"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Ayazda kalmış gözbebekleri titrer nemli nemli. Geceye uzattığı saçlarına göz kırpar yıldızlar. Hüzün gözlü deniz kızı gözleri okyanus, gönlü mert bir adamı sever ay ışığında, kırılgan yüreğini şarkılara dayar. Bir yokluktur dudaklarını ıslatan, karanlığı kaplayan düşleri yazılmamış destandır ufuklarda. Sebepsiz değildir hüzünleri… Sevdiğinin adını nakşettiği kanamalı yüreğine gül yüzlü Ay yarenlik eder. Yıldızlar gözünden kıskanırken güzelliğini, şarkılarda Ay düşer denize. Gece sukut edince; uzun saçlarına bir hilal ilişir usulca. Istıraba gark olmuş gönlünün sırrını paylaşır hilalle… Yüreğindeki ateş yaşam sebebidir hüzün gözlü deniz kızının ve O’nsuz her lahza ölüm sebebidir. Sözler yaralar yüreği, kanayan yarınlarını düşlere sarar deniz kızı. Denize akseden yakamozlara gitmelerin uzağında kalmayı haykırır… Kayan her yıldızda kavuşmalara yakın düşmeyi diler. Can-ı ve gönlü ile sever ölümüne… Yürek kanamaları denize karışır şiirce. Darmadağın olmuş düşlerinde hazin bir yanılgı olsa da dertleşir yalnızlığı ile gecenin sonsuzluğu içinde… “Vedalar hep zordur” der yalnızlık. Sevdanın mağlup suretini çiviler hüzün gözlerine. Talihsiz bir yazgıdır kader; sanır ki kalp kalbe karşıdır. Her bir bahane kandırır düşlerini, dalgalı gecelerde yolculuk eder dudağında buruk bir gülümsemeyle. Ateşe verdiği yürek yangını izlerken uzaktan, yokluğun gölgesinde yaşatır sevdasını gönlü mert deniz kızı. Gözlerini sımsıkı bağlar özlem, hasret yüreğini dağlar. Gözyaşına gömerken yüreğini hem uzak hem yakın olan bir sevdanın suretidir kıyıya vuran. “Kaçmak çözüm müdür ?” der yalnızlık. Bir sonbahar edasıyla başını önüne eğer “evet” anlamında sukut eder deniz kızı. “Öyleyse tut elimi” der efkar dolu gönlüyle sadık dostu. Ucu yanmış yüreğine özlemleri katarak verir elini yalnızlığa. Sitemsiz çözer yüreğinin kelepçelerini, dizlerinde uyutur ziyan edilmiş gençliğini. Yanağından süzülürken kanlı yaşlar, saçlarına kırmızı bir gül takar rüzgar. Koynuna bir mor menekşe bırakır usulca sevdiğinden yadigar. Ve bahtında bir papatya falıdır sevmeler ki yokluğa aşinadır yüreği… Yalnızlık ve deniz kızı… Yapayalnız bir kumsala giderler birlikte… Hırçın dalgalar yoktur artık, yakamozlar denize akseden yıldızlar kadar uzaktır. Tüm mutlulukların uzağındadır deniz kızı, terkedilmiş boş bir hayatı seçerken hasretin gülleri açar avuçlarında. Tadılmayan bir sevdayı saklarken gözyaşına Bir şiir daha ekler umuduna. Payına düşen yalnızlıkla; Yokluğa alışan, hüsrana karışan, Bahar çiçekleriyle bezenmiş gamzeleriyle Çöllere sürgün bir deniz kızıdır sevda. Düşlerinde gökyüzü mavidir, Oysa her dem’den uzak yalnızlık, simsiyah. 15/01/2007 Ayşegül TEZCAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayşegül Tezcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |