burada ödlekliðini de görüyoruz aslýnda. Savaþ, kahramanlýk, oyunda ulusal bir duyguyken, onun savaþa gitme kararýndan nasýl korktuðunu, titrediðini de görüyoruz. Savaþa gitmenin ulusal boyutunu veren burada Übü Ana ve adamlarý. Yoksa, ‘ölebilirim, ne demek, savaþa gidilir mi’ gibi bir korkaklýðý, ödlekliði de var. Kahramanlýk, ulusal bir zemin söz konusu deðil. Übü Ana’nýn taktiði ile savaþa gitmek zorunda kalýyor. Kitleler ulusal bir anlamla sürükleniyor ama Übü Baba’nýn kendisinde ulusal hiç bir deðer yok.

SDK – Übü Ana’nýn gitmesi üzerine ‘ülkenin ekonomik ve iktisadi zenginliði ile kaçtý’ diyor.
Günay Toprak – Ekonomi, kapitalist düzenin temel söylemidir. Her þeyi, ekonomik bazda deðerlendirir. Bu da topluma yerleþtirilmeye çalýþýlýr. Alfred Jarry burada, kapitalizmin ekonomik politiðinin 1789’dan sonra yerleþmeye baþladýðý süreçte, Adam Schmidt’in ‘býrakýnýz yapsýnlar, býrakýnýz geçsinler’ dediði ve ‘her þeyi, bütün olaylarý, iktisatla ekonomiyle açýklamasýný’ eleþtiriyor.

SDK – Sonra bir de övünmesi var. ‘Böylesine mükemmel bir idarecinin nasýl oldu da hata yapabileceðini düþünemedim diyor’.
Günay Toprak – Demagog, korkak, aptallýðý ve budalalýðý söz konusu. Öylesine bir ürkütücülüðü var ki, bütün herkesi etkileyebiliyor. Kendi içinde bir mantýðý yokmuþ gibi görünüyor ama çevresine sýnýrsýz bir korku salýyor. Kendisini çok akýllý, çok zeki zannediyor.

SDK – ‘Übü Baba’nýn kimliðinde politikacýlarý da sorguluyor. Mesela, oyunda þöyle bir diyalog geçiyor. ‘Kral ense kalasý öldürdünüz. Eeee, ne olmuþ yani. Oðlunu da öldürdünüz. Yooo, hayýr elimizden kaçtý’.
Günay Toprak – Çok rahat deðil mi? Ýþte genel anlamda, Übü Baba’nýn çizdiðimiz portresine uygun davranýþlar bunlar. Belli bir ismi ya da olayý hedeflemiyor ama genel anlamda nasýl sakýnmadan vahþi olunduðunu, sanki bunun çok doðalmýþ gibi göründüðünü vurguluyor. Bir insaný öldürürken ki rahatlýðý, vahþiliði ve ‘öldürmenin verdiði keyfi’ doðalmýþ gibi gösteriyor.

SDK – Sonra insanýn tüylerini diken diken eden bir þiddet öðesi var. Þu meþhur tekerlemeden bahsediyorum. Kulaklara tahta parçasý sokmaca, burun koparmaca, beyin patlatmaca, dil koparmaca, göz oymaca. Aman tanrým, üstelik þarký formunda…
Günay Toprak – Bunlar, Alfred Jarry orijinal metindeki þarkýlarý. Bu þarký sözleri tümüyle Alfred Jarry’e ait. Oyunun müziklerini Cem Ýdiz yaptý. ‘Kral Übü’ oyunu için orijinal müzikler yazdý, besteledi. Bizim için Cem Ýdiz çok büyük bir þans. Çünkü onun müzikleri, oyunu zenginleþtiren ve anlatýmýný güçlendiren bir katký saðladý. Üstelik bestelediði müzikler için telif ücreti de almadý. Biz Cem Ýdiz’in bestelediði müziklerin oyuna çok þey kattýðýný düþünüyoruz

SDK – Oyuncularýn kostümleri de çok ilginç deðil mi?
Günay Toprak - Halkýn genel olarak kullandýðý giysi formatý olarak erkek iç çamaþýrlarýný seçtik. Halkýn giydiði bu tek tip kýyafet, ‘sürü’ kimliðini veriyor. Ýç çamaþýrlarýný, halkýn ve sokaðýn ortak paydasý olarak aldýk.

