Herkes ayný notayý söylediðinde uyum elde edilmiþ olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
1997 Senesinin güzel bir yaz akþamýydý.O esnada ekran baþýnda haber seyretmekteydim.O sýralar, sizleri bilmem ama bana göre dünyanýn son bin yýlýna damgasýný vuracak en önemli olayýn finali gerçekleþiyordu. Zira ta uzaklardan hatta Çin’den yola çýkarak Ankara’ya yeni avdet etmiþ bir kervanýn Baþkent’te konaklamasýný hem Çankaya Köþkü’nün bahçesinde verildiði için bu mola, bu ilginç ve gizem dolu anýn görüntülerini geçiyordu televizyonlar flaþ haber olarak… Arif Aþçý yönetiminde bir ipek yolu kervaný birkaç maceracý ve tarih yazmaya namzet insan,birkaç semiz ve tecrübeli deve ve son olarak birkaç sabýrlý köpekle,Ýstanbul’dan Çin’e kadar sürecek uzun ve meþakkatli bir yolculuða çýkmýþ Çin Devlet baþkanýna Bizim Cumhurbaþkanýndan deri üzerine yazýlmýþ bir mektup sunmuþ ve Çin’den salimen Türkiye’ye dönmüþ olmanýn ve gerçekten büyük zafer sayýlacak çok parlak bir iþ baþarmýþ olmanýn akabinde Çankaya köþküne çýkmak suretiyle Çin Devlet Baþkanýnýn gene deri bir mektubunu zamanýn C.baþkaný Süleyman Demirel’e sunmalarýnýn ardýndan Süleyman Demirel’in ”Çocuklarý köþkte zaten layýkýyla aðýrlayacaðýz da Nazmiye hamýn,þu yorgun ve aç develere verecek otumuz yeþilliðimiz var mý ki vardýr da biraz ot getirelim bu hayvanlara e mi?”sözleriyle tam da duygulanmýþtým ki,birdenbire televizyonda geçen bir talihsiz altyazý benim bu yoðun duygu atmosferimi de mutluluðumu da bir anda kaosa ve mateme çevirmiþti… Haber çok acýydý…Cahit Külebi ’yi yitirmiþtik.Televizyonu kapattým ve yanýmda bulunanlardan gözlerimi saklayarak kendimi dýþarý attým hemen… Ýlkokul sýralarýnda bende müthiþ bir þiir aþinalýðý baþlamýþtý… Türkçe kitaplarýmýzda Cahit Külebi’nin þiirleri vardý…Bazý çok büyük þairlerimizin ölmüþ olduklarýný söylemiþ olduðu için öðretmenimiz o zamanlar Cahit KÜLEBÝ’NÝN de hayatta olmadýðýný sanýyordum.Ve o zamanlar bunu araþtýrýp öðrenebilecek býrakýn interneti falan doðru dürüst kitap ve dergiler bile yoktu… Yýllar sonra bir gün Külebi’nin yaþýyor olduðunu öðrenince kaybettiði uçurtmasýnýn arkasýnda zýrýl zýrýl aðladýktan sonra onu geri bulan çocuklar kadar sevinmiþtim… Tokat Zile’de 1917’de doðan Cahit Külebi uzun sayýlabilecek bir ömür yaþadý ve yaþadýðý kadar da Anadolu’yu yaþattý en güzel þiirleriyle ve gönülleri þad ve abad eden harikulade mýsralarýyla… Benim, belki kudret ve heybet manasýnda deðil ama duygusal manada hayatta en sevdiðim þair Cahit Külebi’den baþkasý deðildir… O gerçek bir Anadolu aþýðýdýr…O’nun gökyüzünde bile sevdiði yer ülkemiz sýnýrlarý dahilinde olan sath-ý vatanýn gökyüzündeki karþýlýðý olan Türk Mavisi alanýdýr… O memleket insanýný en iyi tanýyan, seven,güvenen ve ömrünü onlara adayan eþsiz bir þair ve mükemmel bir insandý… Köylü kadýnlar,kavun taþýyan þoförler,esnaflar,hamallar ve benzeri insanlar baþkalarý için olmasa da Külebi için birinci sýnýf birer vatandaþtý ve önemli birer insandý… O, Paris meyhanelerinde sabahlara kadar içip sýzacaðýna ve zývanadan çýkacaðýna Konya ovasýnda bir avuç su gene mahrumiyet bölgesi bir köyümüzün unutulmuþ bir çeþmesinde kana kana su içmeyi tercih etmiþ sadece Anadolu’nun nimetleriyle ve deðerleriyle mutlu olacaðýný anlatmaya çalýþmýþtýr… Cahit KÜLEBÝ ayný zamanda inançlý ve muhafazakar bir insandýr. Son yýllarýnda kendisine ”Ölümden korkmuyor musunuz?” diye bir soru yönelten muhatabýna” Delikanlý ben Allah’a inanan bir insanýn neden korkayým ki” diye cevap verdiðini bir gazeteci yakýnýmdan dinlemiþtim… Bir farenin ölümüne bile üzüntülerini ifade babýnda sonra bir kuþun çocuklar tarafýndan öldürülünceye kadar hýrpalanmasýna fevkalade üzüntüsünün akabinde basit sayýlan böyle olaylarý þiire layýk gören ve mýsralara döken tek þair Cahit Külebi’dir… Sonra bir genç ve tecrübesiz bir zerdali aðacýnýn karakýþýn altýna gireceði sonrasýnda karda kýþta baþýna neler gelebileceðini dert edinen ve aðaca seslenerek dikkatli olmasýný isteyecek kadar ruh hassasiyeti olan tek þair de Gene O’dur… Aþk ve duygu manasýnda insanlar arasýnda en sevilen ve önemsenen þiirleri de gene Cahit Külebi yazmýþtýr ve Anadolu’nun en ücra köþelerinde bile sevilmesinin ve hatýrlanmasýnýn sýrrý da burada saklýdýr… Sevda,Hikaye,Anlarsýn(yani bir gece habersiz bize gel,merdivenler gýcýrdamasýn),Bir halin var özlüyorum,Güzelleme,Akþamlar hey akþamlar,Evvel zaman gibi sevda þiirlerinin yaný sýra,Yurdum,Sivas Yollarýnda,Harp içinde,Rüzgar,Küçük çeþme ve Atatürk Kurtuluþ Savaþýnda gibi Memleket þiirleri yýllardýr dilden dile dolaþýp unutulmayan þiirlerinden bazýlarý ve en gözde ve gönülde olanlarýdýr… Ben bu yazýmý haddizatýnda onun vefatýnýn yýldönümünde yani 20 Haziranda yazacaktým.Ama son zamanlarda artýk sanat ve düþün yetileri maalesef kaybolmaya yüz tutmuþ insanlarýmýza onu hiç deðilse vefatýnýn sene-i devriyesine günler kala hatýrlatmak babýnda, bazý insanlar olur da hatýrlar dost ve sevdiklerine de hatýrlatýr umuduyla önceden yazmýþ oldum “ Bir gün geleceðim Alýp þu baþýmý, Bir gün geleceðim Belki de Haziran Bulacak naþýmý Belki de Haziran…” Naþýmý Haziran bulacak diyordu büyük memleket aþýðý ve bu yurdun efsunlu ýþýðý Cahit KÜLEBÝ… Zamanýnda yaþayýp da göremediðim birkaç kutlu ve ulvi insandan biri de O’dur ve bu talihsizliðin de içimde piþmanlýk ve hayýflanma endeksli hep müzmin bir acý ve keder olarak kalacaðý bir gerçektir… Cahit Külebinin ömrü de milenyum denilen bin yýlýn baþýný sonra ikinci bin yýlýn getirdiði cep telefonu,bilgisayar disket,cd,e-posta,msn Messenger vs. yenilikleri görmeye yetmedi…Zaten ömrü vefa etseydi de dört günlük fani alemde üstad KÜLEBÝ’NÝN ne bu tekno nimetlere”Mal bulmuþ maðribi” mesabesinde sevineceðine ve bunlarý baþyaveri olan kalemi kadar kullanacaðýna ve sevebileceðine hiç ihtimal vermedim ben… Cahit Külebi’yi yeni nesiller iyi anlatmalýyýz biz iyi anlattýktan sonra onlarýn O’nu baðrýna basýp baþ tacý edeceklerinden hiç kuþku duymuyorum... Onun þiirlerini de çok önemsemeliyiz Duygu sevgi ve þefkat yüklü Külebi þiirlerini halkýmýza sevdirmeli yediden yetmiþe onu iyi özümsemeli þiirlerini en duygusal insandan tutun da cezaevlerinde yatan en cani ruhlu insanlara kadar ulaþtýrarak özellikle kader mahkumlarýna o þiirlerden sýk sýk okuyarak ruhlarýnýn dinginleþmesini ve merhametle yoðrulmasýný saðlamalýyýz.Bir farenin ölümüne bile þiir yazacak kadar hassas ve berrak ruhlu bir insanýn þiirlerinin mahkumlara saðlayacaðý fayda gün gibi bariz ve aþikardýr… Varýný yoðunu Anadolu ve onun insanlarý için harcamýþ bu gönüller Sultanýna ahde vefa babýnda ne yaparsak yapalým hakkýný gene de hakkýný ödeyebiliriz diyemem… Türkiye’mizin gelmiþ geçmiþ en büyük Aþk ve duygu þairini Rahmet, Saygý ve Minnetle anarak sözlerimi O’nun en manidar þiirlerinden birinin birkaç mýsraýyla baðlýyorum… “Bir gece habersiz bize gel Merdivenler gýcýrdamasýn Öyle yorgunum ki hiç sorma, Sen halimden anlarsýn…”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cafer ÞAHÝN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |