..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Kesinlikle Karşıyım! > Mehmet Sinan Gür




28 Ekim 2009
Frankenştayn Besin Gdo, Sağlığımızı Tehdit Ediyor  
Mehmet Sinan Gür
Akıl fikir bağışla Tanrım... Bu konuda imza kampanyası başlatılsın... Biz kobay değiliz... Tv kanalları hergün yayın yapsın... Bu kabul edilir şey değil... Bunlar insanların GDO yönetmeliğine gösterdiği tepkilerden seçmeler.


:BFIA:
Yasa gücünde yönetmelikle GDO ların (Frankeştayn Besin, Genetiği Değiştirilmiş Organizma) ithali birtakım çekincelerle birlikte serbest bırakılmış. Ama bu çekinceler yeterli değil. GDO Türkiye'ye hiç girmemeli.

Öğrendiğime göre bundan sonra çiftçiler ekmek istedikleri şeylerin tohumunu, örneğin domates tohumunu bile dışarıdan, İsrail gibi ülkelerden alacaklar. AKP tarafından böyle bir yasa çıkarılmış. Artık buğday, pamuk, aklınıza gelebilecek ekilen biçilen ne kadar temel ürün varsa, tohumu dışarıdan alınacak. Buna hangi zihniyet nasıl karar veriyor, insan küçücük bir çıkar için nasıl bu kadar aymaz olur, memleketini, insanlarını satar?

Ben size ne olacağını söyleyeyim. Tohumların gen yapısı ile oynayan dünya çapında kurumlar var. Gen yapısı değiştirilen tohumlar isteğe göre yalnız bir kez ürün veriyor, bir yıl ekiliyor, ikinci yıl yok. İnsan vücudunda hücre yapılarını etkiliyor, kalıcı tahribatlar yapıyor. Diyelim uzun vadeli, yıllara yayılı olarak kansere neden oluyor. Aynı Aids virüsünün yaptığı gibi vücut bağışıklık sistemini çökertiyor.

AKP’ye oy verip bu gibi yasaların işleme girmesine meydan verenler, böyle bir şey olduğu takdirde, sonuçlarına yalnız oy vermeyenler katlanmayacak, siz de bu işin içindesiniz. Günün birinde insanlar genleriyle oynanmış ürünler yemekten sapır sapır ölmeye başladığı zaman siz sağ kalmayacaksınız. En azından oy verdiğiniz adamları denetleyin. Bu adam ne diyor, bu işi nasıl, neye dayanarak yapar? Bu kadar aymazlık, enayilik neden? Bunları bir sorun. Çünkü artık yalnız bizim değil sizin canınız da söz konusu. Burada paradan söz etmiyorum. Bu olay hayatta kalma konusu. Göz göre göre, kendi elinizle hayatınızı teslim ediyorsunuz. Aklınızı başınıza toplayın, bunu yapmayın.

Aşağıda daha önce yazdığım bir yazıyı yeniden yayınlıyorum.

Yaşamımız Tehdit Altında

Yiyecek maddelerinin hormonlu olarak üretmekten daha büyük bir tehlike bizi bekliyor. 22:Kasım.2002 Gecesi saat 11.30 da Flash TV’de Bir program izledim. Konu yiyecek maddelerinin genleriyle oynanması, katılımcılar Dr. Ümit Emre, Doç Dr. Şükran Şahin idi. Not edebildiklerimi aktarıyorum.

Gelişmiş ülkelerde, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde yiyecek maddelerinin genlerinde çeşitli bahaneler öne sürerek değişiklikler yapılmaktadır. Örneğin patatesin içine giren patates zararlısına karşı, onu patates hücrelerinin DNAlarına yapay, ya da değiştirilmiş genler aşılanmakta, böylece patates zararlısı patates içinde yaşayamamaktadır. Ancak bu işlemin hiç hesaba katılmamış sonuçları olabilmektedir. Şöyle ki, bir kere zararlıyı önleyici gen istenen yere değil, kendi istediği yere gitmektedir. Bu bir anlamda kontrolün daha başından kaybedilmesi demektir. İstediği yere giden gen gittiği yerde kontrol dışı etkiler yapmaktadır. Zararlının patates içine girmesini önlerken kanserojen toksinlerin aşırı ölçüde salgılanmasına neden olabilmekte, AIDS, Hepatit B gibi virüslerin tetikleyicisi durumuna girebilmektedir. Yani patates yiyerek AIDS olma, bilinmeyen hastalıklara yakalanma olasılığı ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık bazı çevreler ağızdan alınan maddelerin midede sindirileceği, o yüzden karışmayıp bünyeye bir zarar vermeyeceği söylenmişse de bazı durumlarda besin maddelerinin sindirilmeden kana karışabileceği bilimsel bir gerçektir. Buna karşılık bazı çevreler ağızdan alınan maddelerin midede sindirileceği, o yüzden karışmayıp bünyeye bir zarar vermeyeceği söylenmişse de bazı durumlarda besin maddelerinin sindirilmeden kana karışabileceği bilimsel bir gerçektir. Yani karşı iddia geçersizdir.

Zararlıyı öldüren gen patates hücresi içinde istediği yere gidip kontrolden çıkınca örneğin patateste bulunan A vitamini anormal bir şekilde artabilir. Normalin 100 katına çıkabilir. Siz bir patates yediğinizi sanırken aslında 100 patates yemiş olursunuz. Bilimsel olarak fazla A vitamininin zehir etkisi yaptığı bilinmektedir. Ya da bunun tam tersi olabilir. Patateste hiç A vitamini olmaz. Siz beslendim sanırken hiç besin almamış olursunuz. Bunun beklenmedik sonuçları olabilir. Çin’de pirincin genleriyle oynanmış ve yaygın olarak gece körlüğü hastalığı çıkmıştır.

Aynı işlem mısır kurduna karşı yapılmaktadır. ABD’de yetiştirilen soya fasulyesinde yapılmaktadır. Böyle işlemler Doğa dengelerinin alt üst olmasına neden olur. Mısır kurdu ile beslenen kuşlar beslenemez olurlar. Onların ayaklarına bulaşan polenlerle döllenen bazı bitki türleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar. Bir türün yok edilmesi soykırım demektir ve doğanın milyonlarca yılda oluşturabildiği değişim zinciri bozulur. Maddeler başka maddelere dönüşemezse bunun ucu insanlara da dokunur.

Bütün canlıların ve bitkilerin genleriyle oynamak mümkündür. Alabalık, tavuk, mısır, domates, patates, soya fasulyesi insanların en çok tükettikleri ve üzerinde en çok oynanan canlı ve bitkilerdir. Yani tehlike çok yakındadır.

Bu çalışmalar ilaçlama ve aşılar yerine kullanılmak üzere yapılmasına karşın şu anda herhangi bir denetleme olmadığı için, bilimsel olarak kontrol altına girmiş olmadığı için çok tehlikelidir. Genler bazen çıplak tabir edilen şekilde kullanılmaktadır ve bu son derece tehlikelidir. Örneğin yine patatese çocuk felci aşısı yerine geçecek genler yerleştirilmiştir. ABD 9.5 milyon hektar alana genleriyle oynanmış soya fasulyesi ekmiştir. Bunlar toksik mi, yani zehirli mi, en masumundan alerji yapar mı, AIDS, kanser riski var mı bilinmiyor. Analiz yapmadan kullanmak son derece sakıncalıdır. Aynı zamanda bu gıdalar bizim gibi ülkelere satılmak üzere, yolda, geliyor. Öngörülebilir riskler için önlem alınabilir ama bir de başımıza ne geleceğini bilmediğimiz riskler var. Bu yüzden yaşamımız tehdit altındadır. Kromozomlarla oynamanın geri dönüşü yoktur. Değişikliğe uğramış bitkilerin polenleri rüzgarla bir ülkeden diğerine gidebilir. Yani tehlike bir ülke için değil bütün dünya içindir. Polenler sınır tanımaz. Bütün eko sistem sonsuza kadar değişebilir. Sonunda yıkıntının altında bunu yapanlar da kalabilirler.

Avrupa Birliği ülkeleri bu konuyla ilgili bir komisyon kurmuş. Genleriyle oynanan hiçbir yiyecek maddesini sokmuyorlar. Yani güçleri olduğu için direniyorlar. Japonya, toprakları sınırlı olduğu için yiyeceğini ABD’den almak zorunda. ABD’den hangi yiyeceklerin genleriyle oynandığının ambalaj üzerine yazılmasını rica etmişler. ABD bu ricayı reddetmiş. ABD kendi ülkesi insanlarına genleriyle oynanmış yiyecekleri yedirmiyor.

Türkiye’de böyle bir denetim yok ve 15 milyon aç insan var. Aç insan önüne ne konursa yer. Bilindiği gibi yakın zamanda şeker üretimine kota kondu. Türkiye’de artık istendiği kadar şeker üretilemeyecek. Eksik kalan bölüm ABD’den ithal edilecek. Orada üretim genleriyle oynanmış mısırdan elde edilen nişastanın yine sentetik olarak tatlandırılmasıyla yapılıyor. Bir süre sonra bunlar önümüze konacak.

Gümrüklerde biyo-teknoloji laboratuarları kurulmalıdır. Besin maddeleri incelenmeden ve onaylanmadan ithal edilmemelidir. Bunun için çalışmaya bugün başlansa tam olarak bir koruyucu oluşturabilmek için 4-5 yıl geçmesi gerekir. Bu yüzden hükümetimize de iş düşmektedir.

Herkes manavından, bakkalından, marketinden aldığı yiyeceklerin genleriyle oynanıp oynanmadığını sormalıdır. Şimdi olmasa bile bir süre sonra bir bilinç ve duyarlılık oluşacaktır. Genleriyle oynanmış yiyecekleri yemeyin, yedirmeyin. ABD bu yiyecekleri sorgusuz sualsiz gönderiyor. Genlerle oynanması durdurulmazsa hep birlikte yok olacağız. Bir makinenin dişlilerinden biri çıkarılır ya da bir dişli daha eklenirse bütün sistem karmakarışık olur, çöker. Genlerle oynamakla aynı şey yapılmış oluyor. Milyonlarca yılda oluşan biyolojik denge bozulursa, geri dönüşü yoktur.

Bu konuda yazılan raporlar DPT nin (Devlet Planlama Teşkilatı) Sekizinci 5 yıllık kalkınma planına girdi. Türkiye’de haber yapılmıyor ama dünyada Green Peace (Yeşil Barış) örgütü, çevreciler eylemler yapıyorlar. Klonlanan Dolly adlı koyun öldü ama ölmeden önce genetik olarak 100 yaşına girmiş. Yani olaya gerçekten hakim olunamamış. Hilkat garibeleri yaratınca konuya hakim olunmuş sayılmaz.

Eskiden beri geçerli olan bir kural vardır. Bilinmeyen ot yenmez. Çünkü zararlı, zehirli olabilir. Bu basit, anlaşılır kural şimdi de geçerlidir. Bilgilenmek gerekir. Bu sorun var olma, yok olma sorunudur. Yangına depreme benzemez. Hiç durmayacak bir tehlikedir. Genleriyle oynamış buğdaydan yapılan ekmekleri zaten şu anda yemekteyiz. Belki bilmeden diğerlerinden de yiyoruz. Kendimizin ve çocuklarımızı geleceği için duyarlı olmalıyız.

Metnin tamamı programda doktorlarımız tarafından söylenmiştir. Size doğru geliyorsa, lütfen bu konuda bir kamuoyu oluşturmak ve herkesi haberdar etmek üzere bu yazıyı çoğaltıp olabildiğince tanıdıklarınızla ve çevrenizle paylaşınız.

M. Sinan Gür
23.Kasım.2002

Aşağıda

http://www.ekolay.net/saglik/haber_msn.asp?Page=1&pid=642&haberid=656565

adresinden alınmış olan metin vardır.

Yönetmeliğe çok büyük tepki var

Teslim bayrağını çektik bebekler de tehlikede...

Prof.Dr. Şeminur Topal (Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Anabilim Dalı Başkanı): “Bu yönetmelik ile genetiği değiştirilmiş ürünler resmen serbest olacak. Yönetmelikte bebek mamalarında bu gıdalar yasaklanıyor ancak anne sütüyle zaten bebeğe geçecek. Özellikle ABD kaynaklı bir şirket, tarım politikamızı etkileyecek. Yönetmelik çıkarsa tarımda ve zirai ilaçlarda onlara bağımlı olacağız. Çünkü o ilaçları da onlar üretiyor. Tarımda teslim bayrağını çekmiş olacağız. Bunun yanında uzun vadede birçok hastalık da GDO’lu ürünlerle gelecek. Bunların başında kanser, alzaimer ve deli dana var. Yönetmelikte ülkemize gelecek GDO’lu ürünlerin denetimin ciddi bir şekilde yapılacağı kaydediliyor. Ancak bizde bu tür gıdaları denetleyecek bir teknoloji yok. ABD’den gelecek tohum ürünlerinde, etiketinde ne yazıyorsa ona inanmak zorunda olacağız.”

AKP korktu, konuyu yönetmelikle çözdü

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın: “Yönetmelikle, GDO’lu tohumları üreten bazı şirketler de Tarım Bakanlığı’nın oluşturulacak kuruluna baskı yapabilecek. Yurtdışına bağımlı hale geliriz o zaman. Sağlığa zaten zararlı olan bu tohumlar, daha çok mısır, soya ve pamuk alanında kulanılacak. Zaten bu 3 tür neredeyse tüm gıda sektöründe kullanılıyor. Bu sebepten ötürü sağlık alanında sorunlar yaşayacağız. AKP Hükümeti muhalefetten korktuğu için, olayı yönetmelikle çözdü. Diğer yandan bu yönetmelikteki koşullar istenildiği anda değiştirilebilir. Çünkü yasa değil ve bir imzaya bakacak.”


GDO’lu ürünlerle sağlığımız tehlikede

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Demirkol: “Yurtdışından gelecek olan GDO’lu mısır, soya, pamuk gibi bitkiler yağ sanayinde, hazır gıdada kullanılacak. Sadece mısır tüm gıdaların en az bin tanesinde kullanılıyor. Soya çikolata yapımında kullanılıyor. GDO’lu tohumlarla üretilecek ürünler bu gıdaların içinde olacak. GDO’lu gıdalar bakterilerin direnç kazanmasına yol açar. Bu nedenle antibiyotikler işe yarayamaz hale gelebilir. Biz bu ürünleri tüketmeye başlarsak, 10 ile 20 sene içinde kısırlık, böbrek ve karaciğer yetmezliğine çok sık rastlayacağız. Yani etkilerini uzun vadeli yaşayacağız. Karnabahar mozaik virüsü denilen bir virüs de GDO’lu ürünlerde bulunuyor. Bu virüs, insanda gelişmekte olan ama savunma sistemi tarafından yok edilen bir kanserin yok edilmesini engeller.”

Kamuoyu baskısını yönetmelik halletti

CHP Mersin Milletvekili Vahap Seçer: “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla ilgili tasarının taslağı vardı. Başbakanlık’tan geçtikten sonra tasarı olarak, TBMM Genel Kurulu’na gelseydi kuşkusuz çok fazla tepki çekecekti. Bu işi bir yönetmelikle hallettiler. Böyle daha kolay oldu Meclise gelseydi uzun bir prosedürü olacaktı.”


Bioterörizim için imkan yaratacak

CHP Tokat milletvekili Orhan Diren: “Dünyada tohum sektörü 40 milyar dolarlık bir sektör. Bu nedenle çok güçlü. Bu sektörün başında ABD var. Diğer ülkeler ise Fransa ve İsrail’dir. Bugün ABD’de obezite ve buna bağlı birçok rahatsızlık ortaya çıkmış durumda. Ancak tohum sektörü çok güçlü olduğu için bu konulara fazla değinilmiyor. Dışarıdan gelecek GDO’lu tohumlar konusu sağlık dışında da çok ciddi bir konu. Bir biyoterörizm bile söz konusu olabilir. Bu bir ülkenin savunmasıyla alakalıdır. Bu nedenle böyle bir riski olan bu tasarıyı dikkatli bir şekilde tartışacağız.”

Kaynak: VATAN

Aşağıda GDO yönetmeliğinin çıkarılmasına tepkiler yer alıyor. e-kolay.net sitesinden alınmıştır ve çok ağır eleştiriler silinmiştir.

ABD ye satılmış kuklalar.sigara yasağınıda amerika emir buyurmuştur, bizi ne zaman düşündüler ki. Eminim aşıda da gen bozucu ilaç vardır, 5 ay önce ölümcüldü şimdi atlatılabilir oldu. Sahtekarlar ama yoook onların ne suçu var onları tepemize çıkaran halk herşeyi hak ediyor.

Iste ABD Gibi Ülkeler Dünya Sömürgeciligini Elde Tutmak icin Her Yolu Deniyorlar. Simdi de Genlerimizle Oynayarak, Bizleri, Mutant, Maymun, Geri Zekali, Hastalıkli, Felçli Vs.. Toplum Sinifina Sokmaya Ugrasiyorlar. Amac, Düsünemeyen Bir Toplum Yaratip Herseye Sahip olmak.. Ve Bizim Milletvekillerini Oraya Cagirarak Hadi Baslatin Diye Talimat Veriyorlar..

abd de din, vicdan hiçbişey yok . Olan halka olur. Bu haberi her yerde paylaşın arkadaşlar.

Şimdi konuşmak kolay kardeşim. Bu adamlar yurt dışından ithal gelmedi bu ülkenin vatandaşı ve sizler getirdiniz bunları bir daha aday olsunlar bir daha getirirler. Bunların herşeyi dayatma kimsenin fikri önemli değil. Adam gizli yapmıyor herşey açıkta ama yine de ses yok. Bu aralar millet olarak herşeye göz yumar olduk GDO'lu ürünlere de kimse ses çıkarmaz, . olur biter.

arkadaşlar buraya yorum yazmakla olmaz sağlık bakanlığını arayın veya yorum yazın itiraz edin burda kalmasın yarınlarımız için yayın kuruluşlarını arayıp bu konunun üstüne gidilmesini isteyin birşeyler yapın yarın çok geç olabilir

Yazıklar olsun. Çocuklarımızı nasıl bir gelecek bekliyor? Geleceğimizi karartıyorlar resmen

Tek kelimeyle yazık! Bunu kabul edenlerin de evlatları var!

YETER ARTIK DEMEK İSTİYORUM GÖZ GÖRE GÖRE TÜRK İNSANIN SAĞLIYLA OYNUYORLAR, BENCE HERŞEY BİR KOMPLO TEORSİ GİBİ SİGARA SAĞLIĞA ZARARLI DİYE İÇİMİ KISITLANIYOR TEBRİK EDERİM ÇOK İYİ BİR KARAR FAKAT BÖYLE BİR ADIM ATIM SİGARADAN DAHA ZARARLI OLUCAK BU MADDEYİ NİÇİN İZİN VERİYORUZ KAMU OYUNUN ÖNEMLİ ÖLCÜDE FİKRİNİ YANSITAN SAYIN MİLLET VEKİLLERİMİZİN NİÇİN OYUNA SUNULMAYIP BİR İMZAYLA İŞİ BİTİRİYORLAR VE İÇİNDE BU MADDEDEN OLUP OLMADIĞI YAZMIYCAKMIŞ. BİRAZ OTURUP DÜŞENİLİM LÜTFEN BEN BU MADDEYİ VÜCUDUMA ALMAK İSTEMİYORUM.

..evet hastalanalım , hasta vatandaş için ABD den ilaçlar alalım..ABD kısa sürede ekonomisini toparlar ; bizim gibi enayiler olduğu sürece..bir sonraki seçimlerde yine AK Partinin kazanmasını sağlayalım ki bu süreç sekteye uğramasın..genleri değiştirilmiş gidalar acaba Türk Halkının zaten Balık hafızasını hepten bitirir gibime geliyor. ATAM RAHAT UYU ; BİZDE UYUYALIM..HATTA HEP BERABER UYUYALIM. DEVAM.

Bunu da halkın referandumuna açsınlar.Bizim adımıza nasıl böylesine kararlar alabiliyorlar...Allahı olan bu sorumsuzluğu yapamaz...Çocuklarımıza sağlıksız bir hayat sunarak , kanseri yaygınlaştırark geceleri rahat uyuyabilecekler mi?

kanserden ksırlığa adı henüz konmamış bir sürü hastalığa sebep olan bu genetiği değiştirilmiş gıdaların yasayla izin verilip yedirilmesi cinayettir...

bu konuda imza kampanyası başlatılsın sağlık örgütleri tarafından. biz kobay değiliz tv kanalları hergün yayın yapsın bu kabul edilir şey değil. imzalayan bakanlar hakkında suç duyurusunda bulunulsun muhalefet tarafından. bu nasıl bir uygulamadır milletini sevmeyen düşünmeyen hukuk tanımayan bir yönetim hangi ülke vatandaşına bu kötülüğü yapabilir içler acısı burdan saglık bakanınını göreve çağırıyorum. büyük suç işleniyor hakimler savcılar hukuk nerede medyadan halka duyurun lütfen. sorun çok ciddi maddi manevi acıları çok olacak gelecekte bu milletin sahibi yok mu?

önceden yönetmelik çıkmadan bu GDO lu ürünleri tüketiyorduk.şimdi resmi yoldan kendimizi çoluğumuzu çocuğumuzu zehirliyoruz. bu işin sonu yok.

kimse dışarıdan bişey almasın kuru ekmekle de yaşarız biz en azından kafamız rahat olur başımızdaki cellatları sevindirmeyiz. artık ne yiyeceğimizi şaşırdık. Allah bunu yapanların cezasını versin. o kadar masum insanın canlarıyla oynuyorsunuz.

yazılanlara bakrasak her söylenen inanmamız lazım ama ne kadarını uyguluyorlar söyler misiniz lütfen? onlara bakarsanız birçok şey yasak. türkiyede bakınca kullandığımız ürünlere herşey mevcut ne yazıkki yasak olan herşeyi bizler farkına varmadan kullandırılıyoruz .bilinçli yada bilinçsiz önemli olan bizlerin sağlığımızla oynanması

Aferin size, sırada ne kaldı!.....Bu kadar mı gelecek neslinize acımıyorsunuz?

İnsanların sağlığıyla oynuyosunuz bizi öldürmeden önce allah sizi başamızdan alır.

AKILLI, BİLİNÇLİ VE CİN FİKİR BİR TÜKETİCİ OLARAK TÜM YAPAY VE SUNİ YİYECEKLERE SAVAŞ ACIN. BU GIDALARI ALMAYIN.ÇARŞIDA VE PAZARDA GENLERİ İLE OYNANMIŞ GIDALAR BEN BURADAYIM DİYOR. DOĞAL GIDALARA YÖNELİN VE BU SUNİ ÜRETİM SOYTARILIĞINA BİLİNÇLİ SON VERELİM. BUNU ÖNCE KENDİNİZ İÇİN, SONRADA ÜRETİCİ VATANDAŞIMIZ İÇİN YAPIN.

AB zehırlı tohumlarını türkiye ye satsın gelir saglasın bizim insanlarmız hastalık kapsın. yasa cıkarıyorlar herkesten habersız gızlı ve kafalarına göre. bu vatanı siz kurtarmadınız sizin malınız degıl bu devlet.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın kesinlikle karşıyım! kümesinde bulunan diğer yazıları...
Youtube Hâlâ Yasak
Trafik Kurallarına Uyan Köpek
Sayın Bilgehan Buğra’nın Kafa Karıştıran Lafları

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.