Bu hafifçe kenara itilecek bir roman değil. Daha büyük bir şiddetle uzağa fırlatılmalıdır. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
Yokluğunun zaman dilimlerini ekmek diye paylaşmışım. İçimdeki çocuğa emzirmişim dudaklarındaki iksiri. Gövdemden düşen her kuru dal parçasında öksüz, bitap ve kayboluşa yüz tutmuş bir ten sancısı. İrkilmiş rüyalarımın kaçağı siluetin / yalnız / kimsesiz ! bir yerlerde yazılmış bu baht / senden benden habersiz. Islak bir şehirdeyim / ayaklarım silik izlerini arıyor. Gök yarılmış / gök patlamış içim içimden geçiyor. Yağmurların şefkatli kollarında bulutlar ağlıyor. Üzerime senden kopan bir damla düşüyor. Sensizlikle sessizce seni anlatıyor yapraklardan gelen ses. Cemrelerin firari çocuğuyum, nefes alamıyorum ! nefes.. Ellerin midir ! parmak uçlarımda gezinen bu rüzgar. Teninden kopan ateş midir ayalarımdaki har!! Tüylerimi diken diken eden ayaz hasretlik , göklerde yankılanan avaz avaz şimşek sesin yıldırım düşüşlerde yakacak beni biliyorum. Yok saydığım sevdadasın / düş hadi ! seni seviyorum .. Asiliğime tetikli namlu ! bir kızıl gün doğurmadan şakağımda. Gözlerimde bitmez tükenmez öfkenin esareti ! bir bombanın fitilini ateşlemeden daha dilimde. Bedenime çökmüş intihar sarhoşluğumla, bozuk vanalı şadırvana dönmüş gözlerim. Kahpe mayınların azizliğidir dizlerimdeki çökme isteği. Oysa tüfeğimin namusuna eş tuttuğum sevdamla, karavana geçmişimi, asaletine boynumu kıl yaptığım kumral saçaklarında canım asılı saçlarına dayadım ! ihtilallerin göbeğinde büyümüş infialdir diğer adım. Biraz cesaret ! ecelimle ölecek kadar günahkar değilim. Şimdi beyaz bir mevsime sırnaşırken düşlerim, kirpiklerime çökmüş kristal damlalarda parmakların. Güneşin turuncu şefkati yaslanıyor retinama. Kırmızı ! olmadığın zamanlarda konuştuğum aynalarda gerçek yüz. Şecereme yama yaptığım hırs / iltihaba yüz tutmuş yaramı örter. Biraz cesaret ! gözyaşıyla neme doymuş beden denen lanet krater. Kevgir delikleri kadar kurşunlanmış bir yürek taşıyorum. Şavkıma tünemiş yedi çizgi, çocukların yüzündeki kederdir. Her mayıs sabahı dişlerimin gıcırdaması ve kavgaya soyunmam, mavi patiskalarıyla yeni bir sancıyı doğuran güneşi ! bacak arasına kıstırmış ufkun ardını hayal eden, düşen, ezilen ! sömürünün koynunda büyümüş işçilerden utancımdandır. Bir zamanlar özgürlüğün gönderinde dalgalanan kanım, şimdi soysuzluğunu maviye boyamış emperyal düşlerle ! yıldızlarla çevrili geometrik delikten bir bilinmeze yolcu. Ki ben ceddime verdiğim sözü iki dakikalık zevkin bacak arasında unutmuşken, tarihin insanıma yaşattığı rezil travmaların ! amalığıma kök salmış sancısı, gözlerimde kudurmuş hırsın dalgalarıyla, yine kirpiklerimi dövüyor. Bir bütün halinde eriyen, vitrinlerde görücüye çıkmış insanlık ! ihtirası dudak kıvrımlarında titreyen kadın haliyle, uçkuruna onurunu anahtar yapmış zevkin kapısından sırıtırken, hücrelerine satılmışlığın mikrobu bulaşmış beyinlerin ! iki ayaklı resimciklere dönüştürdüğü bedenleri, maddesel im’in kalem ucuna asmış, düşünen, gören, anlayan her fikri balçıkla sıvamıştır. Biz sevdayı, çıplak dal uçlarında tomurcuk ! yeşile ve meyveye gebe yeni bir bahara emanet etmişken, kuzey yamaçlarımıza serilen mevsim şaşkınlığı ayaz, buzdan parmaklarıyla dokunuyor papatya gülüşlere. Ölüyor, toprak şefkatini kollarımıza taşıyan masum yanımızın çocuğu. Filesine kurşun sıkılan baba gibi çöküyoruz / ağlamak anne gerçeği! Emperyalist fıtratın onursuz çağası olamam. Bedenimi örten bu etten ruba, asil bir rahmin suyunu mas etmiş ! sinene değen omurga sana olan sevdamı hapsetmiştir. İpinden kurtulmuş bir uçurtma özgürlüğü sunamasam da gözlerine, ayva tüyü çillerin, bir dağ kadar mağrur ser için verdiğim savaşın ! yangın artığı külleriyle gelebilirim .!. bakışlarındaki mercanköşküne. Abrası insanım, umudu sen, heyecanı çocuk bir can taşıyorum ! davamın şarjöründe kalan son kurşunla düzene yenik / sevdana dik ! cılız bedenime yüklenmiş bin kat veballe, bir deri bir kemik ! parmaklarına tutunabilmenin son gayreti ! yönüm sana dönük.. Ya vur beni / ya da çek git! Levent Saral
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Saral, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |