Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Buradaki sayfanın en üstünde “oğuz” ve yanında 3....diye yazıyor.Bu beş yada altı haneli bir rakam.Silik olduğu için anlaşılamıyor.Bir telefon numarasıdır belki de....O dönemde kaç kişide telefon vardı ki... ****** 13 Kasım 1970 “Hemen hemen bir ay oldu,ben bir tek kelime bile yazamadım.Oysa bu bir aylık süre benim hayatımın en hareketli günlerini yaşadığım bir dönem oldu.Doğrusu mutluydum ve neşeden uçuyordum adeta.Bu nedenle belki de günlerin nasıl geçtiğini anlamadım. O geceden sonra Necip’le aramızda bir yakınlık doğdu.Ona bağlandım ve onu sevdiğimi anladım.Bazen buna hakkım olmadığını,sevmemem gerektiğini düşünüyordum.Çünkü annemin ve ablamın davranışları beni korkutuyordu.Başkaları nasıl düşünür bilmem ama annemin yaptığını bir fahişelik olarak değerlendiriyordum.Buna rağmen bir süre sonra bir fahişenin kızı olduğumu unuttum. Necip’e ailem hakkında bilgi vermek istiyordum.Bunu yapmak için çok uğraştım.Ancak o her seferinde sözümü keserek ailemi değil beni sevdiğini,diğer insanların önemli olmadığını söyledi.Her şeyi bildiğini sanıyorum,çünkü eski sevgilisi şimdi ise samimi dostu Aysel ona mutlaka bazı şeyler anlatmıştır.Çünkü bir gün bana: -Bir annenin,bir babanın günahlarını çocukları yüklenemezler.Böylesi bir hüküm vermek mantık dışıdır,demişti. Anladığım kadarıyla o,yaşamayı,eğlenmeyi,gezmeyi yani yaşamın tüm hazlarını tatmak istiyordu.Para probleminin olmadığını,ancak çok daha fazla parasının olmasını arzu ettiğini,bazen bir boşluğa düştüğünü,bu anlarında korkunç bir sıkıntının onu esir ettiğini söylüyordu. Bir defasında Belgrat ormanlarına kadar uzandık,çimenlerin üzerine oturduk. Düşünceliydi. Bir şeye üzüldüğü belliydi.Bana derdini söylemeyeceğini tahmin ediyordum.O nedenle söylemesi için üstelemedim.İyi ki böyle yapmışım,çünkü o kendiliğinden konuşmaya başladı: -Biliyor musun Sibel,sevgililer birbirlerinin oldukları zaman gerçek mutluluğa ulaşırlar. -Nasıl? -Seven ve sevilen iki kişi gerçek mutluluğu tatmak istiyorlarsa tam anlamıyla birbirinin olmalılar. -Ben içinde yaşadığım mutluluktan daha fazla bir mutluluk olabileceğini düşünmüyorum. Hem varsa da istemiyorum.Çünkü çok fazla mutlu olmaktan hep korkmuşumdur.Çoğunlukla bir şeyler olur ve o sihir bozulur. -Sen de tam mutlu değilsin,bir şeylerin eksikliğini hissetmiyor musun?İşte ben içimdeki bu eksikliği artık anladım.Sana bu teklifle gelmeden önce çok düşündüm,seni kırmaktan korktuğum için kendimle mücadele ederek acılar çektim. -İnsan elindekilerle yetinmesini bilmeli ve daha fazlasını istememeli,dedim. O gün keyif vermedi ikimizi de.Onun isteği üzerine o günkü beraberliğimizi erken noktaladık.Eve gelince kendimi yatağın üzerine atıp hüngür hüngür ağladım.Garip bir acı vardı içimde.Şimdiye kadar hiç tatmadığım bir acıyla kavruluyordum.Bir şey boğazıma düğümlenmişti.Bir tehlikenin yaklaşmakta olduğu ihtimali içime doğuyordu.Romanlarda okuduğum kaybetme duygusunun zehrini ilk defa tadıyordum.Hayret! Bu durum içinde garip bir haz da saklıyordu.Belki de çaresizliğim böyle düşünmeme yol açmış olabilirdi. Onu kaybetmek istemiyordum.Her istediğini yapmak kararındaydım. Birbirimizin olmak benim de arzumdu,ama bu koşullarda değil! Akşam Tuğba eve erken geldi.Gözlerimdeki kızarıklıktan ağladığımı hemen anladı.Anlatmam için beni zorladı.Aslında anlatmaya,açılmaya benim de ihtiyacım vardı.Öyle de yaptım. Her şeyi anlattıktan sonra,nasıl davranmam gerektiğini ona sordum: -Gayet basit kızım,adam ne istiyorsa onu verirsin,olur biter.Hem belki o zaman seninle evlenmek zorunda da kalır.Bu kadar korkak ve kötümser olma!Yarın sevmediğin bir adamın kollarına kendini atacağına,ayağına kadar gelen bu fırsatı değerlendir ve çılgınca sevdiğin Necipciğinin ol!Sen bu İstanbul’da kız oğlan kız kaç kişi var biliyor musun?Binde bir ya çıkar,ya çıkmaz!Elalem yaşıyor kızım,sen uyu daha uyu… -Peki öyle de bu kızlar sonra nasıl evleniyor,evlendikleri adam anlamıyor mu? -Zaten çoğu seviştikleri adamla evleniyor.Aldatılanlar ise buluyor bir enayi.Erkekleri kandırmaktan daha kolay ne var?Adamın gözü dönmüş bir halde saldırıyor,biraz direniyorsun,sonra kendini bırakıyorsun.En sonunda da “Ne yaptım ben?” diye başlıyorsun ağlamaya.Erkek kısmı ağlamaya pek dayanamaz.Bir hafta,on gün sonra da anlı şanlı bir düğünle evinin kadını olup çıkıyorsun.Ve bir gün bir de bakmışın ki , namus budalası kesilivermişsin! -Olur mu öyle şey,çocuk bile inanmaz bunlara… -Aptal kardeşim,seni ben bile adam edemem!Öyleyse kendi başının çaresine kendin bak!Ne demeye benden akıl soruyorsun?Nasıl biliyorsan öyle yap!Bir kaç güne kadar ayarlayacağım adamı nikah masasına oturttuğumu görünce ne demek istediğimi anlayacaksın. Çok yorgunum ve şimdi uyumak istiyorum, deyip yorganın altına girdi. Aradan beş dakika bile geçmeden horlamaya başladı.Ohhh,ne rahat kız!Keşke ben de onun gibi olabilsem.Aslında istemiyorum onun gibi olmayı.Öyle kurnazlıklara aklım ermez benim.İyisi mi ben gene böyle kalayım. Bunları düşünürken sabah olmak üzereydi.Çelişkili düşünceler vardı kafamda.Çünkü bazen ablama hak veriyor bazen de onun gibi düşünenleri suçluyordum.Bazen Necip’in isteklerini yapmaya bazen de direnmeye karar veriyordum. Sabahleyin uykusuzluktan şişmiş göz kapaklarımı ovuşturarak işe gitmek için hazırlanıyordum.Geç kalarak patron bozuntusu Kenan’ın konuşmalarına fırsat vermemeliydim.Buna rağmen işe gittiğimde o,yine: -Ne o güzelim,yoksa bütün gece beni düşünmekten uyuyamadın mı?dedi. Mümkün olsa bu adamı kendi ellerimle boğarım.Yılışık ,mendebur şey.... ********
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |