..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tanrı insanı yarattı, insan da sanat yapıtını. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Emine Pişiren




2 Ekim 2008
Yüzlerce Hayattan Biri...  
“…Herkes yüzlerce hayat taşır. Ama bunların sadece biri, hatırlanmaya değer. Bu, sizinki olabilir... Sakın harcamayın…”

Emine Pişiren


İki insan konuşmaktaydı: "...Neden dürüst ve iyi insanlar hep kaybetmeye mahkumdurlar?..Neden hep kötüler kazanmakta?.." "...Çünkü; kötüler yanlışlarına sıkı sıkıya sarılır ve asla vazgeçmezler. Ama; dürüst ve iyi insanlar doğrulara sarılmaktan vaz geçerler..."


:BEDF:

“…Herkes yüzlerce hayat taşır. Ama bunların sadece biri, hatırlanmaya değer. Bu, sizinki olabilir... Sakın harcamayın…”


Bu sözleri söyleyen uzak doğuda yaşayan bir Çinliye ait. Sözler, yaşadığımız hayatın içinde uçuşan kelebekler gibi. Bazen birine gözlerimiz takılıyor ve izliyoruz onu. Kendimizi onun yerine koymak istiyoruz çoğu kez. Ama o güzelliğin bir günlük ömrünü düşününce içimize “hüzün” konuk oluyor. Dün yine gönlüme konuk oldu. Hani aşk ve duman asla saklı kalamaz ya, işte hüzün de yüzüme yansımış olmalı ki, bir dostum sebebini sordu. Bir iç çekip ıslak kirpiklerimi elimin tersiyle kuruladım.

Hıçkırık boğazıma ilmek ilmek tıkamaktaydı. Yutkundum. Söze nereden başlayacağımı düşünmeden ;

-“ Yaşamak güzel ama yaşam seni istemeyince küsersin değil mi?”

Dostum hafiften gülümsedi. Kaşlarını kaldırıp;

-“Kalbinde yeşil bir dal bulundurursan şakıyan kuşlar gelirmiş.” Dedi.

Anlamlı sözleri bir süre hazmetmeye çalıştım. Yeşil dal kuru ise sulamanın bir anlamı var mıydı? Tüm umutların tükenmiş ise yaşama dair her ne varsa görmezlikten gelmez miydik? Sorular üşüşüyordu belleğime. O suskunluğumu fırsat bilerek;

-“Yaşamı ciddiye alacaksın…” sözlerini sık sık dudaklarından düşürmeyen sen değil miydin? Şimdi ne oldu da, kara bulutları şemsiye gibi tepende taşıyorsun.”

Ağlamaklı sesimi kontrol edememiştim. Bir süre tuttuğum gözyaşlarım ırmağın yatağından taşar gibi akmaya başladı. Hıçkırıklarımın arasında fısıldadım:

-“Komşum aç iken ben yemekten zevk almıyorum Aylin. Dün bir umut vardı bugün o umut da yok artık. Üzüntüm o…”
-“Ne oldu, ne umudu? Anlatır mısın arkadaşım?”
Derin bir soluk aldım. Yanaklarımdan çeneme doğru süzülen ruhumun öz suyunu parmak uçlarımla sildim.
-“Yaşama umudu arkadaşım, yaşama umudu kalmadı. Alt komşumun her iki böbreği yok. Her iki günde bir diyalize gidiyor. Kız kardeşinin böbreği uygundu. Ama bugün aldıkları bir haberle oda umutlarını tüketti.”

Arkadaşım anlattığım bu “elim” olayı önce sıradan bir haber gibi algıladı.

-“Canım, dünyada o kadar fazla hasta var ki, ne zor durumda olanlar var. Her birine üzülecek olursak var ya, aklımızı kaçırırız. Toparla kendini.”
-“Canım bu senin bana anlattığın öyküyle örtüşmüyor.” Dedim.
-“Hangisiydi o?”
-“Deniz yıldızını kurtarmaya çalışan çocukla ilgili olan…”
-“Hımm, anladım. Peki bu öykü nasıl?”

Komşumun üç sene önce bana anlattıklarını kısa bir süre kafamda evirdim çevirdikten sonra arkadaşıma anlatmaya çalıştım.

-“Üç sene önce bir hırsızın kurşunlarıyla tek böbreği parçalanıyor ve o böbrek alınıyor. Diğer böbreğe güvenen doktorlar bakıyorlar ki, o böbrek doğuştan işlevini yapmayan bir böbrek. Tabi şokları yaşayan aile yıllarca “hukuk” savaşı vermekte. Aile reisi sakat ve işsiz. Hiçbir sosyal güvencesi yok. 17-19 ve 9 yaşlarında üç çocuğu var. Eşi de doğuştan kalp hastası. Dün karı-koca balkonda şu konuşmalarına kulak misafiri oldum.”

“…Yaşama ümidimi yitirdim. Öyle de ölüm böyle de ölüm. Nasıl olsa yarın öleceğim...Sigara içmemi engelleme.”

“…Canım Allah’tan ümit kesilmez. Doktorlar senin kesinlikle sigara içmemeni söyledi. Dur bakalım yarın bize neler gösterecek?..Hem Akdeniz Üniversitesindeki o doktor, hani adı Prof.Alper Demirbaş olan var ya, işte ona gideriz...O dokuları tam uyuşmayan hastalara dahi nakil yapıyormuş...Ne olur, ümidini kırma...”

Sustum…Sustuk...

Arkadaşım da bu suskunluğuma eşlik etti. Bu hikayeye hazırlıklı değildi. Alt dudağını üzüntüyle ısırdı. Bir eli omzumdaydı. Hıçkırıklarımın arasında;

-“ Biliyor musun, su içtiğimde, güzel bir içecek masama konduğunda, leziz bir yemeği tam kaşıklayacağımda, aklıma alt katta oturan komşum geliyor. “
-“ Neden?”
-“ Çünkü o yiyemiyor. Çünkü o içemiyor. Eğer yer ve içerse vücudu bunlardan arta kalanı dışarı atacak organlarını taşıyamıyor. Kanında biriken o kimyasal atıklar, onu her gün zehirliyor. Ertesi gün hastaneye zor yetişiyor. Makineye bağlanıyor, kanı damarlarından alınıp, arıtılıyor ve tekrar damarlarına o kan veriliyor. Bu işlem sonrası, komşum bütün gün yatıyor. Yaşayan bir ölü, sanki. Öyle genç ki…” Diye ekledim.

Arkadaşım kahvesinden bir yudum alacaktı, vazgeçti.

Sustuk…Sustuk...

Ertesi gün, komşum için ne yapabilirim, düşüncesiyle bilgisayarımın başına oturdum. Kimden, nereden nasıl maddi destek alabileceğimi ve resmi makamlara ulaşabileceğim adresleri aramaya koyuldum. Hatta; komşumun ameliyat olacağı Akdeniz Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Prof. Alper Demirbaş’a ulaşabileceğim adresi de aradım.

Keşke aramaz olsaydım. Keşke tesadüf etmeseydim…Okuduğum haber beni şok etmişti…Beynimden aşağıya kaynar sular dökülmüştü…Hayır, hayır ondan da farklı bir ruh halindeydim, şimdi…Deep freze bir anda atılmış insan gibiydim…

Neden böyle olduğumu, aşağıdaki linki tıkladığınız anda anlayacaksınız…

http://www.antalyabugun.com/index.php?page=haber_detay&NID=4874


Emine Pişiren/ Edremit-Akçay/2008







.Eleştiriler & Yorumlar

:: Alice Harikalar diyarında
Gönderen: Ahmet Nuray / , Türkiye
2 Kasım 2008
Alice Harikalar diyarında! Tüm hayallerimi süsleyen, bir yapıt idi. Yaş – 15 henüz dünyayı keşfetmek üzere olduğum bir çağ, doğaüstü güçlerin sahibi olmak için, Alice’in Harikalar diyarında kendimi düşlediğim günler. Yaş – 20 Superman’i oynuyordum düşlerimde. Gündüzün acı gerçeklerinden bir an için kendimi rüyanın derinliklerinde kahraman olarak hissetmek istiyordum. Yaş – 30. Hayal ile gerçek arasındaki incecik çizgide yürüyenlerin sarhoşluğundan yeni kurtulmuştum. Kendi dünyamın içsel gücünün kullanımını uygulamanın gerekliliğine tüm kalbimle inandığımın farkındaydım. Yaş – 40. Birikimlerimi paylaşmak insanlığa, yaratıcıya olan borcum olduğunun bilincindeydim. Öğrenmek, öğretmek, birbirinden ayrılmayan iki nesne, bir bütünün parçaları olduğunu, fark etmenin zaman dilimiydi. Yaş – 50. Ne ekersem onu biçeceğim bir zaman dilimi. Yaptıklarımın, yapacaklarımın bir başlangıcı gibiydi. Yokuşu tırmanmaya alışan duygularımın, hislerim tarafından beslenmeye başladığı an. Yaş – 60. Henüz yeni yeni, dünyanın içindeki kozmik yapının enerjisini ciğerlerime doldurabildiğim bir başlangıç çizgisi. Bu çizginin düzlüğünden sapmak imkânsız olan gerçekleri, inkâr etmek kadar imkânsız. Geleceği kontrol edenlerin arasına doğru, adım adım ilerlemenin zevkine henüz yeni vardım. Kendimi kontrol edebilmenin geleceğim olduğunu, bunu baştan birileri söyleyiverseydi de… 60 sene yerine 120 sene… Pardon, bir dakika, hey nereye gidiyorum. Pardon inecek var. Sadece bir ben miyim? Ya sizler? Veya ötekiler? Bizler, birbirimizin yansıması değil miyiz? Bazı kişilerin bu yazıya, uçuk diye adlandırılan, bir uçurtma misali gökyüzünün mavilerine yazılacak yazılarınızı bekliyorum. Saygılarımla. Ahmet Nuray Kuantum Düşünce Gurubu Başkanı:www.ahmetnuray.com Yeni açılan sitelerimiz www.kuantumdusunce.net www.kuantumteknik.com www.ahmetnuraysanatmerkezi.com

:: Okudukça...,
Gönderen: Sami / , Türkiye
2 Kasım 2008
sevgili yazarım yazmış olduğunuz bu yazınızda okadar akıcılık ve kelimelerin örtüşmesi sanki dans eder gibiydi ve konuların içeriği bir ahenk gibi,umarım gerçek hayattan dı üzüldüm ve lingi takip ettim büyük şanssızlık ALLAH yardımcı olsun kardeşimize ve sonucunu da merak ediyorum bilgilendirirseniz de sevinicem usta kaleminiz önünde eğiliyor nezaketen ellerinizden öpüyorum,mutlaka pamuk kadar güzeldir çünki hissediyorum ki çok yufka yüreklisiniz kaleminizden belli oluyor sevgilerimle sami.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Değerli Yazım Dostumuz Sayın...
Hadi Yıkayalım Ruhumuzu!..
Yoksa Öldüm de Cehennem de mi Yaşıyorum Ben Anne?
Sinerji... (- I - )
Ben Yaşarken Ölmüşüm de Haberim Yokmuş!..
Utandım İnsan Oluşumdan
Anasını Öpen Kadı Olursa...
Acıdan da Zevk Alırız
Kadının Özü O Yasak Kelime
Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değildir

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yarım Somun Yemek İçin Orospuluk
Entellektüel Kadınlar Nasıl Bir Erkek Arar?
Yoksa Canınız Hoşaf mı Çekti?
Allah'ın Laneti Üzerlerine Olsun!..
Eh, Burası Türkiye
Her İkisi de Bir Şairin Asil Yüreğine Sahiptiler
Havada Bok Kokusu Var Baba
Atatürk'e Duyulan Bu Öfke, Bu Nefret Nedendir?
Siz Böyle Yanmıyor Musunuz? - 2 -
Kısa Kes Aydın Havası Olsun!..

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adamdan Saymışız [Şiir]
Ah Ulan Istanbul! [Şiir]
7. Didim Şiir ve Şairler Buluşması [Şiir]
Çekinme Söyle [Şiir]
Yağmur Kuşu Suskunluğu [Şiir]
Hangi Dua İle Sana Gelelim? [Şiir]
İsterdim [Şiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Şiir]
Madem ki... [Şiir]
Git Demene Gerek Yok [Şiir]


Emine Pişiren kimdir?

Yazmayı, okumayı ve birikimlerimi paylaşmayı seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köşe yazarıyım. Bazı web sayfalarında da edebiyat adına paylaşımlarım yayınlanmaktadır. Sevgi ve ışık sizle olsun.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvın Yalom, Dale Carneige, Doğan Cüceloğlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.