En bilge insanlar bile arasıra bir iki zırvadan hoşlanırlar. -Roald Dahl |
|
||||||||||
|
Hayır, adını doğru yazmayı beceremeyen manken bozuntularının kitapları yayınlanırken ve kapış kapış giderken ömrünü bilim ve sanata vermiş değerli insanların kitaplarının raflarda tozlanmasından söz etmeyeceğim. O konuya bir girersek ben o konun içinden çıkamam. O konunun altında kalırım. Ben başka bişi dicem.. Okurdan çok niye yazar olur. Niye yazar millet? Ve bu millet niye okumaz? Doğru yerde doğru soruyu sormanın ve doğru cevaplar üzerine çalışıp kafa yormanın, kanıt aramanın kıymetine inanırım. Ben önce kendime döndüm.. Ben ne yazıyorum ne okuyorum? Kendime cevaplar aradım. Uzun lafın kısası birşeyler çıktı ortaya. Teşhisim doğru da olabilir yanlış da olabilir ama ben bu teşhiste iyi bir doğruluk payı olduğuna inanıyorum. Bir kere okumuyoruz çünkü okumak özellikle bu çağda epey boş(!!) bir iş. İnternette geyik, çarşıda piyasa, telefonda goygoy, iş-ihale peşinde koşmak ya da hayatta kalmak(yaşamak da değil ha, güç bela hayatta kalmak) için günde 16 saat(!) çalışmak bütün vaktimizi alıyor.. Kim vakit ayırır okumak gibi boş bi işe.. İkinci kere okumuyoruz çünkü bizim kafamıza göre yazanlar yok. Yazı çeşitliliğini sağlayacak yazar ve yazma ortamı yok. Yazı kültürü gelişmiyor. İster sermayenin tekeline ister eleştirmen ve yayınevi terörüne bağlayın ne derseniz deyin bu çağda yazar olmak zor-tektip yazarlar çok-çeşitlilik özellikle Türkiye'de çok az. Dar bir edebi yelpaze var. Varsa.. Okumaya, anlatılmaya, dinlemeye, lafa doymuşuz. İcraat istiyoruz. Boğazımıza kadar dolmuşuz ve patlama noktalarına kadar şişmişiz. Hava basıncını dengelemek için hela duvarından otobüs koltuğuna, demiryolu geçidi duvarlarından dağlara taşlara ve forum sitelerine, kitaplara kadar kendimizi yazmaya vurmuşuz-gazımızı az biraz boşaltıyoruz.. Yazıyoruz, içimizi döküp rahatlıyoruz. Karşı tarafa, farklı fikirlere artık tahammül edemediğimizden ve bizi umursamayanları umursamadığımızdan artık onları okumuyoruz. Cepheleşme ve düşmalık neredeyse kin boyutuna geldiğinden adeta silaha sarılıp mermi sıkar gibi elimizde kalem yazıyoruz. Vurulmadan vurmak için kelimeleri makineli tüfek mermisi gibi ard arda sıralıyoruz.. Sadece yazıyoruz. Okumuyoruz, yazıyoruz. Yazar sayısı okur sayısını geçiyorsa bu hepimiz için bir trajedidir diyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |