..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Erotik > Eralp Elli




20 Haziran 2006
Kara Delik  
Eralp Elli
Erotik bir hikaye


:IEHJ:
Yine cok içmişti, hayvanlar gibi ortalıkta geziyor, dürtüleri ile kendine yol buluyor, kadınlara gözünü ayırmaksızın saldırganca bakıyordu. Ortamdaki gürültü ve duman onu hedefinden alamazdı bir kere, ne de olsa birini becerecekti bu gece. O anda karşısında duran daha önceden fark etmediği varlığa bakakaldı. Her zaman yaptıgı gibi gözlerini aşağıya doğru kaydırdı. Siyah teni giymiş olduğu beyaz elbiseyle nefis bir tezat oluşturuyordu. Yüzü pek de güzel değildi ama vücudu, o ateş gibi yanan diri vücudu onun tüm kusurlarını gizliyordu, küçük göğüslerinin iri uçları dışarıdan kolayca fark ediliyordu. Hele kalçası! belinden sonra dışarıya doğru belirgin yuvarlak çıkıntı en umursamaz erkeği bile baştan çıkaracak kadar seksiydi. Adam ne kadar süre o kıvrıntılara daldığını bilmeksizin tekrar gözlerini aç bir çakalın ilk dişini geçirmeden önce avına baktığı gibi kızın vücudunda dolaştırmaya başladı. Kızın her ince ayrıntısına uzun uzun bakıyor, her bir kıvrımının ince ayrıntısını sanki hafızasında hiç bir zaman kaybolmayacak en gizli yerlere depoluyordu. Neden sonra gözgöze geldiklerinde kız umursamazca başını çevirdi, sanki yıllardır orada çalışan bir orospu değilde, eline erkek eli degmemiş bir genç bakireydi. Adam şaşırdı, ne yapacağını bilemedi, tekrar baktığında artık o siyah gözler ona bakmıyordu, etrafı ile ilgileniyor, ona pas vermiyordu. O zaman ağzının ne kadar çirkin olduğunu gördü, tipik zencilerde olduğu gibi dışarı çıkıktı maymuna benziyordu, göğüsleri de ne kadar küçük gözükmüştü şimdi, yoksa vaz geçmeli miydi ondan? Şöyle etrafına bakındı, bar çeşit çeşit her ırktan kadın kaynıyordu, zencisinden Çinlisine, Arabından Rusuna, zayıfından şişmanına, iri gögüslüsünden iri kalçalasına, ve bunların hepsi onun gibi bir erkeği yatağına atmak için deliriyordu.
     Biraz daha baktı etrafa, hatta biraz dolaşmaya alternatiflere bakmaya karar verdi. Nereye baksa güzel bir yüz, hoş bir ses, cezbedici kokuların cazibesi onu çekiyordu, ama o siyah kalçalar gözünün önünden gitmiyordu, onu tutmak, onunla bir olmak, onu becermek fikri sanki onu esir almıştı, evet artık başka kadın silik görünüyordu. Evet kararını vermişti, o bu gece kendisinin olacaktı.
Gözleri onu aradı, ama kafasını her seferinde bir başka yöne çevirdiğinde onunkiler yerine başka gözler vardı, kimi yeşil, kimi mavi, kimi de de kahverengi... Farklı da olsalar tek bir şey aynıyıdı, o davetkar bakışlar. Barın içerisinde onu aramaya karar verdi. Aslında pekte büyük bir yer değildi, ama şimdi ne kadar kalabalık ve büyük görünmüştü ona, insanların arasından geçerken iyice telaşlanmaya başladı, yoksa başka birisini bulmuştu? yoksa bir başka yere mi gitmişti? Telaşı heyecanını iyice artırıyor, onu kaybedeceğini düşünmek onu ürkütüyordu. Ne kadar aramıştı bilmiyordu, ama onu buldu, o şahane siyah vücut bir arkadaşıyla birlikte tam önünde duruyordu. Sanki çok zamandır görmemişti, nasılda özlemişti ona bakmaya, yine alamadı gözlerini ondan, baktıkça bakıyor, sanki kadının tüm kıvrımlarında geziniyor, içine giriyor, çıkıyor onu doyasıya tadıyordu. Gözlerini kaldırdığında yine çekingen gözleri ile buluşturamadı gözlerini. Kız gülümsemelerini önemsemiyor, takılmalarına aldırmıyordu. Adam da çekinmeye başlamıştı artık, kendini ve tavırlarını gözden geçirdi, yakışıklıydı, parlak siyah saçları kadınları cezbediyor, delici mavi bakışları ise ona bakan gözleri esir ediyordu, uzun boyu, kaslı vücudu her kadını baştan çıkaracak kadar bakımlıydı. Daha yeni kullandığı ceketini kolsuz gömleğinin üzerine giymişti, dar pantolunu küçük kalçalarını ortaya çıkarıyor, kızın tahrik ettiği organını belirginleştiriyordu. “Bırak bu kuruntuları” dedi kendi kendine ve ona doğru yürümeye başladı. Adam kadına yaklaştıkca güneşin çekim alanına girmiş bir göktaşı gibi adımlarını hızlandırmaya ve kadının sıcaklığını hissetmeye başladı. Gözlerini gözlerinden ayırmadı, henüz 1 dakika geçmemişti ki konuşmaya başladılar. Başka bir ırktan birinin kendi lisanını konuşması adamı şaşırtmıştı ve bir o kadar da etkilmişti, ama bir türlü kızın ne dediğini tam olarak anlayamıyor ve bazen söylediklerini kaçırıyordu, aslında konuştuklarına ve konuşacaklarına da pek aldırmıyordu, aklı sadece ondaydı ve bir anca önce onunla birlikte olmak istiyordu. Bir kaç içki ve sohbetden sonra vakit daha geç olmadan adamın evine gittiler, kız bütün çekingenliğini üzerinden atmış, alkolün de etkisi ile iyice kendinden geçmişti. Adam kapıyı kapar kapamaz kız arkasını döndü ve daha adam kapıdan uzaklaşamadan vücudunu yavaşca ona yasladı. Adam yol boyunca sevişmelerini hayal ederek geçirmiş, ateş gibi yanan aleti iyice kalkmıştı, onu kızın vücuduna yasladı, kız tutkunun tadını almışcasına ağzını hafifce araladı, adam duraklamaksızın dudaklarını siyahımsı kırmızı dudaklarla birleştirdi. Ne kadardır öpüştüklerinin farkında değildi ama kız ansızın vücudunu ondan ayırdı ve karşısına geçti, zaten vücudun çokca kapatmayan beyaz seksi elbisesini yavaş yavaş çıkarmaya başladı. Omuz kopçalarını o kadar yavaş hareketlerle çıkarıyordu ki adam bir an zamanın durduğunu zanetti, aslında kalbi çok da hızlı atıyordu. Kızın sakinliği ve hareketlerindeki yavaşlığı adamı iyice azdırmıştı, kendisine kendine olamayarak elbisesini üzerinden almak için atıldı. Kızın kontrolü bırakmaya niyeti yoktu, küçük bir adımla geri çekildi ve adamdan beklemesini istedi. Kız ellerinde tuttuğu iki omuz kopçasını da açtıktan sonra yavaşca elbisenin uçlarını elinden bıraktı, saten elbisesi vücudun her kıvrımına eşlik ederek nazikçe yere döküldü. Sadece küçük bir külot ile önünde çıplak kalan kızın vücudu adamı tamamıyla çıldırmıştı, titreyen elleri ile gömleğinin düğmelerini çözmeye çalışıyor, pantonun fermuarını beceriksizce açmaya çabalıyordu. Her çabası kıyafetini çıkarmasını dahada zorlaştırıyor, onu iyice acemileştiriyordu. Kız yavaşca adamın çıplak göğüsüne dokunduğunda, adamın kalp atışları elinde zonkluyor, kızın arzularını arttırıyordu. Kız heyecanını dinginleyerek adamı soydu ve çıplak olan vücudunu adama yaslayarak onu öpmeye başladı. Adam biraz sakinleşmiş ve şuurunu tekrar kazanmıştı, kızı kucakladığı gibi yatağına götürdü. Kızı yatağa yavaşca indirirken biraz sonra sahip olacağı vücudunun yuvarlak hatlarına kısa bir göz attı. Boynundan almaya başladığı küçük öpücüklerin sayısı aşağılara doğru indiğinde iyice artmış ve sıklaşmıştı, onun bacak arasını yalarken kızın iniltileri iyice artmış daha davetkar olmuştu. Vücudu aldığı zevkle bir yay bir gibi gerilip öne atılırken, adam umursamazca keyif aldığı işine devam ediyordu. Kız vücudunun devinimlerine artık hakim olamıyor, adama üzerine gelmesi için yalvarıyordu. Adam yavaş hareketlerle kızın üzerine çıktı, yavaş yavaş içine girerken kızın çığlıkları iyice arttı, adam kızın içinde gidip gelirken bir yandan da vücut renklerinin tezatını izliyor, onların ahengi onu iyiden iyiye cezbediyordu, beyaz vücudunun kadının kara bedeniyle birleşmesi onu iyice tetikledi, hızlandığında kızın çığlıkları gecenin sessizliğini yırtmaya, güdüsel sert hareketleri ritmik bir gürültü ile karyolanın duvara sertce çarpmasına sebep oluyordu. Kızın vücudu son kez gerilidiğinde adam çoktandır boşalmış olmanın utancı içindeydi. Kız gülümseyerek ona baktı, günübirlik bir satılık aşktan öte aşıklar gibiydiler, hiçbir şey konuşmadan öylece uykuya daldılar.
Adam gözünün içine giren güneş ışıkları ile uyandı, dün gece bütün canlılığı ile gözünde belirdi, onu öpmek için arkasını döndüğünde karısı gözlerini açtı ve ona sevgiyle selamladı “Günaydın canım”


