..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. -Margaret Anderson
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Taki Akkuş




28 Ağustos 2006
Toplumsal Barış - Eleştiri -  
Taki Akkuş
Demokratikleşmek ve barış içinde yaşamak için, devlet ve toplum, artık birbirlerini suçlamaktan vazgeçmeleri; öncelikle hatayı kendilerinde arayan bir sorgulama sürecini başlatmaları şarttır. Dile getirdiğimiz barış, tarafların demokratik değerler temelinde, kendi muhasebelerini yaptıkları bir projenin adıdır.


:HDIC:
TOPLUMSAL BARIŞ

Kurmak ve yaşatmak istediğimiz, özlemini duyduğumuz barış, iktisadi, sosyal ve siyasal barıştır. Barış bireyler, kümeler ve toplumla devlet arasında, hak, adalet, hukuksal eşitlik ve ekonomik güvence temelinde oluşur.

Böyle bir barış için, öncelikle kendimizle, tarihimizle, coğrafyamızla barışık olmamızı ve barışmamızı şart koşar. Bunun için, bireyler, kümeler ve sınıflar olarak, önce kendimizi tüm çıplaklığıyla aynada görmemiz ve bir sorgulama sürecini başlatmamız gerekli diyorum.

Geleceğini barış içinde yaşayacak Türkiye’nin yaratılması ise bu sorgulama süreciyle başlayacaktır. Biz ülkemizi ve bölgemizi, dünya uluslar ailesinin barış ve istikrar adası olmasını istiyoruz. Bu bizim hayalimiz olmalı; sevdamız olmalı.

Bu bağlamdaki sorunları da çözümleri de biliyoruz. Hayallerimizi, gerçeklerle bağdaştırmasını da biliyoruz. Bizim bir yurttaş olarak yola çıkmamızın nedeni, işte bu hayal, bu umut ve bu heyecanladır.

Türkiye’yi yeniden yapılandırma derken; ulusal ve uluslararası düzeylerde, kendimizi ve üzerinde bulunduğumuz yeri yeniden tanımlama demektir. Yeniden tanımlamada barış ve insan haklarını merkezimize almalıyız. İnsan haklarını ve demokrasiyi bölgemizde de egemen kılmak istiyorsak; ülkemizin bölgeye ve Dünyaya karşı, yeni tarihi projeleri ve misyonları olduğuna inanmalıyız. Çünkü, biz ülkemizdeki barışın bölge barışına, bölgemizdeki barışın Dünya barışına temel teşkil edeceğini ve barışı sürekli kılacağını bilincindeyiz. Bu hedeflerin ve görevlerin başarılması için, Türkiye’nin öncelikle batı karşısındaki ezikliğinden kurtulması gerekiyor. Biz, küçümsenen unutturulmaya çalışılan, ciddiye alınmayan tarihi-kültürel mirasımız üzerinde yükseliyor ve yeni bir Türkiye inşa etmek sevdalısıyız.

Giderek küçülen dünya, barışı zorunlu kılıyor. Ama bunun için barışı, bir hayal olmaktan çıkarmak, yaşayan bir gerçeklik yapmak için uğraş vermek gerekiyor. Mustafa Kemal Atatürk yıllar önce “Yurtta Barış, Cihanda Barış” demişti. Biz de buna ilaveten Bölgemizde de barış demeliyiz.

Demokratikleşmek ve barış içinde yaşamak için, devlet ve toplum, artık birbirlerini suçlamaktan vazgeçmeleri; öncelikle hatayı kendilerinde arayan bir sorgulama sürecini başlatmaları şarttır. Dile getirdiğimiz barış, tarafların demokratik değerler temelinde, kendi muhasebelerini yaptıkları bir projenin adıdır.

Devletin halk ile olan ilişkisi, tarihsel geleneğimizin de bir sonucu olarak, bugün yaşadığımız çoğu sorunların kaynağıdır. İzlerini bugün bile gördüğümüz bu gelenek, otoriter, keyfi, kural tanımazdır. Kuralı aba altında sopa göstermek amacıyla kullanır. Vatandaşını, tebaa sayar ve can üzerinde mutlak bir hakka sahip olduğuna inanır. Korkutma ve sindirmeyi kendisinin varlık nedeni olarak görür. Halkın haklarını değil, yükümlülüklerini öne çıkarır. Halka hizmeti bir görev değil, bir lütuf kabul eden bu yasakçı ve otoriter devlet anlayışı, bugün de egemenliğini sürdürmektedir.

“Sınıfsız ve imtiyazsız” bir toplum yaratmak iddiasıyla, sosyal sınıfları, laik bir devlet yaratmak iddiasıyla din ve kültür farklılıkları; tek bir etnik kökenden geldiğimiz iddiasıyla farklı soy kümeleri yok sayıldı. Toplumda tabular ve yasak alanlar ilan edildi. Bunlara aykırı davrananlar cezai yaptırıma uğradı. Sonunda devlet, Türklüğü ve Sünniliği vatandaş olmakla eş sayan bir anlayışın üzerine oturdu. Tüm laik iddialarına rağmen, Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle, Sünni-Hanefi mezhebi resmi olarak örgütlendi. Okullara zorunlu din dersleri sokuldu. Bütün bunlara karşın, türdeş bir toplum ve tek tip birey yaratma arzusu tutmadı. Ülkenin siyasal birliği, farklılıkları yok sayarak, tek bir etnik-kültürel kimliği dayatarak sağlamak çabası başarılı olamadı.

Bugün devletin, toplumu bir arada tutacak bir üst kimlik sağlama yeteneği azalmış; devlet ve toplum sürekli bir kimlik bunalımıyla boğuşur hale gelmiştir. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik-anti laik ekseninde oluşan kimlik bunalımı, toplumsal bağları zayıflatmış, çözülme eğilimlerini açığa çıkartmıştır. Sonuçta, devlet ile din, etnik ve kültür kümeleri arasında onarılması giderek zorlaşan bir güven bunalımı ortaya çıkarmıştır.

Burada bize düşen görev; bu güven bunalımını aşmayı, toplumu devletle, dinsel, etnik ve kültür kümelerini birbirleriyle, hukuksal eşitlik, demokrasi ve barış temelinde buluşturmayı, Türkiye’yi güven, istikrar ve huzur içinde yaşanır bir ülke yapmayı amaçlamalıyız.

Yan yana değil, birlikte yaşamayı olanaklı kılacak demokratik bir yapılanmayı hedeflemeliyiz. Bizim bu konudaki bakış açımız “farklılıkların bir arada yaşatılması ve birlikte yaşamanın yönetilmesidir.”

Şiddet, karşı şiddeti doğurur, ortam bulanıklaşıyor, sis perdesine, devletin insan hakları ihlallerine dayandıran terör örgütleri de, insan haklarını ve barışı tahrip ediyorlar. Özgürlük ve demokrasiyi savunmak adına ortaya çıkanlar, demokratik değerleri ve özgürlükleri yok ediyorlar. Böylece şiddet toplumda yaşam biçimine dönüşüyor. Tüm insani değerlerimiz yok oluyor. Korku, ahtapot kolları gibi toplumu sarıyor. İnsanlar, ürkeklik, yılgınlık ve bezginliğin sonucu korkuya teslim oluyorlar.

Bu arada çatışmalar kendi tacirlerini yaratıyor. Ortalık silah ve uyuşturucu kaçakçıları ile doluyor. Terör, tüm tarafların faydalandığı ve beslendiği bir sektörün adı oluyor. Ülkemizin zayıflamasından fayda uman devletler ortalıkta cirit atıyor. Tümünün kazançları, gençlerimizin öldürülmüş bedenlerinin üstünde, analarımızın gözyaşları ile ıslanıyor.

Bizler barış istiyoruz. Barış, ancak çatışan odak ve örgütlerin dışında gelişirse yaşam bulur. Savaşanların, siyasi manevralarının oyuncağı olmazsa yeşerir. Barış, şiddeti merkezine alanların cenderesinde, kurt kapanlarında değil; ancak onların dışında, bağımsız bir barış hareketi tarafından, toplumun özlemi olarak dile getirilirse gerçekleşir.

Durum gün gibi meydanda. Ya yaşanan sorunların batağında kaybolacağız; ya da sorunlarını çözmüş bir ülke olarak, dünya uluslar ailesinin saygın bir üyesi olacağız.

Bir yurttaş olarak: Gelin, kavgalara bir son verelim. Gelin, bireyleri, kümeleri, kesimleri birbirleriyle, toplumu devletle, devleti toplumla barıştıralım. Gelin hep birlikte el ele tutuşarak ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarını çözmüş bir Türkiye için birlik olalım. Hep birlikte el ele Türkiyelilik bilincini yaratalım. Böylece Türkiye’mizi ve bölgemizi barış ve istikrar adası yapalım.

Taki Akkuş (yayıncı-Yazar)









Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Etnik ve Kültürel Kimlikler/çağdaş Eleştiri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Umut Yalan [Öykü]
Küçük Nur Ali [Öykü]
Ekoloji ve Çevre - Eleştiri - [Eleştiri]
Öykü Türü - Eleştiri - [Eleştiri]
Yaşamdan Öyküye [Eleştiri]
Sarissa Ortak Kitap 2 [İnceleme]
Kültür ve Sanat Projemiz [İnceleme]


Taki Akkuş kimdir?

1947 Sivas zara doğumlu, Sivas İlk öğretmen okulu mezunu. 1985 yılında 4 Eylül yayınlarını kurdu. Eylül sanat edebiyat dergisi çıkardı, yönetti (1985-1986. 12 sayı) 4 Eylül ortak kitap çıkardı( kitabın içeriği Dil, Sanat, Edebiyat, Felsefe, Toblumbilim, Halkbilim. ( birinci kitap 1985'te 170 S. İkinci kitap 1986'da 275 S. Yine 1986'da Impetus (Toplumsal Bilimler ve Felsefe için) adlı ingilizce Türkce kitabın yayınını yönetti. Edebiyata 1972 başladı. sırayla Ilgaz, Öykü,Varlık ,Oluşum,Karşı edebiyat, Edebiyat 81, Öğretmen dünyası, çevrem, temmuz, Dönemeç, Eylül sanat ve edebiyat , Yaba dergilerinde öyküleri yayınlandı. Cennetlik, dul ilk öykü kitabı 1985'te yayınlandı. Edebiyatta en çok uğraştığı alan, roman, öykü ve çocuk edebiyatı ile ilgili on beş dosyası var. Sarissa ortak kitap 1 çıktı. Ederi 10 Ytl 320 sayfa isteyene ödemeli gönderilir. Yapıtları Koçgiri Roman 382 sayfa sarissa yay. Umut Yalan Öyküler 152 " " Gençlik kitapları Kırçiçekleri mas-öy 80 " " Altın Kuş " " 80 " " Zümrüd-ü anka " 80 " " Uğursuz Köşk " 80 " " Köyüm roman 80 " " Renkli resimli çocuk kitapları 16 sayfalık 1-Kanaatsız Leylek 2-Kelo ile Selo 3-Topal Karınca 4-Yürek Ana 5-Kınalı Kuzu ile Zıp Zıp Kurbağa 6-Terminatör Kırmızı Karınca 7-Bilge Kaplumbağa 8-Minik Karınca ile serçe 9-Kızak 10-Kedicik ile Martı Baskıda olan 16 sayfalık renkli resimli çocuk kitipları -Havhavcık ile Miyavcık -İhtiyar Musa'nın İnadı -Yılan ile Tilki -Mahalleyi Cinler Bastı -Keloğlan ile Kuyudaki Dev -Keskin Nişancı -Sığırcıklar -Ana Kadınla Tilki -Horoz Gıygıdi Gooo -Çilli Tavuk

Etkilendiği Yazarlar:
Elbetteki bende dünya edebiyatında ve Türk edebiyatında etkilenmişimdir. Sevdiğim yazarlar Gorki, tolstoy, Sabahattin Ali banzeri yazarlardan


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Taki Akkuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.