..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeğin dili çok yalın. -Euripides
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Levent Saral




29 Kasım 2006
Her Gün Yarındır Aslında  
Levent Saral
Anlamaya çalışma, anlatma, her gün yarındır unutma!!


:FBEJ:
Soğuk bir mevsime yaslandı yüzüm. Kuşların kısmetine göz koymuş gelecek günler. Olası yaramazlıklarımı peyke altına sakladım. Kuşlar haberdardır elbet göç zamanından. Kara bavullara dolanmış parmak uçlarım. Örtemediğim kapılardır geride bıraktıklarım Anlama beni, anlamaya çalışma ve hatta anlatma seni. Bu uzun uyku, bu toprağı seven beden ve tüm günahlarımın üstüne örtülecek tahtalarını sen seç, çam koksun mezarım. Yine bulutlara şiir yazarım!!

Yaşamımı bir roman sayfası gibi çeviremiyorum. O kadar kolay değil takılı kaldığım paragraflardan kurtulmam. Kendime isyanımı çözemeden, aklımın alıp başını gitmesini beklemek en iyisi. Kırık bir cam kenarında kanıyor acılarım, uykum fakir bir şarapçının şişe mantarında kalmış. Kapatamam gözlerimi, bir daha açılmaz diye sana! Sen yaş dök kızıla dem vurmuş saklı durduğun retinama. Anlamaya çalışma, konuşma, anlatma ve elini uzat ama dokunma. Okşa sen olan nefesimi. Sök al sol yanımdan günahkarlığımın leşini!!

Umutlarımı bir çocuğun bakışlarına gömdüm. Baktım ve ağladım sonra. Ağladım uçurtmanın özgürlüğüne. Avuçlarımda solan yedi karanfile can verme aşkına, ağladım! öyle içime içime. Bir yarım silgi iz bırakır beyaz sayfalara, her şeyi lekeleyen utangaç yanım asi bir nehrin kollarına düşer, sürüklenir giderim belki, giderim silindiğim yere.

Etme tek kelam, yüzüne sürdüğüm parmaklarımı keserim, kulağına fısıldadığım o kelimeyi söker atarım alfabeden. Her harfini hançer diye saplarım bağrıma. Boşalır gidersin canımdan, kırmızı bir masumluk olur adın, emer mevsim beyazı sütünü, yine kızıla dönersin gözlerimde. Anlarım kimi vakitlerin neden geç kaldığını, anlarımda! anlatamam. Sensiz tuhaf bir üşüme eser durur tenimde. Solgun yapraklara musallat olan rüzgâr dolanıverir sarmaşıklarına, gövdem çıplak kalır, sende düşersin bu cılız ağacın kollarından, bütün günahlarım dibimde. Anlamaya çalışma, anlatma, her gün yarındır unutma!!

Dolu bir su bardağının tepesinden bakıyorum kendime. Su kadar pak bir yüz var karşımda. Şöyle eğiliyorum sonra, nefesimle seni üflüyorum durgunluğuna. Acayip bir kargaşaya dönüşüyor yüzüm, telaşın gölgesi düşüyor suya. Korkuyorum kendimden, suya çaparak geri dönen nefesimden. Su seni anlatamaz bana, ne yağmur, ne kar, nede paçalarıma bulaşmış vebal rengi çamur, anlatamaz. Öyle bir sevda ki bu yaşarken yaşanamaz!

Kedilerle dost olmam belki bundandır, bundandır belki de karanlığı sevmem. Sokak lambalarını taşlamam, polislerle saklambaç oynamam, kaldırım taşlarını söküp altına bakmam, belki de bundandır. Bildiğim adresinde oturmanı istememem, hep yanlış trene koşmam, hiç bilmediğin yerlerde dolanmam, gelip geçene diklenmem belki, belki de yarını yanlış bildiğimdendir. Güneş doğacak yarın, seni hatırlayacağım yarın, bir çingeneye fal baktıracağım yarın, doğum günüm yarın, umut var ama yarın. Peki, dün yarınsa bugün hangi yarın?

Bir gün parmak izlerimi ararsan yüzüme bak. Hep avuçlarıma mahkûm edilmiş yüzüme, meşakkatli çizgilerin en derin yerine. Ellerine dokunmuş ellerimi ararsan bir gün, yüzüme bak, kendini ararsan bende, yine yüzüme. Yırtık gömlek yakama dokunma asla, bir feryadın ayrıntısıdır hissedeceğin. Yıkama bende ki seni, kendi kirliliğimdir göreceğin. Üzerime döktüğün bu yedi kat beton, bedenimin şeklini alır. İçine gömdüğün basit bir iskelettir, çürüyen etimdir beyninde. Ruhum gülüm söyle, o hangi yüreğinde.

Akıp gitmiş bir geçmişi sınamam, yargılamam yeminleri, silip geçerim küçük hesapların sevdama düşürdüğü lekeleri. Kalırsam muamma kavşağında, güneşe yönelir yüzüm. Belli belirsiz hatıralardan peydahlanmış kocaman dağlar minik fareler doğuruyor, şahit olur gibiyim kimsesiz bir kadının bodrum katı doğumuna. Sancısı dişlerime vurur, kanar dudaklarım. Bütün küfürleri çöp kovalarına gömer, bakar kör bir yosmanın bakışlarından geçerim. Sarı saçlı, kırmızı ojeli tırnaklarıyla tırmalar şehveti, karın tokluğuna elli lira ya da daha ucuzunu beklerim. Her şeye kalender yüreğim bir bunu kaldıramaz ama yine de daralırım dar sokaklarda. Sabahın olmadığı köşe başı çömelmelerinde uzaktan gelen siren sesleri böler düşümü. Hoyrat soğuğa aldırmadan herhangi bir yüzde görürüm seni. Herhangi bir pazarlığın tam ortasında, ince topuk seslerinde, kahkahalarda, perişanlığın en belirgin şeklinde, açlıkta!!

Yaklaşan zaman vuslat habercisi değildir. Rotasız bir geminin limana yanaşması ne kadar zorsa işte o kadar zordur kaldırıp kirpiklerimi, bakışlarına gömülmek. Anlamaya çalışma, bu basiretsiz yokluğunda yarın herhangi bir gündür aslında.

Ne zaman bir başka dağ ardından görürüm güneşi, ne zaman yağar bozkırına bereketli yağmurlar ve ne zaman asileşirse kardelen, buz yanım ne zaman düşerse hasret kadehine, işte o zaman sor kendine trenlerin neden ıslık çalarak istasyona girdiğini. O zaman sor kendine avuçlarını okşayan herhangi bir bank da bekleyişlerin sebebini. Balkon tırabzanlarına devrilmiş yorgun kolların boşluğuna o zaman sor, dudaklarında asılı kalmış öpüşmelerin günahını.

Papatyaları leşe çeviren incir yaprağı altında saklı utancını hangi tene satabilirsin ki!

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Enfes...Üzgünüm bu kadar zaman sonra okuduğum için
Gönderen: ismail sarıgene / Kütahya/Türkiye
25 Haziran 2007
Akıp gitmiş bir geçmişi sınamam, yargılamam yeminleri, silip geçerim küçük hesapların sevdama düşürdüğü lekeleri. Kalırsam muamma kavşağında, güneşe yönelir yüzüm. Belli belirsiz hatıralardan peydahlanmış kocaman dağlar minik fareler doğuruyor, şahit olur gibiyim kimsesiz bir kadının bodrum katı doğumuna. Sancısı dişlerime vurur, kanar dudaklarım. Bütün küfürleri çöp kovalarına gömer, bakar kör bir yosmanın bakışlarından geçerim. Sarı saçlı, kırmızı ojeli tırnaklarıyla tırmalar şehveti, karın tokluğuna elli lira ya da daha ucuzunu beklerim. --- Ah Levent abim...Enfes bir yazını okudum..Soluksuz takip ettim satırlarını..Tadı damağımda kalınca tekrar tekrar okudum. Yüreğine ve emeğine sağlık..Abiciğim bizlerden yazılarını mahrum etme, sen yaz ki; biz amatör kalemler feyiz kalsın..Yolun açık, gecelerin aydınlık olsun ...Kardeşin İsmail..

:: TEBRİKLER...
Gönderen: MÜGE ERALP KAYA / Adana/Türkiye
20 Haziran 2007
Yazınız bana resmen tokat gibi geldi... Zaman zaman hayata bakış açımda kırıntı kadar da olsa, umutsuzluk var olurken bu yazdıklarınzıdan sonra, hayata sımsıkı bağlanmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım... Bence hayat herşeye rağmen yaşamaya değer... Sevgilerimle...

:: merhaba
Gönderen: ilknur kılıç / İstanbul/Türkiye
20 Haziran 2007
bir kaç yıl önce buraya ilk yazımı ekledim ve sizden bir yorum aldım. önce düşündüm kızdım kim olduğunu bilmiyorumya, şimdi biliyorum Levent bizim levent. Geleceği satınalabilecek tek şey BUGÜNDÜR. diyor S.Johnson

:: An, Sadece An Aslında Geçerli Olan...
Gönderen: Funda Bilgili / İZMİR/Türkiye
13 Ocak 2007
Dün, bugün, yarın...Dün'ler bir zamanlar bugün'dü; bugünler bir zamanlar yarın; yarınlar ise dün olacak bir zaman...An sadece an aslında geçerli olan. Bir kez daha hatırlattığın için teşekkürler Sevgili Levent...Tebrik ederim.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bu Sen Misin!
Bazı Akşamları Olmalı İnsanın
Küçük Kız
Merhaba - II - (Benden Size Zarar Gelmez)
Beni Sana Satıyorum!
Siz mi Bizsiniz Yoksa Biz mi Siz?
Merhaba - I - (Benden Size Zarar Gelmez)
Merhaba - Son - (Benden Size Zarar Gelmez)
221'inci Mektup
Bana Bir Türkü Çalsana

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sen Yinede Seviyorum de Gülüm...
Arayan Olursa Sendeyim
Kelimeleri Kirleten Bir Mektup Gibi
Gelseydin Bilirdin Elbet
Şizofrenik Travmalar
İstanbul Senin Olsun / Martılar Benim!
Aşkı Yaşamakta Değil Mesele / Satmamakta Bütün Mesele
Yanlış Çiçek Yanlış Saksı
Gel Bul Beni
Öleceğim Uğrunda

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sevdim mi Dedin..! [Şiir]
Yerden Kaldır Yüzümü [Şiir]
Aşk Mı..? [Şiir]
Mavi Yüzünden Düşer Ömrüm [Şiir]
Binlerce (Seni Seviyorum) Borcum Vardı Sana! [Şiir]
Bitecek Elbet [Şiir]
Hayat Bazen O Gündür [Şiir]
Sen Benden Hiç Gitmedin [Şiir]
Yürek Ayarı [Şiir]
Kimse Yutkunduğu Çığlığa Sahip Değildir [Şiir]


Levent Saral kimdir?

Sakin bir sahil kentinde doğrularını arayan biri

Etkilendiği Yazarlar:
............


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Levent Saral, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.