Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Eskimiş bir kanepenin sigara közünden delinmiş köşesindeyim. Bacaklarımı karnıma çekip iki kolumla sarmışım dizlerimi. Çenem konuşmamak üzere yapışmış diz kapaklarıma.. gözlerim bir noktaya dikilmiş…öylece duruyorum. Hani diyorum bir ses gelse irkilsem. Yok kapıdan değil, radyodan. Hani diyorum bir türkü gelse, içinde gitmelere ağıt yaksa ve sermayesi dert olsa, serveti ahım olsa diyorum sadece.. Yabancıyım kendi evimde inanır mısın..yabancı…duvarda asılı resmimi tanımıyorum masala Her gece oturup kitap okuduğum masayı..tanımıyorum. Bir gün geriye gidiyorum ve aklıma tek bir şey geliyor sadece..özlediklerim..o kadar..dolaba su koymuştum onu bile unuttum. Oysa ne kadar da susamıştım.. Hani diyorum, pencereyi açıp şöyle bir yayla havası alabilir miyim içeri. Ya da güneyin serin suları dolar mı odama ve ben bu nemli dört duvar arasında bir başka nefesle kaldırır mıyım başımı. Sen bilirsin /görmüş geçirmiş insansın.! Saçma sapan sorular soruyorum kendime efkârımdan. Ne alaka deme../ efkar biraz saçmadır zaten. Neden efkârlanır ki bir insan. / özlem mi, hasret mi, hah güleyim bari…/ kendime! Avutuyorum kendimi …sen bilirsin görmüş geçirmiş insansın.. Yani iki lafta edersin diyedir bütün bu yazdıklarım../ benim bir sayfama senin iki lafın bedeldir../ bilirim. Belki bir türkü patlatırsın…içinde sermayesi dert olan. Sevdim bu işi / rahatlatıcı bir seranomi gibi.. Yani bir psikolog’a gidip seanslara katılmak yerine koyuyorum. Doktorlara danışmadım ama şizofreni diyorlar. Ne dersin../ sende öyle mi diyorsun../ olsun bee, ne olacak? Varsın bu salıncağın ipi de inceldiği yerden kopsun! Ne yana mı düşeriz..? Bildiğim tek şey ../ ne kadar yükseğe o kadar aşağıya..öyle değil mi ..? …ve seninle bir dakika../ bazı şarkılar yerini buluyor. İçimizde ki o kocaman boşluğu bir iki dakika da olsa dolduruyor. Ya sonra, bir şarkı daha mı..ve bir tane daha. Dolu bir bardak var mı masanda / bu gün işin var benimle. Hani diyorum bir türkü çalsan../ sadece bir türkü, içinde gitmelere ağıt yakan, serveti ahı, sermayesi dert olan…./..bir türkü, o kadar.!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Saral, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |