|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
19 Nisan 2002
Füreya (Kitap Özet)
Kuþ! Kanatlarýnda gümüþ parýltýlarýyla o beyaz kuþ. Ýki yana sere serpe açýyor kanatlarýný...
H.Deniz Hatipoðlu
""KÝTAP ÖZETÝ""
Kuþ! Kanatlarýnda gümüþ parýltýlarýyla o beyaz kuþ.
Ýki yana sere serpe açýyor kanatlarýný, tüm pencereyi kaplýyor. Göz göze geliyoruz.
Kanatlarý küçük çýrpýnýþlarla sarsýlarak, bekliyor beni....Artýk hazýrým! |
|
Zaman geçmiþ ama geçmiþ de yaþanýlanlar o kadar yoðunki, penceredeki hayalin nasýl gerçek olduðu umurunda bile deðil......Penceredeki halama elimi uzatýyorum. Ama halam giderek uzaklaþýyor benden. Onun yerine beyaz bir kuþ var.....Tanrým bitsin bu rüya. Rüyada bile acý çekmek çok zorNeden uyutuyorlar beni, kaldýrsalar ya.Ne zamandýr yatýyorum ben bu yatakta? Bir gün, bir hafta.....Ve bulunduðum bu yerde yaþadýklarým gözümden akýp gidiyor............Bütün hayatým büyük ada da ki köþkte baþladý. Sadece benim için deðil köþkte diðer çocuklar yani; fahrünnisa ve aliye içinde köþkün nesnellikten öte bir boyutu vardýr. Köþk bizi dokuz ay yerine yýllarca rahminde taþýmýþ gibi, genlerimize sinmiþ, iliklerimize iþlemiþ ve bize özsuyumuzu vermiþtir.Büyük amcam Cevat Paþa, harp akademisini birincilikle bitirmiþ, genç yaþýnda Girit valiliði ve kumandanlýðýna atanmýþtý.Akþamlarý özenle hazýrlanmýþ sofraya geleneksel yerlerini alarak otururlar.Her zamanki gibi kolalý keten örtünün serildiði sofranýn en baþýnda Þakir Paþa, saðýnda ablasý Sara haným, solunda karýsý sare Ýsmet haným, halanýn yanýnda en büyük kýz Hakkiye, sare Ýsmet hanýmýn yanýnda Hakkiye’nin kocasý Emin bey, Hakkiye’nin yanýnda Cevat ve yaþ sýrasýna göte diðer çocuklar. Masanýn en sonunda bazý geceler geç yatmaya özel izinli Füreya, mutarra ve çocuklarýn Fransýz ve alman dadýlarý oturuyordu...Ve köþkte muhteþem günler.....Ve bir gece Hakkiye’ nin kocasý Emin bey korkunç bir haber alýr.(füreyanýn anne ve babasý)Titrek ve ürkek sesle hakkiye’ye bunu;‘’ Bir kaza olmuþ. Korkunç bir kaza . Cevat, Þakir paþa’yý tabancayla vurmuþ, öldürmüþ babasýný.’’Füreya derin çocukluk uykusunun içinde ne olduðunu tam algýlayamadý daha dört yaþýndaydý.O sabah birkaç gün kalmak üzere cemal paþanýn köþküne götürüldüler, evde bir sorun vardý ama bu çocuklardan saklandý..Füreya birkaç gün sonra köþke döndüðünde suat dayýyý evde buldu ama dedesini ve cevat dayýsýný köþkte artýk göremeyecekti. Ve Ada’da zaman bir daha asla eskisi gibi olmayacaktý.Birinci dünya savaþýný tüm çýplaklýðýyla yaþamýþ Þakir paþa ailesi saraydan uzaklaþmýþlardý.Hakkiye ve Ayþe babalarýný vuran aðabeylerine karþý derin bir nefret besliyorlardý.Füreya, dedesinin ada da kurduðu ilkokula devam ediyordu. Doðu da çarpýþan Emin bey, Ýstanbul da ki evine, yolu o yöne düþenlere ailesine Anadolu dan erzak yollamaya çalýþýyordu.Aile ve ülke kederden yoksulluktan, umutsuzluktan örülmüþ bir örgü gibiydi artýk. Mustafa Kemal o günlerde kendine fýrsat tanýnmasýný ve bu anlamda Ýstanbul da kalarak mühim iþler baþaracaðýný düþlüyordu..Evinde toplantýlar düzenliyor padiþahýn artýk hiçbir iþe yaramadýðýný ve tek kurtuluþun ordu ile milletin el el’e verip Anadolu un düþman iþgalinden kurtulmasý yolundaydý..