..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beþinci ya da altýncý göbekten kral torunu olduðumu ortaya çýkaracak þekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Anadolu Kültürü > Ali Osman Öztürk




25 Nisan 2002
"Sen de Haklýsýn" Esprisinde Yatan Felsefe  
Ali Osman Öztürk
Nasreddin Hoca'nýn bilgeliði ve evrenselliði üzerine.


:AJIHF:
Ali Osman Öztürk
Bilindiði gibi, Nasrettin Hoca’nýn nükteleri çok yönlüdür. Bunlardan bir kýsmý baþkalarýnca uydurulup Hoca’ya yakýþtýrýlýr; bir kýsmý ise Hoca’ya ait olup baþkalarýna mal edilir. Nükteler arasýnda hangisinin hakiki olduðunu ise ayýrmak oldukça güçtür. Bu konuda araþtýrmalar henüz bitmiþ deðil (1).

Ancak, Hoca’ya yakýþtýrýlan nüktelerin temelinde yatan felsefeyi araþtýrmak sanýrýz, bunlarýn kime ait olduðu sorusuna verilecek yanýttan daha iþlevsel olmalýdýr. Yýllar önce Süleyman Arýsoy þöyle der Onun için: “Bu felsefe ve düþüncede, Bektaþilik, Mevlevilikteki gibi halka ve halk için alçakgönüllülük, birlik, beraberlik, iyilik görülür. Bu sebeple iki Türk-Ýslâm mezhebinden Nasrettin Hoca’ya yakýþtýrýlarak aktarýlmýþ nükte ve hikâyeler çoktur. Nitekim, Bektaþilik Ýslâm âleminin geniþ hoþgörülülük (tolerance) görüþü ile dokunulmaz denen varlýk ve fikirlere olumsuz durumlarý ile karþýt olarak güldürü ve alayla daima hücum etmiþtir.” (2)

Prof. Wilfried Buch ise Hoca’ya yakýþtýrýlan sayýsýz “ekleme ve dallanma”nýn “ardýnda ya da üstünde, el yordamýyla yakaladýðý(…) tarihsel öze en çok yaklaþan bir ana tiplemeye ulaþma (…)yý olasý buluyor: “Kahraman olmayan bir antikahraman; gücü tümüyle ‘insanca’ bir zayýflýktan kaynaklanan biri; içinde hepimize özgü zayýflýklar barýndýran, bu nedenle de ‘insanca olan hiçbir þeye yabancý olmayan’, özellikle bu zayýflýktan yola çýkarak doðmalardan baðýmsýzlaþan hoþgörülü bir insan; ‘saðduyulu insan aklý’ ile desteklenen özgür ve özgürleþtirici bir nesnellik ile bütünleþmiþ biri” (3)
Nasrettin Hoca’nýn, yukarýda belirtilen “doðmalardan baðýmsýzlaþan hoþgörülü insan” ve “saðduyulu insan aklý ile desteklenen özgür ve özgürleþtirici bir nesnellik ile bütünleþmiþ biri” olarak kimliðini, Onun çoðu nüktelerinde yeniden saptamak mümkündür. Biz bu yazýmýzda yalnýzca biri üzerinde durmaya çalýþacaðýz.

“SEN DE HAKLISIN”

“Sen de haklýsýn” esprisi taþýyan fýkrayý bilmeyen pek azdýr. Özetlersek; Hoca’nýn kadýlýk ettiði günlerde biri yanýna gelir, komþusunu þikayet eder. Hoca adamý dinler ve “Haklýsýn” diyerek gönderir. Biraz sonra þikayete konu olan komþu gelir. Hoca onu da dinledikten sonra “Haklýsýn” der. Ýkisinin birden haklý olamayacaðýný belirten karýsýna “Karýcýðým sen de haklýsýn” diye cevap verir (4).

Yaþayan Alman yazarlarýndan olan Luise Rinser’in bir güncesinde, Hoca’ya ait olduðunu bildiðimiz bu fýkrayý görünce, Hoca’nýn nüktelerinin ne kadar yaygýn ve ayný zamanda ne denli edebî ve evrensel deðerde olduðunu düþünmek durumunda kaldýk. Bu fýkrada yatan derin ve hep güncel kalacak dersi, Rinser þöyle açýklar güncesinde:

»Ortaçað felsefesinde coincidentia oppositorum'dan söz edilir: karþýtlýklarýn BÝRLÝK içinde buluþmasýndan (yani, Tanrý denilen þeyden). Alþimistlerse coniunctio oppositorum denilen karþýtlýklarýn izdivacýndan bahsederler.

Her varlýk, diðer kutbunu içinde taþýr. Biri diðerinden oluþur. Var olan her þey sonsuz bir devinim içindedir, her þey akar, her þey kendi »karþýtý'na dönüþür. Yaþamýn ölüme dönüþmesi doðum anýnda baþlar, týpký daha sabahleyin akþamýn baþlamasý gibi; çürüyen meyve içindeki çekirdek yeni bir yaþam demektir. Eulenspiegel (Almanlarýn Nasreddin Hoca’sý), daðdan aþaðý inerken aðlar, çünkü biraz sonra yokuþ çýkacaðýný bilir. Daða týrmanýrken güler, çünkü o an rahat iniþi düþünmektedir. Hiçbir þey göründüðü gibi deðildir, hiçbir þey olduðu gibi kalmaz.
Peki bunu bilmek trajik deðil midir? Ýnsanýn zorluklarla ulaþtýðý hiçbir þeyi elinde tutamamasý bir sisifos yaþamý deðil midir? Hayýr: yalnýzca elde tuttuðunu düþünen kiþi acý çeker. Kendini akýntýya býrakan yüzer. Hiçbir þeyin devamlý olmadýðýný bilen ise dönüþüme ayak uydurur.

Bu TAO öðretisidir; bu Çin felsefesi, Kore bayraðýnda ifadesini bulmuþtur. [5] Fakat bu, Sokrat öncesi düþünürlerin de, Hazreti Ýsa'nýn da öðretisidir. »Tanrý' varlýklarý harekete geçirir. Kendini ona býrakan, varlýk halindedir. Peki bunu bilmek neye yarar?
Yahudi fýkralarý koleksiyonunda bir fýkra vardýr, ki aslýnda hiç de fýkra deðildir, aksine çok derin bir Kassidim [Hasidlik] bilgeliði içerir:

Bir adam, hahambaþýna gelir ve ona biriyle kavgasýndan bahseder. Hahambaþý “haklýsýn” der. Sonra öbürü gelir ve ayný kavgadan söz eder. Hahambaþý “haklýsýn” der. Bunu üçüncü biri duyar ve derki: “Ama Hahambaþý, her ikisine de nasýl ‘haklýsýn’ dersin!” Hahambaþý, ona da “haklýsýn” der.

Bir kimse, bir þey, tarihin bir anýnda haklýdýr. Baþka bir anýnda ise durum çoktan deðiþir. Bunu bilmek gerçi eylemden alýkoymaz, ama hiç olmazsa eylemin dar görüþlü saldýrgan haklýlýk iddiasýný bertaraf eder.' (6)
Görüldüðü gibi, andýðýmýz Nasrettin Hoca fýkrasý Albert Einstein’ýn “görecelik kuramý” (izafiyet teorisi) baðlamýnda ele alýnmýþtýr; her þeyin hareket halinde olduðu, dolayýsýyla Tanrý dýþýnda hiç bir þeyin mutlak olmadýðý anlatýlmaktadýr. “Sen de haklýsýn, sen de haklýsýn” esprisi aslýnda bir oportünistlik deðil, aksine bilen için bir bilgeliktir. Gülmeyi, güldürmeyi göz ardý etmeyen bu tür bakýþ açýsýna, Halide Edip Adývar, “Maske ve Ruh” (1945) adlý eserinin önsözünde “Nasreddin Hoca gözü ile bakmak”, çok yönlü kavrayýþa da “Nasreddin Hoca gibi kavramak” diyor. Akþehir’de her tarafý açýk, ama kapýsýnda kocaman bir kilidin asýlý olduðu türbeyi görünce bir “Nasreddin Hoca zihniyeti”nin ayýrdýna varýr Adývar. Bu görüntüyü bir simge olarak algýlar. Burayý, pencere ve kapýlarýný dünyaya açmýþ bir ruhun kendine özgü bir köþesi olduðunu ilân eden bir simge. Nasreddin Hoca diye bir insan yaþamýþ olsun ya da olmasýn, asýl olan Onun temsil ettiði zihniyettir: “Fakat bu zihniyet - umumiyetle inanýldýðý gibi – her þeyle alay eden, hiçbir þeyi ciddi telâkki etmeyen 'adamsendecilik» zihniyeti deðildir. Bilâkis, bu, dünyaya, insanlarýn dertlerine bakarken, benliðini bertaraf eden hiçbir sabit fikir veya þahsi arzuya kapýlmadan, serin ve doðru bir görüþle realiteyi seyreden bir zihniyettir.” (7)

Orhan Veli Kanýk’ýn söz konusu nükte ile ilgili yorumu, her ne kadar gerçekliði yansýtýyorsa da, sanýrýz iþin özünü kavrayamamýþ görünüyor. Þöyle diyor Kanýk: “Dünya böyle! / Ýþini bilen kiþi/ Kendi çýkarýna uydurur iþi/ - Ýyi, kötü - hep konuþan haklýdýr./ Ýþte bu hikâye bunu anlatýr./ Bir Ters görüþ bir anda nice bin aklý çeler./ Eskiler de boþuna dememiþler/ »Anlatýlýþa göre fetva verilir' diye…” (8)

Abdullah Özbek, bu espriyi “ferdî farklýlýk” kavramýyla deðerlendirir. Hoca bir kadý olarak haksýzlýk etmemek; “haklarýn tevziinde ne derece dikkatli olunmasý gerektiðini açýkça ortaya koymaktadýr.
Diðer taraftan kimin delili kuvvetli ise, kim meselesini daha güzel ortaya koyarsa, hâkim onun lehine hükmedebilir. Bu konuda Hz. MUHAMMED’in de bir uyarýsý vardýr. Güzel bir dil ve delille hakký lehine çevirmeye çalýþan kimseye, ‘Ben dinlediðime göre hüküm veririm, bu durumda hemen onu alýver[mesin], yoksa ona ateþten bir parça vermiþ olurum.‘ diye ikazda bulunmuþtur.” (9)

Bu baðlamda Þinasi Altundað’ýn deðerlendirmesini, ayný doðrultuda görüyoruz: “Hoca, burada bize muayyen bir meselede bile telâkki, kavrayýþ ve anlayýþlarýn ne kadar farklý olduðunu, bir hâkimin, bir âmirin verecekleri kararlarda ne derece dikkatli olmalarý gerektiðini bu vasfiyle de Hoca’mýzýn, kelimenin tam mânasiyle, bir halk filozofu olduðunu açýkça göstermektedir.” (10)

Bu iki yorum yukarýda belirtilen temel düþünceyi içermektedir: Her þey göreceli (izafî)dir. Mutlak doðru yoktur, her konu deðiþik cephelerden ele alýnmalýdýr. Doðru diye hükmedilen bir karar, zaman içinde, yeni kanýtlar ve bilgilerle geçerliliðini yitirebilir. Hoca’nýn her görüþe hak vermekle, doðruya varmak için bir arayýþ içinde olduðunu da gösterir. Hoca adaleti aramaktadýr. Arayýþ’a yüklenen önem hem Doðuda hem de Batýda düþünenler için aynýdýr. Mevlana, insanýn deðerini, “aradýðý þeyde” bulur (11) Keza Luise Rinser, gittiðimiz yolun ayný zamanda amacýmýz olduðunu söylerken, “arayýþýmýzýn” aradýðýmýz þey” olduðunu dile getirir (12).

SONUÇ

“Sen de haklýsýn” esprisiyle hiçbir kimsenin yüzde yüz ve mutlak haklý olamayacaðý dile getirilmiþ oluyor. Her þeyi karþýtýyla düþünme gereði vardýr. Bu bilinç, insaný baðnazlýktan kurtarýr, hoþgörüye yakýnlaþtýrýr. Göreceli düþünebilme yeteneði, nihayet kiþiyi iki tarafý da dinleme ve taraflara hakkýný verebilme olgunluðuna ulaþtýrýr. Bu da kiþiye “iyimserlik” yeteneðini kazandýrýr. Mevleviliðin temelinde de bu yaþantý var görünmektedir. Rinser’in belirttiði “karþýtlýklarýn izdivacý”ný, (her dinden inananlarý dergahýna çaðýran ve ölümünü düðün gibi algýlayan) Mevlana’da da görmek mümkün deðil midir: “O, hoþgörünün sultanýdýr. Ancak O her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde de bir iyi olduðunu vurgulamaktan geri kalmaz. ‘Dünyada hangi þey kötüdür ki, onda iyilik olmasýn ve hangi þey iyidir ki, onda kötülük bulunmasýn?’ ” (13)

Fakat Nasreddin Hoca’nýn nüktelerindeki felsefeyi yüceltmeye ne kadar çabalasak da, Ondaki insancýllýðý, Prof. Wilfried Buch’un deyiþiyle, ‘insanca olan hiçbir þeye yabancý olmayan’ý, kýsaca insana özgü olaný unutmamamýz gerekir. Týpký Fikret Adil’in vurguladýðý gibi: “Nasreddin Hoca’nýn sevimli kiþiliðinde mizah, hikmet, hak ve þiir vardýr, bunlar mahalli olduðu kadar da insanîdir.” (14)

Dipnotlar ve Kaynakça

1) Nasreddin Hoca Fýkralarýndaki motiflerin yaygýnlýðý üzerine bkz. Sakaoðlu, S., Türk Fýkralarý ve Nasreddin Hoca, Konya 1992, s. 123-126.

2) Arýsoy, S., “Nasreddin Hoca’nýn Kiþiliði ve Felsefesi”. Cumbul, Sadi (Haz.), Nasreddin Hoca Antolojisi. Cilt: 1, Nasreddin Hoca Derneði Yayýnlarý: 5, Akþehir 1966, s. 61 vd.

3) Buch, W., “Türk Nasreddin Hoca’nýn Yaþam Belirtileri”. Çev. Yýldýz Ecevit. Gündoðan Edebiyat 10, 1994, s. 18 vd.

4) bkz. Koz, Sabri, Nasrettin Hoca’dan Fýkralar. 3. Baský, Ýstanbul 1981, s. 15.

5) Yukarýda sözü edilen Kore bayraðýnýn ortasýnda bir daire ve bu dairenin içinde ise sürekli devinimi, yani dönüþümü simgeleyen iki balýk vardýr. Buna benzer bir resmi Karatay Medresesi’nde sergilenen Kubadabad Sarayý’na ait çinilerde de görmek mümkündür.

6) Rinser, Luise, Kriegsspielzeug. Tagebuch 1972-1978, Fischer, Bd. 2247, Frankfurt am Main 1991, s. 8.

7) Adývar, H.E., “Maske ve Ruh’un Önsözü”. Cumbul, Sadi (Haz.), Nasreddin Hoca Antolojisi. Cilt: 1, Nasreddin Hoca Derneði Yayýnlarý: 5, Akþehir 1966, s. 6.

8) Kanýk, O.V., Nasrettin Hoca, 70 Manzum Hikâye. Doðan Kardeþ, Ýstanbul 1970, s. 15.

9) Özbek, A., Bir Eðitimci Olarak Nasrettin Hoca. Esrâ Yay., Konya 1990, s. 45.

10) Altundað, Þ., “Nasreddin Hoca’nýn Ýlim Cephesi Hakkýnda”. Cumbul, Sadi (Haz.), Nasreddin Hoca Antolojisi. Cilt: 1, Nasreddin Hoca Derneði Yayýnlarý: 5, Akþehir 1966, s. 41.

11) Bkz. Gürdoðan, N. Ersin, “Konya”. Konya 1 (4), 1995, s. 10.

12) Rinser, L., Mit Wem Reden. Fischer, Bd. 5379, Frankfurt am Main 1992, s. 69, 71

13) Gürdoðan, N. Ersin, a.y.

14) Adil, Fikret, “Nasreddin Hoca”. Cumbul, Sadi (Haz.), Nasreddin Hoca Antolojisi. Cilt: 1, Nasreddin Hoca Derneði Yayýnlarý: 5, Akþehir 1966, s. 10.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: tebrik
Gönderen: sezai / Ankara
2 Ekim 2007
Konuya gerçekten güzel deðinmiþ ve konunun dýþýna sapmadan iþlemiþ tebrik ederim.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn anadolu kültürü kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Çanakkale Türküsü Örneðinde Bilim ve Popül (Er) Ýzm

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kediler Ölmesin
Stefan Zweig’ýn “Cenevre Gölü Hikâyesi
Nesnesi Panter Mi Þiirin?
Göçmen Edebiyatý Olarak Almanya Türküleri
Erich Fried‘den Apolitik Þiirler
Luise Rinser'de Ýnsan Sevgisinin Temeli
Fakir Baykurt‘ta Türk ve Alman Ýmgesi Üzerine
Sadakat Bir Erdem mi Yoksa Araç mý?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nasreddin Hoca'nýn Þiiri [Þiir]
Bir Þiirdir Yaþam [Þiir]
Hazan Günü [Þiir]
Rudolf Otto Wiemer [Þiir]
Anladým ki... [Þiir]
Sanal Bayramlar [Þiir]
"Göðsünün üstüne iki yýldýz/gözlerinin üstüne iki öpücük" [Þiir]
Þair [Þiir]
Ezginingünlüðü [Þiir]
Sadece Dostlarýma [Þiir]


Ali Osman Öztürk kimdir?

Akademisyen, çevirmen, halkbilimci, karþýlaþtýrmacý, eleþtirmen.

Etkilendiði Yazarlar:
Bilimsel anlamda Wilfried Buch, Otto Holzapfel, Gürsel Aytaç; edebi anlamda Luise Rinser, Buket Uzuner.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.