Eralp Elli
7.7.2004
Istanbul



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın erotik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yalniz Kalpler

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kenya

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
O Bana Dedi ki [Şiir]
Kızım [Şiir]
Ağlayan Gözler [Şiir]
Evrenin Gizemi [Şiir]
Beni de Bekleyin! Geleceğim [Şiir]
Zaman [Şiir]
Bir (1) [Şiir]
Gündüz Geceye Yanarken [Şiir]
Koşunca [Şiir]
Sevgi [Deneme]


Eralp Elli kimdir?

Kendini Bilmek! Ben kimim? Hepimiz çokca sormuşuzdur bu soruyu kendimize, hele benliğimiz yerine geldikten sonra yavaş yavaş yaptıklarımızı ve hayatımızı sorgulamaya başladığımızda gelmiştir bu sualler. Ben kimim ve burada ne yapıyorum? Kimimiz daha bütünsel bakmıştır kimisi bireye, kendisine odaklanmıştır. Ben de hala bu soruyu kendime soruyorum, sürekli olarak kendimle ilgili bir şeyler öğrensemde hala cevaplayamadığım bir çok soru var! Ne muhteşem paradoksal bir coşkudur o. Bütün ömrün boyunca bilmek için çabalarsın ne olduğunu, gelgelelim tam bulduğunda da artık dünyadan ayrılırsın. Soracaksınız coşku nerede! Benim için bir coşku o, çünki ölüm buradan ayrılma ve yeniden doğma vakti, ondan korkmak yerine aksine sevgiyle karşılıyacağım gerektiğinde. Yaşam zaten kendinde bir heyecanlar silsilesi, bir çok imtahanlar, inişler ve çıkışlarla dolu. Duyguların bize yaşattığı bir fantezi, seyretmekten çok oynaması keyifli. Şimdi burada kendimle alaklali bir kaç tane kronolojik detay vermek gerekebilir ama istemeyin, dizginleyin merakınızı, benim nerede doğduğumun, nerede yaşadığımın, ne okuduğumun, nerede ne kadar yıl hangi pozisyonda çalıştığımın size ne faydası var? Varsa yoksa gidip benim detaylarımı kendiniz ile yok bir başkası ile karşılaştırıp, “haa bu ortamda yaşamış, ama hayattan ders almamış” “o okulda okumuş ama, tecrübesi zayıf”, yok “iyi fimalarda çalışmış ama yurt dışı tecrübesi az” diye yorumlar yapacaksınız, yok belki de tamamını çok beğeneceksiniz ya da hiç beğenmeyecek ama belki de kıskanacaksınız! Belki de bazılarınız yürekten destekleyecek, katılmak isteyecekler. Ben kendimi daha tanımamışken, ve siz beni tanımadıktan sonra bunca mukayesenin hepsi nafile olacak. Sonunda ben Benim ve Kendimim, bir başkası da öyle. İkimiz elma değiliz ki karşılaştıralım, ki bu elma için de bu pek mümkün olmasa da. Bir tek gerçek var! Ben senden ne kadar farklı olursam olayım, bir o kadar bütünseliz, yani aslında bir başka perspektifte veya düşünce Aynıyız, yani Biriz. Her karşılaştırdığında bulduğun farklılıklar, hem bizim bütünselliğimizi hem de bir o kadar senin zihninde zedelemekte. Bırakalım onları yakayalım anı, tadını çıkaralım yaşadıklarımızın, ne kadar çirkin ya da güzel olsa da, alalım alacaklarımızı, açalım yelkenleri alabildiğince çok imkan versin dolaştığı gibi limanları teknelerin. En sonunda ne yaparsak yapalım, noktalayacağız buradaki hayatı, aman dikkat edelim, “başkası için kötümüz düşüncede, sözde ve fiilde az olsun, vidanımız aşkımız bol olsun”. İşte ben buyum! Tanıdık geldi mi :)


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Eralp Elli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.