SDK – Oyun içinde, yakasý açýlmadýk üslupla ortaya konan ama buna raðmen insaný çok da rahatsýz etmeyen ilginç tekerlemeler var. Biraz da bunlardan bahsedelim.
Günay Toprak – Evet, ayaklarý kýçlarýna. Kýçlara tekme, yaþasýn Übü Baba gibi. Orijinal metinde de aynen böyle. Oyunda, hiç ekleme yapmadýk. Türkiye’de üç, dört çeviriden oluþan daðýnýk metinler var. Her çeviride farklý þeyler söz konusu. Her çevirmen kendine uygun bir kolaj yapmýþ durumda. Biz bu metinleri topladýk, sokak da oynayacaðýmýz için buna uygun bir düzenleme yaptýk. ‘Übü Baba’ külliyatý diye bir þey vardýr. Almanaklar, þiirler, þarký sözleri, þarkýlar. Bu bizim oynadýðýmýz oyun, bizim kurgumuz gibi ele alýnabilir. Burada Übü Baba’yý oyunun eksenine koyarak, onu hedef aldýk. Ýktidarý ele geçiriþi, savaþmasý ve o iktidarý tükettikten sonra yeni bir alana geçiþi gibi bir kurgu yaptýk.

SDK – Balýkçý aðlarý ile donatýlmýþ bir sahne, sahnenin önünde tahta kuklalar ama öncelikle çok amaçlý kullanýma açýk bir dekor var. Bunun için ne diyeceksiniz?
Günay Toprak – Genel olarak bir oyunun sahnelenme üslubu önemli bir þeydir. Her yazarýn kendi bir üslubu vardýr. Sanat tarihi, genel anlamda üsluplar tarihidir. Ýyi bir yazarýn oyununu sahneye koyuyorsanýz, yazarýn oyunda ne demek istediðini anlamak zorundasýnýz. Biz de Alfred Jarry’nin ne demek istediðini anlamak için çok uðraþtýk. Yoksa kestirmeden, ‘a bu, budur’ diyerek oyunu ezberden çýkarmadýk. Oyun, burjuvazinin ve çivisi çýkmýþ bir dünya tablosunun genelini yansýtýr aslýnda. Bütün bunlarý nasýl bir araya getireceðimizi düþündük. Aslýnda, Alfred Jarry’i anlamaya baþlayýnca, onun biçimi de kendiliðinden oluþuyor. Oyun, bir kukla metni olarak yazýlmýþ, o nedenle bu kuklalar bizim kuklalarýmýz olmasýna raðmen bizim eklememiz olarak durmuyor çünkü oyunda anlatýmýn önemli bir parçasý. Kuklalar bizim tasarýmýmýz. Sokakta da oynayacaðýmýz için oyunu böyle çözdük.

SDK – Sallanan tahta at, salýncaða binen Übü ve geminin dümeni gibi zaman ve mekanda çok hýzlý geçiþler yapmayý saðlayan fonksiyonel bir dekor kurgulamasý var .
Günay Toprak – Dekor bu anlamda iþlevsel. Çünkü 18 metre kare gibi çok dar bir alanda çalýþýyoruz. Oyuncularýn oynadýðý alaný geniþletmek için çeþitli formüller bulduk. Ýþte, üst üste tasarlanmýþ bir sahne kuruyoruz. Oyunu sahnelemek için alaný maksimum seviyeye çýkaracak þekilde oyunu kurgulamak zorundaydýk. Balýkçý aðlarý, tahta at, yukardan sarkan salýncak, yukardan sarkan ipler, gemi dümeni. Dekoru çok iþlevsel kullanmak zorundayýz. Çünkü çerçeve sahne hiç deðiþmiyor. Ayný sahne üzerinde, farklý mekanlarý vermek için farklý anlamlar üretebilecek dekor parçacýklarý kullandýk. Savaþa giderken, kullanýlan ‘sallanan at’ buna güzel bir örnek. Sabit kukla ile hareketli oyuncu arasýndaki iliþki arasýnda bir derinlik yakalýyorsunuz. Hem mekanda yolculuðu, hem de hareketi vermek için ‘sallanan at ve üzerindeki oyuncuyu’ kullandýk. Kitleselleþmeyi verecek olan ise asker kuklalar. Oyuna, derinlemesine görsel bir boyut katýyor. Bunun yanýn sýra müzik de derinlemesine bir katký saðlýyor.

SDK – Sahnenin önünde duran 7 tane tahtadan tasarlanmýþ, asker kuklasý. Her birbirinin eli öndeki askerin cebinde arka arkaya dizilmiþler ve iplerle yukarýdan özel bir düzenekle idare ediliyorlar. Bu düzeneði ve kuklalarý sizler mi tasarladýnýz?
Günay Toprak - Evet, kuklalar ‘Kentin Oyuncularý’ tarafýndan tasarlandý. Kuklalar yukarýdan iplerle çok karmaþýk bir düzenekle oynatýlýyor. Yedi tane kukla, kafalar çýkýyor, gövde, kollar, ayaklar, gövde ayrý ayrý oynatýlýyor ve hepsi de yukarýdan iplerle baðlý bir düzenekle hareket ettiriliyor. Kuklalarý birkaç arkadaþ birlikte tasarladýk ama yapým aþamasýnda Kentin Oyuncularýndaki herkes çalýþtý. Kuklalarý, sahnenin arkasýndan görmeden ben oynatýyorum. Baþlar, kollar ve ayaklarýn çýkmasý o kaotik, vahþi dünyayý vermek için özellikle tasarlandý. Özellikle savaþ sahnesindeki, ölümleri ve yaralanmalarý bu yolla anlatýyoruz.

SDK – Koca kafalý, kýrmýzý gagalý, beyaz sevimli bir kukla var. Ay dede gibi sahneye çýkýyor ve ‘Übü Baba’ya mektuuuuuuup var’ deyip çocuklarýn sevinç çýðlýklarý atmasýna neden oluyor. Sadece baþýný görebildiðimiz bu sevimli ‘haberci kuklayý’ oyuna siz mi eklediniz?
Günay Toprak – Bu haberci kukla, Kentin Oyuncularýndan, oyunda Übü Baba rolünü oynayan Hakan Bintepe’nin tasarýmý. Haberci, oyunda var ama bu bir rol kiþisi de olabilir ama biz bunu kukla olarak deðerlendirmeyi tercih ettik. Bu oyunda, daha kuklamsý bir dünya tablosu çizmek istediðimiz için kuklalarýn sadece sahnenin önündeki askerlerle sýnýrlý kalmasýný istemedik. Öbür türlü, sanki kuklalar fon gibi duracaklardý. Biz kuklalarý oyunun içine dahil etmek istedik. Oyunda kuklamsý þeylerin olmasý gerekiyordu çünkü ‘içi boþaltýlmasý, öznesi boþaltýlmýþ, nesneleþmiþ insanlarý’ vermemiz gerekiyordu. Kapitalizm ya da küreselleþmenin varmaya çalýþtýðý nokta da bu. ‘Kral Übü’ oyunu da, içinde yaþadýðýmýz bu dünya tablosuyla benzer, özdeþ þeyler içeriyor. Bu dünyada ‘içi boþaltýlmýþ kitleler’ yaratýlmaya çalýþýlýyor. Oyunda, bu dünyayla oyun dünyasýndaki benzerliði kurmak için kuklalarý kullanmaya karar verdik.

SDK – Kuklalarýn yaný sýra bir de ayý kostümü var deðil mi?
Günay Toprak – O ayý kostümüne çok özendik. Bu ayý kostümünü de Hakan Bintepe arkadaþýmýz yaptý. Çok baþarýlý bir ayý kostümü oldu. Gerçeðe çok uygun ve ayýnýn ürkütücü yanýný öne çýkaracak bir ayý kostümü yapmaya çalýþtýk. Doðada Übü Baba’nýn tepkisinin ne olacaðýný göstermek için onu çok gerçekçi çizmeye çalýþtýk. Tek gerçek ayýymýþ, diðer olanlar kurguymuþ gibi görünen bir düzlemde, Übü Baba’nýn gerçekle olan iliþkisini vermek için kullandýk. Bir anlamda, insanlarý dürtmek için kullanýlýyor. Çocuklar için çok ürkütücü ama sürpriz oluyor. Ýzleyiciler, þimdi ayýnýn oyunda ne iþi var gibi düþünüyorlar. Ayý sanki orada ekmiþ gibi duruyor ama deðil. Bu, Alfred Jarry’nin zekasý, kurgusu, anlatýmý ve onun dünyasý.


SDK – Sahnelemede zaman zaman sinemasal bir kurgu tadý var. Mesela Übü Ana ile Übü Baba’yý, ayný sahnede altlý üstlü düzlemlerde görürüz. Ama onlar farklý mekanlardadýr. Neredeyse bir film karesindeki kurgular var.
Günay Toprak – Anlatýmý hep daha zengin kýlmak için sahnenin altýný da üstünü de kullanmak istedik. Biraz, sürprizli olmasý da gerekir. Sahnede süs gibi duran hiçbir þey yok. Oradaki borularý bile iþlevsel kullandýk. Dolayýsýyla seyirliði derinlikli, üç boyutlu hale getiriyor. Görsel açýdan da tek düzlemde deðil. Üstü, altý, yanlarý, sahne dýþý dahil olmak üzere her þeyi kullandýk. Oyunu çözerken de sahneyi tasarlarken de oyunun hýzýna ve derinliðe çok önem verdik. Sahnesel geçiþlerin birbiri arkasýna girmesi, sahneyi derinlemesine ve boylamasýna çok kullandýk. Sahnenin önünde kuklalarýn öyle durmasý, zeminden baþlayarak oyunun giderek yukarýlara çýkmasý görsel zenginliði de arttýrýyor. Görselliði zengin tutmak zorundayýz çünkü sokakta oynuyoruz ve iþitme problemi var. Açýk ve kontrolsüz bir alanda oynadýðýmýz için iþitme kaybýný besleyecek olan görselliði yakalamaya çalýþtýk. Kulaðýn duymadýðý þeyi gözün tamamlamasý anlamýndaki çözümleri sinemasal bir dil yakalamaya çalýþarak yaptýk.

SDK – Son gemi sahnesi çok hoþtu. Biraz da bundan bahsedelim.
Günay Toprak – Genel çözümlerde, sahnenin tasarýmý, her þeye uygun olabilmelidir. Shakespeare’in Globe Tiyatrosu’nda da bu böyledir. Üç katlý bir dekordur. Avluda oynanýr. Sahnenin ortasýnda bir kapak vardýr. Siz orayý mezar da yaparsýnýz, baþka þey de yaparsýnýz. Birinci katý gemi direði de olabilir, kale burcu da olabilir, balkon sahnesi de olabilir. Üç tane de kapý vardýr ve dekor deðiþmez. Bu anlamda, sahne dekorunun ayný zamanda gemi olabileceði gibi yaklaþtýrmalarý çalýþtýk. Bir önceki sahnedeki hazýrlýklar, sahnenin iplerle ve halatlarla çözülmesi biraz da bu nedenle. Bir dümen takýp ve oyuncularýn bir gemideymiþçesine gibi hafif sallanarak oynamasý direk olarak sahnenin imajýný seyirciye yansýtýyor ve bu durumda bir gemi düdüðüne, vapur sesine ihtiyaç duymuyorsunuz artýk. Sallanýyorlar, fýrtýnaya yakalanýyorlar, düþüyorlar, atlýyorlar. Bir dümen ve oyuncunun gemideymiþçesine oynamasý bir gemi dünyasýný yaratabilir. Burada, oyunculuðu ön plana çýkartarak, dekorun iþlevselliðini, her türlü mekana ve zamana uygun olarak çözüyoruz. Biz ne kapalý çerçeve sahneyiz ne de sokak tiyatrosu gibi duruyoruz. Sokakta beþ saat boyunca o dekoru, düzenekleri izleyicinin gözü önünde kuruyoruz. Oyunu bir saat oynuyoruz ama buradaki emeði seyirci görüyor. Ayný zamanda, bu seyirciye de saygý. Seyirci ‘bir saatlik seyir için beþ saat dekor kuruyorlar, düzenekler, sürprizler, kuklalar, emek harcýyorlar, çalýþýlmýþ’ diyor.

SDK – Seyirci profili için ne söyleyebiliriz.
Günay Toprak- Biliyorsunuz biz dokuz yýldýr sokakta oynuyoruz, sokaðý tanýyoruz artýk. Dolayýsýyla, seyirci profilini tanýyoruz. Açýk mekanda, 7’den 77’ye deðiþen bir izleyici profilimiz var. Seyirci hedefimiz kent olduðu için sokaðýn her türlü tepkisine açýk oynuyoruz. Bilet satmýyorsanýz ve sokakta da oynuyorsanýz, üç yaþýnda çocuðun da yetmiþ yaþýnda bir adamýn da geleceðini hesaba katarak oynamalýsýnýz. Bu nedenle, seçtiðimiz oyunlarý ve sokakta oynama biçimlerini de buna göre düþünüyoruz. Seyretme geleneði olmayan bir topluma oynadýðýmýz için teatral tatlarý da korumak zorundayýz. Ýzleyicinin eðlenmesini, sürprizlerle oyuna baðlanmasýný da saðlamak zorundayýz. Burada izleyicinin kuklalarý görmesi, bu kuklalarýn nasýl oynatýlacaðýný düþünmesi, onun oyuna olan ilgisini arttýrýr. Mesela, sahneye aniden bir ayýnýn çýkmasý gibi sürprizler hem oyunun baþtan sona takip edilmesini saðlar hem de görsel ve duyusal olarak da izleyiciyi besler. Sonuçta, izleyicinin tiyatroya olan ilgisini arttýrýr.

SDK – Kentin oyuncularý sanki Kral Übü oyunuyla faklý bir yapýlanmaya da girdiler gibi geliyor bana. Öyle deðil mi?
Günay Toprak- Evet, son dokuz yýldýr çok kalabalýk kadrolarla çalýþýyorduk. Amatör bir grubumuz ama hedefimiz daha fazla oyun oynamak. 15-20 kiþilik bir kadroyla amatör bir yapýlanmada çok fazla oyun oynayamýyorsunuz. Çünkü, 15-20 kiþinin ayný zamanýný, ortak paydasýný yakalamak çok zor. Daha fazla tiyatro yapmak adýna kadromuzu azaltýnca, çok daha hýzlý hareket edebildiðimizi fark ettik. Þu anda 7 kiþilik bir kadromuz var. Daha hýzlý ve dinamik çalýþýyoruz ve daha iyi mobilize oluyoruz. Kent Oyuncularý giderek yarý profesyonel, yarý amatör bir çizgiye doðru oturuyor.

Ýnsanlýk, burjuvazinin evrensel budalalýðýna övgü anýtý gibi yükselen ve günümüz toplumunda çýð gibi büyüyen ‘übüleþme’ hastalýðýndan muzdarip. Giderek çevremizi saran bu kaotik übüleþme süreci ve bu süreçte übüleþme girdabýna çekilen çaresiz kurbanlar, kimin eli kimin cebinde belli olmayan seri üretimin parçalarý gibi dönüþtürülmüþ ‘übüler’. Ardý ardýna sýralanan bir önceki übünün cebine elini sokan sonsuz übü zincirinin önemsiz halkasý olmaktan ‘mesut ve memnun’ übülere doðru uzanýp gidiyor. Bir de bu übüleþmeye karþýn var güçleriyle direnen son insanlar var. Madalyonun diðer yüzünde ise bu kaotik übü cennetinde, her daim übü kalanlar. Ben, sen, onlar, ötekiler. Ya siz? Yoksa siz hala ‘übüleþtiremediklerimizden’ misiniz?

Kentin Oyuncularý, Kral Übü’yü 2 Haziran’da Ýzmir Bayraklý Tepekule Sahnesi’nde sergileyecek. Haziran, Temmuz, Aðustos aylarý boyunca ise sokakta olacaklar. Çiðli, Narlýdere, Bornova, Buca gibi ilçelerde halkla birlikte iç içe oyunu sahneleyecekler. Belli olmaz, belki yarýn sizin oturduðunuz sokaða da gelebilirler.







Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn söyleþi kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Rüzgara Býrakýlan Þiirler: "Ýpek Yarasý" ve Ahmet Günbaþ
Yazýyla, Resimle ve Fotoðrafla Geçen 60 Yýl: Fikret Otyam
Caz Fotoðraflarýna Aþýk Bir Usta : Aykut Uslutekin
Mustafa Kemal'in Latif'i
Ruhi Su Ýle Birlikte 40 Yýl : Sýdýka Su
Dekor Tasarýmcýsý "Bezemeci" Deðildir : Tayfun Çebi

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.