Barýþý bulacaðýz. Melekleri duyacaðýz, göðün elmaslarla parladýðýný göreceðiz. -Çehov |
|
||||||||||
|
Ömer AKÞAHAN “Edebiyatýmýzýn içinde bulunduðu kirlenmeye neden olarak eleþtiri yokluðu da gösterilmektedir. Kýsmen haklý olabilir bu sav, ancak gerçek kirlenmiþlik eleþtiri yokluðundan deðil, özeleþtiri yokluðundandýr. Bir yapýtý eleþtiri ile deðil daha çok özeleþtiri ile var ederiz; biçimlendiririz.” (1) Bugün yaygýn tartýþmalardan biri de, özellikle internetin yaygýnlaþmasýyla baþlayan edebiyat kirliliðidir. Bu sav, nereye kadar doðrudur, kime göre doðrudur? Sorgulanmasý gereken çok boyutlu bir kavramdýr bana göre. Eleþtiri ve eleþtirmen yokluðu bir gerçek. Bir edebiyat öðretmeni, eleþtiri üzerine internette yaptýðý araþtýrmada “Eleþtiri ya da…” baþlýklý yazýma ulaþtýðýný ve yazýnýn içeriði yönüyle en kapsamlý bir yazý olduðunu belirtmekte ve beni tebrik etmektedir. Bu durum, eleþtiri yokluðunu ortaya koymasý bakýmýndan düþündürücüdür. Ki bu sözünü ettiðim yazý bulunduðu sitedeki yazýlarým arasýnda en popüler yazý olmayý sürdürmektedir. Bugün internet üzerinden yayýn yapan edebiyat sitelerinde eleþtirdiðimiz ve þiiri anonimleþtiren (okumayan, kopyala yapýþtýrla, günde 20 þiir yazdýðýný gururla açýklayan kitle) bir altkültür oluþtu kýsa zamanda. Bu sitelerde keller yaðýrlar, birbirini aðýrlar örneði birbirlerine içi boþ sözcüklerle öven yorumcuklarla vakit öldüren zavallý kitlenin eleþtiri þöyle dursun özeleþtirinin varlýðýndan dahi haberdar olduðunu sanmýyorum. “Bizler çalýþmalarýmýzý yaparken ve çalýþmamýz sona erdiðinde; yayýmlanma noktasýnda ve içinde bulunduðumuz iliþkilerde, kendimize sorular soruyor, kendimizi eleþtiriyor muyuz?” (2) Hatta, “Bu konuyu daha farklý anlatabilir miydim, yapýtýmýn diline özen gösterdim mi, neden bu sözcüðü seçtim, Osmanlýcasý yerine Türkçesini yazsam deðiþen bir þey olur muydu, bu yapýt için gerekli ön hazýrlýklarý tamamladým mý, yapýtýma son halini vermeden önce okumam gereken kitap kaldý mý; bu dergide kötü þiirler/yazýlar yayýmlanýyor, neden bu derginin yazý önerisine ‘hayýr’ diyemedim; bu yayýnevi kötü kitaplar basýyor, neden bu yayýnevine dosyamý gönderdim?” (3) sorularýný kendimize sorduk mu? Varlýk dergisinin kitap tanýtým yazýlarýna telif ödemeyiþinin altýnda yatan gerekçe, ‘Bedavaya kitap tanýtýyorlar, bir de üzerine para mý verelim?’(4) olabilir mi diye soran düþünce, yukarýda ileri sürülen eleþtiri yokluðu savýna dayanýyor olsa gerek. Bizde gerçek anlamda eleþtirmen olmayýþýnýn eleþtiriye soyunanlarýn kýsa sürede aðýr bombardýmana tutulmasý olarak da gösterilmektedir. Ekonomideki “kötü para iyi parayý kovar” ilkesi edebiyatta, kötü þiir, iyi þiiri; kötü öykü iyi öyküyü ya da kötü roman iyi romaný kovar þekline dönüþmektedir. Buna ‘kötü eleþtiri iyi eleþtiriyi kovar’ý da ekleyebiliriz. Oysa eleþtiri tarak gibidir. Eðer tarak kýrýksa hem saça þekil vermez hem de acýtýr. Ama tarak düzgünse saça biçim verir, insaný güzelleþtirir. Eleþtiren kiþi eleþtirdiði nesneyi seçme aþamasýndan baþlayarak eleþtirinin her aþamasýnda nesnellikten ve bilimsellikten uzaklaþmadýðý ölçüde gerçek bir eleþtiri çabasý içindedir. Ancak bu iþi yapan birinin subjektif bir yaklaþýmla kendine yakýn bulduðu, hatta ayný masayý paylaþtýðý ve kendisine üstad-ý azam gibi abartýlý yakýþtýrmalar yapan kiþilerin -hangi özel çabalarla yayýmlattýklarý da tartýþmalý- yapýtlarýný eleþtirir gibi yaparak göklere çýkartmalarýnýn eleþtiriye bir katkýsý olmadýðý gibi iyi eleþtirmenlerin de edebiyat dünyasýndan kopmalarýna yol açarlar. Yoksa þair Ülkü Tamer’in dediðine inanacak olursak, “Edebiyat deðerlendirmesinde nasýl nesnel olunur, benim aklým almýyor.”a (5) geliriz ki, bu da ancak iyi niyetli eleþtirinin yok ediliþine çanak tutmaya yarar. Edebiyatýn diðer dallarýnýn ve özellikle þiirin ülkemizde düþtüðü durum içler acýsý: Peki, ne yapmalý? derseniz, bunun yanýtýný ben bir ressamda yani Lucian Freud’da (modern figüratif ressam) buldum: “Ben yýlda altý resim yapýyorum. Siz benim kapýmda kuyruða girdiniz diye bu sayýyý çoðaltacak deðilim.” Lucian Freud gibi, gerçek bir þair de bir yýlda ancak beþ-on þiir yayýmlayabilir. Hatta bu sayýnýn on civarýnda olmasý bile Avrupa’da çok kabul edilmektedir. Bu durum karþýsýnda televizyon kanallarýnda eþ dost kayýrmasýyla düzyazýlarýný þiir havasýnda okuyanlarýn doldurduðu þiir(cik) kasetlerinden geçilmeyen bu piyasada, basým adedi iki üç bini geçmeyen ciddi edebiyat dergileri ne kadar eleþtirmen yetiþtirebilir, þirazesi kaçýk bu yapýnýn onarýmýnda ne kadar etkin rol oynayabilir ki? Yani her þey ne para, ne pul; edebiyatta kalýcýlýðýn yolu nitelik kadar o yapýt üzerine kafa yoran ciddi eleþtirmenlerin eleþtirilerinden geçiyor. Yazar bunu, ödünsüz, az, öz ve farklýlýðýný ortaya koyan ve özeleþtirisi yapýlmýþ yapýtlarla saðlayabilir. Dipnotlar: 1. estetik kaygým sizi kaygýlandýrýyor mu? (!), Bilal Kolbüken, Kül, Nisan 2002, sayý:23 2.a.g.yazý. 3.a.g.yazý. 4.a.g.yazý. 5. eleþtiri gerekli mi?, Muhsin Þener, Kül, Nisan 2002, sayý:23
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |