640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981 |
|
||||||||||
|
Nefesimi al… Soluklan biraz… Gözlerindeki hayattan bir yudum ver Saçlarımı ellerinle sar biraz… Kalbinin en ıssız mısralarında çıplak ayakla geziniyorum yaprak yaprak. Her imgenin boynunu büküp sevdayı yaralıyorum harf harf. Martılar süzülürken dalgaların sırtından, hüzünlü bir rüzgarda dağılıyor dört tarafı denizlerle çevrili umutlarım. Düşlerimin zenginliğinde… Varlığının yoksulluğunda… Züleyha’nın ilk duası gibi dilimdesin yar. Yitirdikçe kendimi, yokluğunun yangınında… Sukut ile gözyaşıma düştükçe, varlığımın serinliğindesin. Ve ben her yıldız yakamozla buluştuğunda ölüyorum suskunluğun mermileri ile vurularak. Sıkılan her kurşun sınırsız sevgimin ufkunu karartırken, kirpiklerimin arasında gördüğün hayat reva mı bana… “Al hançerini gel” diyorum korkuyorsam namerdim. Düşür beni koynuna. Üşüyorum ya sana, bu düşü bağışla bana. Hırçın bir yalnızlığın ardından her dokunuş ateş olur sevgili. Ve söndürülmüş yangınlarım olmadı hiç benim. Eskitilmiş sevdaların karları kaplamadı yürek dağlarımı. Sen de gözlerimi yüreğine kapattığımda yanmaktan korkuyorsan “hiç gelme” diyeceğim de gökte bulmuşken seni; “yere inmek de niye” demekten alamıyorum kendimi… Üşüyen bir çocuk varsa şiirin orta yerinde o şiir dağılır derler ya hani, korkma. Nasılsa hep bir adım öndeyim senden bu acımsı, bu kahreden yolda. Nasıl ki sevgi Allah’tandır, sevgide aynı kaderi paylaşmak da ondandır korkma… Işığa uçan bir pervane misali tene yaklaştıkça yanmak varken bu sevdada, üşüyorsam kayboluyordur düşlerim ve o an acıyorum sevdiğim. Çok dayanmaz diyorum yüreğim. “Gidişlerinin hançerini al… Yeter ki gel” diyorum defa kez... Korkma göğüs kafesimin ardında güvendesin. Lakin öyle de durma, yüreğimdeki dağınık yalnızlığımı toparla biraz da yardım et bana. Yüreğimin gücüne inanırım ben sevgili, bulut olup mutluluk yağacağım bir gün şehrine ve yalnız uyanmayacaksın bir sabah… Her an’a doldururken varlığının yakıcılığını, dudaklarımda inleyecek bir buselik makamı. Rüya değil bu kez… Bir nihavent düş de değil yarım kalan… Gözlerimden akan hüzzam değil sevgili, mutluluk… “Bu güzellik beni bitirecek” dersin ya hani… Bahçemdeki beyaz zambaklar ayrılık koksa da gitmek için gelmedim ve kalıp öldüreceğim seni. Sevilmekten ölür mü hiç insan… Bilmiyorum da çok uzaklardan gelmiş yorgun bir şarkının dizlerinin dibine çöküp, seni sonsuz sevdiğim vakit bu sorunun cevabını da birlikte öğreneceğiz. Her “korkmuyorum” dediğinde delice korkma ve güven bana… Yağmura ve rüzgara yoldaş olduğunda korkularına yenilmemeyi öğreneceksin. Hadi deneyelim istersen şimdi, ilk iş olarak kaldır başını gömdüğün kitap aralarından, yaprak yaprak kurutma yüreğini. Yarım gülümsemeleri bırak sehpaya. Ayağa kalk ve bana yönel. Avuçlarımda tamamlanacak dudağının kıvrımları. Kapat gözlerini tıpkı yoluma güller serdiğin gün gibi. Her adımda bizim olan gecenin topraklarına sevdalı şiirler ek hece hece… Bir düşün, yetmedi mi sukutun daha, düş güllerini okşamaktan yorulmadın mı yar. Sözlerinin pansumanıyla yürek yaralarımı sar. Bedenini soyun ruhundan, içindeki adamı seviyorum ben. Sen bilmezsin ya buraları kendini bana bırak. Yüreğim kılavuzun olduğunda senli bir dokunuşla yeniden doğmak neymiş göreceksin gözlerimde. Aheste aheste dokunsan Firuze akşamlarım olurdu benim Her mevsim açardı güllerim… Kelimelerle anlatamadığım kıymetim, Aydınlığım… Nefesim… Elimi tut ilk kez Ve son kez hüznün bittiği yere götür beni Dönmeyi unutalım diyorum. Sen ey güneşi kıskandıran Gönül yaram Hadi kapat gözlerini Karanlığa boğ beni Ölmem ki… Ey ömrüme ömür katan ab-ı hayat, Tatlı yalanları bırak, acı gerçekleri al koynuna. Hakkın olmadığını düşündüğün masalları da unut Sevda nakışlı yıldızlarla örtmesen de üzerimi Eski bir geceden kalma mutluluğu giyineceğim… Göğsümdeki ateşle öldüğümü düşünme sakın, Nasılsa bu yürekle ben Varlığına da yanarım, yokluğuna da… Dertlenme… Avucumda sızlayan bir damla yaş olsan da Yeter bana. Gözlerindeki sevdalı kervanlara yetişemesem de Bilirim ki Yüreğinde olmak bir kadına verilmiş en büyük ödüldür. Temmuz 2008 Ayşegül TEZCAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayşegül Tezcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |