..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak bir aðaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeþçesine...
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bilim Kurgu > Levent Ölçer




6 Mart 2010
Ufuklar: Diversity Antalya  
Levent Ölçer
"Endiþelerinizi anlýyorum. Bu olaylar ilk patladýðýnda ben de sizin gibi düþünüyordum. O zaman bunu kimse yapamazdý. Ama zaman akýp gittikçe þartlar deðiþti. Ýlk baþlarda koca bir dalga vardý. Bu dalga haklýydý. Öfkeliydi. Bu durumda hem Polis hem de Asker yapabileceði kadarýný yaptý. Hedefin içinde yaþla kuruyu ayýrmanýn imkaný yoktu. Ortalýk çok karýþýktý. Tereddüt ve geri çekilme çok doðaldý. Sonunda dünya kaçýnýlmaz biçimde ormana dönüþtü.. Oysa þimdi zaman deðiþti. Þimdi durum daha farklý. Þimdi Kalelerden çýkýp Kanunu geri getirmenin zamaný geldi. Karþýmýzda haklý ve öfkeli bir dalga yok artýk. Karþýmýzda iki koca topluluk var. Daha büyük olaný Mazlumlar. Daha küçük ve çok daha etkili olaný ise bunlara zulmeden vicdansýz Zalimler. Zalimlere karþý uygulanmasý gereken tek strateji güçtür. Kaba güç.. Ölümcül güç. Daha azýný uygulamamýz söz konusu deðil. Buna hakkýmýz yok..”


:BDFJ:
(Ýng. Diversity: Farklýlýk, baþkalýk, çeþitlilik.)

(Kovan Savaþlarý öykülerimden önceki tarihte geçen bir Ufuklar öyküsü.)


16 Mart 2024 akþamý Özüm için yine yoðun bir günün yorgun akþamýydý. Genç kadýn bir duþ için adeta ölüyordu. Bütün bu K07 operasyonunun sorumluluðu yetmezmiþ gibi bir de yüzlerce hatta binlerce sivilin sorumluluðu omuzlarýna binmiþti. Yeryüzündeki bütün hükümetler ve ordular 6 Ocak 2024 gününden itibaren Orman'dan Kaleler'ine çekilmiþti.. Adiler.. Aþaðýlýklar.. Korkaklar.. Vicdansýzlar.. Özüm bu kararý hem küfürlerle anýyor hem de kýsmen anlýyordu. Ama sebebi ne olursa olsun bu durumun K07 üzerine bindirdiði yük tartýþmasýz çok fazlaydý.

Dünya korkunç bir kýyameti yaþýyordu. Hiç hazýrlýklý olmadýðý ölçüde bir felaket karþýsýnda zararlarý azaltmak için zor ve acýmasýz seçimler yapýlýyordu..

Acýmasýz.. Bu kelime genç kadýnýn aklýnda aðýrlaþýyordu.. Kýsmen anlasa bile Özüm hala bu kararlarý yanlýþ buluyordu. Dünyanýn çarpýk düzeni ve o düzenin savunucularý suçluydu. Sessiz kalanlar da suçluydu. Bütün dünya suçluydu.

Odasýna girdi. Iþýklarý loþ ayara getirdi. Hemen soyunmaya ve banyoya doðru yürümeye koyuldu. Daha iç çamaþýrlarýný yeni çýkarmýþtý ki bileðindeki bir saat görünümündeki bilgisayarýna mesaj geldi. Bir Diversity Locasý'nýn komutaný olmak 7/24 adanmýþlýk isteyen zor bir görevdi. Derin bir nefesle pöfleyerek iletiþim hattýný açtý. Üs içi bir iletiþimdi bu.

Özüm'e adýyla hitap etmesine karþýlýk ses tonundaki saygý ve resmiyet askeri bir disiplini ele veriyordu. Diversity, gizli servislerin en gizli departmanlarýnýn varlýðýný kýsmen bildiði yasadýþý bir örgüt olarak tanýmlansa da onlar kendilerini Direniþçi olarak görüyor ve iþlerini çok ciddiye alýyordu.
“Özüm, Opera'dan acil bir mesaj aldýk,” diyerek uluslarasý örgütlerinin Ana Karargah'ýndan gelen haberi iletti Ali.
“Dinliyorum,”
“Hortlak, bütün Loca Komutanlarý ile yüz yüze bir görüþme yapmak istediðini bildiriyor. Beþ saat sonra açýlmak üzere þifrelenmiþ bir talimat paketi teslim aldýk.”
Bu durum Özüm'ün ilgisini fazlasýyla çekmiþti ama þu anda o kadar bitkindi ki bu þaþkýnlýðý ertelemeye karar verdi.
“Ali, beni 4 saat sonra uyandýr lütfen. O zamana kadar rahatsýz edilmek istemiyorum.”
“Anlaþýldý Özüm.”

Özüm buharlar içinde kalmýþ sýcak banyosunda duþun altýnda adeta yýðýlýp kalmýþtý. Ne gündü ama.. Ya da daha doðrusu ne haftaydý.. Hayýr, hayýr. Bu ay korkunç bir aydý.. Kimi kandýrýyordu.. Kendini bildi bileli, daha doðrusu gözleri gerçeklere açýldýðýndan bu yana yaþadýðý hayat ne hayattý ama.. Derin bir nefesle koca bir of çekti.. Yorgundu. Þimdi bir de kimsenin yýllardýr yerini bilmediði Opera'ya gitmek ve kimsenin asla yüzünü görmediði Hortlak ile buluþmak için çaðrý alýyordu.. Bakalým bunun içinden ne çýkacaktý.. Hortlak boþ yere tek kelime bile etmezken þimdi Loca liderlerini hem de yüz yüze görüþmeye çaðýrýyordu..

Diversity, hem Kuklacýlar'ýn(Hanedan) hem Ýkinci Hanedan'ýn hem de KGT'nin ve diðer çok üst düzey istihbarat departmanlarýnýn varlýðýndan haberdar olduðu bir örgüttü. Bir Direniþ Örgütüydü. Yönetici kadrosunun tamamý ve operasyon gücünün iskeleti Telepatlardan-Psiþiklerden oluþan bu örgüt küreselleþme karþýtý hareketi uzun zamandýr destekliyordu. Bu hareketi desteklediði gibi kendisi de küreselleþme adý altýnda empoze edilmeye çalýþýlan Küresel Diktatörlüðe kendi yöntemleri ile ciddi biçimde saldýrýyordu. Son 15 yýldýr bu mücadelenin dozu hep yükselmiþti ve Buhran Yýllarý'nda zirvesine ulaþmýþtý. Diversity'i bu koridorda yavaþlatan tek þey Ruth olmuþtu.

Örgüt Meteor'un varlýðýný öðrendikten sonra çabalarýný yeni bir koridora kanalize etmeye baþlamýþtý. Meteor'un yani Ruth'un geliþinin açýklanmasýnda da Diversity'nin parmaðý vardý. Açýklama eðer Kuklacýlar ve Ýkinci Hanedan güdümünde sarkaç gibi ileri geri sallanan dünya hükümetlerine kalsaydý çok geç kalacaktý. Diversity'nin Elçiler ile yaptýðý temaslar sonunda Gizli Krallar yola gelmeye mecbur kalmýþtý. Koca bir dünya ile uðraþmak kimsenin harcý deðildi.

Bugün gelinen nokta da buydu.. Koca bir dünya ile uðraþmak kimsenin harcý deðildi.. Tatlý rüyalarýndan koca bir kabusa uyanan dünya halklarýný durdurabilecek bir ordu yoktu.. Polis kýsa sürede halk yýðýnlarý karþýsýnda çaresiz kalýp boðulmuþtu. Ordular bile bir süre sonra yýpranmanýn lanetine tanýk olmuþtu. Zamanýn dalgalarý koca daðlar gibi yükseliyordu. Halk yýðýnlarý ardý kesilmeyen dalgalar halinde önüne çýkaný yýkarak ilerliyordu.. Medeniyet çöküyor, kanunlar bu dalgalarýn altýnda boðuluyordu. Kýzgýn ve korkmuþ, umutsuz kitleler hiçbir kaba sýðmýyordu. Dünya her türden ve her karakterden hayvanýn bulunduðu koca bir hayvanat bahçesine dönmüþtü. Bütün kafeslerin kapýlarýnýn kýrýldýðý bu koca hayvanat bahçesinde bütün kurallar ortadan kaybolmuþtu. Burada artýk sadece orman kanunlarý hüküm sürüyordu. Son olarak 6 Ocak günü bütün ordularýn Sýðýnak ve Depo bölgelerine, Korunaklý Bölgelere çekilmesi ile küçük bir þanslý-elit kesim dýþýnda bütün dünya kaderine terk edilmiþti.

Diversity'nin her ülkedeki deðiþen sayýdaki “Loca” adý verilen üsleri, bulunduklarý bölgelerde güçleri yettiðince insanlarý korumak için çabalýyordu. Askeri birliklerin ve polis kuvvetlerinin sokaklarda düzeni güçleri yettiðince - en azýndan bir süre daha korumayý amaçlayan gönüllü kalýntýlarý kýsa sürede bu Localarla þu ya da bu þekilde ittifak kuruyordu. Halktan çeþitli guruplar ve muhafýz güçleri de bu ittifakýn saflarýna katýlýyordu. Yine de bunlarýn karþýsýndaki kanun ve adalet tanýmaz koca kitleler ciddi rakiplerdi.

Bütün dünyaya hükümdar olan orman kanunu düzeni kýsa sürede kýzgýn halk dalgalarýndan mazlumlar ve zalimler adýnda iki topluluk yaratmýþtý. Güç kýsa sürede yozlaþýyor ve bozulup iblisleþiyordu. Kanun ve Adalet gibi denetleyici mekanizmalarý çalýþtýracak adil güçlerin yokluðunda, mutlak güce sahip olan karanlýk ruhlar bütün irinlerini ortaya þehvetle kusuyordu. Dünya yanýyor ve karanlýða batýyordu. Dehþet, þiddet, ölüm, tecavüz ve panik sokaklarda kol geziyordu. Þehirlerde sokaklar savaþ alaný gibiydi.. Sokaklar, caddeler, þehirler hayalet bölgelere dönüþmüþtü. Dünya, Ruth gelmeden kýyametini insan eliyle bulmuþtu. Cehennem zebanileri sokaklarý ele geçirmiþti.. Ýnsanlýk ölmüþtü..

********

Demir güzel bir Antalya akþamýnda sahildeki çadýrýnýn yanýnda Jaguarýný parlatýyordu. Diversity'nin teknisyenlerinin bu Jaguar ünitelerinin bakýmýný mükemmel biçimde yapmasýna raðmen Demir kendi ünitesiyle ilgilenmeyi seviyordu. Bütün bu kaos zamanýnda Demir'in aklýna huzur veren birkaç iyi þeyden biriydi bu bebekle ilgilenmek.

Jaguar ünitesi yüksek teknoloji ürünü yeni nesil bir savaþ aracýydý. Tek kiþilik aracýn kokpiti ve kullanýmý, pilot selesi tamamen bir motosikleti andýrýyordu. Bir tank gibi tamamen kapalý ve zýrhlý olmasýna raðmen pilot koltuðunun üzerindeki armadillo zýrhý açýldýðýnda kesinlikle bir motosiklet gibi görünüyordu. Beþ metre boyunda ve yaklaþýk bir buçuk metre geniþlikteki bu zýrhlý savaþ aracý kullanýcýlarý tarafýndan çok sevilen maharetli bir oyuncaktý. Demir de bunlara bayýlýyordu. Kendi Jaguarýnýn ön tekerlek üzerindeki sað ve sol kalkanlarýna kendi elleriyle kýrmýzý gül desenleri bile iþlemiþti..

********

Ocak ayýnýn ortalarýndan bu yana Diversity'nin Antalya üssü K07'nin 2 numaralý sýðýnak bölgesi gizliliði elden býrakmýþtý. Bu tarihten sonra Loca için hareket hiç bitmemiþti. Bugün bu bölgenin yakýnlarýna kurulmuþ iki kamp bölgesinde yirmi bine yakýn insan doðrudan Diversity korumasýndaydý.

Antalya'da çakma þeyh Hacý Mutasým'ýn Cemaati ve kabadayý Enver Ender'in sokak çeteleri güç savaþýnda kapýþýyordu. Bunlara karþý iki cephede mücadele veren Metin Binbaþý ve askerleri son bir ay içinde Loca'nýn desteði ile þehir merkezine güvenli bir koridor açýp orada yine Loca'nýn gücüyle bir silahsýz-savaþsýz bölge kurmuþtu. Diversity, KGT'den geçen on yýlda çaldýðý yüksek teknoloji sayesinde Localarýný olabildiðince iyi donatmýþtý.

Buna raðmen bu bölgede hayat hala çok zorluydu. Meteor daha vurmadan durum böyle berbattý. Bir de meteor vurursa.. Ya da meteor yok edilse bile dünyaya vuracak yaðmuru bile yaðsa.. Her ne olursa olsun iki ihtimalde de Kovan yeryüzüne inecekti.. Evet. Diversity bunu biliyordu ve bunun için de ayrýca endiþeliydi. Omuzlarýnda taþýdýklarý aðýrlýk bu “uzaylý iþgalci” bilgisiyle daha da aðýrlaþýyordu.

Yine de bütün bu karamsarlýðýn içinde hala umut da vardý. Umut insanýn olduðu her yerde vardý. Hele orada gençler varsa umut daha da çok vardý. Gençlik ne muhteþem bir güçtü. Umut gençliðe tapardý. Umudun en gerçek güzelliði sadece genç yüreklerde çiçek açardý..

****

Güzeller güzeli Ela bu salak oðlaný nerede bulacaðýný çok iyi biliyordu. Bu kamplar kurulduðundan beri büyük koydaki uzun kumsal ve civarýnda gezinen çok oluyordu. Demir kendi özel hayatýna ve sessiz yalnýzlýðýna çok deðer veren bir karaktere sahipti. Yine de Ela'dan kaçamazdý. Ela onun bütün gizli yerlerini hep bulurdu. O minik koyda saklanabileceðini düþünerek ne kadar da salak oluyordu böyle.. Ama olsun, onunla geçirdiði zaman bu küçük saklanma çabalarýyla daha da renklenip tatlanýyordu.. Ela tatlý tatlý güldü. Tokalarýný çýkarýp uzun, simsiyah saçlarýný rüzgara savurdu.

Gece ne güzeldi böyle. Yýldýzlar gece mavisi gökyüzünde ýþýl ýþýl yanýyordu. Beyaz bulutlar koþtura koþtura gökyüzünde geziniyordu. Sahildeki tatlý meltemin fýsýldayan sesine dalgalarýn kumlu sahile vuran köpüklü þarkýlarý katýlýyordu.. Ela bu þehrin sahillerine, havasýna, gökyüzüne bayýlýyordu. Bu ne güzel bir geceydi böyle!

Ela kendi Jaguarýný sahilde býraktý. Koltuðun arkasýna uzanýp küçük kargo bölmesinden piknik sepetini çýkardý. Jaguarýna iki eliyle yaslanýp sibernetik savaþ giysisinin(ZARM) “aský” modunu çalýþtýrdý. Giysinin bütün arka yüzü süratle fermuarlýymýþ gibi açýldý ve geriye bir adým atan Ela giysinin içinden çýktý. Giysinin arka yüzü tekrar kapandý ve bir heykel gibi Ela'nýn vücut þekliyle ayakta kaldý.

Ela þöyle üstüne baþýna bir baktý. Bu mor bikiniyi iyi ki bir numara küçük almýþtý. Bu sýký haliyle çok daha yürek yakýcý duruyordu. Deli gibi spor yapan diðer kýzlarýn aksine sporu kararýnda býraktýðýný düþünüyordu Ela. Atletikti ama kesinlikle öyle azman gibi kaslý deðildi. Minyon bir tipti ve vücut ölçülerinin orantýsý, güzelliði konusunda çok dikkatliydi. Ten rengini ne çok beyaz ne çok bronz tutuyordu, saçlarýyla ciddi biçimde ilgileniyordu. Hareketli ve çok yaramaz bir delikanlý kýz olsa da Ela hala bir hanýmdý ve güzelliðine, nasýl göründüðüne cidden çok önem veriyordu.
“Taþ gibi hatunum vallahi. Demir ne þanslý bir adamsýn sen ya..”

Ela aslýnda kendini de þanslý görüyordu. Tanýþtýðý erkekler içinde Demir'in yeri baþkaydý. Ýkisinin de psiþik olmasýndan ve duygularýný korkmadan paylaþabilmelerinden çok daha fazlasý vardý. Demir'le beraberken kendini çok rahat ve özgür hissediyordu. Demir hem onu sahipleniyor hem de ayný anda olabildiðince özgür býrakýyordu. Tabi genç adamýn Rönesans dönemi mükemmel bir Michelangelo heykelini andýran bir vücuda sahip olmasý da küçük bir artýydý.. Þey, aslýnda pek o kadar KÜÇÜK(!) de sayýlmazdý! Neþeyle kýkýrdadý Ela. Hem dudaklarýyla hem zihniyle bir melodi fýsýldayarak yürümeye baþladý. Aðaçlarýn ve çalýlarýn arkasýndaki kamp ateþinin parladýðý açýklýða doðru ilerledi. Civarda sadece ikisinin olduðunu ve Demir'in geliþini duyduðunu biliyordu. Psiþik olmak bazen sürprizleri bozuyordu. Bu bazen iyi bazen kötü biþeydi.

Ela bir elinde piknik sepeti ile yürürken bikinisinin üzerini çýkardý. Son bir haftadýr kamplardaki veletlerin çýplak güneþlenirken onu dikizlemeye çalýþmasý yüzünden kumsalda epey hareketli anlar yaþanmýþtý ama bu manzaraya deðerdi hepsi. Ýzsiz bronzluða paha biçemezdi Ela. Bakalým Demir ne deðer biçecekti. Yaramaz kalbi þimdiden küt küt atmaya baþlamýþtý. Dudaklarý baþtan çýkarýcý bir gülümseme ile kývrýldý. Yürürken saçlarý gece melteminde tel tel dalgalanýyordu, mavi gözleri safir parçalarý gibi alev alev yanýyordu.

Demir yaklaþan Ela'yý hissetmiþti. Jaguarýnýn bakýmý ile uðraþtýðý bu anlar onun aklýný adeta bir meditasyon gibi baþka diyarlara götüren dinlendirici zamanlardý. Aklý sakin, dingin ve huzurluydu. Çocukluðundan, çok sevdiði bir hatýranýn izleriyle taçlanýrdý bu motoruyla uðraþtýðý saatler. Jaguarýnýn bakýmýný kendi elleriyle yapmýþtý ve þimdi dýþ temizlikten sonra son kat cilayý da bir ayin gibi ciddice geçiyordu..

“Acýkmýþsýndýr diye düþündüm. Öðle yemeðine de gelmedin Demir,” diye tatlý talý konuþtu Ela.
Demir o yana dönmeden cevapladý. Hala cila ile uðraþýyordu.
“Yanýmda birkaç sandviç vardý. Aç deðilim ama teþekkürler.”
Ela biraz bozulmuþtu.. Aslýnda bu odunun dönüp bakmamasýnýn üzerine cidden ve süratle kýzmaya baþlýyordu. Yine de zorlamaya karar verdi. Bunca yolu ne hayallerle gelmiþti. Sepeti yere býraktý. Bikinisinin altýný tutan düðümleri çözdü..
“Belki biraz tatlý alýrsýn, ne dersin?” Evet Demir efendi, bakalým buna ne diyecektin..
“Hmm, az bi iþim kaldý. Þu son kat cilayý da atayým. Oraya býrakýver Ela..”

Eh, Ela da sabýr küpü sayýlabilecek türlerden deðildi hani..

Ela öfkeyle sepetin içindeki bütün meyveleri ve içecekleri, yiyecekleri cilalanmakta olan jaguarýn üzerine telekinetik gücünü kullanarak yaðdýrmaya baþladýðýnda.. Demir fark etmekte çok geç kaldýðýný anlamýþtý.. Hem de çok geç..

Demir kendine küfürler yaðdýrýrken bunu derhal tamir etmesi gerektiðini fark etti. Ela'yý çok seviyordu. Beraber olduðu hanýmlar içinde bu þirret yaratýk en harika olanýydý. Bu güzel yürekli, dikenli görünümlü canavarý üzmektense ölürdü. Hem Ela çok pis kin tutardý, hemen kendini affettirmezse çok çekeceði kesindi.

Demir telepatik olarak özürlerini birbiri ardýna sýralayýp üzüntüsünü bin bir defa dile getirirken Ela yavaþtan sakinleþip duruluyordu. Yine de hala burnundan soluyordu doðrusu. Çatýk kaþlý öfkesinin tüttüðünü görebiliyordu Demir..

Demir kendi salaklýðýný da görüyordu. Buraya kadar ne güzel bir piknik sepeti hazýrlayarak gelmiþti Ela.. O sepet ki þu an boylu boyunca jaguarýnýn her yerine sývanmýþtý.. Karþýsýnda huri gibi bir güzel çýrýlçýplak dururken o cila ile uðraþýyordu.. Çok acýklý bir sahneydi.. Nerden bakarsan bak acýklýydý..

Demir özürlerini sýralarken Ela'nýn ellerini tutuyor ve gözlerine samimi bir suçlulukla bakýyordu. Ela'nýn numaracý dudaklarý abartýlmýþ çocukça bir öfkeyle büzülüydü ve bir süre daha özür dilenmesi gerektiðini iþaret ediyordu. Ela böyle oyunlara bayýlýyordu. Aralarýndaki iliþkiyi bu denli canlý ve heyecanlý kýlan bir sürü küçük ayrýntý vardý ve Ela'nýn oyunbazlýðý da bunlardan biriydi.

“Seni bi þartla baðýþlarým.. Diz çök,” diye diretti Ela.

Demir kabuðun kýrýlmaya baþladýðýný görebiliyordu. Biraz daha dil döktükten sonra barýþma faslýna geçebilirdiler. Kavgalardan sonraki bu barýþma faslýna ikisi de bayýlýyordu.

Ela tatsýzca uflayarak Demir'in diz çökmüþ özür dilemelerini bastýrdý..
“Seni þapþal.. Özürlerle dil dökmelerini umursamýyorum. Dilini baþka yerlerde çok daha iyi kullanabildiðini ikimiz de biliyoruz..”

Jeton bazen köþeli düþebiliyordu. Demir'in anlayýþý da bütün erkeklerde olduðu gibi bazen aðýr çekimde iþliyordu. Bu emri ikiletmedi. Hemen uygulamaya geçti. Zaten bu barýþma faslýna tatlýyla baþlamak gibisi yoktu..

Önceleri Ela tepki vermedi. Sonra yumuþamaya baþladý.. Nefesi hýzlanýp derinleþti.. Kýkýrdamalarýný yüzünde açan gülücükler izledi.. Az sonra inlemeleri dalgalarýn sesine karýþýyordu. Çýplak teninden teri süzülürken gece meltemi tatlý tatlý vücudunu okþuyordu. Ela'nýn inlemeleri zevk dolu çýðlýklara dönüþürken aðaçlarýn ve çalýlarýn hýþýrtýsý meltemin fýsýltýlarýyla karýþýp aþk þarkýlarý mýrýldanýyordu.. Ateþin çýtýrtýlý gölgesinde terleri kumlara karýþtý. Barýþmanýn coþkusuyla kumlarýn üzerinde uzun uzun öpüþüp seviþtiler. Gece çok bonkördü, olabildiðince onlarla kaldý.. Sabah çok þefkatliydi, olabildiðince yavaþ geldi.. Onlar birbirini sarýp sarmalarken Antalya sahilleri bir kez daha bir aþkýn coþkusuna þahit oldu..

***********

Gece karanlýðýnýn son nefesini verdiði saatte K07'nin tepelerin içine oyulmuþ pistinin kapýlarý açýlýyordu.. Sýradýþý bir uçucu olan Pelikan mekiði kýsa süre sonra kapýdan dýþarýya fýrlýyordu..
Yandan bakýnca ince oval bir diski, tepeden bakýnca üçgenimsi bir elmas silüetini hatýrlatan aerodinamik mekiðin sürati çok etkileyiciydi. KGT mekiklerinin çalýnan planlarý ile üretilen Diversity'nin Pelikan mekikleri daha küçük cüsseliydi(40 metre boy, 30 metre geniþlik, 8 metre yükseklik) ama çok daha çevikti. Mert'in komuta ettiði mekik yardýmcý pilot koltuðunda Özüm ile süratle yol alýyordu. Sabahýn ilk ýþýklarý gelmeden yola çýkan mekik daha yerden havalanmadan görünmezlik pelerinine bürünmüþtü. Bir saat sonra belirtilen buluþma noktasýna ulaþtýðýnda yeni emirleri ile yolcusunu yere indirmiþ bekleme noktasýna çekilmek için yeni emirler alýyordu.

Özüm'ün yokluðunda bütün Loca operasyonlarý planladýðý þekilde normal akýþýnda ilerliyordu. K07 özellikle Antalya þehir merkezinde kurulan “Mavi Bölge-07” üzerindeki operasyonlara bu dönemde aðýrlýk veriyordu.

Metin Binbaþý komutasýndaki gönüllü askerler ve sivil muhafýz guruplarý Loca ile kurduklarý ittifak sayesinde Antalya þehir merkezinde geniþ bir alaný “kurtarýlmýþ bölge”ye çevirmiþti. Çevresi Diversity'nin armalý flamalarý(beyaz bayrak içinde siyah bir çember. Deniz mavisi fonlu çemberin içinde farklýlýk ve çeþitliliði temsil eden 7 rengi simgeleyen kýrmýzý bir “7” þekli. Ve 7'nin kollarý arasýnda birliði temsil eden kýrmýzý bir “O”. Kýrmýzý renk -burada- kararlýlýk ve uyanýklýðýn, hazýrlýklý olmanýn simgesi.) ile iþaretli bu bölgeye silahla giriþ ve içeride þiddet kullanýmý yasaktý. Yasaðý korumak için bölge sýnýrlarý K07'nin uzaktan komuta edilen Gergedan ve Kutu dronlarý ile devriye geziliyor ve insansýz taretlerle(UT-1 ve UT-2 üniteleri) gözlenip korunuyordu. Metin Binbaþýnýn kontrol noktalarý olan üç Kapý Nokta haricinde bu bölgeye giriþler kapalýydý. Megafonlar þehir içinde ve civar yerleþimlerde günün belli saatlerinde yayýn yaparak bu bölgede korunma ve yiyecek-su-ilaç bulunabileceðini halka anlatmaya çalýþýyordu. Mazlumlar ve zalimler arasýndaki kavgada hergün daha çok mazlum bu bölgeye sýðýnmak için kendine bir yol açmaya çabalýyordu.

Antalya merkezinden civara püskürtülen Hacý Mutasým ve Enver Ender, orman kanunlarýyla hüküm savaþý verdikleri bölgelerde, bu yeni oyuncunun varlýðýndan hiç memnun deðildi. Özellikle de Metin Binbaþý'nýn da bu oyuncuya katýlýp gücüne güç katarak üzerlerine gelmesi canlarýný sýkýyordu. Yine de bu iki zorbanýn insan gücü ve hüküm alanlarý geniþti. Bunlarýn askeri depolardan ve talan edilen birliklerden-enkazlardan yaðmaladýklarý silahlar da az bir ateþ gücü deðildi. Binbaþý ve Özüm þimdilik bunlarý Antalya þehir merkezinden uzak tutup halka sýðýnabilecekleri geniþ alanlar açma mücadelesi veriyordu. Ýkisi de bunlara karþý ellerindeki gücü þimdilik oldukça kontrollü ve kurallý kullanýyordu.

Kontrol ve Kural.. Demir bu stratejiyi onaylamýyordu. Büyük Orta Doðu Savaþýnda çarpýþmýþtý. Ýnsanlarýn ne kadar çirkinleþebileceðini ve neler yapabileceðini ilk elden tecrübe ile biliyordu. Binbaþý ve Özüm'ün taþýdýðý endiþeleri taþýmýyordu. Onlar hala bu iki zorbayý ve yanlarýndakileri suçlu siviller olarak görüyordu. Demir buradaki durumun klasik pencereden bakýþla deðerlendirilemeyeceðine inananlardandý. Bu bir ayaklanma durumu deðildi. Bu tam anlamý ile bir savaþtý. Dünya koca bir iç savaþýn içindeydi. Sivil hukuk geçerliliðini kaybetmiþti. Artýk buradaki savaþ hukukunu gerektiren bir durumdu. Karþýndakiler suçlu deðildi. Bunlar artýk düþmandý. Bunlar halk düþmaný derebeyleri idi. Bunlar savaþ lordlarýydý. Bunlara karþý sivil kanunlar deðil askeri savaþ kanunlarý uygulanmalýydý. Demir'i þimdilik dinlemiyordular.. Öyle olsundu. Onlar da anlayacaktý. Bu gidiþ kaçýnýlmaz biçimde Hacý Mutasým ve Enver Ender'in kellelerinin alýnmasýna gidecekti. Baþka yolu yoktu. Savaþta düþmanýn baþýný kopardýðýnda vücuduyla uðraþmana gerek kalmazdý-savaþ biterdi.. Öðrenecektiler.

Demir ve Ela yerden sekiz yüz metre yukarýda Jaguarlarý ile devriye geziyordu. Jaguarlar sývý-form teknolojisi ile süratle iki kanada ve uçuþ için daha elveriþli aerodinamik hatlara bürünebiliyordu. Bu kanatlý halleri ile saatte 1400 kilometre azami hýza ulaþabiliyordu. Hem karada, hem havada, hem su üstünde ve hem de su altýnda görev yapabilen bu pahalý oyuncaklar Localarýn gözdeleri idi. Kirpi zýrhlý araçlarý ve Pelikan mekikleri, Gergedanlar da hep çok faydalý aletlerdi ama Jaguar ünitelerinin Diversity operasyonlarýna verdiði güç bir baþkaydý.

“Demir, kuzeyden yaklaþan motorize guruplar var.”
“Görüyorum. Bölgedeki gizli kameralara bakýlýrsa mollalarýn gurubu.”
“Kalabalýklar. Geçen seferkinden çok daha büyük bir gurup.”
“Kesinlikle. Mitra(K07 üssünün ana bilgisayarý-yapay zeka) X-ýþýný ve termal verileri çözümledi. Bu bir saldýrý gurubu Ela. Ellerinde çok sayýda roket ve aðýr makinalý var.”
“Personel sayýsý geçen defadan neredeyse beþ kat fazla. Destek istesek mi?” diye gülümseyerek konuþtu Ela.
“Ýstemezsek dostlarýmýzý gücendiririz. Metin Binbaþý'ya Kapýlarda misafirleri olacaðýný bildir. Ben Gergedanlarý yeniden konumlandýracaðým.”

Gergedan adýnýn nedeni bu dronlarýn kalýn derisi ve koca cüssesiydi. Dört metre yükseklikteki Gergedan ünitesi insansýz bir mech ünitesiydi. Üç ana parçadan oluþuyordu vücudu. Uçlarýnda küreyi andýran birer tekerlek bulunan dört koca mekanik “bacak”, bu bacaklarýn birleþtiði iki metre çapýndaki “boðaz” ünitesi ve “kafa” kýsmý. Kafa ünitesi dört metre geniþlikte, dört metre uzunlukta, iki metre kalýnlýkta ve aðýr zýrhlý koca bir kutuydu. Boðaz üzerinde 180 derece dönebilen kafa ünitesi üzerinde orta büyüklükte bir Quad-Shooter Silah Sistemi mevcuttu. Bu ana silah; girdap topu, mikrodalga topu, gatling topu ve çok amaçlý lançer sistemlerinden oluþan bir bileþimdi. Asýl olarak öldürücü olmayan düzeyde güç kullanýmý ile araçlarý ve insanlarý etkisiz hale getirmeyi amaçlayan silahlarý olsa da Gergedan bu silahlarýn gücünü birkaç seviye yukarý çekerek çevresini cehenneme çevirebilirdi.

Demir mecha dronlarý yaklaþan kuvvete karþý uygun mevkilere konumlandýrýrken Ela da yerdeki dostlarýný uyarmýþtý. K07 Karargahýnda taktik komutan görevindeki Ali sahadaki Kutu dronlarýný takviye olarak önceden belirleniþ planlar dahilinde harekete geçiriyor, sahaya emirlerini veriyordu.

“Ellerindeki araçlarý EMP mermileri ile safdýþý edin. Kalabalýklara mikrodalga silahlarla bayýltýcý saldýrý yetkiniz var. Çok gerekmedikçe girdap silahlarýný(þok dalgasý silahý, vuruþlarý devasa yumruklar gibi insanlarý ve araçlarý savurup atabilir.) kullanmayýn. Mümkünse kimse yaralanmayacak ve ölmeyecek. Duydun mu Demir? Bunlar Özüm'ün emirleri.”

Demir ekþi bir suratla tatsýz bir ses tonuyla cevap verirken Ela kahkahalarla gülüyordu.
“Anlaþýldý. Kimse yaralanmayacak-ölmeyecek..” dedikten sonra daha alçak bir sesle ekledi, “mümkün olursa..”

“Yaramazlýk yapma Demir. Özüm'ü üzmenden hoþlanmýyorum. Zaten son zamanlarda çok yorgun,” diye ciddice dayýlanarak konuþtu Ela.
“Tamam, tamam. Senin korumana girmiþ birini nasýl üzerim.”
“Demir ses tonundaki alayý sana çok pahalýya ödeteceðimi þimdiden bil. Seni mahfedicem..”
“Ne alayý yavv.. Ben ciddiyim.”
Ela cevap vermedi.
“Yav, valla ciddiyim.. Ela.. Aloo.. Ela.. Yav ciddiyim lan.. Haydaaa.. Durup dururken baþýmýza iþ aldýk iyi mi..” Demir bir of çekti.

Demir'in jaguarý havada yumuþak bir yayla, üç yakýn kol halinde yaklaþan araçlara doðru, döndü. Binalarýn üzerinden sessizce ve yumuþakça süzülüyordu jaguar. Jaguarýn maksimum sürati 1400 kilometreyi bulsa da -aerodinamik safhalarý aktifken- 60 kilometreye varan çok düþük süratlerde bile uçma kabiliyeti vardý.

Ýyice yavaþlamýþ ve sessizleþmiþ jaguarla tecrübesi olan Hacý Mutasým'ýn adamlarý ellerinde dürbün ve roketatarlar ile gökyüzünü tarýyordu. Mutasým'ýn en ateþli müritlerinden ve saha komutanlarýndan olan Zahid elinde telsiz konuþuyordu. Zahid daha önce birçok defa Demir ile karþýlaþmýþtý. Demir onu elinden kaçýrýp duruyordu. Çok kaygan bir tipti ve Özüm'ün emirleri de kaçýþýný çok kolaylaþtýrýyordu hani..

“Demir.. Orda olduðunu biliyorum.. Gel buraya kafir.. Korkak karýlar gibi saklanma. Çýk karþýma Demir..”
“Demir.. Bre zýndýk, bre münafýk.. Bre kancýk. Çýksana ortaya. Kaçamazsýn Demir. Bak kýyametin geliyor. Bak sonun geliyor. Hepiniz cehennem ateþinde yanacaksýnýz. Artýk kaçacak yeriniz kalmadý.. Kutlu Þeyhimizin mübarek askerleri her yandan üzerinize yaðacak. Kafirleri ateþlerde yakacaz.. Kanýnýzla yýkayacaz býçaklarýmýzý..”

Demir bu heriften hiç hoþlanmýyordu. Eline geçirdiðinde ona yapmayý düþündüðü o kadar çok nahoþ þey vardý ki.. Ayný frekanstan cevap verdi.

“Hala ayný boþ ezberlerle gürültü yapýyosun Zahid. Bu laflarý anca mürit dediðin moronlara yedirirsin. Ýkimizde dinsiz bi köpek olduðunu biliyoruz. Merak etme çok yakýnýndayým. Geliyorum.”
“Gel köpek. Gel de layýðýný bul. Hepiniz için geliyoruz. Siz kafirlerin canýna okuyacaðýz. Hepinizin gýrtlaðýný keseceðiz. Seni de o orospunu da, alayýnýzý s... Bütün laikleri gebertecez. Kanýnýzla yýkayacaðýz bu cenabet topraklarý. Kemalistlerin iktidarýný yýktýk, þimdi de bütün dinsizleri, bütün münafýklarý tek tek avlayýp kökünü kazýyacaz!.. Demiiirrr!.. Gel Demiiirr!.. Geeell!!”

Demir'in sabrýnýn da sýnýrý vardý.

“Ulan bin babanýn dölü, ulan bitli uyuz köpek, aðzýndan ishal olmuþ iblis tohumu.. Sana söylüyorum Zahid, sen her kelimesiyle irin saçan pislik, hasta ruhlu zavallý insan müsfettesi.. Bana bak Zahid, ipimi þimdilik kýsa tutuyolar diye pençemden kaçýp duruyosun. Çok yakýn zamanda tasmamý çözecekler iþte o zaman seninle de, ananla da, bacýnla da, karýnla da, babanla da, erkek kardeþlerinle de hatta ölmüþ yedi sülalenle tanýþacam.. Bekle beni Zahid. Sakýn Enver ya da Metin'in kör kurþunuyla gebereyim deme. Bekle beni seni s.. Mezara bile girsen seni bulup s...”

“Demir köpeði, anasýný s.. çocuðum! Çýk önüme de kim kimi..” diye sayýp dökerken Zahid'in konuþmasý, Demir'in sesi ve gökten gelen saldýrý ile kesildi.
“Zahid! Ýblis dölü! O.. çocuðu. Senin de sahte þeyhinin de a.. koyacam! Þeyh dediðin si..þ tecavüzcü ib.. sübyancýlýktan sabýkalý.. Dolandýrýcý-hýrsýz, adi þerefsiz, oðlancý bi o.. çocuðu. Yediði bütün pislikleri sen de biliyosun çanak yalayýcý ib.. Kim kimi s.. görücez bin babanýn çocuðu! Mutasým'ýn gö.. gezen bütün yobazlarýn alayýnýn a.. k.. Az daha sabret Zahid.. Ananý s... geliyorum.”

Küfürleþmeler ve karþýlýklý sövüp saymalar, hakaretler, lanet okumalar, tehditler bu ikisi yüzleþince kaçýnýlmazdý..

Jaguarýn ön tarafýndaki mini top yuvasýndan üç guruba doðru 12 top atýþý yapýldý. 12 mini top mermisi araçlarýn motor kýsýmlarýný EMP etkisi ile susturduðunda Zahid'in üç takýmý da yaya kalmýþtý.. Kamyon ve jiplerden dökülen güruh tekbir getirip naralar atarak çevreye yayýlýyordu. Þimdiden havada ilk roketler Demir ve Ela'nýn jaguarlarýna doðru dumandan kuyruklarý ile uçuþuyordu..

“Adamýn aðzý laðým gibi diyecem ama senin verdiðin cevaplar da ondan geri kalmadý Demir..” diye tatsýzca konuþtu Ela..

Ela sokaklarda büyümüþtü. Bir yetimdi. Psiþik yeteneðini çok erken yaþta keþfedip gizlice geliþtirmiþ ve bu þekilde hayatta kalmýþtý. Sokaklarýn vahþiliðini ve insanlarýn canavarlýðýný ilk elden tecrübe ile biliyordu. Ama özellikle -psikoloji öðrenimi gördüðü- üniversite yýllarýndan sonra ve Diversity ile yollarý kesiþtiðinden bu yana daha nazik ve güzel bir hayatý vardý. Demir ile Zahid'in her defasýnda tansiyonu daha da yükselen bu atýþmalarý yumruk yaðmuru gibi sersemletiyordu genç kadýný.. Eski hatýralarý bu anlarda mezardan coþkuyla fýþkýran hayaletler gibi içini kirletiyordu..

“Özür dilerim Ela.. Herþeye katlanabilirim ama bu yobazlarla þahsi bir meselem var. Yobaz gördüm mü kendimi tutamýyorum..” diye diþlerini hiddetle sýkarak konuþtu Demir.. Cidden yobaz gördü mü Demir'in gözleri kararýyordu.

Psikolojik harp az sonra yerde sýký bir çatýþmaya dönmüþtü. Demir kurallara aykýrý ve son derece gereksiz biçimde yere inip jaguarýnýn zýrhlý korumasýný terk etmiþti. Aslýnda üzerindeki ZARM zýrh elbisesi sayesinde bir roketle vurulmadýkça bu gurubun silahlarý onun için sorun deðildi ama hala bu tedbirsizce-keyfi bir yaklaþýmdý. Çevrede 200'e yakýn mürit ellerinde av tüfekleri ve askeri silahlarla ateþ açýyordu. Þimdiden üç beþ el bombasý bile savrulmuþtu Demir'in üzerine.

Ela bütün uyarý ve baðýrmalarýna raðmen yere inen Demir'in yanýnda yerini almak üzere süratle yere iniyordu. Miðferlerindeki ekranýn alt köþesindeki -dronlardan akan anlýk veriyle sürekli güncellenen- mini savaþ haritasýndan görüldüðü kadarýyla Metin Binbaþý da az ötedeydi. Gergedan dronlarýnýn 2 metre yüksekliðindeki küçük versiyonu olan Kutu dronlarý yerlerini alýyordu. Bu güruhun ilerlemesi artýk pek mümkün deðildi.

Demir elinde quad-shooter tüfeði ile süratle yürüyerek önüne gelen müridi tek mikrodalga atýþýyla yere seriyordu. Bayýltýcý vuruþlarý yiyen birisi 12 saat sonra ve aðrýlý-bitkin bir halde ancak ayaða kalkabilirdi. Kýrmýzýmsý-turuncumsu bir flaþ ile vuran ýþýn, vurduðu adamý anýnda bayýltýp yere yýðýyordu. Demir koni saldýrýsý yerine nokta saldýrýsý ile tek tek vuruyordu bunlarý. Düþmanlarýnýn zihinlerini duyuyor ve hislerini hissedebiliyordu. Ne yapacaklarýný daha onlar yapmadan biliyor ve ona göre hareket ediyordu. Hoplayýp sýçrayarak ve sürekli hareket ederek, yer deðiþtirip mümkün olduðunca siper ve örtü kullanarak saldýrýyordu Demir.

Demir çok güçlü bir psiþik deðildi ama telepatik kabiliyetleri üzerindeki kontrolü çok yüksekti. Bu yeteneklerini özellikle yakýn mesafelerde çok az çaba ile ve çok üstün bir kesinlikle ustaca kullanabiliyordu. Üstelik bu güçleri ile savaþ tecrübesi ve Diversity operasyonlarýndan gelen takým harekatý becerisi de vardý. Demir öðretmen olarak görev yapan Diversity Telepatlarýnýn eðitiminde görev almýþ birkaç saha ajanýndan biriydi.

Roketatar taþýyan müritlerden birinin zihnini bir kýsa an için karýþtýrdý ve niþanýný birkaç metre kaydýrarak kendi arkadaþlarýnýn mevzisine çevirdi. Roket ateþlendi. Roket uçtu. Roket vurdu. 6 mürit patlama ile birlikte havaya uçup parçalandý.

“Demir!” diye bir çýðlýk attý Ela.
“Ben yapmadým. Sadece niþanýný kaydýrdým.”
Ali de lafa karýþýyordu.
“Demir, daha az saldýrgan bir stratejiye geçmeni emrediyorum.”
“Anlaþýldý, Ali. Kusura bakmayýn. Biraz çizgiyi aþtým.”
Demir savaþ görmüþtü. Hatalar yapmýþtý. Hata yaptýðýnda bunun bedelini ödemen gerektiðini biliyordu.

Bir roketçi daha Demir'e niþan alýyordu..
Demir yine ayný zihin þablonunu tetikledi. Bu kez hedef noktayý baþka bir yöne çevirdi.
Roket ateþlendi. Niþancý o bir anlýk zihin dokunuþu ile þaþýrmýþ ve roketi dimdik havaya doðru ateþlemiþti. Roket yükseldi.. Yükseldi.. Sonra uçuþ süresi dolunca kendini havada imha etti.

Ela'nýn atýþlarý Demir'in atýþlarýndan daha geniþ alanlarý vuruyordu. Koni þeklinde saçýlan flaþ vuruþlarý yakýn mesafedeki müritleri üçer beþer yere indiriyordu.

Demir'in gözleri inatla Zahid'i arýyordu.. Neredeydi bu adam.. Bir yandan etrafý tararken bir yandan AVÝdeki kayýtlarý geri oynatarak izini yakalamaya çalýþýyordu. Ali onun ne yaptýðýný görmüþtü ve yardýmcý olmak için bölgedeki gizli istihbarat kameralarýndan gelen verileri Mitra'ya sorgulatýyordu. Mitra kýsa sürede Demir'in miðferine tam konumu aktarýyordu.

Sinsi herif bu caddeyi çok iyi gören bir çatýya çýkýp niþancý tüfeðiyle atýþ fýrsatý kolluyordu. Demir onu gördü.. Demir'e niþan almýyordu. O anda fark etti Demir! Ela'ya niþan alýyordu!
Demir'in içi bir anda titredi ve öfkeyle niþan alýrken bir yandan da zihninden bir saptýrýcý vuruþ tetikledi..
Herþey bir an içinde olmuþtu. Tetik çekilmiþti. Mermi namludan fýrlamýþtý. Demir geç kalmýþtý. Zahid baygýn düþerken mermi çoktan Ela'nýn göðsüne ulaþmýþtý.

“Ela!!” diye haykýrdý Demir..

Ela öylece ayakta duruyordu. Bir an sesi soluðu çýkmadý. Kýpýrdamadý.. Sonra..
“Ne var be! Rüyamda görsem inanmazdým. Bay Süper Askerin bütün bilgisi ve tecrübesi puf oldu gitti sanki.. Bu mermiler ZARM derisini delemez Demir Bey..”
“Biliyorum.. Biliyorum..” diye Ela'nýn sözünü rahatlamýþ ve gülümser bir ses tonuyla kesti Demir.. “Yine de birisinin sevdiði insanýn vurulduðunu görmesi hiç hoþ biþey deðil..” diye orada býraktý.. Demir'in ses tonu samimi endiþesinin derinliðini haykýrýyordu.

Ela hazýrlýksýz yakalanmýþtý. Garip bir biçimde þimdi bu olayýn ardýndan bunu duymak onu da çok etkilemiþti. Yüreðinde biþeyler kocaman bir dalgayla sýmsýcak kabarmýþ taþýyordu..
“Seni domuz..” diye burnunu çekerek titrek bir sesle konuþtu Ela. Nemlenmiþ gözlerindeki iki damla yaþý tutmak için kendini zorluyordu.

Demir gülümserken derin bir rahat nefes aldý.. Ela'ya biþey olmamýþtý ya..

*****

Zahid yine kaçmýþtý.. Adamlarýndan birkaçý onu binadan indirip atlarla(!) kaçýrmýþtý.. Atlarla.. Demir duyduðunda þaþýrmýþtý. Çatýþma sürerken yakýnlara önceden getirilmiþ at ve eþekler kullanýlmýþtý ve geri çekilirken bunlardan faydalanmýþtýlar. Bu boþ kafalýlar o kadar da boþ deðil diye tatsýzca düþünmüþtü Demir..

Günün bir diðer tatsýzlýðý Özüm'den gelen fýrçaydý Demir için.. Özüm özellikle Demir sayesinde bu fýrçalama iþinde günden güne iyileþiyordu..

Günün tatsýz sürprizleri bitmiyordu. Özüm yeni bilgilerle gelmiþti. Çok taze bir bilgiydi. Ruth hýzlanmýþtý.. Dünyaya çarpma tarihi 1 Nisan günü olarak hesaplanýyordu.. Bu kocaman berbat bir þaka gibiydi..

Bir yandan böyle kýyametle uðraþýrken bir yandan da Demir'in deyimiyle týrývýrý iþlerle vakit harcýyordular. K07 korumasýndaki iki ana kampýn sözcüleri Özüm ile konuþmak için diretip duruyordu. Sadece iki kampta yirmi bine yakýn insan vardý. Mavi Bölge ve civarýndaki bloklarda yaþayanlar ile birlikte Loca'nýn velayeti altýnda yaþayan insan sayýsý elli bine yaklaþýyor diye hesaplanmýþtý. Metin Binbaþý ve Polis gücü ile halktan gönüllülerin yardýmý olmasa Loca bu toplulukla nasýl baþa çýkardý, Özüm bunu düþünmek bile istemiyordu..

Ýnsan topluluklarýný yönetmek cidden belalý bir iþti. Özüm'e Loca Liderliði görevi verilirken iþlerin bu noktaya kadar gelebileceðine dair uyarýlar yapýlmýþtý. Hortlak ileri görüþlü bir liderdi. Kimileri onun psiþik-telepatik yetenekleri ile geleceði görebildiðinden bile þüpheleniyordu.. Ve Hortlak uyarýlarýnda yine haklýydý..

Özüm bu belalý iþin altýndan tek baþýna kalkabileceðine inanmýyordu. Meteor Günü bu kadar yakýnken þimdi o insanlarýn karþýsýna tek baþýna çýkmak istemiyordu.

Beþ sözcü toplantý salonunda yerlerini almýþtý. Özüm iyi bir ev sahibi olarak güzel bir hoþgeldin ile karþýlamýþtý onlarý. K07'nin vitrin yüzü olan 1. Takým'ýn üyeleri de buradaydý. Demir, Yeþim, Selin, Ela, Murtaza, Özcan, Mert, Ertan..

Demir'in sert ve tatsýz suratý Özüm'ün hepsine verdiði gülümseme emrine raðmen çok ekþiydi. Özüm'ün bile gücünün yetmediði þeyler vardý..

Ýlk hoþbeþler çok kýsa sürdü. Herkesin yapacak iþi vardý. Sözcüler isteklerini dile getirmek eleþtirilerini söylemek istiyordu!

Demir daha bu sözleri ilk duyduðu anda sandalyesinde þöyle bir sallanmýþtý.. Ohaydý be.. Ne oluyodu yav? Ne isteði, ne eleþtirisi? Ulan teþekkür edeceklerine bir de þuna bak! Anaaa!..

Aslýnda Özüm de dahil hepsi bazý konuþmalarýn içeriðinden ve özellikle de bazý sözcülerin üslubundan rahatsýzdý.. Demir'in ipi Özüm tarafýndan þimdiden üç kere psiþik biçimde çekilmiþti.. Konuþmalar bu hýzla giderse Demir'in çekilecek ipi kalmayacaktý.. Demir'in baþýnýn üzerinde fýrtýna bulutlarýnda þimþekler çakýyor, gök gürlüyordu.

Bankacý Esma Haným demokrasiden, insancýllýktan ve kamplarýn yönetimiyle ilgili olarak söz sahibi olmaktan filan söz ediyodu.. Demir bu kadýný üç ay önce Orman Kanunu bölgesinden kurtarmýþtý.. Ýpotekler ve bankacýlýk oyunlarýyla beþ yýl önce iflas ettirdiði zavallýlardan biri tecavüz etmek üzereyken.. Þans eseri onunla bu orman kanunu zamanýnda karþýlaþan adam Esma'nýn aðzýný burnunu daðýtmýþken.. Þimdi burada patronluk taslýyor ve ders almamýþ, tepeden bakan, kibirli yamuk aðzýyla entellektüel nutuk çekiyordu.. Belki de orada hiç araya girmemesi gerekiyordu diye düþünüyordu Demir.. Kurtarýp koruduklarý bazý insanlar bu korumayý ve kurtarýlmayý hiç haketmiyordu-minnet duymayacak kadar kibirliydi.

Yöre'nin zenginlerinden Mehmet Bey bir dolu eleþtiri ve þikayet bildiriyordu.. Çoðu aslýnda kendi rahatý ve egosuyla ilgili yakýnmalardý.. Burada kendisine ve yakýnlarýna üstü kapalý biçimde özel muamele istiyor ve sýradan insanlarla ayný þartlarda yaþamaktan rahatsýzlýðýný söylüyordu.. Demir, adamýn lüks ve kale gibi çiftliðinin Mutasým'ýn müritlerince saldýrýya uðradýðý ve ateþe verildiði günü hatýrladý.. Onu da Demir kurtarmýþtý.. Demir birilerini kurtarmaya tövbe etmeye çok yaklaþmýþtý..

Emekli bir asker olan Osman Albay kamplardaki kaynak yönetiminden askeri kararlara kadar aklýna gelen her konuda atýp tutmuþ ve bir dolu maddeyi sýralamýþtý.. Ýþgüzar biçimde ve ne dediðini aslýnda hiç ama hiç bilmeyen bir nutuk çekmiþti.. Çok sinir bozucuydu.. Enver Ender'in bile daha etkili ve akýlcý metotlarý olduðundan bile dem vurmuþtu.. Demir bu adamý kampýn korunaklý kapýsýna kadar -döve döve- geçirmemek için kendini zor tuttu. Bakalým Ender'in köle ordusuna yazýlmak kendisini mutlu edecek miydi..

Bir öðretmen olan Serap Haným bu duyduklarý karþýsýnda utançla söze baþlamýþ ve Loca'ya yardým ve korumasýndan ötürü sessiz çoðunluðun teþekkürlerini iletmiþti.. Loca hem koruma, hem yiyecek hem ilaç ve tedavi saðlýyordu. Ýnsanlar kamp sýnýrlarý içinde güvende olduklarýný biliyordu. Karýnlarý toktu. Tepelerinde çatý, hastalandýklarýnda doktor ve tedavi vardý. Doðanýn içindeki bu korunaklý alanda dünyanýn bugünü düþünülürse cennette gibiydiler.. Tam bu nazik ve sýcak, içten sözlerle ortam yumuþamaya baþlamýþken araya çok arýzalý birisi giriyordu..

Asýl bomba sona kalmýþtý.. Demir'in suratýnýn daha ilk baþtan bu kadar ekþi ve sert olmasýnýn nedeni bu adamdý.. Adam bile demek istemiyordu Demir bu mahlukata..

Ýbrahim Hoca diye anýlan ak sakallý yaþlý adam daha ilk kamp kurulduðu günden bu yana kamplarda bir sorun kaynaðýydý.. Bugüne kadar Demir'in gazabýndan kurtulmasýnýn tek nedeni Özüm'dü. Özüm karþýlýklý anlayýþla, hoþgörüyle, asgari bir müþterekte buluþmayla medeni bir beraberliðin herkes için mümkün olduðuna inanýyordu. Kulaða hoþ geliyordu ama Demir bunu pek gerçekçi bulmuyordu. En iyiyi ümit ederken kötü þeylere de hazýr olmak gerekti.. Kötülük tam karþýsýndaydý ve kendinden olmayan herkese zehir saçýyordu.. Bir virüs gibiydi..

Ýbrahim Hoca'nýn konuþmasý Demir'in gözünde Zahid'in sözlerinden sadece bir kat aþaðýdaydý. Neredeyse aynýydý. Ýbrahim “Kemalistlere ölüm” ya da “laikleri kesecez, münafýklarý yakacaz” diye baðýrmýyordu ama sinsi sahte gülümsemesinin tam bir sýrtlan gülüþü olduðunu biliyordu Demir. Bu adamýn her hareketi sorundu. Her konuþmasý ortalýðý karýþtýrýyordu. Kamplarda beþ yaþýndaki kýzlý erkekli çocuklarýn oynamasýndan genç kýzlarýn makyaj ve kýyafetine kadar herþey sorundu. Mart ayýydý ama Antalya sahilinde hava anormal biçimde sýcaktý.. Bu kadar insanýn bu havada Antalya adýnda bir yerde, Akdeniz adýnda pýrýl pýrýl bir deniz kenarýnda, bir arada bulunmasý ister istemez ortama bir tatil havasý da veriyordu. Herþeye raðmen hayat sürüyordu ve gençler kötü þeyleri akýllarýndan uzak tutmak için denize, kumsala, aþka sarýlýyordu. Ýnsanlar umut için birbirine sarýlýyordu. Çoðu kimse ölmeden önce son zamanlarýný böyle bir cennette ve mutluluk içinde geçirmek istiyordu. Ýnsanlarýn mutluluðu Ýbrahim'e batýyordu. Ýnsanlarýn birbirine sevgi ile sarýlmasýný, iki çocuðun beraber oynamasýný, gençlerin ilk aþkýný, sevgililerin öpüþmelerini, insanlarýn neþeyle-müzikle eðlenmelerini, insanlarýn kendi odalarýnda seviþmelerini günah olarak görüyordu Ýbrahim.. Ýbrahim yobazlýk yapýyordu. Ýbrahim insanlarýn arasýnda ayrýlýk tohumlarý ekip ortamý karýþtýrýyordu. Ýbrahim kimin cennete kimin cehenneme gideceðine tanrý gibi karar veriyordu.. Ýbrahim burada, Demir'in deyimiyle, feci þekilde kaþýnýyordu..

Ela'nýn bazý huylarýný feci þekilde kapýyordu Demir.. Yobazlar söz konusu olduðunda Demir zaten hassastý ama bir de Ýbrahim þimdi Ela'ya laf atýnca.. Sabýr taþý caaart diye yarýlýyordu..

“..Bir de 'bu kadýnýn' gençlerimizin ve çocuklarýmýzýn ahlakýný bozacak þekilde denize girmesi konusu var..” derken Ýbrahim çok ileri gitmiþti.. Demir'i bir Allah'ýn kulu tutamazdý artýk..

Demir yerinden yýldýrým gibi kalktýðý gibi Ýbrahim Hoca'nýn yakasýna yapýþtý.. Ýbrahim'i bir eliyle yakasýndan duvara yapýþtýrýrken bir eliyle de býçaðýný yaþlý adamýn gýrtlaðýna kanatacak kadar sokmuþtu.. Þahdamarýn bi milim ötesinde öylece tutuyordu býçaðýn ucunu. Demir sýkýlý diþleri arasýndan týslýyordu.. Öfkesini zor kontrol ediyordu.. Gözleri kýsýlmýþ bütün vücudu öfkeyle gerilmiþti..

Ne Özüm'ün sesini ve uyarýlarýný, yalvarmalarýný ne de kollarýna yapýþýp onu Ýbrahim'den ayýrmaya çalýþan arkadaþlarýnýn kollarýný duyuyordu..

“Bana bak yalancý Hoca.. Evet yalancý hoca olduðunu biliyorum. Ýmam Hatibi sýnýfa bir kez girmeden torpille bitirdiðini ve ömrün boyunca daha iki rekat namazý bile adam gibi doðru kýlamadýðýný da biliyorum.. Hatta daha Elhamý bile doðru okuyamýyosun.. Daha baþka neleri bildiðimi de söyleyeyim mi? Yediðin hac paralarýný, cami vakfýndan yürüttüklerini, Kuran kursundaki kýz çocuklarýna sarkmalarýný, sana yüz vermeyen dullar hakkýnda dedikodu çýkarmalarýný, dolandýrdýðýn köylüleri, sende büyü var diye suistimal ettiðin zavallýlarý.. Sayýyým mý lan!? Daha sayýyým mý! Þerefsiz! Þimdi karþýma geçmiþ bize ahlak dersi veriyosun! Ulan seni burda koyun gibi yüzerim kimse elimden alamaz. Bana bak, Özüm'de peygamber sabrý var ama ben deliyim.. Seni burda kýtýr kýtýr doðrarým!! Ýblis!!”

Herkes Demir'i sakinleþtirmek için çabalýyordu ama Demir'e iþlemiyordu bu çabalar. Demir'in üzerinde hala fizik gücünü de arttýran ZARM elbisesi olmasý bir yana psiþiklerin zihinsel güçleri ile yapabildikleri çok çeþitli numaralar arasýnda kas güçlerini insanüstü seviyeye çýkarmalarý da vardý.

Demir telepatik sakinleþtirme çabalarýna bile direniyor ve Ýbrahim'i býrakmýyordu.. Ýbrahim dehþet içindeydi ve gözleri faltaþý gibi açýlmýþtý. Gözlerinde yaþlar vardý ve paçalarýndan aþaðý sular süzülüyordu..

Özüm'ün sesi bütün salonda yankýlanýrken bu sese þlakkk(!) diye bir ses de eklendi.

“YETER!”

Demir yediði tokat ile sarsýldý. Býçaðýný indirdi ve Ýbrahim'i yere býraktý. Korkudan dizleri tutmayan adam kendi sidiðinin içine öylece oturmuþ kalakalmýþtý..

Yüzyüze dururken Özüm'ün gözleri Demir'i adeta delip geçiyordu. Demir ayakta dururken yerin sarsýldýðýný ve ayaklarýnýn yerden kesildiðini hissetti. Hem fiziksel olarak hem bilinç olarak çok sert bir darbe yemiþti.. Bir an için Demir havadaydý bir an sonra duvara bindirip delerek arka tarafýna geçiyordu.

Ela'nýn eyvah çýðlýðý baðýrýrken odadaki herkes þu birkaç kýsa an içinde olanlar karþýsýnda donup kalmýþtý..

“Demir!!”


*******

Demir kumsalda sabah sporu yapýyordu. Dün akþamki hareket yüzünden bir gün istirahat kapmýþtý. Aslýnda Özüm'den disiplin cezasý beklerken tatille ödüllendirilmesi biraz garibine gitmiþti.. Ama olsundu. Sýký arkadaþlarýndan birinin sürekli söylediði bir laf vardý; Biri sana karþýlýksýz iyi birþey veriyorsa alacaksýn-salak olma. Demir gülerek güneþe karþý barfiks çekmeye baþladý.

Çocuklar bir köþede kumdan kaleler yapýyordu, biraz ötede gençler voleybol oynuyordu. Aþýklar dalgalarýn koynunda göz göze-dudak dudaðaydý. Gerideki aðaçlýklarda büyüklerin çay kahveli sohbetleri gençleri izleyerek renkleniyordu. Umut.. Umut gençlerin olduðu yerde yaþlýlarýn da yüreklerine sýzýyordu.. Cehennem gibi bir zamanda bile hala umut vardý. Elbette Antalya'nýn kumu, güneþi ve denizi de bu umuda çok yardýmcý oluyordu.

“Ýyi olmana sevindim,” diyen sesin sahibi Özüm'dü. O da spor kýyafetlerinin içindeydi. Terine bakýlýrsa epey koþmuþtu.

Demir barfiksi býrakýp havlusunu aldý. Bir su þiþesini kafasýna dikmeden evvel diðer þiþeyi Özüm'e uzattý. Özüm þiþeyi aldý. Serin suyun tadý ikisine de iyi gelmiþti. Sabahým erken saatinde bile kumsal sýcaktý.

Demir terini silerken cevap verdi.
“Sýký vurdun doðrusu. Hak etmediðimi söylemiyorum. Biraz delirdim. Rana'nýn þifa güçlerinin Diversity doktorlarý içinde bile eþsiz olmasý çok iyi. Onun dokunuþundaki güç ilaçlardan çok daha iyi geldi. Birþeyim kalmadý.”
“Bunu Ela duymasýn,” diye gülerek konuþtu Özüm. Rana'nýn peþinde koþan çok erkek vardý.

Demir bir an panikledi! Kastettiði bu deðildi. Psiþiklerin bazý güçleri kiþiden kiþiye çok farklýlýk gösterir seviyedeydi. Rana'nýn þifa güçleri ondan çok daha güçlü psiþiklerin þifa güçlerini bile geride býrakýyordu. Ama bunu Ela'ya anlatmak deveye hendek atlatmaktan daha zor olurdu..

“Amman Özüm.. Bana hala kýzgýnsan çek vur daha iyi. Temiz bi ölüm olsun. Ela'yý karýþtýrma bu iþe, beni mahveder.”
Özüm güldü. Ela'yý çok seviyordu. Ýkisi çok iyi anlaþýyordu. Hatta yedikleri içtikleri ayrý gitmiyor dense yeriydi. Ela Demir'in yanýnda deðilse büyük ihtimalle ya kumsalda kitap okuyordu ya da Özüm'ü de kaytarmasý için ayartmýþtý-beraber kýzsal geyiklerde yiyip içiyodular..
“Merak etme. Seni cezalandýrmak istersem bunu kendi ellerimle yaparým.. Dünkü tecrübe iyi geldi..” diye konuþtu Özüm. “Aslýnda ben de tam bunun için teþekkür etmeye gelmiþtim.”
Demir biraz þaþýrmýþtý.
“Teþekkür?”
“Elbette,” diye gülümsedi Özüm. “Ah, lütfen þaþýrmýþ numarasý yapma. Herþeyin farkýndasýn. Hatta belki de en baþýndan planladýn. Belki de Opera da bu iþin bir þekilde içinde..”
Demir birþey söylemedi..
“Evet, cevap ver lütfen,” diye ýsrar etti Özüm.
Özüm zihninin ilk yüzeysel katmanýndaki “örtü”yü epey kaldýrmýþtý. Psiþikler konuþurken karþýlýklý olarak aralarýndaki mesafeyi ayarlayabilirdi. Bu duygu ve düþüncelerin farklý yoðunluk ve miktarlarda paylaþýldýðý bir iletiþim metoduydu. Bir psiþiðin-bir telepatýn eðitiminin ilk aþamasý bu “örtü eðitimi” idi. Örtü hem psiþiði korur hem de psiþik olmayanlarýn özel hayatýný korurdu. Güçlerini kullanmayý bilen ve adil-saygýlý bir telepat olmak Diversity psiþikleri için olmazsa olmaz idi..

Demir þimdi Özüm'deki deðiþimi görebiliyordu. Bütün yorgunluk birikimi ve aðýrlýðýn üzerine, aylardýr aralarýnda süre gelen tartýþma ve sürtüþmelerin üzerine kýrýlma noktasý dün akþamki olay olmuþtu. Birikim coþmuþ ve taþan duygular Özüm'ün içinde yataðýný bulup ait olduðu yönde akmaya baþlamýþtý.

Demir dostça gülümsedi. Ellerini genç kadýnýn omuzlarýna arkadaþça atýp onu sevinçle sarstý.
“Özünü bulmuþsun Özüm,” diye güldü. Sonra bu lafýn kulaða geliþindeki “özün ve özüm” þeklini duyunca bir an irkildi. Ellerini genç kadýnýn omuzlarýnda çekti. “Tam olarak duyulduðu gibi demek istemedim.. Þey .. Yani.. ehem..” Demir biraz sýkýlýp utanmýþtý doðrusu. Özüm berrak kahkahalarla neþeyle gülüyordu.
“Merak etme. Ne dediðini anladým. Hem zaten, yanlýþ anlama ama pek tipim deðilsin Demir.”
Demir hem biraz rahatlamýþ hem de birden içinden bir soru uyanmýþtý “nasýl tipin deðilim ulan, gül gibi delikanlýyým..”

Aralarýndaki bað hala derin seviyede olduðundan Özüm bunlarý duyabiliyordu ve kahkahalarla gülüyordu.. Demir de kendini çok tutamadý ve gülmeye baþladý. Bu aralar Demir de oldukça gergindi ve gülmek iyi gelmiþti hani. Güldükçe ikisi de açýldý ve ikisi de rahatladý..

“Evet?” dedi Özüm. Aralarýndaki bað normal seviyeye geri çekilmiþti.
“Özüm, Hortlak senin bugün karþýmda olan Özüm olacaðýný biliyordu. Ama henüz deðildin. Bana bu konuda kýsa bir konuþma yaptý ve bir iki tavsiyede bulundu. Ama hepsi bu. Yani aslýnda ortada bir plan yoktu. Hortlak senin yolunu bulacaðýndan emindi. Ben sadece onun tavsiyeleriyle seni.. Eh.. nasýl derler.. Biraz zorladým diyelim. Süreci biraz hýzlandýrmaya çalýþtým. Ama plan yoktu. Hiç olmadý. Dün akþamki olay ise hiç planlý deðildi. Sanýrým ben de epey gergindim bir süredir. Bir de o öküz herif Ela hakkýnda konuþunca gözüm karardý.”

Özüm baþýný salladý. Anlýyordu. Demek plan yoktu. Sadece bir öngörü ve biraz yardým. Hepsi bu.. Demir Hortlak'ý tanýyor muydu?
“Hortlak ile yüzyüze geldin mi?”
“Hayýr. Hiç yüzyüze gelmedim. Sadece telepatik bir bað. Derin ve güçlü bir baðdý ama fiziki birþey yoktu. Ayný mekanda bulundum ama ne yüzünü gördüm, ne sesini duydum. Sadece gölgelerin arkasýnda belli belirsiz bir silüet.. Gerçek olduðundan bile þüpheliyim. Bir Venedik karnavalýnýn kýyafetlerini görüp seslerini duyar gibiydim. Aklýma hep Opera'daki Hayalet'ten þarkýlar ve kostümler geliyor onu düþündüðümde..”
“Aynen. Dünkü buluþma da benim için aynen böyleydi. Þimdi seninle konuþunca içime bir his doðdu. Sanýrým Diversity içinde kimse Hortlak'ý görmedi.. Garip. Deðil mi?”
“Ben emin deðilim.” diye cevapladý Demir. “Ben Hortlak'ýn yüzünü görmedim ama Hortlak'ý görmedim diyemem. Onu gayet iyi gördüm. Arkasýndan cehenneme yürümemi isterse seve seve yürürüm. Ýçinde insanlar için, hayýr-aslýnda evren için çok büyük bir sevgi var. Merhamet ve adalet duygusunu çok parlak biçimde hatýrlýyorum. Bir de bilgeliði hatýrlýyorum. Çok sade, ve ayný zamanda çok gösteriþli.. Saf.. Basit. Ve çocuksu.. Ama bilge. Çok bilge. Ben Hortlak'ý gördüm. Ve gördüðüm kiþiyi annem gibi, babam gibi, kardeþim gibi çok sevdim.”

Özüm öylece durmuþ Demir'i dinler bulmuþtu kendisini. Þimdi onu dinledikten sonra dün Hortlak ile konuþurken hissettiklerini bir kez daha tartýyordu. Aslýnda Demir az önce onun da hislerine tercüman olmuþtu. Hortlak'ýn verdiði haberler çok sert ve karanlýk olduðundan bu duygular gölgelenmiþti ama þimdi hissedebiliyordu. Þimdi hissettikleriyle yüreði hafifliyordu.

Yanlarýna Selin ve Yeþim gelirken ikisi de bu derin muhabbetten çekiliyordu.
“Ne kaynatýyosunuz bakiyim?” diye ilk laf atan pembe mayosunun içindeki Selin'di.
Demir onun her zamanki gibi çok sade ve çok hoþ olduðunu gördü. Esmer tenli eski aþkýnýn uzun, dalgalý saçlarý da her zamanki gibi muhteþemdi. Buðulu bakýþlarý yine derin ve sakindi. Sakin bir liman gibiydi Selin. Bir süre sonra Demir için fazla sakin olmaya baþlamýþtý. Demir buna hazýr deðildi.
“Katýlabilir miyiz?” diye tatlý talý gülümseyerek soran Yeþim'di.
Yeþil gözlü hurinin kýsacýk kesilmiþ altýn saçlarý ve küçük beyaz bir bikinisi vardý. Demir onun bu kadar güneþ altýnda gezip nasýl bu kadar beyaz kalabildiðini hep merak etmiþti. Yeþim de Demir'le bir süre beraber olmuþtu. Bazý yönlerden çok uyumlu olmalarýna karþýn bazý yönlerden tamamen zýttýlar. Ýliþkileri hiç bitmeyen sert bir kavga olduðundan bir yerden sonra ikisi de güzelliklerine raðmen yorulmuþtu. Bir iliþkiyi bitirmenin cinayetten çok daha iyi yöntemleri olduðunda anlaþmýþtýlar.

“Bir daha saçmalarsam dün akþamki kadar ucuz kurtulmayacaðýmý söylüyordu Özüm. Sanýrým sabrýný iyice taþýrdým,” diye konuþtu gülümseyen Demir.
Özüm de gülerek cevap verdi.
“Ha þunu bileydin. Artýk böyle þeylere katlanmayacaðým. Kurallar var. Uymayanlara ne yapýlacaðý da belli.”

Onlar böyle güle oynaya muhabbet ederken geyik kokusunu alan Ela'nýn damlamasý da uzun sürmemiþti. Loca'daki herkes Ela'nýn geyik kokusunu nasýl bu kadar çabuk aldýðýna hayret ederdi. Bu konuda doðal bir yetenekti Ela.. Muhabbet süratle derinleþirken bir aðaç gölgesine yayýlmýþtýlar ve hatta boynuzlarý bile çýkmaya baþlamýþtý..

*****

Akþam üzeri olurken Murtaza ve Özcan'ýn beraberce ortadan kaybolmasý Demir'in dikkatini çekmiþti. Bu ikisinin Akþam yemeði için yemekhaneye de uðramadýðýný gördüðünde iyice emin oldu. Pis herifler, adiler, þerefsizler Demir'e haber vermeden mangal yapýyordu.. Demir de Demir ise bunun hesabýný sorardý. Bu hýyarlarýn üç mangal mekaný vardý. Hiç deðiþmezdi. Bunlar güya saklanýrdý ama hep ayný -ve çok yakýn- yerlere kamp kurduklarýndan hemen bulunurdu.

Nitekim onlarý bulmak zor olmadý. Rüzgarýn taþýdýðý kokuyu duydu ilk önce. Sonra sesler gelmeye baþladý. Hafiften çakýrkeyif þarkýlar.. Bir de hayvani sesler.. Bu ikisi þimdiden geðirme yarýþýna baþlamýþtý..
“Ohhaaa!. Oha.! Çüþ be hey camýþlar! Allah'ýn davarlarý! Oha ya..” diye bastý Demir.
Murtaza bir küfürle cevap verdi. Özcan güldü.
“Geldi bizim beleþci.”
“Bir kere de insan ol da biþey getir yanýnda, deyyuz” diye söylendi Murtaza.
“Ben kendimi getiriyorum ya len. Þereflendiriyorum bu sefil.. dur bi dakka.. Oha. Nerden buldunuz lan bunlarý!?”
Özcan güldü. Demir mangalýn yanýndaki koca yýðýný iþaret ediyordu. Bunlar bu gece sabaha kadar patlayýncaya kadar yemeye niyetli ve de hazýrlýklýydý.
“Biz senin gibi hazýrcý deðiliz olm. Buluyoruz yolumuzu her türlü..”

Bütün yiyecek stoklarý sýký denetim altýndaydý ve taze et-tarým ürünü saðlanan birkaç çiftlik bölgesi K07'nin en önemli sýrlarýndan biriydi.
“Beyler, tadýnýzý kaçýrmak istemem ama cidden bizim stoklardan yürütmediniz dimi? Bakýn onlarda bütün bu insanlarýn haklarý var. Biz neden baþladýk bu mücadeleye? Ne için kuruldu Diversity? Bu ilkeleri biz koru..”
“Yav bi dur be olm.. Bi dur da motorun soðusun. Yok öle biþey.. Ohoo. Bi dinle. Bunlar bizden deðil. Mutasým'ýn malý deniz yemeyen domuz.”
“He yav,” diye temin etti Özcan da. “yav bunlar bizim çakma þeyhin hediyeleri.”
“Nasýl ya?” diye sordu Demir.
“Son devriye sortilerinden birinde þans eseri bir telsiz konuþmasý yakaladýk. Mutasým'a her hafta belli zamanlarda et saðlayan bir cemaat çiftliði bulduk..” diye gülerek konuþtu Murtaza
“Ulan ya yakalansaydýnýz. Habersiz ne iþler karýþtýrýyosunuz böyle..”
“Ya bi dur be olm. Panik yapma. Herkes senin gibi Rambo deðil. 200 adamýn ortasýna yalýn kýlýç atlayacak kadar manyak mýyýz biz..”
“He lan,” diye destekledi gülen Özcan. “Olum, biz salak mýyýz? Tedbirimizi aldýk. Saðolsun Ertancýðým þu optik kamuflaj çantasýyla operasyonumuza destek verdi. Gittik, aldýk, çýktýk. Kimsenin ruhu duymadý. Aslýnda bunu daha sýk yapmalýyýz lan Muro,” Özcan mangaldaki etleri þöyle bir ters yüz etti..
“He lan. Yakýnda bi daha yapalým bunu,” diye gülerek onayladý Muro.
Murtaza bir koca yudum raký çekti. Geðirdi. Bi yudum daha raký çekti. Koca bi oohh çekti.
“Yarasýn,” dedi Özcan kahkahalarla.
“Çakma þeyhimin þerefine içiyorum. Ýnþallah tez zamanda yüzyüze geliriz de bu kadehi yüzüyle tokuþtururum oðlancý pezevengin..”
“Biram nerde?” diye sordu Demir.
“Adam ol da raký iç abisi,” diye gülerek azarladý Murtaza.
“Bak pis adamým biliyosun. Biram nerde?” diye aynen gülerek cevapladý Demir. Bunlarýn geyiðine doyum olmuyodu.
“Al lan al. Hemen su koyverme,” diye güldü Özcan. Mini buzluktan aldýðý bir birayý fýrlattý.

Birlikte içtiler. Yediler. Þarkýlar söylediler. Geðirdiler. Anlattýlar. Dinlediler. Seyrettiler. Gecenin içinde ateþin çýtýrtýlarýnda sesi de paylaþtýlar sessizliði de. Gece derinleþti. Saatler birbiri ardýna devrildi. Bir yerden sonra suskunluklarý gökyüzüne döndü. Üçü de bir taþa, bir aðaç köküne, bir tümseðe sýrtlarýný verip baþlarýný göðe çevirdi.. Yýldýzlý gece göðünde geçmiþi düþündüler, geleceði düþündüler.. þimdiyi düþündüler.. Bazen de hiç düþünmeden, sadece var olmanýn engin derinliðine dalýp, sadece tatlý bir sarhoþlukla kayboldular..

Sabaha karþý ateþin son kalýntýlarý da küle dönerken, ilk kuþlarýn sesleri etraflarýný sararken, dalgalar sabahýn þarkýsýný söylerken, yapraklarýn hýþýrtýsý rüzgarýn fýsýltýsýyla düet yaparken.. Gökyüzünde ilk ýþýk yaðmuru baþlýyordu. Ýlk meteorlar dünya atmosferiyle tanýþmaya baþlamýþtý. Bir devrin kapanýp bir diðerinin açýldýðýný söylüyordu gökyüzü. Uzun nesiller boyunca sürecek bir savaþýn ilk kurþunlarýydý bu meteorlar.

Murtaza geðirdi. Onun hayvani sesiyle diðerleri de uyanýp gözlerini açarken Muro sabah gökyüzünü eliyle iþaret etti.
“Vay a... k... Baþladý be..” diye derin düþüncelerin içinde dalgýnca söylendi..

************

K07'nin 1 numaralý sýðýnak bölgesindeki ana karargahta acil bir toplantý vardý. Sabahýn ilk ýþýklarýyla birlikte herkese acil durum çaðrýlarý yayýnlanmýþtý. Bütün dünyada tüm askeri güçler alarm seviyesini kýrmýzýya çýkarmýþtý. Ýlk meteorlarýn yeryüzüne vurduðunu sismograflar da teyit ediyordu.

Yeraltýndaki derin, saðlam ve güç alaný ile çifte kalkanlý saðlam bir sýðýnaktý 1 numara. Mitra'nýn birkaç kat üstündeki harekat merkezinde liderler toplanmýþtý. Takýmlar pistlerde ve fýrlatma rampalarýnda araçlarýnýn baþýndaydý. Siviller 1. Seviye ve 2. Seviye sýðýnak merkezlerine yönlendiriliyordu.

Ýlk ön raporlar süratle dünyanýn dört bir yanýndaki Diversity Localarýndan akýyordu. Bununla beraber Ruth çok özel bir durum yarattýðý için dünya genelinde pek çok gizli örgütün tarafý olduðu Ruth Anlaþmasý da vardý. Bunun anlamý; KGT ve hatta Hanedanlar'dan ve ülkelerin gizli servis ve askeriyelerinden de bir “paylaþým kanalý” ile bazý seviyedeki bilgilerin serbest yayýlýmý idi. Çeþitli kaynaklardan akan bilgiler ulaþtýkça Mitra bu bilgileri toparlayýp ortaya bir resim çýkarmaya çalýþýyordu.

Ýlk bilgiler, yörüngedeki muhafýz güçlerin -öncelikli olarak kendi varlýklarýný korumak için- üzerlerine gelen meteorlara pozisyon aldýðýný gösteriyordu. Yerdeki savunma birlikleri olan yerden havaya füzeler ve lazer topu sistemleri de kendi sýnýrlý bölgelerinde alanlarýný korumak için çalýþýyordu. Bununla beraber özellikle dünyaya yönelen meteor saldýrýsý çok bunaltýcý seviyedeydi. Yörüngedeki savunucular kendi üzerlerine gelenleri bir kenara býraksaydý bile dünyaya yardým için ellerinden pek birþey gelmezdi. Saldýran meteor sayýsý ve büyüklük yelpazesi inanýlmaz boyuttaydý. Hedefleme ve takip sistemleri bu saldýrý karþýsýnda yetersiz kalýyordu. Savunma için ateþlenen füzelerin çoðu hedeflerine ulaþamadan daha küçük meteorlarýn isabetiyle durduruluyordu..

Bütün bu yaðmur dinmemecesine bir ritimle sürüyordu. Ritim alçalýp yükseliyordu ama bu acýmasýz akýn þarkýsý hiç susmuyordu.

Þimdiden üç saat olmuþtu ve yaðmurlar zaman zaman yavaþlasa da hiç durmuyordu. Meteor yaðmuru, Çoban ünitesinin güneþ sistemi içindeki meteor kuþaklarýndan toparlayýp Ruth'un çevresine ördüðü kütlelerden oluþuyordu. Demir ya da kaya bileþenli meteorlar kadar buz kristallerinden oluþan meteorlar da az sayýda deðildi. Genelde yere ulaþan meteorlarýn büyük bölümü demir bileþikli küçük meteorlarýn havada infilaký sonucu saçýlan parçacýklardý. Çok nadiren birkaç metre ye de yarým metreyi bulmayan bütün parçalar yere ulaþabiliyordu.. Atmosfere giriþteki yüksek hýzlarý ve sürtünme-þok etkisi ile bir süre sonra meteorlarý büyük bölümü yüksek irtifa infilaký ile daðýlýp zararsýzlaþýyor gibiydi..

Zararsýz göreceli bir kavramdý. Bu patlamalar yavaþ yavaþ yabancý bir partikül rezervini atmosfere saçýyordu. Yer ile uzaydakiler arasýnda þu an için önemsiz boyutta ama git gide yavaþça yükselen bir ECM etkisi oluþuyordu. Ýletiþim ve sensör sistemleri üzerindeki bu tehlike öngörülen 1 Nisan Çarpýþmasý'na kadar bu ritimde sürerse yerküredeki iletiþimin %99'u felç olacaktý.

Yere çarpan meteorlarýn büyük bölümü çok küçük olmasýna raðmen, nadiren de olsa aralarýnda boyu 10 metreye varan meteorlar da vardý. Bu darbeler Hiroþima'ya atýlan nükleer bombalardan 20 kat kadar daha güçlü olabiliyordu. Böyle tek bir vuruþ bir þehri haritadan silecek kapasiteye sahipti. Böyle bir darbe yere vurmadan bir þehrin üzerinde atmosferde patlayýp daðýlsa bile yere vuran patlama etkisi hala bir þehrin canýna okuyacak güçteydi. Nitekim ilk raporlar New York için bunu iþaret ediyordu. New York iki büyük darbe ve sayýsýz küçük darbe ile yüz yüzeydi.. Yaðmur hala sürüyordu.. Dünyanýn çeþitli bölgelerinden benzer felaket raporlarý gelmeye devam ediyordu. Sadece þehirler deðil kýrsallar ve yerleþim bölgelerinden uzaklardaki ýssýz alanlarda ve okyanuslar-denizler üzerinde de yoðun aktivite vardý. Þimdilik meteor boyutlarý yeryüzüne ciddi bir kalýcý etki býrakacak boyutta deðildi ama yaðmur yoðun ve aralýksýzdý..

“Ýlk rakamlara bakarsak Mitra en azýndan 500 bin ila 5 milyonluk bir ölü sayýsý bildiriyor. Bunlar sadece darbe aldýðý kesin olan 3 þehir için çok iyimser tahminler. Henüz haber alýnmamýþ bölgelerin sayýsý korkutucu boyutta. Yaðmurun olduðu bölgelerde iletiþimin çok hasar gördüðünü göz önüne alýrsak topyekün bir bombardýmanla karþý karþýya olduðumuzu söyleyebiliriz..” diye durumu özetledi Ali.
“Baþladý..” diye karanlýk bir sesle konuþtu Özüm.
“Kolay kolay da bitecek gibi durmuyor,” diye katýldý Demir.

Ertan K07'nin en dahi bilimadamýydý. Koca bir masanýn baþýnda bir sürü istasyondan gelen bilgileri inceliyor ve diðerlerinin görmediði þeyleri bütün o rakamlarýn ve raporlarýn satýr aralarýnda çözümlemeye çalýþýyordu.

“Diðer Diversity bilim ekiplerindekiler de benimle ayný fikirde. Hatta “paylaþým hattý” ile baðlantýda olduðum diðer askeri kuvvetlerin bilim ekipleri de ayný þekilde düþünüyor..” diye karanlýk biçimde konuþtu Ertan..
“Yani?..” diye sordu Özüm. Herkes Ertan'a dönmüþtü.

Ertan bir süredir üzerinde çalýþtýðý teoriyi daha da kuvvetli kanýtlar bulmasýna dayanarak ortaya koydu.
“Bu bir yok etme saldýrýsý deðil. En baþýnda yörüngeye o kadar savunma yýðýnaðý yapmamýþ olsaydýk bile Ruth bize çarpmayacak. Buna inanýyorum. Kovan bizi yok etmek istemiyor. En azýndan ilk aþamada bunu yapmak istemiyor.”
“Nasýl ya?!” diye þaþkýnca sordu Demir. Ertan bazen can sýkýcý bir dahi olurdu ama Ertan'ý çok severdi ve ona çok güvenirdi.
“Bakýn, en baþýndan baþlayalým. Adým adým.. Bu Kovan niye bize saldýrýyor? Yok etmek için, eðer Grekul'a inanýrsak..”
“Ýnanmamalýyýz mý demek istiyosun? Sesin dalga geçer gibi..”
“Aynen öyle. Ýnanmamalýyýz. Bakýn burada dönen dolap sadece bir uzaylýnýn bilmem kaç milyon ýþýk yýlý öteden bizi yok etmeye gelmesinden çok daha fazlasý. Uzayda bu kadar uzak mesafeleri aþacak kapasitede bir uygarlýk ister böcek ister aðaç olsun fark etmez. Bizim seviyemizdeki bir uygarlýðýn canýna okur. Tohumlarla geliyor, efendim geliþmesi lazým vs. vs. vs. Hikaye.. Tohumla gelene kadar bu yeryüzüne attýðý meteorlarýn içine bir virüs kapsülü koyardý iþlem tamam.”
“Bunu bütün dünyada sýðýnaklar yapýlýrken herkesin göz önüne aldýðýný hatýrlatmalýyým Ertan,” diyerek araya girdi Özüm, “Dünya çapýndaki sýðýnaklarýn büyük bölümünü oluþturan 1. Seviye sýðýnaklarýn kömürlükten tek üstün yaný hava geçirmez ve tam Biyolojik-Kimyasal filtreli olmalarý. Sýðýnaklarýn çok büyük bölümü sadece atmosferik koruma düþünülerek yapýldý. Bir meteor darbesinden ya da savaþtan çok hastalýk saldýrýsýndan korumaya yönelik.”
“Biliyorum Özüm. Biliyorum. Sizin bilmediðiniz ise elimizdeki bilgilerin bize satýr arasýnda söylediði. Biz burada test ediliyoruz.” diye konuþtu Ertan.
“Ne testi?” diye soran Ali'ydi.
“Onun cevabýný henüz bilmiyoruz. Ya da kimin test ettiðini. Ama bir sýnav verdiðimiz kesin. Bu koca bir senaryo. Bu bir kurmaca. Kovan cidden bize ilk anda yok etmek için saldýrýyor olsaydý bundan çok daha sert gelirdi.”
“Belki de yukarýdaki savaþýn etkisini çok gözardý ediyorsun Ertan. Yukarda ciddi bir kavga var. Mekikleri ve Silah uydularý bizden çok daha iyi biliyorsun. Grekullarýn desteði de yanýmýzda.” diye konuþtu Demir.
“Size söylüyorum, Kovan Raporu'nu okudum. Bizi bu ilk hamlelerle yok edecek gücü var. Elinde 300-500 metrelik demirden koca meteorlar varken bize attýklarý fýndýk fýstýk.. Aðýrdan alýyor. Gelecek günler bunu daha iyi gösterecek. Yenmek ya da yenilmekten ziyade birþeyin peþinde olduðunu hissedebiliyorum. Onu aldýktan sonra hala mümkün olursa canýmýza okuyacak..” sonra Ertan derin ve karanlýk düþüncelerinden gülerek sýyrýldý.. “Aman.. Siz boþverin bu kaçýk ineðin sözlerini. Gerçek olan þu ki þu durumda daha ilk baþta çok sýký bir karþýlýk verebilirsek bu düþmaný bozabiliriz. Bize bu þekilde saldýrmasý doðru bir taktik deðildi. Avantajý tepti. Sýra þimdi bizde..”

Ertan'ýn görüþlerini sessizce paylaþan bilimadamlarýnýn sayýsý az deðildi. Daha çok bilenler en az konuþup en çok düþünenlerdi. Onlarýn aðzýný þu aralar býçak açmýyordu. Raporlara ve ölçümlere gömülmüþ kafa patlatmakla meþguldüler.. Bu insanlarýn görüþlerine deðer verenler ise sadece endiþeli ve rahatsýz bir biçimde elleri tetikte ya da iþlerinin baþýnda umut ediyordu. En iyisini umut ediyordular. Daha kötüsü insana yaþam þansý vermiyordu.

******

Ýlk yaðmurun baþlamasýndan 2 gün sonra Opera tarafýndan baþlatýlan bir operasyon Afrika'ya yöneliyordu. K07'nin 1. Takýmý da bu operasyona katýlýyordu. Sahra çölünün kuzey doðu uçlarýnda görülen ilk Kovan bölgeleri hedefteydi. Ön raporlar bu çöl bölgesinde geniþ alana -çok sýk yamalarla- yosun yayýlýmýný gösteriyordu. Bu bölgenin çapý 20 kilometreyi buluyordu.

Bölgeyle ilgili istihbarat raporlarýna bakýlýrsa buralarda ilk sentezleyici kök yapýlar ve güneþ havuzlarý hatta spor kolonileri görülüyordu. Larva havuzlarý ve besin korularý olarak adlandýrýlan yapýlanmalar ve köpekcek ile iþçi ünite hareketi de göze çarpýyordu. Bu bölgelerde küçük boyutta sarmaþýk muhafýzlarý ve zýpkýncý varlýðý da dronlar ile tespit edilmiþti. Kovan müthiþ bir hýzla ilk üslerini kurmaya baþlýyordu.

Sahra'da bunlar olurken Buenos Aires'den gelen haberler hiç iç açýcý deðildi. Þimdilik haberler çok yayýlmamýþtý ama kesin bilgiler geliyordu. Spor kolonilerinin ve yosunun yaylýmý þehri ele geçirmiþti. Þehir içindeki ve çevredeki birliklerin ne olup bittiði ile ilgili en ufak bir fikri yoktu. Ordularýn en üst kademeleri bilgi sahibi olsa da alt kademedeki bilgi akýþý SON ana kadar çok kýsýlmýþtý. Ne yazýk ki o “son an” kýsmý çok yanlýþ ölçülmüþtü. Son, bazýlarý için beklenenden çok önce gelmiþti. Neyle karþý karþýya olduðunu bilmeden savaþý kaybetmiþti Buenos Aires.. Bütün þehir ya ölmüþ ya da spor etkisi altýnda kalarak “çalýnan insanlar”a dönüþmüþtü. Onlar artýk Kovan'ýn kraliçelerine hizmet için var olan iradesiz köle askerlerdi.

************
Kirpi, çok cici bir muharebe-destek aracýydý. 14 metre boyunda, 4 metre geniþlikte ve yaklaþýk 5 metre yüksekliðindeki bu aracýn silüeti yumuþak-yuvarlak hatlara sahip bir kamyonu andýrýyordu. Üç sýra önde, üç sýra arkada olmak üzere 12 adet koca tekerleði olan bu canavarýn arkasýndaki kargo bölümü 2 Jaguar ünitesini taþýyabilecek kapasitedeydi. Bu aracýn içindeki istihbarat-iletiþim sistemleri ve üzerindeki küçük ölçülü Quad-Shooter taretleri, roket-füze fýrlatýcýlarý onu komuta-destek-nakliye-keþif alanlarýnda etkili bir araç kýlýyordu. Derisi cidden çok kalýndý. KGT kökenli güç kalkanlarý olmadan bile tanksavar silahlarýn büyük bölümüne karþý tam dirençliydi.

Pelikanýn yere indirdiði 2 adet Kirpi aracý süratle kargo kapýlarýný açýp 4 jaguarý daha kumlu çöl yüzeyine indirdiðinde sahadaki jaguar sayýsý 10'a tamamlanmýþtý. Jaguarlar süratle geniþ bir kama düzeni alýrken Kirpiler bu kamanýn içinde onlarla ilerliyordu. Kama formasyonuyla ilerleyip ilk elden istihbarat verisi toplayacaktýlar. Burada Kovan ile ilgili bilgi edinmek, yayýlýmýný bastýrýp kraliçeyi bulmak-yok etmek hedefler arasýndaydý.

Kirpilerden birinin içindeki Ali operasyonun Taktik þefiydi. Komuta aracýndaki istasyonlardan birinin baþýnda diðer iki yardýmcýsý ile çevreyi izliyordu. Bilmek ayrý þeydi burada bizzat bulunup görmek bambaþka bir þeydi. Bu yeþil örtü çölün bu bölgesini neredeyse tamamen kaplamýþtý. Acayip þekilli oluþumlar bu yosunumsu-çimenimsi katmandan yer yer fýþkýrýyordu. Bu çok inanýlmaz ve þok edici bir manzaraydý. Burasý dünyaya hiç benzemiyordu..

Sürücü koltuðunda oturan Özcan kamera ve sensörler sayesinde holografik kokpitinde 360 dereceyi kristal berraklýðýnda izliyordu.
“Lan Ali, bayýlýyorum bu canavarý kullanmaya. Hele þimdi bu operasyonu düþününce.. Þuna bak yav, bu harika bi þey. Iþýklar, renkler, ordan açýlan pencereler, burdan son saniye raporlarý. Uzaygemisi, yok yok, filo yönetir gibi hissediyosun. Hem de herþey parmaklarýnýn ucunda.. Hehe..”

Ali gülümsedi. Baþýný iki yana salladý. Özcan bu iþi strateji simülasyonu oynamak gibi görüyordu.
“En azýndan birimizin eðlenmesi de güzel biþey,” diye konuþtu arkadaþýna.
Özcan kahkahalarla güldü.
“Karþýmdakinin insan olmadýðýný bilmek hoþuma gidiyor. Biliyosun savaþta çarpýþtým. Gönüllü yazýlmýþtým askere. Neye yazýldýðýmý bilmiyodum. Savaþ bittikten sonra, geri döndüðümde herþeye daha baþka gözle bakmaya baþladým. Birilerinin babasýný ya da oðlunu, kocasýný, kardeþini hedef almadýðýmý bilmek þimdi içimi biraz rahatlatýyor.. Çok rahatlatýyor.. Yine de hala..” derken tatsýzca durakladý Özcan..
“Hala ne ?” diye sordu Ali. Özcan'ýn sesinde birden ortaya çýkan rahatsýzlýk canýný sýkmýþtý.
“Adamým, saçma gelecek ama.. Ya, bu Kovan hakkýnda ne biliyoruz? Çok az þey biliyoruz.. Yaþayýþý, düþünüþü, yollarý hakkýnda hiç kadar biþey biliyoruz.. Bizimle savaþmaya, bizi yok etmeye geldi diyoruz.. Ýyi de neden bize düþman, ne yaptýk da tavuðuna kýþt dedik.. Savaþtan baþka yol yok muydu da hemen üstümüze atladý? Ýþte þu yöntemi kullanýr bu silahlarý bu taktikleri kullanýr diyoruz.. Ýyi de bu düþman, düþman olduðu kadar da canlý be babacýðým.. Canlý. Anlatabiliyo muyum? Bu bi yandan insan öldürmediðimiz bi video oyunu gibi rahat bi savaþ, öte yandan hala bir canlýyý öldürüyoruz. Hakkýnda çok az þey bildiðimiz, bizden uzun bin yýllar önce uzaya adým atýp kültürünü ilerletmiþ bir canlý..”

Ali cidden bu konuþmadan rahatsýz olmuþtu. Kovan'ý sadece çok geliþmiþ bir böcek kolonisi, uzaylý bir düþman olarak düþünmek daha kolaydý. Onu canlý ve karakter sahibi bir kiþi olarak düþünmek iþleri rahatsýz edici bir boyuta getiriyordu. Cidden rahatsýz olmuþtu.
“Ne kültürü lan. Böcek iþte.. Düþman. Düþmaný çok fazla düþünmek savaþta iyi deðil Özcan. Tetik parmaðýna hiç iyi gelmez bu düþünceler,” diye mýrýldandý ama sesi kendisine bile inandýrýcý gelmemiþti.. Durdu.. Pis pis Özcan'a baktý.
“Özcan.”
“Hee, ne var?”
“Seni kas yýðýný, fýndýk beyinli, çok geliþmiþ sevimli bir ayý olarak gördüðüm zamanlarda daha çok seviyodum. Felsefe yapmanýn sýrasý mýydý g...?”
“Ýnan bana ayý olduðum zamanlarý ben de daha çok seviyorum. Öteki türlüsü adamýn canýný yakýyor.”

***

Köpekceklerin sýrtýndaki iki koca yüzgeci andýran çýkýntýlarýn ne olduðu hemen ortaya çýkmýþtý. Bunlarýn üzerindeki dikenlerin her biri çok güçlü bir tüfeðin mermisi gibi hasar kabiliyetine sahip misillerdi. Tüfek mermisi gibi výnlayarak uçup giden bu dikenlerin vuruþu patlayýp spor da saçýyordu. Koca sürüler halinde sahaya yayýlmýþ köpekcekler geri çekilmeden ve iyi organize sürüler halinde çarpýþýyordu.

Çarpýþmanýn daha ilk yarým saatinde çok deðerli bilgiler toplanmýþ ve epey düþman gücü yok edilmiþti. Diðer Loca guruplarý da kendi bölgelerinde ayný ölçüde baþarýyla ilerliyordu. Doðudan batýya bir cephe halinde önlerine geleni süpürerek ilerliyordu saldýrý gücü. Ýçerilere doðru ilerledikçe düþman sayýsý ve çeþitliliði de artýyordu. Sarmaþýk muhafýzlar araçlara saldýrmaya baþlamýþtý. Bazý yerlerde yoðun sarmaþýk kollar ahtapotlar gibi jaguarlarý esir alýyordu. Kökleri yok edilene kadar araçlar esir kalýyordu. Bu halde bir zarar verici güçleri yoktu ama hareketsizleþtirdikleri ortadaydý. Ýlk tank böceklerinin kalýn yosun tabakasý altýndan fýrlayýp öne çýkmasýyla bu hareketsizleþtirme etkisinin ne kadar tehlikeli olacaðý da göz önüne çýkýyordu. Tank böceklerinin sarý plazma vuruþlarý sayýlarý arttýkça kalkanlarý daha hýzlý boþaltýr hale gelmiþti.

Bu tank böceklerle çarpýþarak ve yok ederek biraz daha içerilere ilerledikçe daha çok tank karþýlarýna çýkmaya baþladý. Daha bunlar ne bela þey diye düþünürken þimdi ilk spor kolonileri karþýlarýndaydý. Sarý-turuncu bir kar fýrtýnasýný andýran bölge etkisi bu kolonilerden süratle ve rahatsýz edici psiþik etkilerle yayýlmaya baþlamýþtý. Hafif bir rahatsýzlýðý ve baskýyý hepsi hissediyordu. Sýradan insanlarýn öðle güneþinin bir anda kalýn kara bulutlarla gölgelenmesi gibi bir etki yaratýyordu bu durum psiþikler için. Zarardan çok rahatsýz edici bir etkiye sahipti þimdilik.

Bütün savaþ guruplarý benzer manzaralarý ve hisleri dile getiriyordu. Hepsi bu düþmanýn doðasýndan çok rahatsýzlýk duyuyordu. Kovan'ýn en ürpertici yanýyla yüzleþmiþtiler. Az sonra üzerlerine çýldýrmýþ kuþ sürüleri akýn ederken bunun ürpertisini iliklerine kadar hissettiler.. Kovan dünya canlý yaþamýný ele geçirip köle askerler gibi kullanýyordu.

Demir en önde ilerlerken altýndan vuran bir darbeyle jaguarý havaya fýrladý ve yere sýrt üstü çakýldý. Devrildi. Ela hemen o yana dönerken hepsi þaþkýndý. Demir süratle toparlanýp “kendini düzelme” manevrasýyla jaguarýný kendi imkanlarýyla düz konuma getirmiþti bile. Ela yanýna kendi jaguarý ile damladýðýnda ikisi de karþýlarýndaki canavara bakýyordu. Bir balina gibi kocaman ve yýrtýcý gaga kafalý bir solucandý bu! Koca bir yeraltý canavarýydý. Toprak canavarý..

Jaguarlarýn bir akrep kuyruðunu andýran katlanabilir silah kolunun ucunda Quad-shooter silahý vardý. Silaha eklenen mini roketlerden birisi ateþlendi. Ela çok hýzlý tepkileri ile tanýnýyordu. Yaratýk daha aðzýný açýp kalýn bir yeþil duman-sprey kümesi püskürtmeye baþlýyordu ki roket aðzýnýn içinde patlayýp canýna okumuþtu!

Guruplara biraz daha ileri gitmeleri için emirler verilmesinin üzerinden sadece 5 dakika geçmiþti. Kovanýn elektrovatozlarý ve yarasalarý koca sürüler halinde karþýlarýna dikiliyordu. Ýyi organize guruplar halinde saldýran bu savaþ guruplarý toprak canavarlarý, köpekcekler ve sarmaþýklarla destekleniyordu. Savaþ alaný iyice karýþmýþtý.

Kirpilerin destek ateþi iyice ortaya çýkmýþtý. Kirpilerin taretleri durmadan girdap vuruþlarý ile köpekcekleri ve mikrodalga koni saldýrýlarý ile vatozlarý hedef alýyordu. Sarmaþýk köklerinin ve tanklarýn üzerine roketler-mermiler isabetle yaðýyordu. Jaguarlarýn otomatik quad taretleri tam kapasite çalýþýyordu.. Herkesin kalkanlarý süratle son noktalarýna dayanýyordu..

5 metre yüksekliðinde ve yaklaþýk 20 metre uzunluðundaki koca boðatýl (boða týrtýl) üniteleri sahneye çýktýðýnda vakit gelmiþti. Zýrhlý kalýn kabuk derisi ve iki koca boynuz topu ile bu üniteler nadir Kovan yaratýklarýydý. Bunlar küçük prensesleri taþýyan VIP üniteleri idi. Burada anlaþýldýðý kadarýyla geliþmiþ bir kolonini temelleri atýlmaya çalýþýlýyordu. Belki de atýlmýþtý bile..

Birlikler derhal geri çekilme emirleri alýnýrken bu boðatýl ünitesinin üzerine Jaguar ve Kirpi saldýrýlarý yaðýyordu. Boðatýl bunlardan etkilenmediði gibi kalkanlarýn canýna okuyan güçlü saldýrýlarla karþýlýk veriyordu. Baþka guruplarýn karþýsýna da birer ikiþer boðatýl üniteleri çýkmaya baþlamýþtý. Çekilme emri tam zamanýnda gelmiþti. Kalkanlar tükenmiþ ve kirpi araçlarýndan bazýlarý boðatýl saldýrýlarýndan ciddi hasar alarak kaçabilmiþti.

Pelikanlar süratle yardýma koþmuþtu. Bu mekikler kendi guruplarýna destek ateþi saðlarken birer birer neredeyse týrtýllarýn tümü vurulmuþ ve yok edilmiþti. Pelikan silahlarýndan sadece 2 týrtýlýn kesin kaçýþý görülmüþtü. Bunlar güçlü lazer silahlarýnýn vuruþlarý ulaþamadan süratle yerin derinlerine inen tünellere dalýp tarayýcýlardan kaybolmuþtu..

Pelikanlarýn aldýðý emir açýktý. Güçlü bir saldýrý için yeterli silah gücü olan kuþlar hedeflerinin üzerine isabetli saldýrýlarýna baþladýðýnda az bir direniþ ile karþýlaþtýlar. Vatozlar ve yarasalar Pelikanlar için bir sorun deðildi.

Yer ve hava hedefleri üzerine devamlý bir saldýrý sonucu Sahra üzerindeki bu küçük bölge görünüþte temizlenmiþti. Bununla beraber taktik subaylarýn hepsi sadece yüzeysel bir temizliðin söz konusu olduðunda anlaþýyordu. Þu durumda bu da bir baþarýydý. Henüz gerçek kavga baþlamamýþtý. Bunlar ýsýnma turlarýydý. Þimdilik Kovan bu baský ile yavaþlatýlmýþtý ki bu iyi bir þeydi. Asýl kavga Ruth'dan sonra baþlayacaktý. O zamana kadar Localar ve diðer direniþ güçlerine yine de çok iþ düþüyordu.

*******

Ýlk meteorlarýn yeryüzüne vuruþundan 24 saat sonra Özüm yanýnda takým komutanlarý ve Metin Binbaþý ile bir toplantý yapýyordu. Konu bu yeni durum karþýsýnda takýnýlacak yeni tavýrdý. Opera'nýn bütün Localara tavsiye emirleri vardý. Mümkün olduðunca kýsa sürede kendi bölgelerinde sivil düzeni mümkün olduðunca hakim kýlmak için adýmlar atmalarý bekleniyordu.

Bunun anlamý ayaklanmacý ve zorba güçlere karþý bir hareketin baþlatýlmasý idi. Mümkün ise diplomatik deðilse askeri biçimde durumun bu yeni þartlara uygun biçimde yeniden düzenlenmesi gerekiyordu.

Özüm kadar Metin Binbaþý da bu askeri harekat konusunda biraz tereddüt içindeydi. Özüm eski Özüm deðildi ama daha ilk hamlesinde bu kadar büyük bir kararla yüz yüze olmasý da genç kadýnýn canýný sýkýyordu. Metin Binbaþý ise üstlerinden onay almadan böyle bir operasyona baþlamak konusunda ayný ölçüde rahatsýzdý.

Konuþmalar ve fikir alýþveriþleri sürerken sesi çýkmayan tek kiþi Demir'di. Özüm ve Metin Binbaþý da bunun farkýndaydý. Normalde Demir ilk önce aðzýný açan ve þiddetle harekete geçilmesini savunan kiþi olurdu.
Metin ve Özüm bazen sinir olsalar da çoðu zaman Demir'i haklý bulurdu. Demir ordudan istifa etmeden önce gelecek vaat eden bir subaydý. Metin Binbaþý onun sicilinin farkýndaydý. Asi ve dikbaþlý, öfkeli mizacýnýn da farkýndaydý. Yine de aralarýndaki gerginliðe raðmen karþýlýklý saygýlarý da bir gerçekti. Özüm sonunda Demir'e dönmüþ soruyu soruyordu. Demir neden susuyordu?

Demir masa üzerinde dönen holografik haritayý iþaret etti. Haritada düþman güçlerin bilinen en güçlü noktalarý, dost kuvvetler, müttefikler, mazlumlar hep iþaretliydi.
“Bu haritada çok fazla kýrmýzý nokta var,” diyerek saf bir disiplinle söze baþladý. Duygularýný bu defa hiç iþe katmadan çok düz biçimde ve askeri bir mantýkla konuþuyordu. “Önümüzdeki günlerde Türkiye topraklarýna ne derece meteor bombardýmaný düþeceðinden emin deðiliz. Þimdilik ilk öncü saldýrýlar dünya üzerine inmeye baþladý. Ýlk birkaç saatteki yoðunluk azalsa da saldýrý durmadý. Ve duracak gibi de görünmüyor. Bu aþamada süratle -henüz vakit varken- kendi bölgemizi tamamen düþman unsurlardan temizleyip olasý Kovan saldýrýlarý için pozisyon almalýyýz. Saldýrýya uðramasak bile en azýndan diðer bölgelere yardým için hazýr durumda olmalýyýz. Enver ve Mutasým dýþarýdayken bunu yapamayýz."

“Açýk bir saldýrýdan söz ediyorsun Demir.” diye konuþtu Metin Binbaþý.
“Kesinlikle,” diye kýsa ve net biçimde cevap verdi Demir.
Özüm araya girdi;
“Bu derece kalabalýk topluluklarýn üzerine giderken ölümcül güç kullanýmý bir noktadan sonra kaçýnýlmaz olacaktýr.”
“Bizim silahlarýmýz sizinkiler gibi deðil Özüm. Biz vurursak öldürmek için vuruyor olacaðýz. Karargahtan buna onay çýkar mý emin deðilim,” diye konuþtu Metin Binbaþý.
“Binbaþým, Özüm. Endiþelerinizi anlýyorum. Bu olaylar ilk patladýðýnda ben de sizin gibi düþünüyordum. O zaman bunu kimse yapamazdý. Ama zaman akýp gittikçe þartlar deðiþti. Ýlk baþlarda koca bir dalga vardý. Bu dalga haklýydý. Öfkeliydi. Bu durumda hem Polis hem de Asker yapabileceði kadarýný yaptý. Hedefin içinde yaþla kuruyu ayýrmanýn imkaný yoktu. Ortalýk çok karýþýktý. Tereddüt ve geri çekilme çok doðaldý. Sonunda dünya kaçýnýlmaz biçimde ormana dönüþtü.. Oysa þimdi zaman deðiþti. Þimdi durum daha farklý. Þimdi Kalelerden çýkýp Kanunu geri getirmenin zamaný geldi. Karþýmýzda haklý ve öfkeli bir dalga yok artýk. Karþýmýzda iki koca topluluk var. Daha büyük olaný Mazlumlar. Daha küçük ve çok daha etkili olaný ise bunlara zulmeden vicdansýz Zalimler. Zalimlere karþý uygulanmasý gereken tek strateji güçtür. Kaba güç.. Ölümcül güç. Daha azýný uygulamamýz söz konusu deðil. Buna hakkýmýz yok..”
Metin binbaþý araya girdi.
“Ne hakkýndan söz ediyorsun? Burada suçlu bile olsalar insan öldürmekten söz ediyorsun. Hem kanunu getireceðiz diyorsun hem de insanlara karþý tek elde hem savcý, hem yargýç, hem de celladý oynamaktan söz ediyorsun Demir..”
“Binbaþým. Þu andaki durum bir iç savaþ durumudur. Savaþ hukuku ortadadýr. Savaþýn kendisi sivil yasalarýn katledilmesi demektir. Savaþýn kendi hukuku vardýr. Bunca masum insana zulmedenlere bu þartlarda uygulanacak tek yasa savaþ yasalarýdýr. Bunlar korunmasýz masum halka ateþ açýp zulmeden, tecavüz eden zalimlerdir. Zalimlere merhamet göstermek mazlumlara zulümdür. Onlarý affedemeyiz. Buna hakkýmýz yok.” diye sertçe konuþtu Demir.

Takým komutanlarý bile ürpermiþti.. Öte yandan hepsi son bir yýl içinde sokaklarda çok þey görmüþtü. Þimdi Demir'in sözleri bütün o gömdükleri-unutmaya çalýþtýklarý canavarlýklarý, kötü hatýralarý yeniden gözlerinin önüne getiriyordu. Bunlarý affetmeye haklarý var mýydý? Bu yapýlan zulmü karþýlýksýz býrakmak masumlarýn, mazlumlarýn ikinci kez tecavüze uðramasý deðil miydi..

Demir haklýydý. Zalimleri affetmek mazlumlara zulümdü. Bunu yapmayacaktýlar..

**********

Operasyonun adý Çelik Adalet olarak verildi. Demir'in verdiði isimdi bu. Bütün takýmlarý toplayýp K07 üssündeki görevlilerin ve sivillerin de dinlemesi için yayýnlanan bir konuþma yaptý. Temelde Özüm ve Metin Binbaþý'ya yaptýðý konuþmayý yineledi. Düzen ve kanunu geri getirmek için karþý saldýrýya geçtiklerini ifade etti. Tetik parmaklarýnýn tereddüt etmemesini söyledi. Bu konuþmanýn ardýndan kimsenin tereddüt edecek hali de yoktu. Hiçbiri son yýllarýný cam fanusta geçirmemiþti. Dýþarýda karþýlaþacaklarý adamlarýn nasýl canavarlar olduklarýný hepsi biliyordu. Hepsinin kendi tecrübeleri ve geceleri uykularýný bölen anýlarý vardý. Gözlerinin önünde çok kan akmýþ, çok acý çekilmiþti. Güçleri hepsini durdurmaya yetmemiþti..

Çelik Adalet harekete geçtiðinde ilk hedef süratle Enver Ender'in þehir dýþýndaki merkeziydi. Burasý sýký korunan koca bir yerleþimdi -Ender'in þahsi kasabasýydý, Enverþehir.. Enver'in adamlarýndan baþka köle gibi çalýþtýrýlan bahtsýzlar ve kaçmasýnlar diye rehin tutulan aileleri de buradaydý. Silahlý adamlarýn ellerinde aðýr makinelilerden roketlere ve zýrhlý araçlara kadar geniþ bir yelpaze vardý. Son teknoloji gözetleme ve haberleþme sistemlerine sahiptiler. Çevrelerinde kuþ uçurtmuyordular doðrusu.

Demir'in planlarý çok doðrudandý. Þok saldýrý. Saldýrý planlarýný Metin Binbaþý da kabul etmiþti. Locanýn elindeki silah teknolojisi ve ateþ gücünü geçen birkaç ay içinde çok yakýndan tanýma fýrsatý bulmuþtu. Metin Binbaþý özellikle Gergedanlarýn sahaya sürülmesini gördüðünde neredeyse karþýdakilere acýyacaktý. Tek bir gergedanýn bile Enver'in bölgesinin canýna okuyacaðýna inancý vardý. Burada sahaya 5 Gergedan sürülüyordu. Koca savaþ kuleleri gibi Enver'in yerleþiminin çevresini kuþatan bu mech dronlar Diversity operatörlerinin kumandasýnda hazýrdý.

Ýlk saldýranlar jaguarlardý. K07 elindeki 20 jaguarýn tamamýný buraya getirmiþti. 4 Kirpi de içindeki timler ile onlarýn peþinde karadan ilerliyordu.

Ýstihbarat saldýrýnýn çok önemli bir unsuruydu. Enver'in bütün üssünü avucunun içi gibi bilen Loca askerleri çok avantajlýydý. Bütün kilit noktalar hedef bilgisayarlarýnýn öncelik listelerinde sýralanmýþtý. Roketler ve top atýþlarý hiç vakit kaybetmeden en süratli rotalarla adrese teslim ediliyordu. Bütün savunma noktalarý bir bir düþerken Enverþehir'in dýþ kabuðu paramparça yarýlýyordu. Kirpiler kayda deðer bir direniþ görmeden ve taretlerinden yýkým saçarak içlere ilerliyordu.

Saldýrýnýn dehþeti daha ilk dakikalarda hissedilmiþti. Enver'in daha az sadýk adamlarý çoktan yaya ya da motorize þekilde kendilerine bir çýkýþ yolu yapmaya çalýþýyordu. Gergedan operatörleri araçlarý EMP mermileri ile safdýþý býraktýktan sonra silahlý olduðu görülen yayalarý tek tek yere indiriyordu. Metin Binbaþý'nýn askerleri silahlarýný býrakýp kaçmaya çalýþanlarý kýskývrak yakalayýp ayrý bir köþede kilit altýna alýyordu.

Jaguarlar kýsa süre içinde bütün güçlü noktalarý vurmuþ ve yere inmiþti. Hedef yýlanýn baþýydý. Enver Ender'in yeri sabýrlý bir izleme ve görünmez mini dronlarýn becerisi ile bulunmuþtu. Timler yollarýný fýrtýna gibi aþarak ilerliyordu.

Demir tek atýþla iþ bitiriyordu. Mikrodalga silahý nokta atýþ modunda ölüm saçýyordu. Vurulanlarýn bedenlerindeki bütün su-sývýlar buharlaþýyor ve bedenler anýnda kapkara kömür gibi oluyordu. Duman tüten bedenler yere bir bir yýðýlýrken Demir ve diðerleri durmadan ilerliyordu.

Kaçacak çok fazla yer yoktu. Enver Ender belki güçlü ve acýmasýz bir mafya kabadayýsýydý ama onun için bile yolun bir sonu vardý. Izbandut cüsseli zalim herif þimdi ilk kez o yolun sonuna geldiðini hissediyordu. Adamlarý bir bir düþerken bütün kaçýþ yollarýnýn kapalý olduðunu görüyordu. Gizli tüneli bile havaya uçmuþtu. Yollarý bitmiþti.

Enver sinirli sinirli etrafýndaki adamlarýný bile vurmaya baþlamýþtý. Çýldýrmýþ gibiydi.

“Enver..” diye seslendi Demir.
Enver o yana döndü. Elindeki kalaþnikofun þarjöründeki bütün mermi bitene kadar Demir'e mermi yaðdýrdý. Demir etkilenmeden yavaþ yavaþ yürüyordu. Yüzünü tamamen kaplayan hava geçirmez zýrh baþlýðýný çýkardý.

Enver ikinci bir þarjörü öfkeyle silaha güç bela taktý. Yeniden ateþe baþladý.

Silahýn namlusu birden kontrol edemediði bir þekilde havaya doðru dönmüþtü. Þarjör havaya boþalmýþtý. Sonra silah elinden fýrladý ve Demirin eline geldi. Demir tek eliyle tutarken silahýn namlusu görünmez bir gücün elinde ters u þeklinde yamuldu. Demir silahý savurup attý.

Belindeki tabancaya uzandý Enver. Küfürler ederek silahý çekti. Silaha Demir'in elinden þimþeklerin fýrlamasýyla Enver acýyla silahý yere attý.

“Bitti Enver,”
“Canýn cehenneme! O.. ç..!! Benim adým Enver Ender! Ben ölmem! Ben ölmem! Beni öldüremezsin ib.. evladý!”
Enver koþarak Demir''in üzerine atýlýrken Demir de cevabý yapýþtýrýyordu.
“A... bile k.., bin babanýn çocuðu..”

Demir'le Enver hemen hemen ayný boydaydýlar ama Enver çok daha iri yapýlýydý. Acý gücüyle ünlü acýmasýz bir kabadayýydý. Düþmanlarýnýn kafalarýný kendi elleriyle sýkýþtýrýp kýrmasý ile dehþetli bir þöhrete sahipti.

Demir adamýn elini yakaladý. Yüzüne iki tane okkalý tokat indirip adamý yere uzattý. Enver çýldýrmýþ bir öfkeyle ayaða fýrlayýp saldýrdý.

Demir yine yumruðu havada kesip adamýn karnýna nefesini kesen bir diz geçirdi. Daha Enver toparlanamadan kafasý Demir'in iki elinin arasýndaydý..
“Kafayla yaptýðýn numarayý duydum. Senin ki kadar ünlü olmasa da benim de kafalarla yaptýðým bi numara var. Bakalým beðenecek misin?”

Demir'in zihninden Enver'in zihnine görüntüler, sesler, duygular akmaya baþlýyordu.. Demir özellikle hazýrladýðý bu þablonun içindeki duygularý özenle seçip güçlendirmiþti. Bu özel bir paketti.. Daha ilk birkaç saniyenin sonunda Enver dizlerinin üzerine çökmüþ iki eliyle saçýný baþýný yoluyordu. Haykýrýþlarý ve böðürmeleri korkunç acýlarla can çekiþen kudurmuþ bir iblisi andýrýyordu.. Kýsa süre içinde Enver yerde sessiz inlemelerle yuvarlanýr hale gelmiþti..

Demir yanýna oturdu. Bir sigara yaktý. Bu mereti býrakmýþtý aslýnda. Ama son birkaç paketi özel anlarda tüttürmek için saklýyordu. Derin bir nefes çekti.. Öksürdü.. Cidden iðrençti bu yav.. Nasýl içmiþti bunu senelerce..
“Bok gibi..” deyip sigarayý yere attý.
“Biliyor musun aslýnda çok þanslýsýn,” diye laf attý Ender'e. Ender'in onu duyacak hali yoktu ama olsundu.. Enver'in gözleri faltaþý gibi açýlmýþ ve öylece donup kalmýþtý. Gözlerinden yaþlar akýyordu.. Kaskatý kesilmiþ zorlukla nefes alarak aðlýyordu.. “Zahid ve Mutasým için hazýrladýðým paketin yanýnda seninki çocuk oyuncaðý gibi kalýr.”

Demir bu kadarýnýn yetmesi gerektiðine karar verdi. Emektar Glock'unu çekti. Enver'in kafasýna tek bir atýþ yaptý.

“Allah affetsin Enver Ender. Ben affetmeyeceðim..”

****

Enver Ender'in baþýna gelenlerin haberi süratle yayýlmýþtý. Hatta neredeyse ýþýk hýzýnda yayýlmýþtý. Enver'e baðlý olan çetelerin çözülmesi ve silahlarýný býrakýp Metin Binbaþý'ya teslim olmasý baþ döndürücü bir hýzla gerçekleþiyordu. Enverþehir'in vurulup Enver'in öldürülmesi haberi Antalya ve çevresinde þok etkisi yaratmýþtý. Bir yandan meteor yaðmuru tepelerinde yaðarken bir yandan da böyle bir darbeyi duyan ayaklanmacý çeteler þimdi durup ne yaptýklarýný bir kez daha düþünüyordu.. Sahi onlar ne yapýyordu? Neler yapmýþtý? Nereye gidiyordular böyle? Bu sorularý kendine soranlar az deðildi. Hatta Hacý Mutasým'ýn saflarýnda bile kuytularda fiskoslar ve tereddütler baþlamýþtý.

Þimdiden iç infazlar ile ortalýk karýþýyordu. Þeyhe ihanet eden kafirlerin kafalarý ibret olsun diye kesiliyordu. Kaçmaya çalýþanlar taþlanarak ya da baþý kesilerek öldürülüyordu. Kimileri kurþuna diziliyor kimileri boðazlanýyordu.. Mutasým sýradakinin kendisi olduðunu görebiliyordu. Þimdiden aklýnda kaçýþ için planlar yapýyordu. Gemisi su alýyordu ve fareler batan bir gemiyi ilk terk edenlerdi.


Çelik Adalet operasyonunun ikinci gününde hedef doðrudan çakma þeyh Hacý Mutasým'ýn iniydi. Þeyh'in yerini bulmak Enver'in yerini bulmaktan daha kolay olmuþtu. Çok iyi saklanan Mutasým'ý pisboðazlýðý ele vermiþti. Çiftliklerden et götüren aracýn izlenmesi ile ini ortaya çýkmýþtý.

Mutasým'ýn saklandýðý çiftliðin çevresinde hatýrý sayýlýr sayýda müridi yollarý ve çevreyi tutuyordu. Bir sürü kaçýþ rotasý vardý. Bu muhafýzlar en fanatik müritlerden özellikle seçilmiþ tam uçuk tiplerdi. Þeyh aka kara dese ona bile gözü kapalý inanacak türden bitik tiplerdi bunlar. Bunlarýn teslim olmasý ya da kaçmasý asla söz konusu deðildi..


Demir'in telsizden Zahid'e ulaþmasý ve haber vermesi ile baþlamýþtý operasyon..
“Zahid..”
“Demiiir! Ýb.. evladý!” diye yeni böðürmeye baþlýyordu Zahid ama Demir hemen lafý aðzýna týkýyordu.
“Zahid.. Tasmamý çözdüler. A.. k.. geliyorum, bin babanýn evladý. Hemen þimdi.. Bi yere gitme..”

Zahid biþey diyemeden öylece nutuksuz kalmýþtý..

Saldýrý tam bir kýyým havasýnda gerçekleþti. Doðrudan Çiftliðin bahçesine inen Pelikanýn içinden timler etrafa yayýlýrken önemli mevziler jaguarlar tarafýndan çoktan temizlenmiþti. Çevrede þimdiden onlarca kömürleþmiþ ceset yatýyordu. Mermiler ve kýrmýzý ýþýnlar havada uçuþuyordu. El bombalarý ve roketler saðda solda patlayýp duruyordu.. Tekbirler, histerik baðýrmalar, kudurmuþ böðürmeler ortalýðý inletiyordu. Beyni yýkanmýþ insanlar yalancý bir þeyhin kurbanlarý olarak bir bir yere düþüyordu..

Bütün araçlar EMP ile etkisiz hale getirilmiþti. Asýl hedef Mutasým'ý arayan takýmlar çevreyi sarmýþ ve çiftlik binasý ele geçirilmiþti. Çevreden çiftliðe akanlara karþý temizleme harekatý sürerken Mutasým hala ortada görünmüyordu.

Yalancý þeyh ve sadýk adamý Zahid tam atlara eðerlerini vururken üç rüzgar patlamasý ve cozurtu sesiyle arkalarýna döndü.. Sýcaklýðý ve yanýk et kokusunu mideleri kalkarak duydular.. Ýkisi de dehþet ile sarsýlmýþtý.

“Daha eðlence yeni baþlýyor.. Nereye kalkýyosunuz yahu?”

Ýki adam da ellerindeki kalaþnikoflarý doðrultmak istedi ama silahlar ellerinden havalanýp Demir'in ayaklarýnýn dibine kondu.

Demir iþaret parmaðý ile Mutasým'a iþaret etti. Zihninden felç edici bir emir Mutasým'ýn zihnini kilitliyordu..
“Sen orada iki dakka sýraný bekle hele yalancý þeyh. Seninle ayrýca ilgilenecem..”

Mutasým öylece ayakta donup kaldý.. Yanýndaki at irkilip yana doðru yürürken Mutasým'a hafifçe çarptý. Kaskatý donuk adam ahýrýn samanlý ve at pislikli zeminine tam bir pisliðin üzerine doðru devrildi.
“Sonunda hayatta hak ettiðin yeri buldun be Mutasým.. Bak þu Allah'ýn adaletine.” diye kahkahalarla güldü Demir. Tam bu anda içeri girmiþ olan Özcan ve Murtaza da bu duruma þahit olmuþtu ve þimdi onlar da kahkahalarla gülüyordu.
“Aaa, bak Muro bu bizim çakma þeyhle onun çanak yalayýcýsý deðil mi lan!?”
“He lan.. Ulan bak ne þanslýyýz. Tam eðlencenin üstüne gelmiþik!”

“Eveeet, Zahid.. Seni kaygan ib.. Seni bin babanýn çocuðu. Ýþte karþýmdasýn..” dedi Demir.
Zahid herþeye raðmen hýrçýn bir öfkeyle böðürdü. Postu ucuza vermeyecekti..
“Demiiir!! Ýb.. evladý!! Köpek Kemalist! Pis münafýk! Bak bu Zülfikar..” diyerek sýrtýndaki kýndan iki aðýzlý eðri bir kýlýç çekti..

Kýlýcýn hakkýný verdi Demir. Pek öyle ucuz ve basit bir taklit deðildi. Cidden iki aðýzlý iyi bir taklitti..
“Demiir! Bu kýlýç senin gibi çok münafýðýn kanýný içti! Senin gibi kaç laik o.. çocuðunu kestim bununla! Demiiir! Sýra sende Demiiir!”

Demir de belindeki koca kasaturayý çekip ýþýldatarak Zahid'e gösterdi.
“Bak ben de seni birisiyle tanýþtýrayým Zahid. Bunun adý Yobazsi..en. Senin gibi çok yobazý s.. attým onunla. Nasip bugün de sanaymýþ. Gel Zahid, gel de al babayý..”

Zahid ileri hamle etti. Demir süratle bir adým öne sýçrayýp adamýn midesine sýký bir yumruk attý. Sonra bir tane de çenesine oturttu. Yüzüne iki yumruk daha bindirdikten sonra Zahid kýrýk diþlerini tükürüp daðýlmýþ burnunu toplamak için yere dizlerine yýðýlýyordu.. Demir Zahid'e doðru eðildi. Elleriyle adamýn baþýný kendisine kaldýrdý. Zihninden onun zihnine yýlaný býraktý..
“Sana bir paketim var Zahid..”

Zahid bir anda çok sert bir acý dalgasý ile vurulmuþ biçimde geriye devrildi. Yere sýrtüstü düþtüðünde gözlerinde dehþet ve acý ifadesi vardý. Sesi çýkmýyordu. Hareket edemiyordu. Sadece gözlerinden yaþlar süzülüyordu.. Beyninin içindeki bu sesler, görüntüler, duygular, bu hisler içini parçalýyor, yakýyor, deþiyordu.. Beyninde bir cehennem iþkencehanesinin çarklarý acýmasýzca dönüyordu..

Demir arkadaþlarý Özcan ve Muro'nun baktýðý yöne doðru -arkasýna- döndü..

12-13 yaþlarýnda bir erkek çocuðuydu bu. Çýrýlçýplaktý. Bütün vücudu morluklarla doluydu. Aðzý burnu taze kan lekeleri içindeydi. Gözleri aðlamaktan kýzarýp tükenmiþ, yüzünde gözyaþlarý derin izler býrakmýþtý.. Elinde bir kama ile yavaþça yürüyordu. Bakýþlarý karanlýktý, yüzü hayalet gibi soluktu..

Çocuk Mutasým'ýn yanýna diz çöktü. Mutasým Demir'in psiþik kelepçesi yüzünden hareketsizdi ama herþeyi hissedebiliyordu-çevresinden tamamen haberdardý.. Çocuk elindeki kamayla sahte þeyhin boðazýna derin ve uzun bir yayla koca bir kesik açtý. Mutasým'ýn acýsý ve yaþadýðý dehþet gözlerinden okunuyordu.. Gözleri adeta avaz avaz haykýrýyor ve acý ile inliyordu.. Ama çok uzun sürmedi. Çocuðun intikamý o kadar derindi ki ölüm çok çabuk gelmiþti..

Özcan bu þeyhi kendi elleriyle bin kere daha öldürse içindeki öfkeyi bastýramazdý. Oturdu kaldý..

Muro baþýný diðer tarafa çevirirken gözyaþlarýný tutamýyordu.. Ýnsanlýk ölmüþtü be..

Demir arkadaþlarýna bakarken birden tek el bir silah sesi duyuldu. Sonra da küçük bir bedenin yere devrilme sesi..

Hepsi o yana döndüklerinde iþ iþten geçmiþti. Çocuk Mutasým'ýn belinden aldýðý silahla kafasýna mermiyi sýkmýþtý..

Demir Zahid'in kafasýna doðrulttu tabancasýný. Her þey toparlanýp sona doðru yuvarlanýyordu. Bu sahne için perde kapanýyordu.
“Cehennemde görüþürüz bin babanýn çocuðu..” Ve tetik çekilmiþti..

Tek el silah patladý..

Herkes nutuksuzca donup kalmýþtý.. Sözler anlamsýzdý burada.. Dakikalar boyunca, taa ki biri gelip onlarý bulana kadar öylece çakýlý kaldýlar..

********

Gecenin derin bir vaktiydi. Nöbetçiler ve özel görevliler dýþýnda herkes yataklarýnda uyuyordu..

Ela yataðýnda þöyle bir döndü. Elini yan tarafa attý. Demir'i bulamadý. Þöyle bir doðrulup sýðýnaðýn derinlerindeki odasýna bir göz gezdirdi.. Banyoda da kimse yoktu. Demir'in zýrhý buradaydý ama kýyafetleri yoktu.. Ela üstüne biþeyler geçirip dýþarý yürüdü. Kolundaki saat-bilgisayar ile Demir'in yerini bulmaya çalýþtý ama Demir ulaþýlmaz durumdaydý.

Ela'nýn zihni yumuþak bir taramayla “Demir..” adýný ararken onu buldu..

Sahilde dalgalar kumsala vuruyordu. Beyaz köpüklerin sesi müzik gibi güzel ve dinlendiriciydi. Rüzgar tatlý bir ninni söyler gibiydi. Tepede gece mavisi koca bir gökyüzünde ýþýktan bir yaðmur kayan yýldýzlarla yaðýyordu.. Orada burada, arada bir havai fiþekler gibi ýþýklar patlayýp saçýlýyordu..
Demir derin derin yavaþça soluyordu.. Rahatsýzdý. Mutsuzdu.. Caný çok sýkkýndý.. Dünya çok kötüydü.. Çok kötü.. Ama çok, çok kötüydü. Bu kadar çok acý, ölüm, keder, nefret.. Ve hepsinin nedeni bir yalan.. Yalanýn adý “..onlar düþman..” Yalanýn adý “..ben ben ben ben..” Kibir ve açgözlülük dünyanýn en büyük düþmanlarýydý..

Gerçekten insanlar birbirinden çok farklýydý. Ama gerçekten hiç de o kadar farklý deðildi. Bunu günün birinde anlayacak mýydý insanoðlu? Olanca farklýlýðýmýza, baþkalýðýmýza ve ötekiliðimize raðmen -ve bunlarý muhafaza ederek- kucaklaþýp bir ve tek olabilecek miydik? Ahengi ve mutluluðu yakalayabilecek miydik? Birbirimizi sevebilecek miydik? Kendi yarattýðýmýz ve adýna para, güç, þöhret, seçkinlik dediðimiz putlarý kýrabilecek miydik? Din, mezhep, renk, ýrk, düþünce farklýlýklarýný aþýp sadece insan olduðumuz için birbirimizle uyum içinde var olmayý becerebilecek miydik? Kendi içimizde bir dengeyi bulabilecek miydik? Huzuru bulabilecek miydik?

Demir'in aklý sorularla doluydu..

Ela'nýn “Evet,” diyen düþüncelerini duydu Demir... Genç kadýnýn kadife gibi yumuþak, güneþ gibi sýcak sesi içine bir ýþýk gibi doðmuþtu. Demir'e sarýlýp baþýný onun omzuna yaslarken fýsýldadý genç kadýnýn tatlý sesi, “umut etmekten, mücadele etmekten hiç vazgeçme..”


**son**


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Merhaba Levent Bey
Gönderen: E. Asým Öztürk / , Türkiye
10 Mart 2010
Önce yorumunuz için teþekkürler. Sitede genel bir cevap bölümü bulamadýðýmdan mesajýmý buraya yazýyorum. Mail adresinize gönderebilirdim, ancak bu ortamda olmasý daha doðru sanýrým. Baþarýlarýnýz artarak sürerken, gönlünüzce güzelliklerle bezeli günler diliyorum. (yazarýn cevabý: Ýyi dilekler karþýlýklý Ertuðrul Bey.)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bilim kurgu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ufuklar: Kýrmýzý Bölge - 18
Kovan Savaþlarý (1. Bölüm)
Kovan Savaþlarý (2. Bölüm)
Yaz 2011
Ufuklar: Bronz'un Mesajý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tatlý Sert
Zeytin Karasý
1996 Yýlý
2012: Ölülerin Ýntikamý
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (9. Bölüm - Son - )
2012: Ölülerin Ýntikamý (3)
Yeþilgözlü Þeytan'ýn Gecesi
Güneþ ve Ölüm (Giriþ)
Yaþam Hasatlayan Smir
Güneþ ve Ölüm (3. Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Barbar Conan'ýn Ölüm Þarkýsý [Þiir]
Her Ýnsan Öldürür Sevdiðini [Þiir]
Kovan Savaþlarý Öyküleri [Roman]
Uzun Yol (1. - 100. Sayfalar) [Roman]
Sevgi, Mutluluk, Özgürlük ve Hayat Üzerine Felsefe [Deneme]
Tanklamak Ne Demek? [Deneme]
Ya Ýstiklal Ya Ölüm [Deneme]
Ölüm / Kalým [Deneme]
Uyanýklýk [Deneme]
Uzayda Hayat Var mý? [Deneme]


Levent Ölçer kimdir?

Fantazyada büyü, teknoloji ve aksiyon Ýldar'da buluþuyor. 07/10/2017 tarihinde þimdi diyebilirim ki neredeyse 2 senedir tek kelime yazmadým. . . 2 senedir yazar tarafým ölü. oysa oldugum þeyler içinde olmayý en sevdiðim þey yazar olmaktý :) Topraðý bol olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Süpermen, Robert E. Howard, Tolkien, Salvatore, Jules Verne, Battalgazi, David Eddings, Michael Moorcock.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.