Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov |
|
||||||||||
|
Hep mi güzeldin, yoksa o gün mü bütün güzelliğin üzerindeydi? Birden alnımı bir duvara çarpmış gibi oldum. Bir duvarmışım da apansız yıkılmış gibi oldum. Bir çiviymişim de bir duvara çakılmış gibi oldum. Duvarların arkasını görür gibi oldum. Kalbim bir duvarla çevrilmiş gibi oldum. Dünyanın geri kalanından bir duvarla ayrılmış gibi oldum. Bir duvarmışsın da yanına gömülmüş gibi oldum. II. Hep mi maviydin, yoksa yanımdayken mi bütün maviliğin üzerindeydi? Bakışın o kadar maviydi ki gökyüzü ve denizler birleşse, ancak o kadar mavilik bir araya gelirdi. Bütün ressamlar maviyle çalışsa, ondan çok daha mavi. Herkes aynı anda mavi bir şey düşünse, yaklaşık o kadar mavi. Hani çöllerin kumları maviye dönüşse birden, belki o kadar mavi. Mavi bir kar yağsa kış boyu durmadan, o kristal tanelerin toplamı kadar mavi. Bulutsuz bir günde dünyaya baksam aydan, o kadar güzel ve yuvarlak bir mavi. Boğulsam da bir okyanusta dibe çökmem yüz yıl sürse, öylesine koyu ve derin bir mavi. Elimayağımgözümsaçımsakalımkalbim, benliğim maviye keserdi ya, sen de görürdün, işte onun gibi bir mavi. III. Dünyaya bir uçurum olarak mı geldin, yoksa uçurum olmayı mı sevdin? Ucundan kaç defa düştüm de yine uslanmadım. Gidince bir yanım uçurum kaldı, ikide bir yuvarlanıp düştüm. Hayat uçurum oldu, bakmaya korktum. Uçurum kıyılarına gittim her fırsatta, tam düşerken tutmak için dikkatsiz çocukları. Uçurumları kıyasladım boşluğunla, eksik kaldılar hep yanında. Uçurum bitkileriyle söyleştim ot dilinde; dünyaya yan tarafından gelip yatay büyüyen uçurum ağaçlarıyla konuştum. Deniz kuşlarını seyrettim ayağı denizle öpüşen uçurumların terasında. Martılar ne çok uçtu; ne çok şey anlattılar uçurumlarda biten aşklara dair. IV. Hep mi hayaldin, yoksa gidince mi hayale dönüştün? Senin için yazdığım şiirlere bakınca anlıyorum; sahiden varmışsın. Şimdiki sana bakıyorum; sanki sen hiç yokmuşsun. Aynada gözlerimi inceliyorum; sana çok baktığı o kadar belli ki, yaşlanmış erkenden. Senden haber alıyorum; aslında hiç varolmamışsın. Dilime yapışan kelimeleri tekrarlayınca inanıyorum; “sence” diye bir dil konuşurmuşum. Unutmanın ilmini çalışıyorum; olmayabilirmişsin. “Düş nedir?” diye düşünüyorum; galiba senin gibi bir şeymiş. “Peki, gerçek?” diyorum; belki sen olabilirmişsin. V. Güzeldin, gördüm Maviydin, sevdim Uçurumdun, düştüm Hayaliz, bildim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Celal Çelik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |