Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir.
-Cervantes |
|
||||||||||
|
İnternetteki sosyal paylaşım sitelerinin hayatımıza girişiyle birlikte, oldukça olumlu etkilerinin yanında, bir o kadar da olumsuz durumlarla karşılaşıyoruz. Bunların içinde dünya genelinde 200 milyona yakın kişinin üyesi olduğu söylenen Facebook ülkemizde en çok paylaşılan sitelerin başında gelmektedir. Ben de takriben 4 yıldır burada özellikle ilgi alanlarım olan konularda çok değerli arkadaşlıklar kurdum; onlarla fikir, sanat, siyaset gibi konularda zevk ile görüş alışverişinde bulunuyorum. Ancak, özellikle müzik videolarında üyeler arasında sık sık yaşanan paylaşım tartışmaları, bizzat taraf olmasam da beni oldukça rahatsız ediyor. Mesela TRT, ya da diğer müzik yapımcısı firmalar tarafından üretilen bant ya da videoların orijinal ses kayıtları, değişik kişilerce alınıp, üzerine resim, desen, ebrû v.b. unsurlar yüklenerek X’ in,Y’ nin Z’ nin videoları gibi isimlerle ya kendi sayfalarında, ya da üyesi oldukları grupların sayfalarında paylaşımlara sunuluyor. Buraya kadar mesele yok. Ancak özellikle diğer bir grup oradan bu videoyu alıp, sayfasında paylaştığında, hele X-Y ya Z’ nin adını yazmayı unuttuğunda tabir caizse kıyametler kopuyor. Vay efendim emeğe, zamana saygısızlık yapılmış gibi bir sürü suçlama ve bu suçlamaya muhatap olanların savunmaları ile günlerce sürecek bir polemik zinciri başlıyor. Oysa bırakın her hangi bir kurumun ürettiği bir videoya yeni yan materyallerle versiyon üretmeyi, orijinal videonun bile sosyal medya sitelerinde alenen yayımlanması, gerek ulusal ve gerekse uluslararası hukuk önünde suç teşkil ettiği tartışmasız bir gerçektir. Bu eylem ülkemizde 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince tarif edilmiş ve buna muhalefet edenlerin cezalandırılacakları hükme bağlanmıştır. Yani bu sitelerde müzik, film, makale vb. izinsiz paylaşımlara karşı anılan yasa gereği eser sahiplerinin dava açma hakkı bulunmaktadır. Uygulamadaki yoğunluk ve karmaşa sebebiyle cezaî yaptırımları bu gün için tam olarak sağlanamayan paylaşımlarda, bu hakkın ihlâlini yapan kişilerin, başka bir kişi ya da kuruma ait bir eseri bir takım görüntü değişiklikleri ile yeniden ortaya koyup, kendileri üretmişcesine hak iddia etmelerini, tabir caizse “ pişkinlik “ olarak görüyorum. Telif hakları da kişinin vazgeçilmez kazanımlarından biridir. Ülkemizde bu sorun tam anlamıyla çözümlenene kadar, insanların sevdikleri, beğendikleri sanatçıların şarkılarını, mevzuat boşluğu sebebiyle herhangi bir bedel ödemeden dinlemeleri karşısında bu gün için yapılacak bir şey yoktur. Ancak o eserlerin orijinallerini kendi çalışmaları ile bir başka şekle sokup, kendi üretimleri imişcesine topluma sunmaları, sonrasında da bunun için hak hukuk argümanı arama gayretleri karşısında “ hayret “ demekten başka bir söz bulamıyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |