Mutlu köle çoktur. -Darwin |
|
||||||||||
|
aradan iki yıla yakın bir zaman geçti… Herkes bir daha kendi yolunda yürüyordu. Bu hikayeyi de biliyordum. Bu hikayeyi hepimiz biliyorduk. Bu hikayenin duygusunu, o karşılaşmaları yaşayan herkes kendi sözcükleriyle yaşıyor ve dile getiriyordu. Herkes, hayalleriyle, korkaklıklarıyla ve tutsaklıklarıyla kendi yolundaydı ya… Hayallerimiz, korkaklıklarımız, tutsaklıklarımız… Bu sözcüklerin beni götürdüğü yerler, yaşadığım yerleri anlatıyordu. O reklamların o parıltılı dünyasını dinlemeye devam ettim bu süre içinde. O insanların, o parıltılara, o derin odalara girmek için neden bu kadar çok ihtiyaç duyduklarını anlamam o kadar da zor değildi artık. Hepimiz bu oyunda ustalaşıyorduk. Ustalaştıkça, gerçek sözlerimizden uzaklaştıkça da ödüllendiriliyorduk… Sustukça o hayatın ödüllerini elde edebiliyorduk… Ondan, aradan geçen bu iki yılda böyle uzaklaşmış ya da uzaklastığımı sanmıştım… Onu işte bu parıltıların ışığında, hayatımın bir yerlerine gömmüştüm. Gömdüğüm o yerde ben de vardım… Bugünlerde Bana Aşk Anlatılıyor… Muhabbetlerimizin birçok adı var. Pazar Gecelerinin Ayı, Melek İniltileri, Gece Yolculukları ve İhtiyaç Molası gibi, bir sürü güzel başlıklı muhabbetler. Bugünlerde Bana Aşk Anlatılıyor… Ses güzel, ruh güzel, insanlık güzel. Güzellikler birarada.Aşık olduğumuz insanlar yakınlarda, yanıbaşımızda, uzaklarda, ulaşılmazlarda… Tanıdık, yabancı, akraba. Hepsi bizden ve biz gibi, sen, ben, o ve ötekisi olabilir, öylesine içtenlikli ve bir o kadar da yabani. Tanıdık suretler… Bugünlerde Bana Aşk Anlatılıyor… Benim yüzümden, senin yüzünden, onun yüzünden anlatılıyor, anlatıyorum ve dinleniyor ve dinliyorum. Şarkı sözü gibi, aşkı konuşuyoruz hep aşk yüzünden… Bugünlerde Bana Aşk Anlatılıyor… Anlatmak ihtiyacı duyduğumuz bir hayat hikayemiz var, hayat hikayeniz var. Anlatabilecekmisin, anlatabilecekmiyim, anlarmısın, anlarmıyım bilmiyorum, sen de bilmiyorsun. Hepimizin bilmedikleri gibi, bizde bilmiyoruz hocam! Hikayelerimizin başladığı bir yer var, bir tek bunu biliyoruz, o yer bu dünyada mevcutmu, geri dönebilecekmiyiz oraya, sonuna varacakmıyız bilmiyoruz hocam! Aşkın başlangıcı gözlerde diyorsunuz, sonu nerede, sonu nerede hocam? Hikayemin başladığı yer, belki de burası olabilir… Bugünlerde Bana Aşk Anlatılıyor… Aşk insanin tüm korkularından sıyrılarak, kendisini bir başkasına tüm benliğiyle vermeyi bilmesidir… Biliyorum biliyorum, aşkın bu yüzünü ben de çok seviyorum. Aşktaki bu duruşa ben de hep inanmak istedim. Ama aşklar, hayatlarımızın kaçamayacağımız gerçeklerinde, her zaman o filmlerdeki ve romanlardaki gibi yaşanamıyor ne yazık ki. Dahası var. O romanları yazanlar da, o filmleri çekenler, o hayal perdesine yansıtanlar da o aşkları gereğince yaşayamıyor; yaşayamadığı için de anlatmayı, sadece anlatmayı seçiyor bence zaman zaman. Romanlar da, filmler de, şarkılar da çoğu kez yalan söylüyor bence. O aşkları yaşayamayanlar da bu yüzden o yalanlara inanıyor, inanmak istiyor. Hepimizin gerçeği başka, tarihi başka oysa. Ya da… Ya da o aşkları yaşamak, o yalanlarda anlatıldığınca yaşamak için kaybetmeyi, gerçekten kaybetmeyi göze almak gerekiyor. Kaybetmekse o kadar kolay değil. Zamanla öğreniyorsunuz elbet. Zaman bize, biz öğrenmek istedikçe öğretiyor… Bugünlerde Bana Aşk Anlatılıyor… Nedense, hep gidenler güzel sözler söylüyorlar. İşte şöyle veya işte böyle. Kalana susmakta beraber bırakılıyor, konuşamıyorsun, giden konuşuyor, giden herşeyi belirliyor. O uzaklaştıkça sen belirginsizleşiyorsun. Bilmiyorum görüşecekmiyiz, beni arayacakmı, arıyormu? Bir sözün altını çizip gitti. „Bir yere dönmek istiyorsan, ayrılırken arkana bak“ Geldiğimde ilk gözlerime bakmıştı, giderken yüzüme bakmadı, arkasına baktı mı acaba? Herneyse! Bırakalım, zarif kalsın… Fiyakalı oluyor böyle ayrılıklar, yakışıyor size bu devasa gidişler, aman fiyakanız bozulmasın, yürekler dağılsa da olur nasıl olsa… Huysuz ve tatlı kadın, beach club´lar da güneşlenmek daha güzel olmalı bir yüreğin sıcaklığından. Ve ne kadar zor olmalı senin için, evrensel karizmalı içe dönük adam, gecene dökülen bir şelalede yüreğini yıkamak, çok zor olmalı sizler için, tüm korkularınızdan sıyrılarak, kendinizi bir başkasına tüm benliğinizle verebilmek… Yaşamlarınızı kolaylaştirabilirsiniz ama ne olur insanları basitleştirmeyin… Gitmek hakkınızdır, ama o gidişler, gelişleriniz kadar güzel olmalı…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Murat Kayali, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |