Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Ömer AKŞAHAN “Öğretmen Benisa”yı tanımadan önce öğretmen Huriye Saraç’ı tanıdım. Nisan güneşinin içimizi ısıttığı bir gün onunla beraber Ödemiş Hamamköy’de Atatürk Çocukları Kütüphanesi açılışındaydık. Diğer yazar ve şair dostların arasında giyimi, kuşamı ve davranışlarıyla farklılığını kolayca ele veren biriydi. Onun açılış törenini izlemeye gelen Hamamköylü kadınların çokluğu karşısında duyduğu sevinç ilk anda her öğretmenin duyacağı sevince benziyor olsa da altında yatan asıl nedeni ancak “Öğretmen Benisa” romanını okuduğumda daha iyi anlayabilecektim. O gün, onun ilk görev yeri olan Emirdağ’ın Leblebici köyünde öğretmenliğe başladığı günkü kadar bir heyecan dalgası ak saçlarından bizlere kadar savrularak geliyordu. Gözlerindeki pırıltı onu dinleyen köy kadınlarına yansıdıkça daha bir coşkuyla kucaklıyordu çocukları. ***. Broy Yayınlarından Yetkin Aröz’ün editörlüğünde üç cilt halinde toplam 1075 sayfalık, Huriye Saraç’a göre bir öz yaşam öyküsü, kimi yazarlara göre anıromanı olan kitap baba Tosun Beye verilen söz nedeniyle 1985’teki ölümünün ardından kaleme alınmaya başlar. Yetkin Aröz’ün I. Cildin önsözünde yer alan şu saptaması kitabın içeriği hakkında ipucu gibidir. “Yaşam nasıl bir hızla akıp gider, bugün düne dönüşür, dün nasıl bir hızla geçmiş olur. Uzayıp giden bir zamanın suskun aralığına çekilir. Gün gelir; anılar, belleğin defterinden damıtılmış şaraplar gibi dökülür, gözyaşı ve yaşam soluk alıp vermeye başlar. Acıların harmanından unutulmazın romanları çıkar.” Huriye Saraç’ın büyük bir ustalıkla kaleme aldığı anıroman yaşadığı acıların katıksız tam bir harmanıdır. Bunlar öylesine bir acı ki, her satırından doğan öfke seli okurun yüreğine akar; onunla özdeşleşir; yazarın çok naif betimlemelerinin peşinden öfkenin kara doruğuna çıkar. Tosun Bey gibi (yazar babasının gerçek adını gizlemiştir) insanların bir aktörden farksız bir cadı kadının nasıl oyuncağı olduğuna tanık olur. Okur, ancak yıllar sonra gerçeği görebilen; yeri geldiğinde duyarsız, katı ve acımasız olabilen bir babanın ailesini nasıl dağıttığını görür. Eğer siz de onun gibi bir üvey ana zulmü görmüşseniz kitap acılı günlerinize sizi kolayca götürebilir. Ya da üvey ana zulmünü bir kitap nasıl iyi anlatır diyorsanız salık verebileceğim tek kitap Öğretmen Benisa’dır. *** Bu kitabın günün birinde sinemaya uyarlandığını düşünüyorum da; izleyenlerde nasıl bir etki bırakır acaba, demekten kendimi alamıyorum. Huriye Saraç yaşadıklarını öylesine canlı anlatıyor ki, doğrusu senariste pek fazla iş kalmamış. Yazarın dili sinema diline çok yatkın. Kitapta olayların örgüsü bölüm başlıklarıyla izlenebiliyor; bu da okurun bir sonraki bölümde neler yaşanacağı konusunda merak uyandırıyor. Bunu sürekli yaşatan bir dizge söz konusu. Bir gece sıra Benisa Öğretmen’in Çoban Ağanın evinden kaçmayı denediğini anlattığı bölümü okuyordum. Bu, onun ikinci kez denemesiydi. İlkinde başaramamıştı. Bu kez başarabilecek miydi? Olayın akışına kendimi kaptırmıştım. Uykum ağır basmasına karşın olayın sonunu öğrenmek uğruna kitabı elimden bırakamadım. “Cesaretlendim, tam sırasıymış gibi geldi. ‘Bana yarım gün izin ver, analığımın bu oyununu babama anlatayım. İkimizin de suçsuzluğu anlaşılsın! Barışırız!’ dememe sertçe çıkıştı: ‘Olmaz! Kızgın demir ele alınmaz demiş atalar!’ Yineledim: ‘Doğruyu öğrenince ikna olur, affeder babam!’ ‘Delibaşlığın tutmasın. Zaman ve para demiri hamur eder!’ (s.37, II. cilt) Bu denli yalın bir dil, sıkça başvurduğu yerel deyişler romanının akıcılığına apayrı bir okuma tadı katıyor. *** Doğrusu bu ya, herkesin yaşamı bir roman dedikleri bu olsa gerek. Kendi mesleki yaşamımı göz önüne getirdiğimde Huriye Öğretmenle benzerlikler olduğunu gördüm. Ben de Benisa öğretmen gibi bir göçmen kuştum. Muş’ta başlayıp Almanya’da sona eren; oradan oraya savrulan; bir görevde en fazla beş yıl kalabilen; yeni yerler, yeni insanlar peşinde koşan bir ruha sahiptim. Seyahat etmekse tutkularımın başında geliyordu. Bir diğer benzer yanımsa, Benisa öğretmen gibi benim de Eskişehir’de çalışmamdı. O yer ki, İl merkezine 150 kilometre uzaklıkta Arayıt Dağı eteğine kurulu Yörüklerin yaşadığı Kayakent kasabasıydı. Orada üç yıl çalıştım. Burunlu Austin arabalarla kente gidişlerim unutulacak gibi değildi. O coğrafyada yaşayan insanları tanımış, kısa zamanda kaynaşmıştım. Bugünse orada yetiştirdiğim öğrencilerimle aradan 32 yıl geçmesine karşın bağım sürüyor. *** Roman kahramanlarının yaşamlarına ilişkin notlar ve Benisa Öğretmenin okul arkadaşları, oğlu Muzaffer ve oğlunun babası Fahri’yle çekilmiş bir fotoğrafının da yer aldığı son bölümde kitaba ilişkin okur görüşlerine de yer verilmiş. III. Kitabın o bölümünden yapacağım kısa alıntılar kitabı daha iyi tanımamıza katkı verebilir. “Öğretmen Benisa eseriniz beni uykudan etti. Yemek yerken bile elimde taşıdığım için çevremdeki insanlar yanında ‘tuhaf’ duruma düşürdü. …Türk eğitim ve edebiyat tarihine sizin en büyük armağanınız, Köy Enstitülerini bir enstitülü öğretmen hanım olarak roman diliyle topluma en iyi biçimde sunmanız.” (İlhami Özer-Em. Öğretmen) “Benisa Öğretmen’in hamuru, Anadolu toprağının derinliklerinden gelen köklerle yoğrulmuş. Bu hamura Köy Enstitülerinden gürül gürül akan su ve tuz eklenmiş. Ellerine, yüreğine sağlık, Öğretmen Benisa’yı yazdığın için Huriye Saraç öğretmenim…” (Mehmet Ersin-Araştırmacı Yazar) “Bu esere roman mı demeli, yoksa Emirdağ’ın Aslan köyünde 1930’lu yıllarda dünyaya gelen Benisa adlı çilekeş bir kızın yaşam öyküsü mü demek daha doğru olur, bilemem? Kitabı, geldim gittim okudum, yattım kalktım okudum; çoğu geceler uykusuz kaldım. Bayram ziyareti boşluklarında bile okumayı sürdürdüm. Son yıllarda, bir kitabı bu denli merak ve istekle okuduğumu hatırlamıyorum.” (Fazıl Bayraktar-Em. General) “Bir Anadolu destanı gibi okudum. Anadolu insanının az sözle anlam zenginliği yaratma ya da imleme yeteneklerinin doruğa ulaştığını gördüm… ‘Sol yanımı duvara verdim. Ablam da ben de bir anda bulutlandık.’ ‘Cici ana diye geliyorlar, öcü ana oluveriyorlar.’ Bir ömrün sessizliğini bozdu Öğretmen Benisa!” (Zübeyde Seven Turan-Şair Yazar) *** Kitabı okuduktan sonra ortaya konan yorumlar bir yana kitabın yüreğimdeki etkilerini de göz önüne aldığımda ortaya çıkan gerçek şu; “Öğretmen Benisa”nın olağanüstü bir dile sahip, tek kelimeyle ‘destansı bir yaşamöyküsü’ olduğudur. İtiraf etmeliyim ki, yakın zamana kadar beni böylesine derinden etkileyen ikinci bir kitap karşıma çıkmadı. Yazarın başarısındaki giz; onun her fırsatta minnetle andığı Köy Enstitüsü gerçeğinden başka ne olabilir ki! Onun ticari bir kaygı gütmeyişinin yanısıra bir de yaşadığı onca dağıtım sıkıntısına karşın yaşına ve sağlığına aldırış etmeksizin Anadolu yollarına düşmesi de aldığı eğitimin doğal bir sonucu değil mi? Ben de Sayın Zübeyde Seven Turan’ın dileğine katılıyor ve Huriye Saraç öğretmenime en içten duygularımla “Aydınlanmaya adanmış ışığın hiç sönmesin!” diyorum. Kitabı edinmek ve yazarla iletişim kurmak isteyenler için: huriyesarac@yahoo.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |