..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Necat Dilaver




16 Temmuz 2009
Hayat...  
Bu yazı 'hayat'ın subjektif bir eleştirisidir...

Necat Dilaver


'Hayat'ı eleştirmek belki de mümkün değildir. Çünkü an gelir aklına sevgilin gelir, yüzün gülümser. Oğlunu görürsün bir önceki satırda. 'Hayat'ı kızın için bir daha kurmayı denemek istersin. Sarı renkli bir yol hayal edersin. 'Hayat' dolu bir yol...


:BCFI:
Bu yazı 'hayat'ın subjektif bir eleştirisidir...

***

Sonu olan bir 'hayat'a seçemeden başlamak ilk yenilgimiz değil midir? Yenilenin olduğu yerde mutlaka bir de galip vardır. Bu durumda; insan dediğimiz oluşum hayat karşısında hep mağluptur...
İnsanoğlu bu 'hayat'ın ortasına, Tanrıyı adapte ederek mızıkçılık yapmaz mı? Öbür dünyadaki sonsuz rövanşla kendini kandırmaz mı?

***

'Özgürlük' dediğiniz zaman aklınıza ilk ne gelir? Yaşamak gelmez mi? Yani 'hayat' gelmez mi? Peki, özgürlük mutlu bir hayat için şart değil midir? Şarttır elbet ama 'özgürlük' kavramının karşısına ilk çıkacak engel 'hayat'tır. Öncelikle, senin belirlemediğin bu 'hayat'ın kurallarını öğrenmeli ve ona göre yaşamalısın. Sonra belki özgürlükten bahsedebilirsin. Düşünsenize sokaklarda yatan bir evsiz mi daha özgürdür bu yazıyı okuyan okuyucu mu? Cevabınızın içine 'hayat'ı da katın...

***

İnsan sayısı kadar 'hayat' vardır.
Ya da 'hayat'ın kurallarına uymayan insanlar daha mı önce ölürler?
Her ölüm bir 'hayat'ın bitişi anlamına gelir.
O biten hayatlarda, bir daha hiç bir canlı tarafından yaşanamayacak ne acılar ne mutluluklar yaşanmıştır. Kim bilir? Tekrarı olmayan mutluluk veya acı gerçek midir, yanılsama mıdır? Belki de tesadüftür... Bu durumda 'hayat' tesadüfle kandırır ve sınırlar insanoğlunu...

***

Gözlerinizi kapatın. Ne görüyorsunuz 'an'lardan başka? Yeterli 'an' biriktirdiyseniz 'hayat' sizin için bitmiş demektir. Ama başkaları için sizin yaşamınızın ne zaman biteceğine 'hayat' karar verir...

***

Senin ellerin var, o görmüyor. İkiniz de aynı 'hayat'ta farklı 'hayat'ı yaşıyorsunuz. İyi de kimin daha mutlu olduğu bu kadar mı önemsiz senin için ki; acıyorsun...

***

İnsan denilen oluşum yalnızlık diye bir alt 'hayat' yaratmıştır. Her ne kadar bu yaratının sahibini, insan sansak da 'hayat' olmadan yalnızlık olamaz... Yalnızlığımızı bile bize bırakmayan bir 'hayat'...

***

Biri doğar bir odada, biri ölür başka bir odada. İkisi de hayata mahkum, hayata kurban...

***

'Hayat'ı eleştirmek belki de mümkün değildir.
Çünkü an gelir aklına sevgilin gelir, yüzün gülümser.
Oğlunu görürsün bir önceki satırda.
'Hayat'ı kızın için bir daha kurmayı denemek istersin.
Sarı renkli bir yol hayal edersin.
'Hayat' dolu bir yol...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Çok keskin zekalısın dikkat et
Gönderen: osman demircan / , Türkiye
26 Temmuz 2009
Bu dünyayı biz yaratmadıysak nasıl özgür olabiliriz ki.Bir söz aklıma geldi:Ben Tanrı'sız bir yaşamak istiyorum.Tanrı olmadığında mutlu olabilicek miyiz? Hayat bize hep mağlubiyeti öğrettiyse ve haksızlıkları önleyememeyi öğrettiyse bu dünyada kötülük yapanların yaptıkları yanlarında kar mı kalacak. Aslında Tanrı'nın yerini alabilecek yegane olgu devlettir. Peki devlet adam öldürebiliyorsa kime sığınacağız ve kimden yardım isteyeceğiz. Görülüyor ki insan Tanrı'ya muhtaçtır. Ayrıca Tanrı'yı yok saymak Tanrı'nın olmadığı anlamına gelmez. İnsan hayat fabrikasının yaptığı suç makinesidir. Bu makine akılla çalışır. Öyleyse insan aklı olduğu için suç işlemektedir. Ve aklım var fikrim var deyip mantığına sığınanlar katliamlara, savaşlara, kıyımlara keskin zekalarıyla kılıf bulmaktadırlar. Bir insanın mutluluğu zincirlerini kabul etmesine, esaretine bir mana bulmasına bağlıdır. Yoksa başıboş, zincirlerini kırmış olarak yaşayan, her istediğinin olacağını düşünen hiçbir insan mutlu olmaz. Zaten mutluluk da mutsuzluk da aynı tencerede pişen yemektir. Çünkü malzemeleri aynıdır. Seni mutlu eden şey mutsuz da edebilir. Bu yüzden sen ne kadar iyi ahçı olursan ol bir gün mutluluk yemeğinin bir gün ekşilediğini yada bayatladığını görürsün de gözlerine inanamazsın. Aslında kandırılıyoruz. Dışarı çık bak sokakta, yolda, orda burda ne çok algı bombardımanına tutuluruz. Hayat bizimle böyle savaşır. Biz de bu algı bombardımanı altında bir seçim yaparız. Oysa yaptığımız seçim önümüze konulan mayın tarlasındaki bir güldür. O gül ki bizi kan içinde bırakır da biz farkına varamayız. Hayat ne güzel deriz de ağlanacak halimize gülmeyiz. Hayat bizi sevgililerle, eşle, dostla, çocukla, makamla mevkiyle kandırır. Yaşamak içi boş bir kavanozsa anca içini Tanrı ile doldurabiliriz. Çünkü o kavanoz kırılıp elimizi kanattığında yüreğimizden yükselen tek ses Allah olacaktır. Nice elleri kolları kan içinde olanlar vardır da sarılacak kimseyi bulamazlar. Sadece gidip içki şişelerine sarılırlar. Babil kulesinden ok atıp Tanrı'yı öldürmek isteyenlere oklar geri gelmiştir. Kahrolan, mahvolan hep kendileri olmuştur. Bahçede büyüyen bir karanfilin adı özgürlükse o tarlada biten salatalığın adı niye hıyar olmaktadır. Çünkü her şey insanla anlam bulmaktadır. Çünkü Tanrı'nın mana kitabı insandır. Oyüzden insanı iyi okumak ve anlamak lazımdır. Yazarın eki: Yorumunuzdan anladığım; sizin tanrınız da 'hayat' veya sizin hayatınız 'tanrı'... Fark eder mi sizce? -sence değil,sizce-... Sevgiler




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ya...
Boşluk: Bir 'İnsan' Eleştirisi

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Nezihe Ecevit ve İzedebiyat...
Siyaset, Robotlar ve Su Isıtıcısı...
Domates Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Türkiye...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aç Aşk... [Şiir]
Umut Yok... [Şiir]
Umut Var... [Şiir]
Melanin [Şiir]
Yaş ve Aşk... [Şiir]
Hüzün [Şiir]
2022, Prozac [Şiir]
Yaşlı... [Şiir]
Gülüş... [Şiir]
Aşkın İspatı Hüzün [Şiir]


Necat Dilaver kimdir?

Ara-yış. . . Şiirde, öyküde ve yaşamda; 'ara' da kalma ederi: Arayış. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Umut, ekmek, sömürü, tanrı, insan, hayat, hüzün...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Necat Dilaver, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.