Çok zor günlerdi, savaþ evde bütün erkekleri alýp götürdüðü ve henüz tahsilini yapan Suat dayýnýn hafta sonlarý gelebildiði için evde kadýnlar ordusu gibiydi..En önemlisi de aile kadýnlarý hep cesur ve baþlarý hep diktiler. Çekilen yokluðu deðil eþe dosta , çocuklara bile hissettirmediler.Füreya dokuz yaþýnda keman çalýyordu. Babasý emin bey o gece misafirlerinin geleceðini söylemiþti..Ve Atatürk ile ilk karþýlaþma o gece olmuþtu. Annesi yoktu ve evin hanýmý görevi ona düþüyordu . Misafirler geldi . Füreya koþtu , önce býyýklý adamýn önüne gelip referans yaptý. ‘’hoþ geldiniz efendim’’ .... Üç kiþilerdi biri Fransýz idi ona da hoþ geldiniz deyip üçüncü adama döndü;Aman Allah’ým onlar nasýl gözler masmavi, çakmak çakmak bakýþlar, füreya’yý delip yüreðine saplanmýþtý sanki..‘’siz fransýzca biliyorsunuz demek, küçük haným?’’‘’evet efendim’’‘’Ne zaman öðrendiniz ‘’‘’onunla annesi Fransýzca konuþtu da. Ana dili gibi, Türkçe ile birlikte öðrendi aslýnda’’ dedi babasý.‘’Annesi Fransýz mý?’’‘’hayýr Türk tür.’’‘’baþka marifetlerinizde var mý, küçük haným?’’‘’keman’’‘’Keman çalýyorsunuz, öle mi?’’‘’evet efendim’’‘’kaç yaþýndasýnýz?’’Füreya ‘’on sekiz, on dokuz, yirmi’’ demek istiyordu.‘’dokuz’’ dedi.‘’okula gidiyor musunuz?’’‘’evet’’‘’aferin,keþke her Türk kýzý sizin gibi lisan ve müzik bilse.Kim bilir belki bir gün...’’ dedi mavi gözlü adamFüreya dizleri hala titreye titreye mutfaða döndü. Hayatýnda böylesine hiç etkilenmemiþti kimseden.Hayatýnda unutamadýðý çok önemli þahsiyetle karþýlaþmak belki kimseye nasip olamayacaktý.(Osmanoðlu kliniði)hastane yataðýnda, ölüme doðru kayarken düþünüyor, sevmediði kýrgýn olduðu tek kiþi bile gelmiyordu aklýna. Belki vardýr, ama onlarýn hepsini affetmiþti yüreði. Peki ya o onlar.... ya piþmanlýklar Fazla yok gibiydi . Ýçinde ki ukde sanata geç baþlamasýydý. Tanrý eðer hayatýný yeni baþtan yaþamasýna izin verseydi, üniversiteyi bitirince hemen evleneceðine , hemen seramiðe baþlardý. Tüm bunlarý hasta yataðýnda hayal edip kendi ve ailesiyle geçirdiði zor ve güzel günleri gözünden bir bir sýralýyordu..9 eylül 1922 Ýzmir_füreya babasýndan bir mektup almýþtý. Emin bey Atatürk’ün yanýnda kurtuluþ savaþýna katýlmýþ ve zaferden sonra ordu kumandaný olarak Ýzmir’e atanmýþtý.Artýk o Cumhuriyet ordusunda bir paþa idi.Füreya annesi Hakkiye haným ve kardeþi þakir þehrin kurtuluþundan kýsa bir süre sonra Ýzmir’e , Emin bey in tuttuðu bahçeli bir eve taþýndýlar.Hakkiye haným burada da yabancýlýk çekmedi iki dil bildiði için çeþitli insanlarla dostluk kurdu. Ama onlar içerisinde en yakýn arkadaþlarý arasýnda Atatürk ün eþi latife hanýmdý.Latife haným ve Mustafa Kemal hakkiye hanýmýn Ýzmir e taþýnmasýndan kýsa bir süre sonra evlenmiþlerdi.O günlerde genç kýzlýða adým atan füreya evlerinde tekrar Atataürk ü görebilmenin heyecanýyla yerinde duramýyordu ‘’ acaba onu hatýrlayabilecekmiydi’’Ve Mustafa Kemal onu görünce hatýrladý ‘’ ne kadar da büyümüþ olduðunu ima etti’’ bütün gece gözünü Atatürkten alamadý füreya.‘’Defterime benim için bir þeyler yazarmýsýnýz efendim’’ dediMustafa Kemal , füreyanýn uzattýðý defterle kalemi aldý ve dizlerinin üstünde, onu çok uzun yýllar etkileyecek olan yazýlarýný yazmaya baþladý.‘’ Füreya haným’’ diye baþlýyordu ‘’görüyorum ki siz çok çalýþkan bir insansýnýz. Millet sizden çok þey bekliyor. Siz çalýþmalý ve bir þeyler vermelisiniz memlekete.’’Mustafa kemal ve Latife Haným Ankara ya gittikten sonra , füreya da okulluna devam etmek için Ýstanbul’a geri döndü, anneannesinde, aliye Aliye ve suat dayýsýyla kalýyordu. O sýralarda fahrühinnisa teyzesi de izzet melihle evlenmiþ ve oðlu olmuþtu.Aliye ve füreya o yüzden hemen hemen her gün onlara gidiyorlardý küçük yeðenlerini görmek için. Fakat nedense teyzesi onlarý sanki hoþ karþýlamýyor gibi geliyordu füreyaya . Malesefki bu gerçekten doðruydu ama bu füreyadan deðildi, eniþtesiyle aliyenin olan iliþkilerinden þüpheye düþtüðünden...Füreya bu üzücü olayý çok sonralarý öðrenecek ti, teyzesi o sýralar bir hastalýktan sevgili oðlunu kaybetti ve ruhsal bunalým geçirdi. Bu olaydan herkes ve en çok ta füreya etkilendi.Bu arada Ankara baþkent ilan edildi. Atatürk yakýn arkadaþlarýyla çeþitli gecelere katýlmaktadýr. (Ýsmet Paþa ve kýlýç ali )Cevat dayýsý üç yýl sürgüne mahkum edildi.Emin paþa zorlu yýllarýn ardýndan sinir hastalýðýna yakalanmýþ belkemiði iltihabý geçirir ve bazý itiraflarý füreya ya anlatýr. Füreya annesinin ihanete uðramasýný yediremez ama babasýný anlamaya çalýþýr ne var ki emin bey hastadýr. Bütün bu gerçeklerle yüzleþirken, sabahattin füreya ile hayýrlý bir iþ için tanýþma teklifinde bulunmuþ. Ve onunla son derece ters olan bu kiþiyle evlenmiþ hayatýný çiflikte geçirmeye adýyacaktý. Bu arada orada çalýþmayý da düþlüyordu ama beklediði gibi olaylar geliþmedi. Hakkiye hanýmýn gözü hiç tutmamýþtý damadýný ama füreya kabul etmiþti bir kere bu düðün gecesinde bile zil zurna sarhoþ olan adamý...Çiflikte baþlayan evliliklerinin devamýnda füreya çocuklarýn eðitimine yardýmcý olmak isteðini söler kocasýna. Daha evvel öðretmenlik yapacaðýný söylemiþti ya; bu köyde yoksa vakit nasýl geçebilirdi..Kocasý sert tavýr koyarak ‘’sadece kendi çocuklarýný eðitirsin’’ ‘’fikrimi deðiþtirdim’’‘’saçmalama’’ dediði anda tokadý yemiþti bile füreya...Ve sonralarýnda þiddet artmýþ evlendiði adamý tanýyamaz hale gelmiþtir. Bu arada hamile kalmýþ ve doðuma yaklaþýrken ,Doktoru zamanýnda çaðýramamýþlar ve bebeðin ölmesine sebep olmuþlardýCahil bir adam ve onun annesinin yüzünden az kalsýn kendi hayatý bile sona erecekti. Ve daha bir çok kötü durumlarýn sonunda ayrýlma kararý alýr.Aþýk olduðu kocasýný gururunu korumak için boþamýþtý henüz yirmiiki yaþýndaydý.. daha sonra teyzesinin yanýna Atina ya gitti...Annesiyle kaldý ve daha sonra daha sonra Paris ve mýsýra gitmiþti.Sonralarý yalovaya dönmüþler ve orada Atatürk ile karþýlaþmýþlar.Füreya Termal otelde kaldýðý sürece ne zaman aþaðý inse kýlýç ali ile karþýlaþýr olmuþtu. Sonralarý kýlýç ali füreya nýn konuþmalarýndan etkilenip evlenme teklifinde bulunur.Füreya bu kez aþýk olmayacaðý ve ona ýzdýrap çektirmeyecek birini seçecekti yaþ farký olmasýna karþý. Aslýnda füreya bu teklifi, daha dokuz yaþýndayken ilgisi çeken...., sýtmanýn, çaresizliðin, açlýðýn kýrdýðý halkýn içinden, deðil elinde silahý ayaðýnda postalý bulunmayan periþan insanlardan, vatan aþkýyla dolu bir ordu yaratarak milletinin kaderini deðiþtiren..., o dahi adama mucizeye yakýn olmak için kabul edecekti.Kýlýç ali aþýktý ama füreya....Ve evlendiler.. Beklediði baba þevkatini onda bulmuþtu ama pek çok silahlarý vardý kýlýç alinin bundan biraz hoþnut deðildi füreya..Çeþitli partiler düzenlenirdi . Atatürk ün sofralarý bir okul gibi idi..Ankara da yaþam olaðanüstüydü..Füreya, Ankara da yýllardýr özendiði gönül koyduðu atýlýmlarý gene gerçekleþtiremedi..Ama bu kez ellerinin baðlý olmasý kocasýnýn kýsýtlamalarýndan deðil, vakit bulamadýðý içindi.Kýlýç Ali hep Atatürk ile birlikteydi. O yüzden Füreya da her ana davetlere hazýrlýklý olmalýydý..Füreya o acý 10 Kasým’ý yaþamýþtý. Atataürk’ün ölümü bütün milleti acýya boðdu.Daha sonralarý Kýlýç ali ruhsal bunalýma girdi, füreya onun iyileþmesi için çaba sarfediyordu ve bu sonuçsuz kalmadý. Eskisi gibi yine davetler verilip sohbetlerde bulunuyordu bu sýrada füreyanýn annesinin yakýn dostlarýndan birinin kocasý füreya yý hayranlýkla izler. Bu durum karþýsýnda füreya da, kendinden büyük , akýllý aydýn, hoþ bir adam tarafýndan beðenilmek gururunu okþuyordu.Bazý bazý rahatsýzlýklarý oluyordu. Hep gribe yorumlanýr ve geçiþtirirdi.Fahrünissanýn sergisinde birden halsizleþti. Ertesi gün kliði götürülür ve Verem teþhisi konur.Füreya sýký bir tedaviden sonra klinikten ayrýlýr. Daha sonralarý aileden eniþtesi berger in aliye teyzesindeki tesiri altýnda kalmasý füreya yý derbeder yapar. Tekraralanan tedavisi ve klinikte ki günleri çok zordur..Ama onu burada teselli eden biri vardýr O da þevki beyden baþkasý deðildir. Aralarýnda bilinmez bir bað vardý. Hep güllerle ziyaretine gelir uzun sohbetler de bulunurlardý. Ýlk Toprakla buluþmasý da Þevki bey sayesinde olmuþtur. Zamanýn o tür kitaplarla ve toprak ve su iþte onun hayatýnýn en önemli anýydý. Daha sonra bunu geliþtirerek bazý hocalarla çalýþýr. Ama vücudundaki yara da onla birlikte her an onu yenmeye hazýrdýr. Tedavisi için Paris e gitmeleri lazýmdý . Ve orada seramiðin tekniklerini ve teyzesi Fahrünnissanýn tanýdýðý bazý ünlü sanatçýlar ve galericilerle tanýþtýrýr. Füreya sonunda atölyeye sahiptir orada mükemmel seramikler yapar onunla da kalmaz sergi açar. Bu onun delice bir tempoya gitmesine ve hastalýðýný da unutmasýna sebep olur. Sergi, 1951 haziranýnda olur. Bu sergiye Paris’in sanat dünyasý ve iþ çevreleri, istanbuldan da birçok tanýdýk davet edilir.Herkesin hayranlýðýný kazanan bu Türk kadýný, ertesi sabah aldýðý gazetelerde hakkýnda çýkan yazýlarý okudu. ‘’ Füreya nýn, bu Türk sanatçýnýn sergisi, doðu ile batý kültürünün bir sentezidir.’’Diye devam eden yazýlar...Füreya, o sergide bir deðiþim yaþamýþtýr.O artýk bir SERAMÝKÇÝYDÝ!Hasta olmasýna karþýn, gecesine gündüzüne katarak çok fazla çalýþtý. Hiçbir zaman o kaybettiði kýzýný unutmadý o yüzden ailenin diðer çocuklarýna o özlemiyle yaklaþtý. Özellikle yeðeni Þirini...Artýk Atatürk’e verdiði sözü tutmuþtu. O þimdi, yaþama baþladýðý yerde, Büyükada’nýn çamlarý altýnda, Cumhuriyet Devrinin ilk kadýn seramikçisi olmanýn ve kendinden beklenildiði gibi, sanat dalýnda ülkesine çok þey vermenin gururu içinde uyuyor. (yaþama 26 aðustos 1997 yýlýnda, osmanoðlu kliniðinde veda etti.).........Kuþ! Kanatlarýnda gümüþ parýltýlarýyla o beyaz kuþ. Ýki yana sere serpe açýyor kanatlarýný, tüm pencereyi kaplýyor. Göz göze geliyoruz. Kanatlarý küçük çýrpýnýþlarla sarsýlarak, bekliyor beni. Artýk hazýrým.Merhaba ölüm, Hoþ geldin! ROMAN: AYSE KULÝN ÖZET: Hamdiye HATÝPOGLU
Söyleyeceklerim var!
Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazýlarý
yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz
ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz,
yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.
Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.
|
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
H.Deniz Hatipoðlu kimdir? |
|
|
. . . . bir varýz bir yokuz gibi. . .
|
|
bu
yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler |
|
|
|