Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin |
|
||||||||||
|
seninse adın henüz annenin kasıklarındaki sancıydı ... iyiki doğuyordun..." ... bir kadının karnını o minik ellerinle tırmaladığında, o onulmaz sancıları yarattığında telaşlı bir adam düşlüyorum... kadın bir kırmızı uçlu gelincik sigarası daha yakıyor, sen bir daha zorluyorsun, sigaranın kökünü ısırıp kopartıyor, karton bir kutu elinin içinde eziliyor... telaşlı bir adam düşlüyorum; ne yapacağını bilmeyen... bir anneanne telkinler veriyor, kadın sigara paketini eziyor, adam telaşı kadın dayanamıyor, yelkovan akrebi tam on ikide kıstırmış, kadın bağırıyor; elini sokup kendini deşesi var, bir anneanne telkin veriyor havada bir yarım ay aralayıp sisleri kadının çığlıklarına bakıyor... ... ey salkımın son tanesi /ne zormuşsun sen/ bağlar bozulmuştu oysa, herkes eve çekilmişti ovalarda kimsesiz bir sükut ve rüzgar yaprakları katıp önüne, o bildik türküsünü... sen bir birine katıp tüm notaları bir gecenin tam ikiye bölündüğü yerde çığlık çığlık... sus-pus olmuş tüm saatler kadının nefesi kesilmiş adamın nefesi kesilmiş gecenin nefesi... sen bir bebek sesinde devrederken bir günü öteki güne sarı bir kasımpatı açtı en ortalık yerinde on birinci ayın, avuçlarında kendi dünyan sım sıkı... ve erguvan ağaçlarının en mor anıdır, kırmızıya vurmuş kendini sarmaşlıklar, tüm yapraklar sarı bir sevdaya kavruk ince bir hüzün saklı içinde; /öyle bir çizmişki ressam benden başka hiç kimselerin göremediği.../ yani mevsim son deminde son durakta son yolcu salkımın son tanesi son emaneti kadının, son sancısı adamın son mutluluğu, son gülüşü belkide... kırmızı uçlu gelincik sigarası içerdi kadın, adam kadının sigarasından yakmak istedi saat tam on ikiydi ve en güzel ayıydı son mevsimin yarısının tam yarısıydı bir çocuk el atıp kendi göbek bağını kopartıyordu... ... sıfır rakımlı o şehirde el ayak çekilmişti, sönüyordu tüm lambalar bir rahatlık içinde, şehir uykuya dalıyordu ama sen daha yeni uyanıyordun... ben şehrin tabelasına bir nüfus daha ekliyordum ve kimseler görmeden sesine kelebekler konduruyordum; ağzından öpüyordum... ... hoş geldin... . . . eski bir rum kasabasıydı, geceydi deniz yorgundu sen gülüyordun martılar konuyordu sesine... uyuyordun, bir yarım ay öpüyordu uykundan gülüyordun... ... ellerimi değiştim ellerinle uyuyordun, görmedin... benim elimle tutarmısın kendini, saçını okşarmısın, ve korktuğunda sararmısın korkunu? eski bir rum kasabasıydı, geceydi, uyuyordun, ellerimi değiştim ellerinle... ... başını omzuma yaslamıştın, karşıda bir çift ağaç; bir aynaya bakar gibiydik sonra gözlerimize baktık, mas mavi bir sonsuza doğru... aktık; bem beyaz... ... eski bir rum kasabasıydı ve akşamlar erken olurdu adı ayrılık konurdu... ... eski bir rum kasabasıydı seninse adın henüz annenin kasıklarındaki sancıydı ... iyiki doğuyordun... ... a&m
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © asivemavi36, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |