Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates |
|
||||||||||
|
Kan kurban edildi. Çığlık acı çekiyor. ... Otobüsünü hiç beklemediği şehrin ışıklarına son bir kez daha baktı. Geri dönmek istemeyebilirdi. Dönüşleri yok olmuş bir bebek gülücüğüydü içinden geçen. Ama tüm dönüşlerin sarmaladığı bir düş vardı. Gidişi yok, dönüşü hiçti; ya da dönüşü yok, gidişi hiçti. Ne fark eder ki bundan böyle! Bir an ümitsizliğe düştü. Umudun kaptıkaçtıya binmesine izin vermedi, tüm bahar düşlerinin acı çekmesine de... Tüm arzular yanıp tutuştu. Yangın ışığa bürünüyor. ... Günün gülüşünden güzeldi gülüşün... gitmeden. Gidişler ellerimde tükendi. Bahaneler uydurulmuş zamanlara denk düşüyor gözlerin. Elektrik direklerine takılı kalan mavi uçurtmalar yapıyorum düşlerimden. Çoğu elimde soluyor. Tüm gidişler geri dönüşler için bir başlangıçsa... Merak etme, beklenen gün gelir ve de beklemeye razı olup eğerim başımı. Düşlerim yarım kalırken gecenin bir yarısı... Bekliyorum. Beklemedeyim. Başka zamanlara ertelendik. Zamansızlıkta kayboluyorum. ...Ve ellerim kayboldu zamanın esmer tenine dokunurken... Yanaklarıma ‘ateş kırmızısı’ allar bastı yine. Ama üşüyorum! Üşürken şiir yazamam. Oysa her öykünün bir şiiri olmalı, her şiirin bir de şehri... (Bütün perdeler aralandı. Sislerin ardından ışığı seçebiliyorum. Artık gri yalnızlık bitti. Sarının gittikçe kızıla çalan sıcaklığı çocukların gülüşlerine sarılmış; artık gri yalnızlık bitti.) Bu şehre isyan etmek geliyor içimden. Dağları özlüyor ellerim. Çıkıp da bir dağ başına gün ışığı gibi süzülmek isterdim pencerenden. Perdeler aralansın diye... Yazamadığım bu akşamüstü şiiri de senin olsun! Çocukluğumuzu yitirdik. Yitiğe karıştı gözlerim... ... Bir tekerleme tutturduğum zaman aklıma gelen çocukluğumdu. Bu yarım kalmışlıkla imzaladığım ‘yitik adresler’e karıştı gözlerim. Herkes kendi sesimden başkasını dinlemediğimi söylerken bakıyorum da... Kendime ait bir sesim yok artık. Sesim, ellerim, düşlerim ve yüreğim senindi. Sessizliğin fildişi kulesinde sesimi, ellerimi ve düşlerimi yıldızlar yapıp kırparken... Korkuyorum. Kaçışlar, dokunuşlar ve ürperişler... Söylenecek en güzel senin, En güzel şiir hep senin olsun. ... Dönüp dönüp kendime başlıyorum yeniden. Tıpkı yüzlerce defa aynı film karelerini seyrediyormuş gibi... Ürperen bir dokunuşla gecenin bağrı, yalnız... Film bitiyor! Biten ‘gri yalnızlıklar’ı bitirirken ben de bittim. Madem tüm bitişler, yeni başlangıçlar için… O halde yine yeni yeniden başlamanın da bir mahsuru yok. Ama dünün geçmişliği ve yarının belirsizliği... İçinde bulunduğumuz ‘an’ı yaşamayı engellememeli. Dağlar özgür düşlerimdi. Düşlerime bile dokunamadan... ... Ellerim ve düşlerimin özlediği bir isme takılı kalıyor yüreğim. Kurumuş yapraklara bile dokunamadan... Arzular umut oldu. Umut kana bulandı. Kan kırmızısı güller, bir başka bahara erteliyor güneşlerimi. Ama sisler yok, perdeli. Yaşamak dediğin bir bardak suda kopardığın fırtınaları gözlerinin şerefine içmek değil de nedir? Bunca naza söylenecek sözüm yok! Boynum kıldan ince... Bıçak sırtlarında dans eden zarif bir balerin olurken düşlerim, kuğuya dönüşüyor ellerim. Kuğular severse... Birden ‘şırak’ diye bir tokat çarpıyor yüzüme. Kanlar fışkırıyor boğazımdan, kan çanağına dönen gözlerim oluyor. Kum saati bitti. Dönüşler bekleniyor. ... Dağları özledim demiştim ya... Özgürlüğü, bir kelebek kanadında imgelemek yok artık. Ayakları yere basan bir özgürlüktü kulaklarıma dolan. Yormadan ve yorulmadan... Kırmadan ve kırılmadan... Camdan saat kırıldı ve zaman duruyor yine. Göz kırpma vakti. Bir başka zamana ertelendik. Merak etme, hala yaşıyor ve bekliyorum. Bir başka zamana ertelenmiş doğumları... BİR BAŞKA ZAMANA ERTELENMİŞ DOĞUMLARI …Doğsun artık şu kararan güneş ve de ısıtsın artık karalar bağlamış mor cübbeli dervişlerin yüreklerini ve ellerini... BİR BAŞKA ZAMANI YOK BUNUN! ---------------- Nisan 1996/Yaş on dokuz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © merve koçak kurt, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |