İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
5 Ocak 2011 Çarşamba gecesi Girne Amerika Üniversitesi’nde Nazım Kurşunlu’nun yazdığı “Dışardakiler” adlı oyunu izledim. “Dışardakiler” temelde akıl sağlığı yerinde olan kişilerle, akıl sağlığı bozuk olan insanların çatışmasını konu edinen tek perdelik bir komedi. Oyunun sonunda izleyici ister istemez şu soruyu kendine soruyor: “Akıllılar mı deli; yoksa deliler mi akıllı?” Çünkü oyunda yazar bunu sorguluyor. Oyunda GAÜ Tiyatro Kulübü oyuncuları görev aldı. Oyuncular Ayşegül Kaçar, Sercan Koçak, Ozan Gözaçan, Gökhan Güneyli, Yağız Soya ve Nihal Sırha idi. Ses Işık Efekt görevinde Veli Sezer Güvener, Sahne Amiri Yağız Soya, Reji Asistanı Tolga Gürbüz var. Yönetmenlik koltuğunda ise Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları sanatçısı Ertaç Hazer oturuyor. Yönetmen Yardımcıları Ozan Onur Erdoğan ve Ozan Gözaçan’dan oluşuyor. Ben, oyunu çok beğendim. Oyuncular profesyonel olmamasına rağmen, profesyonelleri hiç aratmayacak bir şekilde performans sergilediler. Hareketli, canlı, güldüren ve güldürürken de düşündüren bir oyun oldu. Dekor, bir muayenehane biçiminde düzenlenmişti. Bekleme odası ve Doktorun muayene odası olarak düşünülmüş. Sade, şatafata kaçmayan bir dekor. Oyun altı kişilik. Önce hasta ile karısı sahneye girer. Kıyafetler oyundaki olayların habercisi gibi düzenlenmiş. Birinci hastanın kıyafeti kendisinin tuhaflığını ilk bakışta ele veriyor. Hareketlerinden karısı olduğu anlaşılan bayanın kıyafetleri ise oldukça şatafata kaçıyor. Renkli, cicili bicili, bol boncuklu bir kıyafet. Hele başına taktığı şapka dikkatleri çekiyor. Üzerinde kocaman bir çiçek var. Oyunda da kocası bunu belirtiyor: “Neden bu şapkayı taktın? Herkes bize bakıp gülüyordu.” Adam, muayene olmak için eşiyle birlikte doktora geliyor. Fakat doktorun yanına eşiyle birlikte girmek istemiyor. Tuvalete gidiyor ve kayboluyor. Kadın sinirlenip evine dönüyor. Oyunun ilerleyen dakikalarında adamın bir ruh hastası olduğunu anlıyoruz. Kadın daha sağlıklı görünüyorsa da aslında onun da tedaviye muhtaç biri olduğu zannına varılıyor. Oyunun geri planında olan hemşire ve hastabakıcı erkek var. Oyunda fazla görevleri yok. Arada bir görünüyorlar. Aralarında bir ilişki olduğu hemen anlaşılıyor. Hemşirenin burada kıyafetiyle dikkatleri çektiğini belirtmeliyim. Güzel bir fiziğe sahip. Doktor sahnede yok. Geç geliyor. Hep böyle yaparmış zaten. Oyuncuların konuşma aralarında doktorun bazen kılık değiştirdiği, orada hastaların aralarında olduğu ve onları dinlediği geçiyor. Bu arada eli çantalı biri geliyor. Konuşmuyor ve sadece dinliyor. Burada izleyici az önceki konuşmalardan bu adamın doktor olabileceği kanısına varıyor. Ve sonra adam doktor olduğunu söylüyor. Ama beklenilen doktor değildir. Eli çantalı adam aslında bir bilim adamıdır. Hatta beklenilen doktorun hocasıdır. İlerleyen sahnelerde bu adamın bazı düşüncelerinden dolayı doktorluktan men edildiğini anlıyoruz. Adamın sıradışı fikirleri vardır. Bu fikirler rağbet görmez. Tıp camiasında “Deli” olarak algılanmıştır. Tedavi dahi görmüştür. Çünkü eli çantalı adam doğal yaşamdan söz eder. Tabiatın gücüne inanır. Sosyal yaşamda rahat olunması gerektiğine inanır. Dolayısıyla bu fikirler teknolojiye ters düşer. Teknolojiye ayak uyduran insanların işine gelmez. Çünkü rant sağlayamayacaklardır. Eli çantalı adam hastaya gazete okumamasını, doğaya çıkıp uzun yürüyüşler yapmasını ve kesinlikle ilaç kullanmamasını söyler. Sinirli, saldırgan, mutsuz olan insanlarla da konuşmamasını ister. Asıl beklenen doktor, daha sahneye girmeden sesi ile belirir. Sinirlidir. Bağırıp çağırır. Personele, hastalara sürekli bağırır. Küfürler savurur. Sert biridir. Hastalarından bıkmış bir görüntüsü vardır. Kendisinin de sinirleri bozulmuştur. Sağlığı yerinde değildir. Bütün bunlara bakınca, insanların olumsuz yaşamlarından dolayı strese girdiklerini, bu nedenle sağlıklarının bozulduğunu buna çözüm bulmak için de doktora gittiklerini görüyoruz. Muayenehanede ise doktor ile hastaların ilişkilerine tanık oluyoruz. Burada doktorlara da şüphe ile bakıyoruz. “Yıllardır hastalarla uğraşan ve bu nedenle sağlık durumu bozulmuş olan doktorlar mı hasta?” demeden kendimizi alamıyoruz. Doktora muayene için gelen hastalar, içerdekiler olarak veriliyor. Hasta olmayan sağlıklı kişiler ise dışardakiler olarak temsil edilmiş. Dışardakiler, sosyal hayata ayak uydurmuş kişiler olarak veriliyor. İçerdekiler ise dış dünyadan kopmuş, sosyal hayata ayak uyduramayan kişiler olarak düşünülmüş. Oyun sonunda ise hasta “Bir an önce içeri dönmenin yolunu bulmalı. Çünkü dışardakileri hiç gözüm tutmadı” diyor. Buradan da gerçek hastaların içerdekiler mi yoksa dışardakiler mi olduğu sorusu kafalarda oluşuyor. Bu sorunun cevabını ise seyirci oyun sonunda evine giderken kendi kendine veriyor. Oyunun yazarı Nazım Kurşunlu Cumhuriyet devri oyun yazarlarından biri. İstanbul’da doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi inşaat Fakültesini bitirdikten sonra, bir süre inşaat mühendisi olarak çalıştı. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda görev yaparken geçirdiği bir kalp krizi sonunda Ankara’da öldü. Devlet Tiyatroları ve İstanbul Şehir Tiyatrolarında oynandı. Radyo oyunları da yazdı. Eserlerinden bazıları şunlardır: Melekler ve insanlar, Branda Bezi, Çığ, Dumanlıda Telaki Var, Merdiven, Analar Babalar Okulu GAÜ Tiyatro Grubu öğrencilerini ve yönetmenleri Sayın Ertaç Hazer’i kutluyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |