..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Necat Dilaver




14 Mart 2010
Boşluk: Bir 'İnsan' Eleştirisi  
Necat Dilaver
‘Boşluk’ herkesin içinde öylece durduğu sürece ‘anlama’ sorunsalının ve sırasız ‘yargı’ların ne gibi bir önemi olabilir ki... Aşağıdaki metni anlamaktan aciz bir okurun boşluğu ile boşluğuna ürettiği çareler ve sorduğu sorular arasında ‘öfke’den başka nasıl bir bağ olabilir ki...


:AHEJ:
Bu boşluk… Bu yalnızlık… Kimsenin anlayabileceği bir şey değil. İlk aşkım, beni ilk seven, şu an sevdiğim, kızım… Kimse anlayamaz… Gerçekten de kimse anlayamaz mı?
Boşluk diye bir şeyin olmadığı çoktan ispat edildi… Her taraf madde, enerji, ruh, atom; bunu biliyoruz… Ama ya içimizdeki tarif edilemez ve onarılamaz bu garip yaratık ne?
An geliyor; bir ‘şey’, bir ‘madde’ alıp geçici pansumanlar yapmıyor muyuz o yaratığımsı boşluğumuza?
Bazen de kendimizce ‘aşk’ alıyoruz bu sonsuz kere sonlu dünyadan… Ama o boşluk zamanla aşkımızı hatta kendimizi bile yutmuyor mu?
Biliyorum birçok okuyan kendince itiraz edecek. İdealistler - ruhçular - senin ‘boşluk’ dediğin ‘ruh’tur diyecek. Materyalistler ise ‘tin’in maddeden sonra geldiğinden falan bahsedecekler. Hele idealizmin sonunun Tanrı olduğundan bile haberi olmayan yani o boşluğun minimum olduğu insanlarsa; malum boşluğu doldurmanın ‘Tanrı’yla mümkün olabileceğinden bahsedecekler, en azından içinden geçirecekler ya da en kötü yazıyı öyle anlayacaklar. Varsın olsun… ‘Boşluk’ herkesin içinde öylece durduğu sürece bu ‘anlama’ sorunsalının ve sırasız ‘yargı’ların ne gibi bir önemi olabilir ki… Okuyan bu boşluk meselesinde kendini kandırmakta, yazan ise çözüm üretmemekte sonsuza kadar özgürdür… Önemli olan bu özgürlüğü sağlayan en önemli şeyin o ‘boşluk’ olduğunun farkında olmaktır…
Varoluşçuların yaptığı gibi yapıp bu ‘boşluk’ dediğimiz şeyi fark etmenin, onun nasıl oluştuğunu anlamanın önemini sıfırladığını düşünürsek; geriye ne kalır? O boşluğun nasıl oluştuğunu sorgulamadan nasıl insan olunur ki, nasıl yaşanır ki? Derdimiz; boşluğa kendimizce çareler bularak, yapay ve geçici bir biçimde onu kapatmak yani her şeyi ertelemek mi olmalıdır yoksa insan olmanın, medeniyetin ilk ve vazgeçilmez şartı olan ‘sonsuz sorgulamadan’ asla vazgeçmemeliyiz?

Bu boşluk, bu yalnızlık, bu hayat…

Yukarıdaki metni anlamaktan aciz bir okurun boşluğu ile boşluğuna ürettiği çareler ve sorduğu sorular arasında ‘öfke’den başka nasıl bir bağ olabilir ki?
Anlayacağımız: Öfke, kin, nefret, savaş; çaresizliğin ve vazgeçilen anlam arayışının yadsınamaz sonucudur…

Not: Bu yazı bir ‘sözde insan’ eleştirisidir…

.Eleştiriler & Yorumlar

:: boşluk
Gönderen: ESRA VIZVIZ / , Türkiye
15 Mart 2010
bir boş kümeyi tanımlamaya çalışmaktan dolayı elime kalemi tutuşturuyorum. kolay olsaydı ilk cümleden sonrası gereksiz olurdu ve bana yazacak satır kalmazdı binlerce yıl öncesinden. çok da güzel anlatmışzınız. teşekkürler




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hayat...
Ya...

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Nezihe Ecevit ve İzedebiyat...
Siyaset, Robotlar ve Su Isıtıcısı...
Domates Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Türkiye...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aç Aşk... [Şiir]
Umut Yok... [Şiir]
Umut Var... [Şiir]
Melanin [Şiir]
Yaş ve Aşk... [Şiir]
Hüzün [Şiir]
2022, Prozac [Şiir]
Yaşlı... [Şiir]
Gülüş... [Şiir]
Aşkın İspatı Hüzün [Şiir]


Necat Dilaver kimdir?

Ara-yış. . . Şiirde, öyküde ve yaşamda; 'ara' da kalma ederi: Arayış. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Umut, ekmek, sömürü, tanrı, insan, hayat, hüzün...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Necat Dilaver, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.