..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Levent Saral




29 Kasım 2007
Siz mi Bizsiniz Yoksa Biz mi Siz?  
Levent Saral
Biraz ucuzda gitsek, biliyoruz ki suçlu biz../ aman üstünüze alınmayınız..


:BFJB:
Kimedir bu yolculuk../ hangi şehir kaldırır yüzünü utanmadan../ haklılığıyla dövüştüğümüz gidişler, dişleri gıcırdayan, ağzımızın baş köşesine oturmuş kaç nefrete açar kapılarını?..Dili döner uzakların, bütün kadınlar saçlarını yolar, çocuk çığlıklarıyla dolu bir istasyondan geçer transit düşlerimiz. Kıl dönmesi sancıların üçgeninde dar açılar çizer kara gözler. Ne kadar uzunsa saçların işte o kadar uzundur yollar. Şarkını ise, ancak boşa sarılan kolların dinler.

Şaşırma ! hep aynı beste de sıkıcıdır kemanlar!

Sevginin tomurcuğu aşk ! ah ihtirasına şarap döktüğümüz o göbek / içtiğimiz sonra tenin tuzunda eskitip! Mahzen kilidi dudak aramızda iki cümlede saklı..kaldırıp kirpiklerimizi bir nehir yaratmak her defasında / göz çukurumuzdaki sarnıç bozuk vanasıyla yanaklarımızda işgalci. Korku bentlerimiz tarumar, ceylanlar kadar ürkek, aç çocuklar gibi korkak, köpekler kadar pişmanlığa gömülmüş, tüm eski gidişlere sallanan mendillerle kara kışlar yaşar saçlarımız.

Bütün bavulları doldurduk / elveda ayak izleri. Elveda tren camlarında kalmış nefesin buğusu
Ve elveda beynimizde zonklayan son aşkın uğultusu.. Sana da elveda, kâğıt helvalarda kalmış çocukluğun sancısı.

Belki her gidiş aynıdır. Her aşk, her öpüş, her söz, her şiir ve ucu yakılmış eski mektuplar. Belki resimler körlüğümüzden peydahlanan şekilsiz nesnelerdir. Sütçümüz, kapıcımız, annemiz, babamız, kardeşlerimiz ve hatta çöpçüler….ve belki başı eğik gezen tüm sokak kedilerinde saklıdır kederimiz. Aldanışlarımız ! bakacak yerimiz kalmadığından, bütün ormanları yaktığımızdan, saksılarımızda özenle beslediğimiz çiçekleri yanlış anladığımızdandır belki.

Hep acıyan biz ! acılarımızla acıtan yine biz.. Muhatabımız kuşlar, böcekler, çiçekler ve bütün şefkati ile bağrını çığlıklarımıza açan gök değilse ! kim..? Bize göre bir siz var ise / size göre biz kimiz?..Cevap yine siz..!

Her defasında oturduğumuz o topal sandalye ve parazitli sesiyle kulağımızı ısıran mahur bir beste merhemdir yaralarımıza. Bize ve size ahh dedirten notalı sözler, aslında unuttuğumuz bir iki cümledir. Yaşamımızı ve ilişkilerimizi güzel cümleler kuran birkaç ayyaşa emanet edecek kadar da cesuruz çoğu zaman. Biten bir aşkı şarkı ve şiirlerde sonlandırır, yenisini devrik şişelerin acizliğinde ararız.

Bundandır her yeni aşkta kör ve her defasında sarhoş olmamız..

Çocukluğumuzda kırdığımız her cam bugün yüreğimize batar. Kısık bir isyanı tümden yaşarız. Ya yaşamayı bilmeyiz ya da aşkı anlatamamıştır dedemiz. Beceremedim itirafı mezar taşı gibi durur karşımızda. Neden diye hiçbir soru sorulamaz. O an bir mermi gibidir bütün kelimeler. Yaralar, yakar, kanatır. Hesabını yanlış yaptığımız bir atış döner gelir bizi vurur. Size göre biz / bize göre siz suçlusunuz. Aslında ! hepsi aynı iz…

Yüreğimiz pabucu delik olsa da ve bir yerinden su alsa da en zayıf noktamız, yelkenlerimizdeki fırtınadan kaçmak istesek de çoğuz kez, gecikmiş bir halsizlikle dizkapaklarımızı öpse de çenemiz, parmaklarımızı kırarcasına yumruklasak da içimizi! boş..

Önemli olan güneşe dönüp – senin çocuğun kim, ben miyim- diye haykırmak. Ara sıra yanmak da hoş..!

Evimiz ! ah o balkonunda sardunyalar, bahçesinde çocukluğumuzun salıncağı, bir iki menekşe ile dertleşmelerimiz, çatımızı gıdıklayan yağmurun sesi. Ne kadar da tarumarız değil mi? Ne annemiz var aklımızda ne de babamız. Sadece biz ve hep suçlular kabilesi! siz. Bütün kapıları, bizden bizi dilenen bir dilenciye aşk hatırına açmışız. Eşiğimizde, salonumuzda, banyomuzda, yatak odamızda ayak izleri ve sırlarımız, en özel yanlarımız ve belki de diş fırçamızda kalan iz. Ahh siz, ne melun, ne hayın, ne kurnazdınız. Bir kedi bile bakarken ardına, siz kapıyı vurup gitmiştiniz. Ne yatacak, ne oturacak yer, ne de bakacak bir boş duvar bıraktınız. Bizi nasılda bu çıplaklığa sattınız?

Biraz ucuzda gitsek, biliyoruz ki suçlu biz../ aman üstünüze alınmayınız..

Bir iki şiirde aşkı yoğurduk, bir iki şarkı da pişirdik. Belki gündüz belki gece bolca da seviştik. Şairleri kıskandıracak cümleler kurup, kahvaltı ettik. Aynı bornozu kullanıp, aynı havluya yüzümüzü sildik. Terliklerimizi size olsun diye biraz büyük seçtik. Ayrılırken öpüştük, ilk birleşen ellerle en son vedalaştık. Sabahtı ! akşam gelemeyeceğinizi hesaba katmadık. Üç kez aradık, dördüncüde ulaşamadık. Bir terliğe, bir bornoza, en son da havluya baktık. Kirinizi son anda fark ettik. Üzgünüz biz ! ya siz..?

Şimdi biz, bir iki sigara çakarız bu efkâra. Küllüklerde kalan kokunuzu soluruz. Belki pişmanlığa yatar, nefrete uyanırız. Her aşk aynıdır der geçeriz. Ya siz..?

Kazıklı bir humma gibi titrerseniz güneşe seslenin – ben senin çocuğun muyum / beni sen mi doğurdun- diye haykırın, belki duyulursunuz..!

Biz sizi duyarız ! ya siz..?




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Her Gün Yarındır Aslında
Bu Sen Misin!
Bazı Akşamları Olmalı İnsanın
Küçük Kız
Merhaba - II - (Benden Size Zarar Gelmez)
Beni Sana Satıyorum!
Merhaba - I - (Benden Size Zarar Gelmez)
Merhaba - Son - (Benden Size Zarar Gelmez)
221'inci Mektup
Bana Bir Türkü Çalsana

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sen Yinede Seviyorum de Gülüm...
Arayan Olursa Sendeyim
Gelseydin Bilirdin Elbet
Kelimeleri Kirleten Bir Mektup Gibi
Şizofrenik Travmalar
İstanbul Senin Olsun / Martılar Benim!
Aşkı Yaşamakta Değil Mesele / Satmamakta Bütün Mesele
Yanlış Çiçek Yanlış Saksı
Gel Bul Beni
Öleceğim Uğrunda

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sevdim mi Dedin..! [Şiir]
Yerden Kaldır Yüzümü [Şiir]
Aşk Mı..? [Şiir]
Mavi Yüzünden Düşer Ömrüm [Şiir]
Binlerce (Seni Seviyorum) Borcum Vardı Sana! [Şiir]
Bitecek Elbet [Şiir]
Hayat Bazen O Gündür [Şiir]
Sen Benden Hiç Gitmedin [Şiir]
Yürek Ayarı [Şiir]
Kimse Yutkunduğu Çığlığa Sahip Değildir [Şiir]


Levent Saral kimdir?

Sakin bir sahil kentinde doğrularını arayan biri

Etkilendiği Yazarlar:
............


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Levent Saral, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.